|

Onun müziğiyle İstanbul'a karışırsınız

İstanbul'u fon alarak hazırladığı konsept albüm serisiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun şaşaalı dönemlerine, unutulmaz karakterlerine ve günlük yaşamına ışık tutan Can Atilla, bu seriye son albümü 'Fatih Aşkına' ile nokta koyuyor.. 'Dinleyeni İstanbul yapan adam'olarak tarif edilen Atilla, son albümüyle filmin müziklerini bir Amerikalıya yaptıran 'Fetih 1453' filminin yapımcılarına da inceden bir cevap gönderiyor

Arzu Akyol
00:00 - 14/04/2012 Cumartesi
Güncelleme: 22:22 - 13/04/2012 Cuma
Yeni Şafak
Onun müziğiyle İstanbul'a karışırsınız
Onun müziğiyle İstanbul'a karışırsınız

Türkiye'de 'Elektronik New Age' müziğin en önemli temsilcisi olan Can Atilla ile İstanbul'u fon alarak Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli dönemlerini anlattığı albüm serisinin beşinci ve son albümü '1453 Fatih Aşkına'yı ve İstanbul'u konuştuk.

Yaptığı müzikte İstanbul'dan çok beslendiğini söyleyen Atilla aslen Ankaralı. 80'li yıllarda okul orkestrasıyla sık sık gidip geldiği bu şehirle her zaman bir bağı var. İstanbul'a dışardan bakan bir göz olmanın her zaman avantajını yaşamış Can Atilla. "Yaşadığınız şehirde bazı şeyleri gözden kaçırabiliyorsunuz. Burada vakit çok hızlı geçiyor. Bu koşuşturmanın dışından baktığınız zaman daha orijinal şeyler görüyorsunuz. Yani her gün önünden geçiyorsanız sizin için Ayasofya bile sıradanlaşıyor. Ama ben farklı gözlerle bakabiliyorum. İşte bu farklı bir bakış açısını, müzisyenliği, tarih sevgisini, İstanbul sevgisini koyun işin içine. Daha farklı etkileniyorsunuz" diyor. Can Atilla İstanbul'la ilk gerçek karşılaşmasının ise 'Cariyeler ve Geceler' albümüyle olduğunu söylüyor ve "Ne zaman ki İstanbul artık sizin olduğunuz kadar benim de İstanbul'um oldu, hatta dışardan bakan farklı bir göz olarak ben bir adım öne geçtim, o zaman 'Cariyeler ve Geceler' albümü geldi" diyor.

MÜZİĞİME ÇOK ŞEY KATTI

İstanbul Can Atilla'nın müziğine çok şey katmış kuşkusuz. Ama o da bu şehre çok şey katmış müziğiyle. Yani yaptığı müziklerle helalleşmiş bu şehirle. Öyle ki Can Atilla'nın müziğini dinlerken bambaşka pencereler açılıyor gözünüze ve 'İstanbul size siz İstanbul'a karışıyorsunuz'.

7 yıllık süre içerisinde yaptığı ve son olarak da 'Fatih Aşkına' adlı son albümümle taçlandırdığı 5 albüm ve çok özel bir DVD'den oluşan İmparatorluk adlı arşivlik box-seti elinize aldığınızda İstanbul'un etkisi zaten hissediliyor.

Kendisi için söylenen 'Can Atilla müzikleriyle dinleyeni İstanbul yapar' cümlesinin kendisini çok mutlu ettiğini ifade eden sanatçı, "Buraya kadar anlatmaya çalıştığım her şey bunun karşılığı. Görünenin sadece görünen olmadığını anlatıyor benim müziğim. Can Atilla'yı dinledikten sonra da İstanbul'a farklı gözlerle bakıyorsunuz" diyor.

DOĞUYLA BATININ MUHTEŞEM SENTEZİ

Can Atilla müziğinin ülkenin ve şehrin tanıtımı için de çok önemli olduğunun altını çiziyor. Sanatçı ve "Klasik Türk sanat müziği ya da sufi müziği yaptığınızda onun alıcısı ve dinleyicisi sizi otantik hediye bir eşya gibi değerlendirir. Ama bizim yaptığımız müzik sıfırdan oluşturulmuş sanat eserleri. Bunu Çankaya Köşkü'nde İngiltere kraliçesinin eşiyle de konuşmuştuk. Duyduklarında çok şaşırmışlardı. Kulaklarına aşina bir çok seslilik anlayışı üzerinden, hiç rastlamadıkları ney, kanun, ut ve hepsi muhteşem bir ahenk içerisinde. Doğu ile batının bu muhteşem sentezi onlar için çok cezbedici bir şey" diye konuşuyor.

ÜLKEM İÇİN YAPTIM

Can Atilla Osmanlı İmparatorluğu'nun dönüm noktalarını anlatan konsept albümler yapma fikrinin doğuşunu da şöyle anlatıyor: "90'lı yıllarda ben Hollandalı bir şirketle çalıştım. Onlar için 4 tane albüm yaptım, Almanya ve Hollanda'da çok ciddi bir dinleyici kitlesi elde ettim. Tabii bu bir süre sonra beni biraz incitmeye başladı. Çünkü artık ben tamamen yurtdışında albümleri olan bir insandım. Artık benim daha önce düşünülmemiş, yapılmamış orijinal bir fikri müziğimle birleştirip, ülkem için bir şeyler yapma vaktim geldi diye düşündüm. Bunun için ciddi çalışmalar da yaptım. Albümlerimin hepsi besteci müziğidir. Yani içinde emprovizasyon azdır. Her şey notalar üzerindedir. Benim hedefim insanlara mükemmeli vermektir. İstanbul bu konuda benim en büyük yardımcımdır."

FATİH'İN ŞEHRE GİRİŞİ VE MARA DESPINA'NIN VEDASI

Sanatçının İmparatorluk adını verdiği serinin son albümü '1453 Fatih Aşkına'. Albümde fetihten sonraki huzur ve mutluluk anlatılıyor. Ayrıca Mara Despina ve Hüma Hatun gibi dönemin önemli karakterleri için yazılmış eserler var. Albümünü 'Bir filmin sonu' diye tanımlayan Atilla, "Ben Fatih'le 1453 Sultanlar Aşkına albümüyle tanıştım. O albüm fetih esnasındaki sürece kadar gelmişti. 'Fatih Aşkına' da ise fetihten sonraki huzuru, mutluluğu ve o zamandan bu zamana gerek dünyada gerekse bu topraklar üzerindeki değişimi anlatıyor. Albüm, Fatih'in atının üzerinde İstanbul'a giriş sahnesinin anlatıldığı 'Fatih Aşkına' ile başlıyor. Ama huzurlu bir geliş o artık. Fatih'in annesi Hüma Hatun için ilk defa çok romantik bir romans yazdım. Sonra Mara Despina var. Fatih'in üvey annesi. Fatih'in birçok yabancı dil öğrenmesini, dünya vatandaşı kimliğine sahip olmasını sağlayan kişi olduğu söylenir. Mara Despina çok güzel bir kadın. 2'nci Murat'a o kadar aşıktır ki o öldükten sonra onun da bir yanı ölür. Bizans hükümdarı Fatih'ten eş olarak ister onu. Bu çok büyük bir cürettir. Bundan huzursuz olan Mara Despina, 'Ben burada huzur bulamıyorum. Gitmek istiyorum' der ve İstanbul'da Selanik'e doğru bir vapurla yola çıkar. Ve orada bir manastıra yerleşir. Onun İstanbul'da ayrılış hikayesini anlattığım bir reguem var. 'Yıldızlar Altında' Sultanahmet'te samanyolu seyri, 'Martılarla Dans', Boğaziçi'nde gökyüzü seyri, 'Prenses Helena' Fatih'e eş olması için gönderilen Bizans kralının kızı Helena için romans, 'Büyük Umutlar' umutların şehrinde başlayan yepyeni hayatın heyecanı, 'Elveda İstanbul', Mara Despina'nın İstanbul'dan ayrılışı. Bir de 'Sultanlar Aşkına' ve 'Aşk-ı Hürrem'in enstrümantal versiyonunu ile 'Sultanlar Aşkına'nın rock versiyonunu yaptım. Bu albümle, bu zamana kadar anlattığımız bütün karakterlerin hikayesi sona eriyor. Fatih artık amacına ulaşıyor, Mara Despina gidiyor. Tıpkı bir filmin sonu gibi" sözleriyle anlatıyor.


Bu albüm 'Fetih 1453' yapımcılarına cevabımdır

1453 Fetih filminin müziklerinin bir Amerikalıya yaptırılmasını da eleştiren Can Atilla, "Bu filmle ilgili Sony Müzik iyi niyetli ve son derece değerli kontaklar kurdu. Ama karşı taraftan herhangi bir cevap bile gelmedi. Benim onlara cevabım ise burada (Elindeki 'Fatih Aşkına' albümünü gösteriyor.) Film çekmek artık çok zor değil. Ama müzik kalp demek. Bu tip büyük prodüksiyonları, tarihimizle, enstrümanlarımızla, müziğimizle, mistik ya da sufi müziğimizle ilgili hiçbir bilgisi olmayan insanlara emanet ettiğinizde zaten o iş ölü doğuyor. Bakın filmin müziğinden hiç kimse bahsetmiyor. Ama biz 'Fatih Aşkına' albümünün röportajını yapıyoruz" diyor.


Bende Ortaçağ ruhu var

Elektriğin, tıbbın olmadığı Ortaçağ'da üretilen sanata çok değer veriyor Can Atilla. "Düşünün Rembrandt bir tablo için dört sene aynı resme bakıyor. Werner aylarca toz alınması bile yasak olan bir odada İnci Küpeli Kız'la başbaşa. Bu ibadet gibi bir şey. İşte benim müziğim de böyle. Ortaçağ ruhu var" diyor.



12 yıl önce