|

Benim adım Muhsin, bir tek millî iradeyi tanırım

28 Şubat sürecinde kendisine oligarşik güçler tarafından getirilen "Refah-Yol hükümetini destekleme" mesajını şu tarihi sözüyle reddeder ve mesajı getirenleri makamından kovar: "Benim adım Muhsin, ben yalnızca milletin iradesini tanırım!"

Abdülkadir Selvi
00:00 - 12/04/2009 Pazar
Güncelleme: 03:25 - 12/04/2009 Pazar
Yeni Şafak
Benim adım Muhsin, bir  tek millî iradeyi tanırım
Benim adım Muhsin, bir tek millî iradeyi tanırım

1988 yılına kadar bir ülkünün, idealin peşinde koşan, beraat kararı çıkıncaya kadar işkence altında cezaevinde kalan Muhsin Başkan için siyasetin zamanı gelmiştir artık. O, 21 yıllık siyasi hayatı boyunca eğilip bükülmemeyi, doğru bildiklerini söylemeyi, oy için kıvırmamayı, siyasetin kaypak zemininde olmamayı tercih etmiş; bu uğurda Başbakan Yardımcılığı'nı bile reddeden biri olarak tarihe geçer. Hakkı Öznur anlatıyor:

“Muhsin Başkan cezaevinden çıktıktan sonra Anadolu'yu karış karış gezdi. Taban, onun Milliyetçi Çalışma Partisi'nden (MÇP) siyasete girmesini istiyordu. Kasım 1988'de Atatürk Kapalı Spor Salonu'ndaki kurultayda partiye girdiler. Salon, 'Muhsin Başkan, Bozkurt Muhsin' solganlarıyla inledi. Başkan, 'Davamız Nizam-ı Alem davası, yolumuz Allah yolu' diyerek, 12 Eylül rejimini sorgulayan tarihi bir konuşma yaptı.”

SİYASET GÖMLEĞİNİ ÇIKARTIRIZ

Hapishane arkadaşı ve yasağı 2006'da kalktığında BBP'de siyaset yapan Remzi Çayır'ın Muhsin Başkan'ın siyasete atıldığı günlerle ilgili anekdotu şöyle:

“1988'de Gaziantep Özel Tip Cezaevi'nde yatıyorduk. Muhsin Başkan gelip 'Türkeş siyasete davet etti' dedi. Ben kendisine 'Niye bu kadar aceleyle siyasete girdiniz?' diyerek MÇP'nin durumunun bize uymadığını söyledim. O da, 'MÇP'de davamız kaybolursa derhal siyaset gömleğimizi çıkartır ve normalleşiriz' dedi. 1991'de Türkeş'in 'Kayıtsız şartsız DYP-SHP iktidarını destekleyeceğiz' sözü rahatsız etmişti. Hükümette HADEP vardı, bu, Çekiç Güç'e destek verilmesi demekti. Muhsin Başkan dediği gibi de yaptı.”

EN BÜYÜK 28 ŞUBAT TEPKİSİ

BBP, 24 Aralık 1995 seçimlerine Anavatan Partisi ittifakıyla girdi. 7 milletvekiliyle tekrar Meclis'te yer bulan Yazıcıoğlu, Refah-Yol hükümeti döneminde yaşanan 28 Şubat post-modern darbesine de en büyük karşıtlığı ortaya koyan kişi oldu. O dönemleri de Hakkı Öznur'dan dinliyoruz:

“BBP çoğulcu demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü savundu. Her zaman illegal, hukuk dışı yapılanmalara karşı çıktı. 'Çözüm demokrasidedir' dedi. Askeri darbe ve müdahalelerin Türkiye'yi ve Türk demokrasi kültürünü geriye götürdüğünü görerek, 'Asker kışlasında olmalı, asker siyasete müdahale etmemeli' demiştir. Orduyu göreve çağıran, darbe peşinde koşan bütün militarist çevrelere net tavır ortaya koymuştur. Her zaman oligarşik güçlerle mücadele etmiştir ve bürokratik olagirşiye direnmiştir. 28 Şubat'a en sert tavrı rahmetli Genel Başkanımız koymuştur.

MAKAMINDAN KOVDU

Hatta Refah-Yol hükümetinin kurulma aşamasında bazı şer merkezler, BBP'nin kilit parti olduğunu görerek partimize çok ciddi baskılar yapmışlardır. Oligarşik güçler, bazı elemanlarını Genel Başkanımız'a göndermişler, Refah-Yol hükümetine destek vermemesini istemişlerdir. Yazıcıoğlu Meclis'teki odasına gelen, kendisine bazı merkezlerden mesaj getiren bu kişileri sert bir şekilde odasından kovmuş ve patronlarına iletmeleri amacıyla şu tarihi sözleri söylemiştir:

'Benim adım Muhsin Yazıcıoğlu. Kimse bana emir, talimat veremez. Benim Allah'tan başka kimseden korkum yok. Milli iradenin üstünde güç ve odak tanımam. Demokrasinin gereği neyse onu yaparım. Milli iradeye herkes saygı göstermelidir.'

O dönem Baasçı zihniyet, ordu içinde cuntalar oluşturarak darbe peşinde koşuyordu. Yazıcıoğlu Türkiye'yi kaosa sürüklemek isteyen cuntaların yaptığı çalışmalar karşısında toplumun tüm kesimlerine şu tarihi mesajı verdi:

'Türkiye İran olmayacak; ama Türkiye asla Suriye de olmayacak.'

Bu söz, her çevrede takdirle karşılanmış; hatta ordu içindeki cuntacıların oyunlarını bozmuştur.”


Sana hakkımı helal etmem

1991 genel seçimlerinde 1. parti olan DYP, o dönemde HADEP ile seçim ittifakı yapan SHP ile koalisyonu kurma girişimlerinde bulunuyordu. Milli hareketin MÇP'sinin, PKK'nın siyasi uzantısı olan HADEP'i Meclis'i taşıyan SHP'nin içinde bulunduğu hükümete oy vermesi uygun görülmüyordu. İşte bu aşamada Türkeş ile ters düşen Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının partiden kopuş süreci başladı. Dönemin Kahramanmaraş Milletvekili olan Ökkeş Şendiller, atışmaların sıcak tanığı olarak şunları söylüyor: “Hüsamettin Cindoruk, seçimlerden sonra 'MÇP-RP-IDP ittifakının hükümet olması için cesedimin çiğnenmesi lazım' dedi. Böylece sağda hükümet kurulmasının önünü kesti. Rahmetli Türkeş, İsmet Sezgin'in Demirel tarafından aday gösterileceğini söyleyip, bizden destek istedi dedi.” Hükümete güvenoyu konusunu ise Şendiller şöyle anlattı: “Muhsin Bey bir toplantıda 'Kendimi C-5'te işkence altında gibi hissediyorum. Böyle bir hükümete güvenoyu vermem dedi. İstifa edecektik. Rahmetli Türkeş, Muhsin Başkan'ın kolundan tutup içeri götürdü, yanına oturtmuş. Sana hakkımı helal etmem demiş, o da kağıdı çıkararak 'Milletvekilliğinden istifa ederim' demiş. Başbuğ da yırtıp atmış.”


Cezaevi günlüğünü okuyamadı

1988 yılı Muhsin Başkan için anlamlı bir yıl. Hem bundan sonaki yaşamını yönlendirecek olan siyasete girme kararını alır, hem de Gülefer Hanım ile dünya evine girer. Baba Hayri Bey, önce cezaevinden çıkan birine kızını vermek istemez. Köyüne kadar gidip araştırırlar ve Gülefer Pakdil artık Gülefer Yazıcıoğlu olur. Gülefer Hanım, eşinin cezaevinde yaşadıklarını yazdığı günlüğü ve notlarını okuduğunda gözyaşlarını tutamaz: “Muhsin'i hapiste tuttuğu günlüklerden tanıdım.” 10 günlük evliyken eşinin dosyalarını düzeltirken rastladığı saman kâğıt, ona 12 Eylül'de eşinin yaşadığı tüm sıkıntıları yaşatır. Gülefer Hanım, kâğıdı ancak yarıya kadar okuyabilir: “Çarmıha gerildiği, vücudunun her yerinden elektrik verildiği, tırnaklarının söküldüğü yazıyordu. Kâğıdı daha fazla okuyamadım.” Gülefer Hanım bu olaydan sonra cezaeviyle ilgili soru sorma cesaretini de bulamaz. Hatta yaşadığı işkenceler sonrasında eşinin ayak tırnaklarından bazılarının olmadığını o zaman farkeder. İlk çocukları Firuze dünyaya geldiğinde ise Muhsin Bey'in anne ve babası bayram eder. Çünkü vücuduna verilen elektrik yüzünden çocuk sahibi olamayacağını bile düşünmüşlerdir. O, yoğun siyasete rağmen çocuklarıyla ilgilenmiş, uykuda bile olsalar uyandırıp ballı sütlerini içirmiş-tir.


BBP'nin doğuşu

Kendisiyle birlikte siyaset yapan Hakkı Öznur da, BBP'nin kuruluş aşamasının içinde olan, bizzat şahit olan ve Yazıcıoğlu'nun dava arkadaşı olarak süreci şöyle anlatıyor:

“MÇP üst yönetimi ile Yazıcıoğlu ve arkadaşları arasındaki görüş ayrılıkları devam etti. Sonunda 7 Temmuz 1992'de Muhsin Yazıcıoğlu, 5 milletvekili ve Anadolu'daki MÇP teşkilatlarından istifa edenlerle birlikte yollarını ayırdı. Bu oluşuma IDP'li Recep Kırış ve bir grup IDP'li de katıldı. Yeni Oluşum Hareketi, 6 Aralık 1992'de Söğütözü'nde Siyasi Karar Kurultayı düzenledi. 27 Aralık 1992'de partinin ismi 'Büyük Birlik Partisi', amblemi de hilal içinde gül olarak kabul edildi. 29 Ocak 1993'te BBP resmen kuruldu. 24 Mart 1994'teki mahalli seçimlere katıldık. 21 yerde belde ve ilçede seçimleri kazandık.”


'Satılık adam değilim'

Muhsin Yazıcıoğlu'nun yeğeni Mehmet Yazıcıoğlu şu tarihi anekdotu anlatıyor: "Amcam partiden ayrılmak istemedi, uzaklaştırıldı. Doğuda katıldığı bir toplantıda kendisine saldırı olacağı bilgisi gelmiş, çıkışta da bir genç yumruk sallamış. Amcam siyah kuşak sahibiydi, ani bir hareketle gencin yumruğunu tutarak kolunu bükmüş. Yine bir gün. Derin devlet, karanlık kişiler 2001'de görüşmeye davet ediyor. Birkaç tereddüt sonrası konuşmaya gidiyor. Üçlü koalisyon hükümetinin olduğu günler. 'Seni iktidara getirelim, önemli bakanlıkları verelim' diyorlar. Kızarak sert bir şekilde 'Ben satılık adam değilim' deyip toplantıyı terkediyor.”


Meclis'ten 8 yıl uzakta

BBP, 18 Nisan 1999 ve 3 Kasım 2002 seçimlerine herhangi bir ittifak yapmadan tek başına girdi. Bu iki seçimde de yüzde 10'luk seçim barajını aşamadı. Bu süreçte Muhsin Başkan yine demokratlığını koruyarak Meclis dışı faaliyetlerini sürdürdü.


15 yıl önce