|

Çözüme bizi de dahil edin

Sayıları 50 bini bulan korucular, çözüm süreci ile heyecanlı bekleyiş içerisine girdi. Ateşkese destek vereceklerini söyleyen korucular, sürece dahil edilmek ve PKK''nın silah bırakmasının ardından ''iş güvencesi'' istiyor.

Sadık Güleç
00:00 - 20/03/2013 Çarşamba
Güncelleme: 00:37 - 20/03/2013 Çarşamba
Yeni Şafak
Çözüme bizi de dahil edin
Çözüme bizi de dahil edin
Korucular Türkiye'nin gündemine PKK'nın Eruh ve Şemdinli baskınlarının hemen ardından girdi. Bölgenin genişliği birbirinden uzakta denetlemesi imkânsız köyler ve mezralarda yaşayan binlerce insanın varlığı nedeniyle devlet koruculuk sistemine 1985 yılında çıkardığı bir köy kanunu ile geçti. Artık bölgede devlet yanlısı olarak bilinen, kendi güvenliklerini sağlayan, bölge insanından oluşan korucular vardı. Ancak korucular başından itibaren birçok sorunun da içinde oldular. Bölgede elli bine yakın korucunun olduğu tahmin ediliyor. Bu sayı emekli olanlar ve aileleri ile birlikte yüzbinlere ulaşıyor. Korucular, çözüm süreci sonunda ortaya çıkacak durumun kendilerini doğrudan etkileyeceğinin farkında olarak 'bizim de söyleyeceklerimiz var' diyorlar. Bölgede korucular aynı zamanda örgütlü bir yapı olarak varlar. Kurulan birçok korucu derneği birleşerek Türkiye Korucular Federasyonu'nu oluşturmuş durumda. Federasyona bağlı korucular ve korucu başları ise son dönemde kendi aralarında toplantılar yaparak 'çözüm süreci' ile ilgili düşüncelerini hükümete iletmeye çalışıyor.

Türkiye Korucular Federasyonu Başkanı Orhan Kandemir ile Mardin'de bulunan korucu derneğinde, korucuların bu konudaki görüşlerini almak için görüştük. Mardin Kızıltepe'ye bağlı Yüksektepe Köyü ve çevresindeki köylerde yaşayan aşireti, doksanlı yıllarda bölgede PKK'nın etkinliğinin artması ile birlikte devletin yanında yer almış. Aşiretinden ve ailesinden aralarında amcası Cemil Kandemir, dayısı Mehmet Kurga olmak üzere birçok kişiyi şehit vermiş.

BİZ DEVLETİ SEÇTİK

Kandemir sözlerine neden koruculuğu tercih ettiklerini açıklayarak başlıyor: 'PKK köylere gelip insan istiyordu. Farklı bir şey söyleyen öldürüldü. Kızıltepe Lisesi'nde okuyordum. Terör başladığında okula da gidip gelemiyordum. Sadece bizim köy yoluna sekize yakın mayın döşediler. Sırf devlete yakın olduğumuz için. Bu mayınların bir kısmını biz bulduk. Bazıları ise patladı. Bu patlamalarda 8 yaşında bir çocuk da öldü. Mayın döşedikleri yol başka köylerinde kullandığı işlek bir yoldu. O yıllarda büyük bir katliamda yaptılar.

PKK'nın bastığı Ömerli'nin Pınarcık Köyü'nde kadın, çocuk demeden 33 kişi hayatını kaybetti. Midyat Efeler Köyü'nde 13 kişiyi öldürdüler. Hepsi sivil insanlardı.

Bu olaylar nedeni ile kendimizi korumak için korucu olduk. 'Ya bize adam vereceksiniz ya da öleceksiniz' dediler. Bazı köylerde insanlar gönüllü gönülsüz buna razı geldi. Ya devlete sığınacaktık ya da onların dediklerini yapacaktık. Korucu olmasaydık kendimizi koruyamazdık. 19 yaşında okulu bırakıp koruculuğa başladım.'

BAŞKA İŞ YAPAMADIK

Bölgede terörün en büyük mağdurlarından biri olduklarını söyleyen Kandemir, köylülerin yıllarca arazilerine, işlerine gidemediklerini söylüyor. Zaman zaman ektikleri araziler PKK tarafından yakılmış, hayvanları kaçırılmış. Köyünden dışarı çıkamayan köylülerin koruculuk tek geçim kaynağı haline dönüşmüş. Şimdi ise bu sürecin sonunda kendilerinin de silah bırakması halinde devletin bu durumu düşünmesi gerektiğini belirtiyor: 'Korucular da barışı istiyor. Neden istemesinler.

Korucunun aldığı maaş 850 lira.. Bugün PKK silah bıraksın, biz de silah bırakırız. Otuz yıldır bir mücadele var. Korucular bir bedel ödediler. Silah bırakıldıktan sonra devlet elbette bizi de düşünecektir.

Bunun hesabı kitabı yapılacaktır. Bu kadar yıllık terörle mücadele sonucunda bir kan davası gibi bir durum ortaya çıktı. Bu insanların güvenliği var. Barış da olsa bölgenin bir kültürü var. PKK silah bıraksa sonrasında bize bir güvence verilmeli.'

PKK korucuları da bıraksın

Yaşanan bu süreçte PKK'nın elindeki kamu görevlilerinin serbest bırakılmasının önemli olduğunu söyleyen Kandemir, kamuoyuna yönelik bir sitemini de ifade ediyor: 'PKK'nın elindeki korucular gündeme gelmedi. PKK'nın elinde Sadi Özatak, Esat Faruk, Abdulvahap İlhan, Ahmet İlhan bulunuyor.'

Herkes elini taşın altına koymalı

Meydana gelen son gelişmeleri dikkatli bir biçimde izleyen korucular bu konuda ortak bir karara da varmışlar. Aldıkları bazı kararları ise basından önce devletle paylaşmak istediklerini belirten Orhan Kandemir 'kan duracaksa görüşmeler sürsün' diyerek şunları söyledi: 'Biz güçlü bir camiayız. Korucu dernekleri ile Bitlis'te, Van'da, Mardin'de, Şırnak'ta, Ankara'da toplantılar yaptık. Bu görüşler bütün korucuların görüşleri. Bütün korucu başları olarak ortak bir karara vardık. Ama önce içişleri bakanımızla, başbakanımızla paylaşmak istiyoruz. Ondan sonra kamuoyu ile paylaşalım. Tamam biz süreci destekliyoruz. Ondan kimsenin bir şüphesi olmasın. Sayın Başbakan'ın başlattığı bu süreci destekleyeceğiz ve arkasında olacağız. Ama dileğim şudur. Bütün siyasi partiler bütün sivil toplum kuruluşları bu süreci destekleyip taşın altına elini koymalıdır.'

Bu süreçte korucuların da görüşlerinin alınmasının önemli olduğunu belirten Kandemir, 'Bu sürece biz de korucu olarak dahil olmak istiyoruz. Bizi muhatap aldıkları zaman daha sağlıklı gelişmeler olur' diye konuştu.

Geçmişte devletin de yanlışı oldu

Konuşmasında özenle devletin birliğinin yanında olduklarını çizen Kandemir, 'Devletin geçmişte hataları olmadı mı' sorusunu, 'Devletimizin bir yanlışı da belki Kürtçe şarkıları yasaklamasıydı. Ben Kürt olduğum için gurur duyuyorum. O dönemleri biz de gördük. Bunların olmaması gerekiyordu. Yaşla kuru bir arada yandı. AK Parti'nin iktidarından sonra Kürtler açısından çok şey değişti. Bugün o yasaklar kaldırıldı. Şimdi Kürtçe eğitim dahi veriliyor. Kürt halkı için çok şey yapılmaya başlandı. Bunu da inkâr etmemek lazım… Ben bir Kürt olarak bu bayrağın altında, tek bir ülkede yaşamak istiyorum. Ayrımcılık istemiyorum. Tek bayrak olsun. Ana dil olsun, Kürtçe eğitim olsun. Ama silahlar olmasın. Biz örgüt silah bırakmadıkça sorunların çözüleceğine inanmıyoruz.'

Askerin önünde biz yürüyoruz

Mardin'in 30 kilometre kadar dışında hakim tepede nöbet tutulan bir korucu noktası. Yaşları 35 ile 60 arasındaki bu korucular bölgeyi iyi bildikleri için operasyonlarda askerin önünde yürüdüklerini söylüyor. Ayrıca bölgeden geçen Botaş Petrol Boru Hattı üzerinde de devriyeye çıkarak olası sabotajları önlemeye çalışıyorlar. Ziver Ökmen, 1994 yılında 17 yaşında koruculuğa başlamış. Ökmen, 'Koruculuk kaldırılırsa geleceğimiz iyi görünmüyor. Barış olursa silahları bırakırız. Bölge huzurlu olur, devlet bize de bir çare bulur. Savaşı bitirecekse, Apo ile görüşülmesi normal' dedi.

Bu kadar yıl emek verdim

Ali Kanat (1967) geleceklerinden kaygı duyduğunu ifade ediyor. Yıllardır çiftçilik yapamadıklarını belirterek, 'Daha önce çiftçilik yapıyorduk. PKK köylerimize geldiğinde huzur kalmamıştı. Köye gelip dağ için genç istiyorlardı. Yani bizim tek çaremiz elimize silah almaktı. Eski işimizi de yapabiliriz belki. Ama yine de bu kadar yıldır emek verdik. Bunun karşılığını elbette devletten istiyorum. Ama barış da olsun' dedi.

YARIN: MARDİN'İN ARAP KORUCULARI
11 yıl önce