|

'Başbakan ablukayı kırdı'

Ehli Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, "Dersim katliamının mağduru Aleviler, sürekli CHP'nin kucağına itilmişlerdi. Alevilere uygulanan bu abluka Başbakan'ın yaptığı son çıkışla kırılmıştır" dedi

DAĞ TAŞ KURŞUN - DERSİM / ORHAN TURAN (5)
00:00 - 30/11/2011 Çarşamba
Güncelleme: 21:32 - 29/11/2011 Salı
Yeni Şafak
'Başbakan ablukayı kırdı'
'Başbakan ablukayı kırdı'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dersim'e dair raporları açıklayarak devlet adına özür dilemesinin tarihi açıdan büyük öneme sahip olduğunu söyleyen Ehli Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, bu çıkışla birlikte en büyük zulmü CHP'den görmesine rağmen, yine CHP'nin kucağına itilen Alevi toplumunun, kendisine yönelik kuşatmayı kırmış olduğunu söyledi. Dersim katliamını 'ikinci Kerbela' olarak niteleyen Altun, CHP'ye seslenerek, "CHP bugün ihanet içindedir" dedi. Dersim'le ilgili tartışmalara katılan STK temsilcileri ise, Dersim'e dair TBMM komisyonu kurulması gerektiğini belirtiyor. STK'lar, 'kirli harekâta' katılan 'Sabiha Gökçen', 'Fevzi Çakmak', Ali Çetinkaya' gibi isimlerin de tabelalardan kaldırılmasını istiyor.


SORUMLULUK CHP'NiN

Ehli Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, konuyla ilgili şunları söyledi:

"Dersim ikinci bir Kerbela'dır. Katliamın sorumluluğu elbette CHP'ye attir. CHP bugün ihanet içindedir. Kemal Kılıçdaroğlu geçmişi nasıl inkâr edebilir. Son derece saygısız ve kişiliksiz bir söylem sergiliyor. CHP özür dileyecek. Aleviler buna rağmen CHP'yi niye sevdiler diye sorarsanız, Aleviler korkutulmuş, sürekli baskı altında olduğu için CHP'nin kucağına itilmiş. Ancak Alevilere uygulanan bu abluka Başbakan'ın son yaptığı çıkışla tamamen kırılmış, tarih yazılmıştır. Kemal beceremiyor, bilmiyor, tecrübesi yok... Kemal hemen istifa etmeli..."


Akıbetleri belli olsun

Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Başkanı Özkan Tacer:

"Aradan 73 yıl geçtikten sonra giden canların geri gelmeyeceğinin farkındayız. Ancak en azından o harekâtta halkın tepkisini toplamış kişilerin adları tabelalardan kaldırılmalıdır. Sabiha Gökçen, Fevzi Çakmak, Ali Çetinkaya'nın... Bunun yanında Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri ailelerine söylenmeli. Sürgüne gönderilenlerin tam listesi de açıklanmalı. Akıbetimizin belirlenmesini istiyoruz.


Tarihimizle yüzleşmeliyiz

Yard. Doç. Dr. Ramazan Topdemir: ('Adnan Menderes'ten Recep Tayyip Erdoğan'a Doğu Politikası' kitabının yazarı):

"Burada tarihsel sorumluluk CHP'ye ait… Ama özür dilemeyecekler. Nedenini söyleyeyim. Çünkü orda yaşananlar hakkında kendi vekilleri bile hiçbir şey bilmiyor. Resmi duruş topluma ne aktardıysa, toplumun da büyük kesimi tarihimizi öyle algılıyor. O nedenle birçok kişi için 'Dersim de nerden çıktı' algısı oluştu. Anket yapılsa bu gerçeği göreceksiniz. O nedenle toplum olarak daha fazlasıyla yüzleşmek durumundayız. İstiklal Mahkemeleri, Şeyh Sait Ayaklanması, darağaçları ve tüm tarihimizi baştan okumamız gerekebilir"


Meclis'te komisyon kurulsun

Herkesin Bildiği Sır Dersim'in yazarı Dr. Şükrü Aslan (Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi):

"Dersim'de yapılan işin bir katliam olduğu noktasında kimsenin bir tereddüdü kalmamış olsa gerek. Burada yapılması gereken TBMM'de bir komisyon kurmaktır. Bu komisyon ilk olarak mağduriyet alanlarını belirler, yaşanan mağduriyetleri ve mağdurların bir listesi oluşturulur. Özrü takiben neler yapılabileceği bu komisyonda belirlenmelidir"


O adam benim babamdı

Gazeteci-Yazar Yavuz Semerci:

Resmi raporlara göre 13 bin 100 kişinin öldürüldüğü Dersim'de onlarca kız ve erkek çocuğu da kayıplara karışmıştı. Öyle ki o çocuklardan biri de gazeteci yazar Yavuz Semerci'nin öz babasıydı.

1938'de Hozat'ın bir köyünde köylülerin topluca imha edildiğini söyleyen Semerci, buradan kurtulanlardan birisinin de babasının olduğunu söylüyor. Babasının daha sonra Afyon'da Çocuk Esirgeme Kurumu'na teslim edildiğini söyleyen Semerci, "O katliamdan kurtulan çocuk, daha sonra Çocuk Esirgeme Kurumu'na verildikten sonra bir aile tarafından evlatlık alınmıştı. O adam benim babamdı" diyerek babasının tanıklığını paylaşıyor.


Kemal Bey Dersim'e mahkum edildi

Tunceli Dersim Kültür Derneği Başkanı Ali Mükan:

"Başbakan'ın 'özür' açıklaması çok olumlu, çok yerinde... 74 yıl geçmesine rağmen buna kimse cüret gösteremezken, Başbakan'ın çıkıp bunları söylemesi çok önemli. Başbakan bunu çıkıp açık yüreklilikle ortaya koymuştur. Kendisi de Dersimli olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1930'ların CHP'si gibi davranıyor. Kılıçdaroğlu faşizan yüzünü göstermiştir ve Dersim'de mahkûm edilmiştir. Kılıçdaroğlu çıksın açık açık özür dilesin."


Mağdurlara malları geri verilsin

Dersim Mağduru Bedri Es:

"1945'te çıkarılan 'Geri Dönüş Kanunu'na göre, sürgüne gönderilenlerin geri dönmesi, gittikleri yerde edindikleri tüm mallarından vazgeçmeleri şartına bağlanmıştı. Dolayısıyla tüm Dersimliler mallarını bırakarak zorunlu göç ile gönderildikleri yerden Dersim'e geri geldi. O mallar geri verilmeli. Başbakanımızın özrü bizim için büyük anlam taşıyor ancak tüm arşivlerin de açılmasını bekliyoruz."

5 BİN KİŞİ HÂLÂ SÜRGÜNDE

Dersim'de olanlar sadece binlerce Dersimlinin ölümüne, hatta katledilmesiyle sınırlı kalmadı. 1934'te çıkarılan 'Mecburi İskân Kanunu' ile 12 bin kişi 1938'de Dersim'den batı illerine sürüldü. Resmi belgelere 'Dersim Muhacirleri' olarak geçen aileler, batıda her köye bir aile düşecek şekilde serpiştirilmişti. 1945'te ise DP ve CHP'nin birlikte hazırladığı 'dönüş' yasasıyla birlikte 'malları sürgün edildikleri yerde bırakılmak kaydıyla' tam 7 bin Dersim'li, mal varlığından vazgeçerek yeniden yaşadıkları topraklara döndü. 5 bin kişi ise hiç geri dönemedi.


CHP'nin Dersim imtihanı


1938'de Dersim'de olanlar, sadece CHP'den ibaret olmasa da, onun ayrılmaz bir parçası olduğu aşikar. O yüzden Dersim tartışmalarını CHP dışında sürdürmek, 'faili konuşulmayan maktulü anlatmak' gibi olacaktır.

CHP, ne tesadüf ki, yine kendisinin başlattığı Dersim tartışmasının altında kaldı. Türkiye'de açıklanması ve tartışılması 'tabu' olarak görülen 'Dersim 38'e adeta hazırlıksız yakalanan CHP, son birkaç yıl içinde konuyu 'nasıl ele alması gerektiği' konusunda da, 'fikir birliği' sağlayamadı.

2009'da, Onur Öymen'le 'Dersim krizi' yaşayan CHP, bu yıl da Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün'ün yaptığı açıklamalarla adeta 'kendi inşa ettiği krizi' Türkiye'nin gündemine soktu. Tartışmayı başlatan aynı CHP'nin genel Başkanı ise birkaç gün önce, belgelerle Dersim'den bahseden Başbakan'a "Hedefin Atatürk'le hesaplaşmak" cevabıyla adeta kendi içinde çelişkiye düştü.

CHP, Dersim'e yönelik 'ideolojik bakış açısında' ısrarlı gibi görünse de, aslında içinde büyüyen bu çatlağın da farkında… Kılıçdaroğlu, bu bakış açısının değişmediğini 'biri konuştu diye zeminimiz kaymaz' sözleriyle açıklarken, parti içindeki herkesin, Dersim'le ilgili 'başka şeyler söylediği' malum.

Onur Öymen'le başlayan, Hüseyin Aygün'le alevlenen, Muharrem İnce ve Akif Hamza Çebi'nin açıklamalarıyla CHP içindeki büyüyen 'tezat', anlaşılan CHP'nin 'kendi başına ördüğü çoraba' dönüşüverdi.

Tüm bunlar, CHP'nin kendi açtığı tartışmada - Kılıçdaroğlu tersini iddia etse de - 'zemin kayması' yaşadığını ortaya koyuyor. İşte CHP'nin birbirini tutmayan 'Dersim kazan, CHP kepçe' dedirtecek o söylemleri ve Kılıçdaroğlu'nun 'kaymaz' dediği 'kayan' zemini…

Onur Öymen (CHP Genel Başkan Yardımcısı):
"Tarihimiz boyunca çok şehit verdik" diyen Öymen, terörle mücadelenin nasıl yapılması gerektiğinden bahsederek, (Dersim'i örnek vererek) "O zaman kimse anaların gözyaşından bahsetmiyordu" demişti.
Hüseyin Aygün (CHP Tunceli Milletvekili):
"Dersim katliamının sorumlusu devlet ve CHP'dir. Atatürk de bu olaydan haberdardır" (Zaman Gazetesi röportajı - 10 Kasım 2011)
Kemal Kılıçdaroğlu (CHP Genel Başkanı):
"Biri konuştu diye zeminimiz kaymaz… CHP'nin zemini Kuva-ı Milliye'dir... İzin vermeyeceğim bundan sonra bu tür şeylere. Grup yönetmeliğine aykırı olarak, izin almadan 'Ben gideceğim basın toplantısı yapacağım' olmaz. Parti disiplini var" (Grup toplantısı, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ü kastederek - 22 Kasım 2011)
Akif Hamzaçebi (CHP Grup Başkanvekili):
"Dersim konusu tarihçiler tarafından incelenmeli. Orada bir isyan ve sonrasında yaşanan acılar söz konusu. Arşivler Başbakan'ın ve devletin elindedir. Eğer bir şey yapılması gerekiyorsa Başbakan gereğini yapabilir" (Üsküdar ilçe başkanlığı - 19 Kasım 2011)
Muharrem İnce (CHP Grup Başkanvekili):
"Bir CHP milletvekili olarak ben de Atatürk'ten ve İsmet Paşa'dan özür diliyorum. 9 yıldır bunları yenemedik, iktidar olamadık." (26 Kasım 2011 Türk İş Toplantısı'ndan)


SON

12 yıl önce