|

Artık onlar konuşacak

Güneydoğu ve Doğu''nun saygın kanaat önderleri, ''mele''lerden çözüm sürecine tam destek. Mele ve imamların, toplumsal konularda sessiz kaldığı için Kürt sorununun büyüdüğünü ifade eden Norşin Şeyhi Nurettin Mutlu, ''Silahların susması için başlatılan sürece biz de destek veriyoruz'' dedi.

Cihat Arpacık
00:00 - 6/03/2013 Çarşamba
Güncelleme: 22:56 - 5/03/2013 Salı
Yeni Şafak
Artık onlar konuşacak
Artık onlar konuşacak
Güneydoğu'da talebelerini İslami ilimlerle eğiterek her dönem şiddetten uzak tutmayı başaran medreseler, kapılarını Yeni Şafak'a açtı. Bölgenin sözü dinlenen alimleri 'meleler' suskunluklarına son vermekte kararlı.

Osmanlı Devleti'nde eğitim-öğretimin bel kemiği olan medreseler İslami ilimlerin yanı sıra matematik, fizik, biyoloji, astronomi gibi çağdaş bilimlerde de eğitim verirken Cumhuriyet'in ilanının ardından Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kabul edilmesiyle yeraltına çekilmeye mecbur oldu. O tarihten itibaren ise çağdaş bilimler ikinci planda kaldı. Herhangi bir yasal dayanakları olmasa da yüzlerce yıldır eğitim faaliyetlerine devam ediyor. Bölgede Şırnak'tan Diyarbakır'a yüzlerce medrese hâlâ aktif. En önemli merkezler ise Norşin, Tillo, Bahçesaray, Sevkar ve Kızıltepe'de. Doğu ve Güneydoğu'nun yanısıra Ortadoğu ülkelerinden de bu medreselere okumak için yılda yüzlerce öğrenci geliyor. 1980'den önce her köy camisi doğal medrese olarak faaliyet gösterirken 12 Eylül cuntasının şiddetini arttırması medreselere de büyük darbe vurdu. Hemen arkasından Güneydoğu'da yükselen terör çok sayıda şeyh ve melenin bölgeyi terk etmesine neden oldu. Cumhuriyet'in ilanının hemen ardından 'Laik devlet prensibine aykırı olduğu' gerekçesiyle büyük bir mücadele başlatılan medreseler iki yönlü olarak direndi. Terör örgütü PKK, 1982'de sloganını 'Şêx û ağa' yani 'Şeyh ve ağalardan başlayın' şeklinde belirlemişti. Diğer yandan kültür hayatını 'tehlikelerden' korumak isteyen Cumhuriyet elitleri de şeyhleri bencil, her zaman kötülük yapmaya hazır kişiler olarak göstermeyi görev bilmişti. Girişilen çok yönlü 'imha' politikasına rağmen müthiş bir pasif direniş örneği gösteren medreseler hem talebeleri şiddetten uzak tuttu hem de yüzlerce yıllık geleneği sürdürmeyi başardı. Bunu da yalnız bölge halkının desteğiyle yaptı. Kadim suskunluğu bozma kararı alan medrese ahalisi, dertlerini Yeni Şafak'la paylaştı.

Yaklaşık 200 yıldır öğrenci yetiştiren medresenin odun sobasıyla ısınan odasında hangi derslerin verildiğini sayıyor Mele Ahmet Akkurt. 2009 yılında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün konuşmasının bir bölümünde 'Norşin' yani buranın eski adını andığı Güroymak ilçesindeyiz. O zaman Cumhurbaşkanı'nın Norşin telaffuzuyla burada yeşeren umut hala diri. Bunun yanında bölgenin ilim-irfan yuvası burası. Sadece buradaki 5 medresede 250 öğrenci İslami ilimlerle ilgili eğitim görüyor. Artık çağdaş bilimler okutulmuyor medreselerde ağırlık islami ilimler. Mele Ahmet, medresede Kur'an, Hadis, Siyer, Fıkıh, Kelam, Sarf, Nahif gibi derslerin yanısıra mantık ilminin de öğretildiğini söylüyor.

MEDRESE VE İLAHİYAT AYNI ÇATI ALTINDA

Bir süre sonra Mele Ahmet Akkurt ile birlikte Bediüzzaman Said Nursi'nin okuduğu odaya geçiyoruz. Sohbetimiz burada da devam ediyor. Medresede okuyan öğrencilerin yaş ortalamasının 15 olduğunu belirten Akkurt, öğrencilerin medrese eğitiminin yanı sıra imam-hatip lisesi ve ilahiyat fakültesinde de eğitim gördüklerini ifade ediyor. Medresede açık öğretimde okuyan öğrenciler de bulunuyor. Devletten yardım almayan medresenin tüm giderleri halk tarafından karşılanıyor. Akkurt, buranın bir dönem "2. El Ezher" olarak nitelendirildiğini söylüyor.

BİZ O BASKILARA NASIL TAHAMMÜL ETMİŞİZ!

Medreseler resmi Kur'an Kursu tabelalarıyla eğitim veriyor. Ancak buraların alışılmış Kur'an kursları olmadığı herkes tarafından biliniyor. Bölgenin saygın kanaat önderlerinden Şeyh Nurettin Mutlu 'Norşin Erkek Kur'an Kursu' adı altında eğitim veren medresenin şeyhi. Pek söz etmek istemese de sıra geçmiş dönemlerde yaşadığı baskılara gelince sesi değişiyor: "Neler çektik neler... Şimdi düşünüyorum da, biz o baskılara nasıl tahammül etmişiz." Mutlu, baskılara dayanamayan onlarca şeyh ve melenin bölgeyi terk etmek zorunda bırakıldığını belirtiyor.

GÖRÜŞLERİ BİLDİRME VAKTİ ÇOKTAN GELDİ

PKK'ya silah bıraktırmak için başlatılan barış sürecine değinen Şeyh Mutlu, "Allah yardımcıları olsun. Allah muvaffak etsin. Başbakan Erdoğan konuşunca bakıyorum, hem İslamiyet'ten hem insaniyetten anlıyor. İnsanın insana vurması yasaklanmış. Başbakan bunu anlamış olmalı ki şimdi sorunun bitmesi için çabalıyor. Mele ve imamlar toplumsal konularda görüş belirtmekten kaçınıyor. Sorunların bu kadar büyümesinin nedenlerinden biri de budur. Toplumla ilgili, yaşayışla ilgili görüşlerimiz bilinmeli. Kürt sorunu da bunlardan biri. Örgüte silah bıraktırmak için başlatılan sürece medreseler de destek veriyor."

Yasal statü bekliyorlar

Medreseler herhangi bir yasal statüye tabi olmadığı sürece ömürlerinin çok uzun olmayabileceğini söylüyor Şeyh Nurettin Mutlu. Osmanlı'da olduğu gibi çağdaş bilimlerin de okutulması gerektiğini belirten Mutlu, 'Eğitim usûlü her yıl değişir. Çağın gerekliliklerine göre yol bulunmalı. İmam-Hatip liselerinde olduğu gibi bir formül bulunabilir' diyor. Kürtçe eğitim veren medreselerin bu dilin gelişimine de büyük fayda sağladığını kaydeden Mutlu, 'Medreseler olmasaydı belki Kürtçe de zarar görecekti' şeklinde konuşuyor.

Şimdi tüm kolaylıklar önümüzde

Medreselerin yıllar boyunca büyük baskılar yaşadığını vurgulayan Norşin Medresesi Şeyhi Nurettin Mutlu, 'Özellikle 12 Eylül ve 28 Şubat süreçleri medreseler için çok sancılı geçti. Çok büyük baskılar gördü. Ancak ona rağmen irşat faaliyetlerinden vazgeçmedi. Birinci Dünya Savaşı'nda şeyhlerle beraber savaşan askerler tek parti rejiminde medreselerin karşısına dikildi. Şeyhler sürgün edildi. Sonraki dönemlerde kravatlı adam görünce kaçar hale geldik' diyor.

ASKER KÖYÜ YIKSA ŞİKAYET EDİLEMEZDİ

Peki, baskı sadece devletten mi geldi? Geçmişte PKK'nın da bölgedeki medreselere baskı yaptığını söyleyen Mutlu şunları söylüyor: '(PKK) Her gün bize yazı gönderip haraç isterdi. Devlet bize PKK'lısınız diye iftira atıyordu, PKK ise devletçisiniz diye baskı yapıyordu. Neler yaşanmadı ki!' Birkaç yıldır baskıların ortadan kalktığını da belirten Mutlu, şu anki durumu ise şöyle özetliyor: 'Eskiden bir asker bir köyü yıksa bile kimse şikayet edemezdi.

Şimdi öyle mi? Devletin her kademesinde büyük bir iyileşme mevcut. Allah'a şükür şimdi tüm kolaylıklar önümüzde.'

Yarın: Kürtlerin hakları Kur'an'dan gelir
11 yıl önce