|

Çiçekler kentinde teröre lanet var

İran'ın tarih, bilim, kültür ve çiçek kokan güzel şehri Şiraz'dayız. Rehberimiz Şiraz'ın bir çiçek kenti olduğunu söylüyor. Ancak Şiraz halkı iki yıl önce camiye yapılan terör saldırısında kaybettikleri yakınları için hala gözyaşı döküyor.

Erhan Seven
00:00 - 28/04/2010 Çarşamba
Güncelleme: 23:33 - 27/04/2010 Salı
Yeni Şafak
Çiçekler kentinde teröre lanet var
Çiçekler kentinde teröre lanet var

Tahran'daki zirve ve gezi programımızdan sonraki durağımız tarihi Şiraz Kenti oldu. Şiraz, tarih, bilim ve kültür kokan bir yer. Tahran'ın gri rengi burada yok. İran'ın güneyinde, Tahran'a 900 kilometre uzaklıkta bir kent. Sadi, Hafız gibi çok önemli sanatçıları, felsefe ustalarını bağrından çıkartmış bir kent. Nüfusu da 5 milyona yakın. Ayrıca Pers imparatorluğunun çıkış noktası olan Persepolis'e 70 kilometre uzaklıkta. Yani Şiraz ve çevresi adeta tarih kokuyor. Kentteki bir diğer güzel koku da çiçek kokusu. Şiraz'daki rehberimizin Cemşit'in de dediği gibi Şiraz bir çiçek kenti adeta. İran, deyince Pers imparatorluğu hatırlanıyorsa, Persepolis ve Şiraz'dan da mutlaka bahsetmek gerekir doğrusu. Persepolis, aynı Selçuk'taki Efes harabeleri gibi aynen muhafaza ediliyor. 2500 yıl önce kurulan kentin antik görüntüsü bütün ihtişamı ile duruyor. İranlılar'da bu kalıntılara gözleri gibi bakıyorlar. Hatta, Şah rıza Pehlevi de, bu kalıntıların yanında oluşturulan alanda taç giymiş ve dünyanın önde gelen liderlerini de burada ağırlamış.

ŞİRAZ'DA AĞIT VAR

Özellikle ABD tarafından terörist ülke olarak lanse edilmeye çalışılan İran da terörden muzdarip bir ülke. Pakistan çıkışlı Cündullah, PKK'nın İran uzantısı Pejak, Şah yanlısı Irak'ta konuşlanmış olan Halkın Mücahitleri ve Encümen-i Padişah örgütleri bu ülke için bela olmuş. Örgütler eylemlerini daha çok dağlık alanlarda yapsa da şehir merkezinde yapanlar da var. 2 yıl önce yakınlarını bu teröre kurban veren Şirazlılar'ın gözyaşları hala dinmemiş durumda. 2 yıl önce Şiraz'da yaşanan olayda cami ve caminin hemen yanında dini eğitim veren binada meydana gelen patlamalarda çoğu çocuk 14 kişi hayatını kaybetmişti. Muharrem ayında Hazreti Hüseyin'i anma törenleri sırasındaki patlamada cami ve çevresi kan gölü haline dönmüş, olayın ise Humeyni tarafından devrilen Şah Rıza Pehlevi yanlılarının ABD desteği ile kurduğu belirtilen Encümen-i Padişah örgütünün yaptığı iddia edilmişti. Olayın y ıldönümünde Şiraz'daydık. İki oğlunu saldırıda kaybeden baba Muhammed İntizami, bu örgütün liderlerinin İngiltere ve ABD'de bulunduğunu, internet siteleri bulunduğunu ifade ederek, "Terörle mücadele eden ülkeler neredeler, ne yapıyorlar? Terörle mücadele ediyorlarsa bu örgütü niye koruyorlar? Örgüt, internet sitesinde 'bir avuç işe yaramaz kişiyi ortadan kaldırdık' diyerek olayı da üstlenmesine rağmen hiçbir işlem yapılmıyor" diyerek tepkisini dile getiriyor.Necmi Kasenpur, Behruzi Mehdani, Emiri Muhammed, Olemi Musevi patlamada yakınlarını kaybeden isimlerden birkaçı. Kimi babasını, kimi kardeşini, çoğu da çocuğunu kaybetmiş saldırıda. Hepsinin ortak sözü, "Bu törer belası hiçbir yerde hiçbir zaman olmasın, ama Allah aşkına camide olur mu? Hiç ibadethanede olur mu? Kilisede, sinagogda ya da başka yerde olsa olur mu?" oluyor.

ERDOĞAN'A SELAM SÖYLE

Bu arada kızını patlamada kaybeden Necmi Kasenpur, Türk olduğumuzu öğrenince yanımıza geliyor. "Oooo, Türki" diyerek bize sarılıyor ve kendi lehçesiyle ilginç sözler dökülüyor dudağından. "Erdoğan, Erdoğan mert adam, mert adam' diyerek Başbakan'a selam söylememizi istiyor. "Erdoğan selam" diyen Necmi Amca, belki de kızının acısınını biraz olsun Türk dostluğu ve Başbakan Erdoğan sempatizanlığı ile atmaya çalışıyor. Ayrıca İran'da iki sezon teknik direktörlük yapan Mustafa Denizli hala bilinip anılırken, İran milli takımının başına Fatih Terim'in getirileceği, bu amaçla irtibat dahi kurulduğunu da belirtiliyor.

İran'daki 6 günümüzün sonunda gözlemimiz, geçen yıl seçimlerde yüksek oranda oy alan Musavi'nin 3 yıl sonra yapılacak seçimlerde aday olup olmayacağı tartışılıyor. Musavi olmasa bile muhalefetin yine bir aday çıkartacağı yönünde kanaat var. Aslında güçlü İran yönetimine halkın büyük bir çoğunluğu tarafından teveccüh var. Ama muhalefetin de azımsanmayacak kadar bir etkisi bulunuyor. İran'da seçimlerden sonra yaşanan sokak olaylarının yaşanmaması gerekiyor. Bazılarının söylediği gibi İran'da 3 yıl sonra yapılacak seçimler sonrasında ülkede bulunan ajanların da etkisiyle sıkıntı doğabilir. İran'ın dini lideri Hamaney ve konsey de özellikle gençlerin bazı isteklerini yerine getirmeye çalışıyor, esnetmeye çalışıyor. Biliyorlar ki, baskı bir yerde patlama yaratabilir o da hiçkimse için fayda getirmez.


Kadınlar kozmetiğe milyar dolar harcıyor

Sosyal hayatla ilgili olarak yapılan gözlemlerden biri de özellikle genç kızların yüzlerine yaptıkları makyaj. Genç kızların büyük bir bölümü ruj kullanmayı tercih ederken, allık, rimel gibi malzemeleri de kullandıkları gözlerden kaçmıyor. Saçlarının görünmesi konusunda esnek davranılmasıyla birlikte görünen kısımlarına daha özen gösteren genç kızların o bölümleri de kuaförlere yaptırdıkları da gözlerden kaçmıyor. Mihmandarımızın verdiği bilgiye göre İran, dünyada kozmetik sektörüne para aktaran ülkeler arasında 7. sıraya yükselmiş ve yılda milyar doları aşıp 2 milyar dolara varan yıllık ithalat yaptığını da aktarıyor. Zaten bu sözleri Tahran sokaklarında yaptığımız gezintilerle de rahatlıkla görebiliyoruz. İçki yasak İran'da. Hele uyuşturucuya af yok. Cezası idam. Hem de meydanlarda ibreti alem olsun diye cezalar kesiliyor. Ancak yine de içki ile ilgili olarak halkın kendi imkanlarıyla üretim yaptığı yönünde de iddialar var. Tahran'da sohbet ettiğimiz bir Türk anne, çocuğunun arkadaşının doğum günü kutlaması için başka bir eve gittiğini, ancak çoçucuğun kendisine evde içki üretildiğini söylediğini ve ikram yapıldığını ve bu nedenle de evi hemen terkettiğini dile getiriyor.


Korna serbest kavga yasak

Yaklaşık 13 milyon İranlı'nın yaşadığı Tahran trafiği İstanbul'dan farksız. Şoförümüz Serkis'in söylediği gibi 'burada kuralsızlık kural olmuş'. Yollarda çok sayıdaki motorsiklet her an kaza olacakmış izlenimini bizlere veriyor. O da, sürücülerin çok sayıda hata yapmasına rağmen birbirlerine kızmaması. Dikkatimi çeken en önemli konulardan biri, bir sürücü hata yaptığında, diğeri ne elini kolunu sallıyor, ne parmağıyla 'sana sorarım' diyor, ne de 'arabayı sağa çek görüşelim' türünden hareketler yapıyor. Bunun nedenini mihmandarımız şöyle açıklıyor: "Eğer trafikte kavga ederlerse ve trafiği olumsuz etkilerlerse görevliler onlara en sert cezaları verir, araçlarını bile alıkoyabilir. Bu yüzden sadece korna çalınıyor. "


Humeyni'nin sade kabri

Tahran'da olup da devrim lideri Humeyni'nin kabrini ziyaret etmemek olmazdı doğrusu. 1979'da devrimi yaptıktan sonra 1989 Haziran'ında hayata gözlerini yuman Humeyni, Tahran'ın mezarlığında büyük bir külliye içerisinde defnedilmiş. Aslında kabrinin bulunduğu yer, kubbeleriyle, eklentileri ile büyük bir alanı kapsıyor. Binanın İmam Humeyni Üniversitesi olduğunu öğreniyoruz, ayrıca kubbelere yapılan ek binalar da dışardan bakıldığında ihtişamı arttırıyor. Ancak dışardan kabirin bulunduğu alan ne kadar ihtişamlı görünüyorsa da, içerisi de bir o kadar sade.


Halkın münafıkları onlar

İran'a karşı mücadele eden 'Halkın Mücahitleri' örgütünde mağdur olan ailerle de görüştük. Özellikle terör belasından çok çeken Türkiye'den gelen gazeteciler ile bu mağdur aileleri görüştüren İran hükümeti, bir anlamda propagandasını da yapmış oldu. Halkın mücahitleri örgütünün İran'daki adı Halkın Münafıkları olmuş. Bu örgütün Şah yanlısı olduğu ve liderlerinin İngiltere ile ABD'de bulunduğu belirtiliyor. Bu mağdur ailelerden biri olan Tahire Takikur yaşlı bir kadın. İki oğlu da bu örgütte ama onların örgütten kurtarılmasını istiyor. Şirazlı yaşlı kadının 30 yaşındaki oğlu Muhammed Rıza Irapur ile 24 yaşındaki oğlu Ahmet Rıca Irapur, örgüt tarafından 8 yıl önce kandırılarak kaçırılmış. İş vaadi ile Türkiye'ye kaçırılan gençler daha sonra Irak'a götürülmüşler ve kamplara kaydırılmışlar. Anne Tahire, çocukları ile görüşmek üzere Irak'a kadar gitmiş, görüşmek için 12 saatlik dağ yollarında yürümüş ama görüşememiş. Çocuklarının örgütten kurtarılması için hem dünyaya sesleniyor, hem insanlığa. Örgütten mağdur bir diğer kişi de Zehra Nurbahiş. Zehra Hanım 5 yaşındayken bindiği otobüse bomba atılmış. Kendisi yaralı kurtulmuş ama 3 yaşındaki kızkardeşi ölmüş. O günden bu yana gözlerinde sıkıntı var, cildinde problemler yaşıyor ve teröre lanet okuyor.


ABD'de değil Irak'ta çıktı

Bir diğer aile de Mahin Cowkar. Yaşlı kadının elektrik mühendisi olan Abdurrahman Cowkar ismindeki oğlunu ABD'de çalışıyor sanmışlar yıllarca. Ancak Saddam'ın devrilmesinden sonra Irak'ta olduğunu ve örgüt tarafından kandırıldığını öğrenmişler. Onlar da çocuklarını geri itiyorlar. Kısacası, batılı ülkeler tarafından terörist ülke olarak sunulan İran da aslında terör mağduru bir ülke olarak karşısımıza çıkıyor.





BİTTİ


14 yıl önce