|

Değerler arasında parça parça oldum

Meryem Süleyman, İngiltere'de eğitim görmüş başarılı bir iş kadını. Aynı konumdaki binlerce kadının durumunu..

Ayşe Böhürler
00:00 - 27/09/2007 Perşembe
Güncelleme: 00:26 - 27/09/2007 Perşembe
Yeni Şafak
Değerler arasında parça parça oldum
Değerler arasında parça parça oldum

Malezya Müslüman ülkeler içerisinde iş kadınının en fazla olduğu ülke olarak gösterilebilir. Merkez Bankasının başında bir kadın var. Kadınların müteşebbis dernekleri var. Kadın, iş hayatı katalogları çıkıyor. İş dünyasının yoğunluğu arasında kadınlar aynı zamanda ailelerine ve İslâmî değerlerine sahip çıkmaya çalışıyorlar. Bu da Malezya'yı, diğer Müslüman ülkeler arasında farklılaştıran yönlerden birisi. Kadınlar iş hayatında eşitlik veya daha fazla yer kazanabilmek için diğer ülkelerdeki Müslüman kadınlar kadar savaş vermeseler de modern hayat tarzının getirmiş olduğu problemlerle savaşmak zorundalar. Onların problemleri diğer Müslüman ülkelerdeki kadınların problemlerinden çok, Batılı kadınların problemlerine daha yakın. İslâmî değerlerini koruyarak modern yaşama adapte olmak istiyorlar. Bu konuda zaman zaman yaşadıkları çelişkiler zihinlerinde soru işareti yaratabiliyor, bu da onların çoğu kez kendilerini sorgulamalarına neden oluyor. Bütün bunları bize düşündürten kişi 4 sene Kadın Müteşebbisleri Derneğinin başkanlığını yapmış olan başarılı iş kadını, Meryem Süleyman'dı. Kendisi ile halen kız kardeşiyle birlikte işlettiği şirkette buluştuk. O gün Hong Kong'a gitmek zorundaydı ama hummalı bir şekilde Ramazan Bayramı için şekerlemeler ve meyve suları ile dolu farklı dizaynlarda yapılmış hediye sepetleri hazırlıyorlardı. Şirketinin en önemli iş alanlarından birisi buydu. Böylece Malezya'da bayramların Batı tarzı Noel kutlaması gibi yapıldığını öğrenmiş olduk.


DİNİMİ ÖĞRENMEYE ÇALIŞIYORUM

Sözü Meryem Süleyman'a verdik: Kadın Müteşebbisler Derneği Başkanı'yım. Yaşım 52. Yaklaşık 30 yaşımdan beri iş hayatındayım. Aslında İngiltere'de muhasebecilik okuyordum, geri geldiğimde direkt işime başlamam gerektiğine karar verdim. İstikrarlı bir iş ortamına girebildiğim için şanslıydım. Malezya'da Body Shop teşebbüslerini yapıyordum. 12 yıl bu işi yaptıktan sonra teşebbüs haklarımı sattım ve geçici olarak emekli oldum. Daha sonra yeni bir risk alarak bir ticaret merkezinin yöneticiliği işine soyundum. İslâmî bir altyapım olmasına rağmen İngiltere'de okumamdan kaynaklanan Batılı bir hayat tarzına da sahibim. Dolayısıyla geri döndüğümde bir denge kurdum. Bazen kendimi karışık bulduğum oluyor, ama bu ciddî bir kafa karışıklığı anlamında değil. Yani hayat tarzım Batılı ama değerlerim İslâmî. Günde beş vakit namaz kılarım. Hemen hemen her sene umreye giderim. Ramazan benim için çok önemlidir. Orucumu tutarım. Her hafta dinî derslere katılırım. Ama Batılı değerlerim, Doğulu yetiştirilme tarzım ve İslâmî alt yapım arasında parçalara bölünüyorum.


14 KADIN MÜTEŞEBBİS DERNEĞİ VAR

Malezya çok ilginç bir yer. Endonezya'da sadece bir tane Kadın Müteşebbisler Derneği varken Malezya'da kadın müteşebbislerin ihtiyaçlarına cevap veren 14'ten fazla dernek var. Sanırım organizasyonları, bazen belli bir grup insanın ihtiyaçlarına vermek için kurarlar. İlk Penagati derneği, ilk Bumi-Putra (Toprağın Efendisi) Malay ırkına hizmet eden kadın müteşebbisler derneğidir. Böylece Hintliler, Çinliler gibi farklı kökenden gelenler ve de farklı sınıflar için farklı derneklerimiz var. Bütün bu dernekler benim dört yıl başkanlığını yaptığım bu şemsiye kuruma bağlılar. Eğitim, danışmanlık, öğretim, reklamcılık gibi hizmet bazlı; reklam endüstrisi, turizm endüstrisi gibi daha yumuşak alanlarda daha çok kadınlar çalışır. İnşaat sektörü emlakçılık gibi erkeklerin alanı denebilecek yerlerde kadınların çalıştığını nadiren görebilirsiniz.



En yakın arkadaşlarım başörtülü

Benim en yakın arkadaşlarım başörtü takıyorlar. Ama bu onları benimle görüşüp bir kahve içmekten alıkoymuyor. Coffee Bean'de kahve içerken başörtülü arkadaşlarımdan birisi bazen sigara içiyor. Onu o hâlde görseler “Hem başörtülühem de sigara içiyor!” derler. Ama başını örtüyor diye neden sigara içemesin ki? Meselâ ben de başörtü takmam ama alkol ve sigara da içmem.







Cihat anlayışıyla değil ihtiyaç duyulduğu için başörtüsü üretiyoruz
Munavvarah adlı oldukça profesyonel ve iddialı bir kıyafet markasının sahibesi olan Haslina Hj. Mohd Ali, “Mücadele etmek ya da cihat için başörtüsü üretmi-yoruz. Sadece insanların ihtiyacı olduğunda onlara istediklerini sunuyoruz” diyor

Malezya'da başörtüsü oldukça yaygın. Bu durum, tesettür alanında büyük bir moda endüstrisi doğmasına da neden olmuş. Kapaklarında başörtülü mankenlerin olduğu moda dergileri epeyce fazla olduğu gibi; reklamlarda başörtülü genç kızlar, başörtülü olmayanlarla beraber boy gösteriyor. Bilboardlardaki şampuan reklamlarında bile başörtülüler kullanılıyor. Biz de bu nedenle bir başörtüsü stilisti ile görüşmek istedik. İş kadınları katalogunda yer alan bir çok ilânın arasından Munavvarah'ı, daha profesyonel ve iddialı görünmesi dolayısıyla seçtik.


HUKUKÇU, STİLİST VE PROGRAMCI

Munavvarah'ın sahibesi Haslina, İngiltere'de hukuk eğitimi almış aslında. Fakat ülkesine döndüğünde müslüman kadınların bir stile ihtiyaçları olduğunu düşündüğü için bu alanda ticaret yapmaya karar vermiş. İşlettiği butik dışında, televizyonda kadınların nasıl başörtüsü örteceklerini gösteren show tarzı bir program yapıyor. Aynı zamanda birçok defile de düzenlemiş. Munavvarah oldukça lüks bir semtte, çok hoş dizayn edilmiş bir butik. Elbise stilleri, Malezya sokaklarında ya da moda dergilerinde gördüğümüz giyinme stillerine göre oldukça sade, hatta muhafazakârdı.

Haslina Hj. Mohd Ali, Kuala Lumpur'daki Sri Menawarat Dizayn'da pazarlama ve halkla ilişkiler müdürü. Aynı zamanda stilistlik yapıyor. 34 yaşında, evli ve üç çocuk annesi. Aslında İngiltere'de hukuk okumuş ama tahsilimi bitirdikten sonra avukat olmak istememiş. Gerisini o anlattı: İngilter'den döndüğümde annem bu işe başlamıştı. Hacca giden insanlara, evden elbise ve aksesuar hazırlıyordu. Ben de bunun iyi bir iş olduğunu, bu işi genişletebileceğimizi düşündüm. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Annem beni ticaret konusunda eğitti. Ben de onun model almasına ve satış yapmasına yardım ettim. Elhamdülillah dükkân açtık. Dükkânı açalı 13 yıl oldu. Hâlâ umre ve hacca gidenler için kıyafet dikiyoruz ama koleksiyonumuz genişledi.


GEÇİŞ DÖNEMİNDEYİZ

Malezya'ya elimizden geldiğince şeriata, aynı zamanda modaya uygun pek çok çağdaş İslamî kıyafeti biz takdim ettik. Malezya'da bir geçiş dönemi yaşanıyor. Herkes örtünmüyor: Bu bir tercih. Dolayısıyla çoğu zaman yapmaya çalıştığımız şey insanlara yardım etmek. Buradan içeriye giren, henüz örtünmemiş insanları geri çevirmeyiz. Cihat için bu işi yapmıyoruz. Sadece insanların ihtiyacı olduğunda onlara istediklerini sunuyoruz.



Değişim, modasını üretti

Ben 17 yaşımdan beri başörtüsü takıyordum. Ama İngiltere'den döndüğümde Malezya'da insanlar yeni yeni örtünmeye ve İslami kıyafetler giymeye başlıyorlardı. Her zamanki geleneksel kıyafetlerden başka giyecek yeni bir şeyler arıyorlardı. Bu kadınlar arasında genç kızlar, çalışan kadınlar, holding sahibi kadınlar vardı. Gün içinde giyinmek için pratik, kolay, zarif bir şeyler arıyorlardı. Pek çoğu anneme, benim kıyafetlerimi çok beğendiklerini söylüyordu. Böylece koca bir işe dönüştü bu. Bugün bile Munawarah'nın modadaki değişimin arkasında olduğunu düşünüyorum.



Başarı kadına miras kalmaz

Sadece Malezya değil, Asya'daki pek çok ülkede iş hayatında başarılı kadınlar var. Tayland'a ve Endonezya'ya bakarsanız iş hayatında çok fazla kadın var. Ama Malezya'ya kıyasla Tayland ve Endonezya'daki iş kadınları daha çok ailelerinin işini devam ettiriyorlar. Malezya'da ise kadınlar çoğu kez sıfırdan başlarlar, işlerini ailelerinden miras almazlar. Aslında biz, Malezya'da çok şanslı durumdayız. Malezyalı kadınlar, ülkede kadın erkek arasında ayrımcılık olmaması anlamında şanslılar. Ama bazen ciddiye alınmamak gibi bir sorunla karşılaşıyoruz. Bilirsiniz işte; bazı erkekler ya da bazen toplum, kadınlara iş kadını gözüyle bakmaz, onları sadece aile gelirine katkıda bulunmak için çalışıyor görürler.

Yurt dışında değil; Malezya'da bile dernekle birlikte bir yere gitsem, bir Çinliyle aynı odaya düşsem namaz kılmam karşısında şok oluyorlar. Burası Malezya. Bunu yapmama şaşırıyorlar; çünkü Malezya'da Müslüman olan ama İslâm'ı uygulayan ve uygulamayan kadınlar var. Belki başlarını örterler ama ille de namaz kılmazlar. Ama başlarını örtmeyen bazı kadınlar da namaz kılabilir. Bu hiç belli olmaz.


B İ T T İ

17 yıl önce