|

Kara Duvak'la beyaz sayfalar yazılacak

Esra Erol programına katılan kadınların hayat hikayelerinden derlediği ve küçük gelinlerin dramını anlatan 'Kara Duvak' isimli kitabının geliriyle Umut Evleri açacak. Kitabı yazarlığa başlamak için yazmadığının altını çizen Erol, "Bu bir proje kitabı. Geliriyle kadınlar için Umut Evleri kurulacak. Yani her kitap bir kadının ayağa kalkabilmesi için uzatılan bir el olacak' diyor.

Arzu Akyol
00:00 - 26/11/2011 Cumartesi
Güncelleme: 23:02 - 25/11/2011 Cuma
Yeni Şafak
Kara Duvak'la beyaz sayfalar yazılacak
Kara Duvak'la beyaz sayfalar yazılacak

Herkes onu ekranların çöpçatanı olarak tanıyor. Yaptığı evlilik programı ne kadar eleştirilirse eleştirilsin hep çok izlenenler arasında yer alıyor. Köşesine çekilip bu reytingin tadını çıkarmak yerine, sahip olduğu medya gücünü kadınlar için kullanmaya karar vermiş Esra Erol. Bu amaçla çıkardığı Kara Duvak isimli kitabında da, programına katılan küçük gelinlerin gerçek hikayelerini, paylaşıyor bizlerle. Kitabın geliriyle kadınlara destek olmak için Umut Evleri açacak. Esra Erol'la evinde buluştuk , kadınlara ayağa kalkma cesareti versin diye yazılmış Kara Duvak'ı ve pek çok şeyi konuştuk…

Daha önce yazı var mıydı hayatınızda? Nereden çıktı kitap yazmak fikri?

Hayır, hiç yoktu. Zaten bu kitabı da yazar olayım diye yazmadım. Programa gelen kadınların hikayelerini dinlerken gördük ki küçük yaşta evlendirilen çok sayıda kadın var. Ben de onların hikayelerini iyice göze sokmak istedim. Bu kitap işte böyle bir ihtiyaçtan doğdu. İnsanlar neden küçük yaşta evlenmesinler, neden evlilik yaparken sağlıklı ve iyi karar versinler sorularının cevapları, bizzat bunun acısını yaşayan insanların hikayeleriyle veriliyor. Kitabın adı da bu yüzden Kara Duvak. Herkes telli duvaklı gelin olurken, bu kadınlar maalesef kara duvaklarıyla gelin olmuşlar.

Kitapta yer alan kadınları nasıl seçtiniz?

Kitap için çok sayıda röportaj yaptık. Ancak sadece 15 kadının hikayesine yer verebildik. Bu hikayeleri seçerken, insanlar mesajımızı daha iyi alsın diye tabii ki öncelikle en çarpıcı, en etkileyici olanlarını tercih ettik.

Küçük gelinlerin sayısını azaltmak için ne yapmak lazım?

Bu kitap tam da bunun için, yani bu kadınların sayısını azaltmak için yazıldı. Ben bu ülkenin bir vatandaşı, bir medya kişisi ve insan olarak dedim ki 'Böyle bir kitap yazıp, bu kadınlara destek olacağım'. İstiyorum ki bu kitabın geliriyle 'Umut Evleri' açalım.Bu evlerde psikolog, pedagog, avukat olsun. Evliliğini, çocuklarının geleceğini kurtarmak, akıl danışmak isteyen kadınların kapısına gidelim. Baktık ki o hayat psikolojik yardımlarla kurtulmuyor, o zaman bu kadın belki boşanmayı seçecek. Boşanma süresince hakları neler, hayatına nereden başlamalı bunu gösterelim. Ona biraz ayağa kalkma cesareti verelim.

Yani kitabın geliri kadınlara umut olacak…

Evet. Bakın çaresizlik dünyanın en kötü şeyi. Çaresiz kaldığınızda Cem Karaca'nın şarkısındaki gibi öğüt veren çok olur. Ben ise öğüt vermek için değil onları ayağa kaldırmak için yola çıktım. Elimde bir medya gücü var ve bunu kadınlar için kullanmak istiyorum. Kitap herkese ulaşabilsin diye 10 TL'ye satılıyor. Lütfen herkes alsın. Çünkü her kitap bir kadının ayağa kalkabilmesi için uzatılan bir el olacak aslında.

HATA YAPTIĞIMIZ GÜN BİTTİĞİMİZ GÜNDÜR
Evlilik programı yapmaya başlarken hiç tereddüt yaşamadınız mı?

Yooo. Hep söylüyorum, ben olaya 'Aa iş buldum abi, artık bir maaşım var' diye baktım. Sonra Allah'a bin şükür iş aldı yürüdü. Ama bugüne gelene kadar hep üzerine bir tuğla koyduk. Programı daha keyifli, daha özel hale getirdik.

Evlilik programlarını çok eleştiren insanlar bile söz size geldiğinde böyle bir insafa geliyorlar sanki... Neden?

Bu programın kalitesi ile alakalı. Çünkü programda çok hassas konular, çok büyük dengeler var. Sürekli eleştirilen bir program yaptığınız için bir kere oto kontrolünüzün olması gerekiyor. Hata yapma gibi bir lüksün yok. Hata yaptığımız gün bittiğimiz gündür. Bu bütün evlilik programı yapan arkadaşlar için geçerli. Ben onlara da söylüyorum 'Ne olur ekrandaki çirkinliklere müsaade etmeyin' diye. Düşünsene normalde başka bir formatta program yaparsın, lay lay lom iş biter. Ben her gün bıçak sırtındayım. Aman Allah'ım bin tane duayla yayına çıkıyorum, bin tane şükürle yayından çıkıyorum.

Diğer evlilik programlarınızdan rahatsızlığınızı dile getirmişsiniz bir röportajınızda. Kendinizi farklı bir yere mi koyuyorsunuz?

Diğer evlilik programlarında çıkan olaylarla ilgili haberleri okuduğum zaman rahatsız olduğumu dile getirmiştim. Çünkü bunlar hepimize zarar veriyor. O zaman izleyici bu programları ciddiye almıyor. Ben nasıl özen gösteriyorsam, onların da daha dikkatli olmaları lazım.

Bir kesim de bu tür programların aile yapısına zarar verdiğini ve kaldırılması gerektiğini söylüyor. Siz ne diyorsunuz?

Geçen sene gündeme geldi böyle bir şey. Ama insanların bir programı beğenmedikleri zaman ellerinde kumandaları ve kanal değiştirme hakları var. Program kaldırmak asla çözüm değil. Ama diğer yandan biz de gereken emeği ve özeni göstermek zorundayız. Biz bakanlarımızın uyarıları olduğu zaman hemen dönüp ekibimle beraber kendimize bakıyoruz. Daha dikkatli, daha kontrollü oluyoruz. Hala her gün programa başlarken konukları, 'Lütfen programda din, dil, ırkla ilgili konuşmalar yapmayınız, birbirinize hakaret etmeyiniz, küfür etmeyiniz, gelen adayınıza kibar davranınız' diye çocuk gibi uyarıyorum.

Peki sizce bu programların faydası nedir ve zararı var mıdır topluma?

Aslında günlük hayatımızda zaten bir ilişki ve evliliğin peşinde koşuyoruz. Zaman zaman hayal kırıklığı yaşıyoruz. Sonra tekrar yeni bir ilişki için umutlanıyoruz, filizleniyoruz, yeşilleniyoruz. Aslında bizim programımızda olan insanların evlerinde sokaklarında yaşadıkları neyse o. Çok eski yıllarda gazetelerde mektup köşeleri varmış. Yani bu yeni bir şey değil.Biz sadece bunu televizyonda, canlı yayında yapıyoruz.

Sizin ekranda evlenmeniz ve oğlunuzu ekrana çıkarmanız da eleştirildi değil mi?

Valla onu 3-5 kişi eleştirdi. Şimdi herkese 'Benim programımda evlenin' derken, kendi nikahımı gidip başka bir yerde yapmam doğru olur muydu? Ya da bebeğimi seyircime x magazin programında mı gösterecektim. Bu benim seyircime bir vefa borcum. Ve ben onları yaparken tüm samimiyetimle yaptım. Hatta eşimle ve ailesiyle bu konuda sıkıntı da yaşadım. Ama Ali'ye 'İstersen bana dünyanın en güzel yerinde düğün yapabilirsin ama ben o nikahı stüdyoda yapacağım' dedim.

Bu eleştiriler üzüyor mu sizi?

Zaman zaman üzüyor tabi ama bu dönem İdris Ali'nin varlığından mıdır nedir, hiçbir şey üzmüyor beni. Çok takılmamak lazım. Takıldığın zaman şevkin kırılıyor, kendini kötü, işe yaramaz hissediyorsun. Hiçbir amacını gerçekleştiremiyorsun. Onun için kim ne dersin yapacağım, sonuna kadar gideceğim. Çünkü yanlış bir şey yapmıyorum.

Yüzlerce insanla karşılaşıyorsunuz, tanışıyorsunuz, hikayelerini dinliyorsunuz. Bu mesleki bir deformasyon yaratıyor mu? İnsanlara güvenememek gibi mesela…

Tabi. Bir kere kuşkulu bir tip oluyorsun. Bir de çok yönlü düşünmeyi öğreniyorsun. Mesela ben önceden insanları hemen çok severdim ya da çok kızardım. Ama şimdi on tane süzgeçten geçiriyorum. Beyin sürekli bu anlamda jimnastikte.

Yorucu değil mi böyle yaşamak?

Çok yorucu tabii ki. Sürekli tartarak yaşamak çok kötü. Bazen kendimi normal hayatımda da böyle davranırken buluyorum. Hep kurduğun cümlenin yaratacağı etkiyi düşünmeye başlıyorsun. Bazen deli olmayı, çat diye söylemeyi seviyorum. Fakat daha sabırlıyım. Her geçen yıl tahammül gücüm artıyor.


Bedel ödemeden bir yere gelmek büyük haz
Bu iş için hiç istemediğiniz bir bedel ödediniz mi?

Dünyanın herhalde en şanslı kullarından biriyim. Bedel ödemeden, minnetle borçlanmadan bir yere geldim ve bu büyük bir haz.

Mesleki kariyerinizde gelmek istediğiniz yer neresi?

Ben programa başlarken para kazanmak için başladım. Sonra yaptığım işe sahip çıktım. Sahip çıktığım işi 5 yıldır Allah'a şükür iyi bir şekilde yürütüyorum. Bundan sonraki hedefim yine kadın merkezli programlarla işime devam etmek. Çok büyük hedeflerim yok. Bana bugün yetiyor.

Yaşam yolculuğunda peki?

İdris Ali biraz büyüsün, Allah izin verirse bir çocuk daha düşünüyorum. Şu andaki huzurumu korumak istiyorum.

Bir emeklilik manzarası çizin Bir vakfın ya da derneğin başında olmak istiyorum.

Çocuğunuzun geleceği ile ilgili ne hayal ediyorsunuz?

Öncelikle iyi bir insan olmasını hayal ediyorum. Her gün kulağına 'Bak şükret evimiz var, sana iyi bir gelecek hazırlamak için çalışan anne baban var. Merhametli ol, vicdanlı ol, kimseyi üzme, güzel ahlaklı ol' diye fısıldıyorum. Disiplinli, ilkeli ve yardımsever bir insan olmasını istiyorum. İmkanımız yettiğince ona iyi bir eğitim vermek, iyi yetiştirmek istiyorum. Onunla ilgili tek hayalim ise hangi alanda başarılı olacaksa, ruhunu hangi işe teslim edecekse, o işte olması, kendi yeteneğini keşfedip, o konuda ilerlemesi.

Bir röportajınızda 'Çocuğumu böyle bir savaşta kaybetmek istemem' demişsiniz.

Aslında ben onu sadece kendim için söylemedim. Benim gibi evladı olan birçok anne adına söyledim. Şimdi o senin gözünün bebeği değil mi? Büyütüyorsun, okula gönderiyorsun, bütün ömrünü, bilgini, paranı onun için harcıyorsun. Tabii ki bu vatana millete canımız feda ama ben böyle bir illete evladımı vermek istemem. Kahrolurum yani. Bunun çözüme ulaştırılmasını her vatandaş gibi canı gönülden isterim.


İstanbul'u küçülttüm

'Herkes diyor ki İstanbul çok büyük çok kalabalık. Oysa İstanbul benim için çok küçük bir şehir' diye konuşan ünlü sunucu, 'Dünyamı yaşadığım ilçeye göre kurdum. Sadece istediğim zaman İstanbul'un kalabalığına karışıyorum' diyor.


Bir günü böyle geçiyor

Sabah 07:30-08:00 gibi hayat başlıyor bizim için. Saat 14.00 gibi kanala gidiyorum. Akşam bebeğimle vakit geçiriyorum. Çok yakın bir arkadaş grubum var. Kızlar grubu. Cumartesi günü olmazsa olmazım, mutlaka onlarla beraberiz. Pazar günleri de biraz miskinliği seviyoruz karı koca. Çocukla vakit geçiriyoruz. O bir tarafta Euro Sport'unu izliyor. Ben bir tarafta kitabımı okuyorum, bol bol film izliyorum. Yeniköy'de Gazebo'yu, bir de Taksim'i çok seviyorum. Ayda bir kere İstiklal Caddesi'nde şöyle bir yürüyeyim, Atlas Pasajı'nı gezeyim, alışveriş yapayım, bayılıyorum.



12 yıl önce