|

30 yıl oldu netekim

27 Mayıs darbecilerinin açtığı kanlı yolda yürüyen Kenan Evren ve arkadaşları, tam 30 yıl önce yönetime el koymuştu. Kenan Evren ve arkadaşları, sıkıyönetim ilan edilmesine rağmen, kardeş kanının akmasına dur demeyerek, darbe şartlarının olgunlaşmasını bekledi.

12 Eylül'de bunlar olmuştu – 1 / BEHÇET GÜNGÖR - HÜSEYİN LİKOĞLU
00:00 - 12/09/2010 Pazar
Güncelleme: 22:23 - 11/09/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
30 yıl oldu netekim
30 yıl oldu netekim

12 Eylül askeri darbesinin üzerinde tam 30 yıl geçti. 30 yıl önce Kenan Evren ve arkadaşları, 27 Mayıs'ta bir başbakan ve iki bakan asan darbecilerin yolundan gidererek, yönetime el koydu. Evren ve arkadaşları yaptıkları askeri darbe ile Türkiye sağcısıyla solcusuyla büyük bir kıyıma uğradı. Türkiye yeni bir döneme girerken ülkenin yetişmiş bütün kadroları tasfiye edildi. Askeri rejim beğenmediği 650 bin kişi gözaltına alınırken 517 kişi hakkında idam cezası verildi ve 50 idam cezası infaz edildi. 229 kişi ise cezaevinde öldürüldü.

Türkiye tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri hiç şüphesiz 12 Eylül Askeri Darbesi. Askeri darbe Türkiye'nin yetişmiş bütün kadrolarını tasfiye ederken, sağdan ve soldan bütün halkın üzerinden bir silindir gibi geçti. Başta ihtilali gerçekleştiren Kenan Evren ve diğer ihtilalci komutanların emriyle hazırlanan Anayasa Türkiye'deki özgürlükleri bugüne kadar kısıtlamayı sürdürdü.

12 Eylül askeri darbesi Türkiye'nin gördüğü ilk darbe değildi. Daha önce de 27 Mayıs 1960'ta ve 12 Mart 1971'de de Türkiye iki askeri darbe yaşamıştı. 12 Eylül darbesi bütün siyasi partileri kapatmış, parti liderlerinin tümü gözetim altına almış ve adından da yargılamıştı.

ANAYASA İLE KENDİLERİNİ GARANTİYE ALDILAR

Darbeyi yapan komutanlar, öyle bir şey yapmak istediler ki bir daha kimsenin kendilerine ilişmesin. Darbeci generallerin bu konuda en iyi buldukları şey yeni bir anayasa oluşturmak oldu. Darbeci generallerin hazırladığı anayasa ile bugünkü Türkiye'nin elbisesi yani demokrasinin sınırları belirlendi. Soğuk savaş döneminde ve askeri darbe sonrasında hazırlanan anayasa ile vatandaşın özgürlük sınırları belirlendi. 1960 darbesini yapanlar gibi 12 Eylül darbecileri de kendilerini anayasa koydukları geçici bir hükümle kendilerini garantiye aldılar.

30 YILDIR DARBECİLERİ KORUYAN ZIRH

12 Eylül darbesini yapalar Anayasa'ya öyle bir hüküm koydu ki, darbecilere 30 yıldır hiçbir şekilde hesap sorulamıyor. İşte, darbecileri koruyan madde: “Geçici madde 15: 12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Milli Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz. Bu karar ve tasarrufların idarece veya yetkili kılınmış organ, merci ve görevlilerce uygulanmasından dolayı, karar alanlar, tasarrufta bulunanlar ve uygulayanlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.”


Bir sağdan bir soldan astım

Cuntanın başı Kenen Evren, daha sonra yaptığı açıklamada, idamlar için ilginç ifadeler kullanmıştı. Adil olmak için “Bir sağdan bir soldan astırdım” diyen Evren, “Soldan biri idam edildikten sonra, bir sağcı idam edilene kadar, başka bir solcunun idamını bekletirdim” ifadelerini kullanmıştı. İşte Evren'in adil olmak için astırdığı sağcı ve solcu gençler:

Necdet Adalı (sol görüşlü) 7 Ekim 1980 Ankara

Mustafa Pehlivanoğlu (sağ görüşlü) 7 Ekim 1980 Ankara

Serdar Soyergin (sol görüşlü) 25 Ekim 1980 Adana

Erdal Eren (sol görüşlü) 13 Aralık 1980 Ankara

Cevdet Karakaş (sağ görüşlü) 4 Haziran 1981 Elazığ

Veysel Güney (sol görüşlü) 10 Haziran 1981 Gaziantep

Ahmet Saner (sol görüşlü) 25 Haziran 1981 İstanbul

Kadir Tandoğan (sol görüşlü) 25 Haziran 1981 İstanbul

Mustafa Özenç (sol görüşlü) 20 Ağustos 1981 Adana

İsmet Şahin (sağ görüşlü) 20 Ağustos 1981 İstanbul

Seyit Konuk (sol görüşlü) 13 Mart 1982 İzmir

İbrahim Ethem Coşkun (sol görüşlü) 13 Mart 1982 İzmir

Necati Vardar (sol görüşlü) 13 Mart 1982 İzmir

Fikri Arıkan (sağ görüşlü) 27 Mart 1982 Ankara

Cengiz Baktemur (sağ görüşlü) 30 Nisan 1982 Elazığ

Ali Bülent Orkan (sağ görüşlü) 13 Ağustos 1982 Ankara

Ramazan Yukarıgöz (sol görüşlü) 29 Ocak 1983 İzmit

Ömer Yazgan (sol görüşlü) 29 Ocak 1983 İzmit

Erdoğan Yazgan (sol görüşlü) 29 Ocak 1983 İzmit

Mehmet Kambur (sol görüşlü) 29 Ocak 1983 İzmit

Halil Esendağ (sağ görüşlü) 5 Haziran 1983 İzmir

Selçuk Duracık (sağ görüşlü) 5 Haziran 1983 İzmir

İlyas Has (sol görüşlü) 6 Ekim 1984 İzmir

Hıdır Aslan (sol görüşlü) 24 Ekim 1984 İzmir

Asmayalım da besleyelim mi?

12 Eylül darbesinden sonra ilk idam edilenler 9 Ekim 1980 tarihinde ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu ve sol görüşlü Necdet Adalı olmuştur. Daha sonra 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkûm edilen Erdal Eren'in idam kararı Yargıtay tarafından iki kere iptal edilmiş olmasına karşın, Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla, 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde infaz edildi. Kenan Evren, Erdal Eren'in idamına ilişkin şu korkunç ifadeleri kullanmıştı:

"Şimdi ben, bunu yakaladıktan sonra mahkemeye vereceğim ve ondan sonra da idam etmeyeceğim, ömür boyu ona bakacağım."

12 Eylül döneminde Sıkıyönetim Askeri Mahkemeleri'nce 517 sanığa idam cezası verildi. Askeri Yargıtay'ın onayladığı idam kararlarının sayısı 124 oldu. Bunlardan, Milli Güvenlik Konseyi'nin onayladığı ve onay sonrası hemen infazı yapılan 50'si dışındakiler için cezalar fiilen müebbet hapse dönüştü.


PKK terörünün temeli atıldı

12 Eylül rejiminin özellikle Diyarbakır Cezaevi'nde yaptığı işkenceler nedeniyle PKK terör örgütünün doğmasına zemin hazırladı. 12 Eylül sonrasında Kürtlerin "Dağ Türkleri" olduğu ilan edilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı'nın bastırdığı "Beyaz Kitap"'ta şu açıklama yer almıştır: "Dağların yüksek kısımlarında, tepelerde yaz kış erimeyen karlar vardı. Güneş açınca üzerleri buzlaşan camsı parlak bir tabaka ile örtülürdü karın yüzü. Üstü sert altı yumşak olurdu. Bu karın üstünde yürününce, ayağın bastığı yer içeriye çöker, 'kart-kurt' diye ses çıkarırdı. Doğulu Türkmenlere, Kürt denmesinin nedeni buydu. Bölücülerin Kürt dedikleri, yüksek yaylalarda, karlık bölgelerde yaşayan Türklerin karda yürürken ayaklarından çıkardıkları sesin adıydı aslında."

ÜNİVERSİTELERE 1402 DARBESİ

6 Kasım 1981'de çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile YÖK kuruldu. Bundan sonra 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'nun 2301 ve 2766 sayılı kanunla değişik maddelerince 71 Üniversite personeli YÖK tarafından görevlerinden uzaklaştırıldı. İlk uzaklaştırmalar Şubat 1983'de başladı. Genelkurmay'ın açıklamalarına göre toplam 4891 kamu personeli görevden alınmış ve 38 profesör, 25 doçent, 10 yardımcı doçent 1402'lik olmuştur. Ancak 1402'lik olmasını istemediğinden bizzat istifa yolunu seçenleri dahil edildiğinde 20.000 civarında olduğu öne sürülmektedir.

ABD'NİN ROLÜ, YUNANİSTAN'IN NATO'YA DÖNÜŞÜ

ABD yönetiminin darbeden haberdar olduğu ve darbe gecesi Başkan Jimmy Carter'a "bizim çocuklar işi bitirdi" anlamında bir mesajın, bir toplantının ortasında iletildiğinin anlaşılması, 12 Eylül darbesinin arkasında ABD'nin olduğu şüphesini ortaya koydu. 12 Eylül Darbesi sırasında dönemin ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Türkiye Masası Sorumlusu Paul Henze'in askeri müdahaleyi haber alırken haberi ulaştıran diplomatın your boys have done it -- senin çocuklar işi bitirdi - anlamındaki konuşması, 12 Eylül Darbesi içinde ABD'nin rolü konusunda tartışmalara neden olmuştu. Yunanistan, cunta yönetimi döneminde çıktı NATO'ya geri dönmek istiyordu. Ancak Türkiye, buna sıcak bakmıyordu. 12 Eylül rejimi Yunanistan'ın NATO'ya geri dönmesinin önünü açtı. Yunanistan, darbeciler sayesinde, NATO'ya geri döndü. Darbeciler, NATO karşılında Türkiye'nin AB üyeliği kozunu kullansaydı, ülkemiz bugün AB üyesi olacaktı.


Darbenin bilançosu: Yüzlerce ölü; binlerce tutuklu

Darbe sonrasında her yerde büyü bir cadı avı başladı. Sağda ve solda ön planda bulunan kimler varsa askeri rejim tarafından derdest edildi. Darbe sonrasında

* 650 bin kişi gözaltına alındı ve 90 güne varan gözaltı sürelerinde ağır işkence gördü,

* 1 milyon 683 bin kişi fişlendi,

* Açılan 210 bin davada 230 bin kişi sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı,

* 7 bin kişi için idam cezası istendi,

* 517 kişiye idam cezası verildi,

* 124 kişinin idam cezası Askeri Yargıtay tarafından onaylandı,




* Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1 ASALA militanı),

* İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi,

* 71.500 kişi Türk Ceza Kanunu'nun 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı,

* 98.404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçlamalarından yargılandı,

* 388 bin kişiye pasaport verilmedi,

* 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı,

* 18.525 kamu görevlisi hakkında soruşturma açıldı,

* 14 bin kişi “yurttaşlık”tan çıkarıldı,

* 30 bin kişi “mülteci” olarak yurtdışına gitti,

* 366 kişi “kuşkulu bir şekilde” öldü,

* 644 cezaevindeki toplam hükümlü ve tutuklu sayısı 52 bin kişi,


299 kişi cezaevinde öldü

* Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi,

* 171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi,

* 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü,

* 14 kişi açlık grevinde öldü,

* 16 kişi “kaçarken” vuruldu,

* 95 kişi “çatışmada” öldü,

* 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi,

* 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi,

* 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı,

* 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu,

* 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi,

* 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi,

* Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi,

* 31 gazeteci cezaevine girdi,

* 300 gazeteci saldırıya uğradı,

* 3 gazeteci silahla öldürüldü,

* Gazeteler 300 gün yayın yapamadı,

* 13 büyük gazete için 303 dava açıldı,

* 39 ton gazete ve dergi imha edildi,

* Bilim ve Sosyalizm Yayınları'na bir yargı kararı olmadan sadece sıkıyönetim komutanının emri ile el konuldu ve 133.607 adet kitap imha edildi,

* Darbenin ilk altı ayında 123; dokuz ayında 175, 1981 yılının sonunda tam 268 yasa çıkarıldı.


44 bin kişi ceza aldı

1980-1985 yılları arasında...

* 22.912 kişiye 0-1 yıl arası ceza verildi,

* 10.784 kişiye 1-5 yıl arası ceza verildi,

* 6.186 kişiye 5-10 yıl arası ceza verildi,

* 2.396 kişiye 10-20 yıl arası ceza verildi,

* 939 kişiye 20 yıl üzeri ceza verildi,

* 630 kişiye müebbet cezası verildi,

* 420 kişiye idam cezası verildi.

1980 ile 1984 yılları arasında 204 kişi değişik cezaevlerinde öldürüldü.




14 yıl önce