|

Müze babamın vasiyetiydi

Geçtiğimiz hafta Barış Manço'nun kıyafetleri, takıları, enstrümanları ve anılarıyla hayat bulan Barış Manço Müzesi açıldı. Müzenin her zerresinde emekleri olan Doğukan ve Batıkan Manço kardeşlerin tek isteği babalarının misyonunu devam ettirmek

Dilara Polat
00:00 - 19/06/2010 Cumartesi
Güncelleme: 23:13 - 18/06/2010 Cuma
Yeni Şafak
Müze babamın vasiyetiydi
Müze babamın vasiyetiydi
Bir çocuk nasıl yetiştirilir? Bugünlerde herkes bu sorunun cevabını arıyor. Çok da eskilere gitmeye yok aslında. Barış Manço “Adam Olacak Çocuk” programıyla ne güzel başarmıştı çocukların kalbine sevgi doldurmayı. Süt içmeyi, günde iki defa dişlerimizi fırçalamanın gerekliliğini, beraberce oyunlar oynamayı ne güzel anlatmıştı. Özgüven kazandırmak için ne güzel konuştururdu en utangaç çocukları bile. “Arkadaşım Eşek” şarkısıyla bir eşeği bizim arkadaşımız yapabilmişti Barış Manço. Bir çocuğa hayvan sevgisi daha başka nasıl kazandırılabilirdi ki? “Domates biber patlıcan” şarkısıyla bir sokak satıcısını nasıl dahil etmişti aşkın içine? Tüm bu anıların sahibi Barış Manço, daha yakından tanınsın diye Moda'da Barış Manço Müzesi açıldı. Onun en büyük hayallerinden biriydi bu. Ben de soluğu orada aldım. Onun eşyalarıyla dolu müzede buram buram Barış Manço'yu kokladım. Hazır Babalar Günü gelmişken oğulları Doğukan ve Batıkan Manço ile görüştüm. Tüm dünya çocuklarının babasıydı Barış Manço. Ama her şeyden önce Doğukan ve Batıkan'ın babasıydı. Onlarla bir evi, bir hayatı paylaşmıştı. İşte oğullarının dilinden okuyacağınız bu röportaj, Barış Manço'nun ruhuna bir Babalar Günü hediyesi. İyi okumalar hepinize…

Öncelikle herkesin merak ettiği üzere Amerika'dan kesin dönüş yaptınız mı?

Doğukan Manço: Evet. Batıkan döneli bir sene, ben döneli 1,5 sene oldu.

Okumak için mi gitmiştiniz Amerika'ya?

Doğukan Manço: Çok farklı nedenlerden dolayı uzaklaşma isteği duyduk ve gittik. Batıkan da ben de gitmeden önce burada radyo televizyon okumuştuk. Gitmişken de zaman kaybı yaşamayalım diye eğitimimize orada devam ettik.

Peki şimdilerde neler yapıyorsunuz?

D. M: Amerika'dan döndükten sonra Radyo Klas'ta “Biçilmiş Kaftan” isimli bir program yapıyordum. Programı bitirdim ve askere gittim. Üç hafta önce geldim. Müzeye yoğunlaştım.

Batıkan Manço: Çalışıyorum ben de. Babam için düşündüğümüz projeler var. Müzenin doğru hedefe ulaşması için çabalıyoruz.

Bu fikir ilk ne zaman ortaya çıktı?

B. M: 1999'dan beri diyebiliriz.

D. M: Babamı kaybettiğimizden beri biz bunun peşindeyiz.

B. M: Müzenin olduğu evde yaşıyorduk zaten. Ne zaman ki babam öldü, o evin tadı tuzu kalmadı. Yani o evin her köşesi Barış Manço'ydu. Müze olması çok daha mantıklı gelmeye başladı. Halka mal olmuş bir insanı halkla paylaşmak lazım. Onu yakından tanımayan bir insan bile müze sayesinde onu yakından tanımış gibi hissedecek.

Müze de onun hayaliydi değil mi?

D. M: Biz bunu zaten vasiyet olarak algılıyoruz. Antika koleksiyonları, grafik çalışmaları olsun sergilemek istiyordu. Şimdi biraz daha farklı oldu. Hem kendi ilgi alanını hem de onun hayatını sergilemiş oluyoruz.

B. M: Müzede takılarını, kıyafetlerini, tuttuğu ajandayı, cep telefonunu, antika koleksiyonu, fotoğraf makinesi, günlük kıyafetleri, tıraş takımı ve diş fırçası, arabası…Şimdi de eski albümlerini topluyoruz.

Müzeye yeni eşyalar eklenecek mi?

D. M: Burası yaşayan bir müze. Sürekli olarak yenilenecek. Barış Manço'yla çok kişinin birbirinden ilginç anısı var. Babam konserlerinde yüzüklerini atardı, birçok fotoğraf çekilirdi. Bu insanlar o parçaları getirdikçe daha güzel olacak. Anılar yaşayacak. Enstrümanları da topluyoruz. Kurtalan Ekspres'ten Cihangir Kuzu 1992-1999 yılları arasındaki Türkiye ve Avrupa turnelerinde kullandığı bateriyi bağışladı. Rahmetli Bahadır Abi'nin oğlu onun gitarlarını getirecek.


BİRİ GÖZLÜĞÜNÜ DİĞERİ FANİLASINI SAKLIYOR
Ondan yadigâr sakladığınız eşyalar var mı?

B.M: Bir okuma gözlüğü var. Burna takılan, sapları yok. O benim en değişik bulduğum gözlüğüydü. Onu aldım.

D. M: Ben de son giydiği fanilayı saklıyorum. Ne yıkattım, ne de 11 senedir torbasından çıkardım. Onu da müzeye getirecektim ama yapamadım.

İnsan gönlü her eşyasını vermeye razı olmuyor değil mi?

D. M: Biraz öyle ama halka mal olmuş birinin eşyalarının sergilenmesi çok güzel.

B. M: Halk için Barış Manço, ama bizim için de bir baba. Arada böyle bir fark var. Yalnızca halka mal olmuş biri olduğu için değil babamız olduğu için eşyalarını saklıyoruz.

Babanızı tarif etmenizi istesem…

B. M: Çok zor bir soru. Kelimelere sığmaz ki. Bütün Barışseverler neler hissediyorsa onları hissediyorum. Gurur duyulacak bir insan. 70'li yıllardan 90'lara kadar hem müziğiyle hem televizyonculuğuyla ülkesine, insanına faydası dokunmuş bir insan. Onu ne zaman televizyonda görsem televizyona kilitlenirdim, radyoda duysam kanalı asla değiştirmezdim. Bir röportajında “Kaç dil biliyorsunuz?” diye sormuşlar. “Tek bir dil biliyorum, o da sevgi dili” demiş. O benim için bir idoldü.

Kıskanır mıydın peki?

B. M: Çok... Yani annemin anlattığına göre fazlasıyla kıskanıyormuşum. 8-9 yaşıma kadar program varken televizyona sırtımı dönermişim. Dermişim ki neden babam onlarla ilgilendiği kadar benimle ilgilenmiyor?

Doğukan sen babanı tarif etmedin.

D. M: Çok makaraydı. Bu onun kendi tabiri olduğu için benimseyerek söylüyorum. Çok iyi arkadaş olunabilirdi ama biz tam o yaşa geldiğimizde kaybettik. Son zamanlarda bize çok vakit ayırmaya başlamıştı. Tatillerimiz çok keyifliydi.

Hafızanız nasıl, hatırlayabiliyor musunuz?

B. M: 11 sene az zaman değil. Hatırlamak zor. Ama akla gelenler de en kilit sahneler. Vefat etmeden bir hafta önce tatildeydik. Birlikte Belçika'ya gitmiştik. Son gece hep beraber bir Çin Lokantası'na gitmiştik. En son o akşam gördüm. Ardından bir gün arayıp babamın rahatsızlandığını söylediler. Apar topar Türkiye'ye geldim. Eve geldim, abimle göz göze geldik ve orada şimşek gibi çaktı her şey. Anlamıştım. Kimsenin bir şey söylemesine gerek yoktu.

Onunla özdeşleştirdiğiniz anılarınız var mı?

B. M: Öyle çok var ki. Moda, Belçika… Antika araba ya da klasik bir tablo görsem istisnasız her şekilde babama bağlanıyorum. Çünkü bunlara merakım onunla başladı. Belçika'ya gittiğimiz zamanlarda beraber kitapçıları, antikacıları ve oyuncakçıları dolaşıyorduk.

D. M: Biz beraber fotoğraf çekmeye çıkıyorduk. Bana kamera kullanmayı öğretiyordu. Hatta o kamera müzede var.

Beraberken nasıl vakit geçiriyordunuz?

D. M: Biz üçümüz çok fazla dışarı çıkıyorduk. Mesela yurtdışı seyahatlerine çıkardık. 1995 yılında ben ve babam İstanbul'dan yola çıktık. İzmir'den arabalı vapurla İtalya'ya geçtik. Batıkan oradaydı. Onu aldık ve Fransa'ya geçtik. Fransa'dan da Belçika'ya. Unutulmazdı. Baba ve iki oğlu muhteşem bir tatil yapmıştık.

B. M: Altın değerinde en güzel tatilimizdi. Bütün bu seyahati arabayla yaptık. Düşünün ne çok şey yaşadık.


HAYATI FİLM OLUYOR

Müzeden başka yapmak istediğiniz projeler var mı?

B. M: Şimdiki neslin Barış Manço'yu yalnızca radyodan, internetten tanıması yetersiz olur. Sadece müzeyle de bitmeyecek. Bizim yapmak istediğimiz çok şey var. Sadece bekleyin ve görün.

D. M: Batıkan ile çok büyük bir projemiz var. Bu da babamın misyonunu devam ettirmek. Ama onu yapıncaya kadar şu anda Barış Manço'yu yaşatacak küçük projeler üreterek, onun öğütlerini yeniden gündeme getirmek istiyoruz. Ayrıntılara girmeyelim çünkü bunları 1,5 ay kadar kısa bir süre içerisinde yapacağımız için göreceksiniz. Bizim en büyük hedeflerimizden bir tanesi de tüm çalışmalardan sonra Barış Manço Müzesi'nin mülkiyetini ve Barış Manço'nun antika arabalarını geri almak. Ben ancak o zaman emin olacağım ki babamın kemikleri ve ruhu yüzde yüz rahat.

Programı mı devam ettireceksiniz?

D. M: Programdan ziyade kısa film ya da reklam şeklinde düşünüyoruz. Hadi söyleyeyim. Barış Manço'nun hayatı film oluyor. Çok kısa zamanda bir basın açıklaması da yapılacak. Bunun anlaşmasını geçtiğimiz şubatta yaptık. Senaryosunu Türkiye yazıyor. Ayrıntılar Batıkan'da.

B. M: Bir senaryo yarışması düzenlenecek. Buna herkes katılabilir. İlla ki senarist olmaya ya da çok iyi yazar olmaya gerek yok. Yazılanlar arasından sadece bir tanesi seçilecek. Biyografik bir hikaye de olabilir bir müzikal de olabilir. Ama ana tema her şekilde Barış Manço. Çok yakında yarışmanın anonsu yapılacak.

Yapım şirketi belli mi?

D.M: Megavizyon. Batıkan'ın çalıştığı şirket.

Projede kimler var?

B. M: Daha tam olarak bilemiyoruz. Ama birçok kişi bir araya gelecek. Senaryonun birçok eksiğini, boşluğu biz dolduracağız. Ben, abim, annem ve Kurtalan Ekspres.



14 yıl önce