|

Dükkan işletmeyen Kürdistan ekonomik modelini öneriyor

BDP öncülüğündeki Demokratik Toplum Kongresi'nde tartışmaya açılan 'Demokratik Özerklik' taslağına tepkiler sürüyor. Devletin zirvesinin, siyasetçilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve aydınların 'kirli bir tezgah' alarak nitelendirdiği taslağa, bölgenin önemli isimleri de kapılarını kapadı. Cumhuriyet Savcıları tarafından incelemeye alınan taslak, 'art niyetli', sakat' ve 'hayal ürünü' olarak bulundu. Taslağın ideolojik bir bakış açısıyla hazırlandığını ifade eden Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu, “Ömründe hiç dükkan işletmemiş insanlar, oturup bir bölge için ekonomik model öneriyor" dedi. Metnin Kürtler tarafından asla kabul edilmeyeceğini belirten MÜSİAD Diyarbakır eski Başkanı Vahdettin Bahadır ise taslağın, batıda MHP, doğuda ise BDP gibi radikalleri sivriltmeyi hedeflediğini kaydetti.

Aynur Ekiz
00:00 - 28/12/2010 Salı
Güncelleme: 02:01 - 28/12/2010 Salı
Yeni Şafak
Dükkan işletmeyen  Kürdistan ekonomik  modelini ön
Dükkan işletmeyen Kürdistan ekonomik modelini ön

Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) geçtiğimiz haftalarda çeşitli yazar, akademisyen ve siyasetçilerin tartışmasına sunduğu “Demokratik Özerk Kürdistan Modeli" Türkiye'nin gündemine oturdu. "Demokratik Özerklik" kavramı daha önce 8 Kasım 2007 tarihinde yayımlanan “DTP'nin Siyasi Tutum Belgesi”nde yer almıştı. Burada "demokratik özerklik" kavramı, temel anlamda "yerel yönetimlerin güçlendirilmesi" anlamına geliyordu.

SINIRLAR DEĞİŞMEYECEK

Geçtiğimiz günlerde yayımlanan "Demokratik Özerk Kürdistan Modeli" taslağında ise, sosyal, siyasal, hukuki, öz savunma, ekonomik vb. konularda demokratik özerk Kürdistan'ın kurulması hedefi geçiyor. Taslakta "sınırların değişmeyeceği" özellikle vurgulanırken, "Demokratik özerklik; bir devlet kurma ya da devlet yıkma projesi olmadığından bölge devletler bu temelde Kürt sorununu çözülmesinde yol gösterecek ve yardımcı olacaktır” deniyor. Taslakta ayrıca "Demokratik Özerk Kürdistan Toplum Kongresi"nin, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu'na kendi temsilcilerini göndererek ortak vatan politikalarına dahil olacağı ve "Demokratik Özerk Kürdistan"ı temsil eden özgün bayrak ve sembollere sahip olacağı belirtiliyor.


2007 yılında yayımlanan Siyasi Tutum Belgesi'nde yer almayan "öz savunma" konusuna ise, "Demokratik Özerk Kürdistan Modeli" taslağında yer verildi. Taslakta, öz savunmanın "uluslararası sözleşmeler ve BM tarafından tanımlanan bir hak olduğu" öne sürüldü.

EKONOMİ NEDİR BİLMEYENLER

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu, Demokratik Toplum Kongresi'nin düzenlediği çalıştaya katılan isimlerden biri. Ensarioğlu, çalıştayda taslak metne herkesin bir eleştiride bulunduğunu belirterek, “Eleştiriler kapsamında bu taslak yeniden şekillenmeli; çünkü orada bu taslak iyidir diyeni ben görmedim” dedi. Ensarioğlu, Özerk Kürdistan Modeli için hazırlanan ekonomik model için ise şöyle konuştu: “Hayatında dükkan işletmemiş birileri Kürdistan için ekonomik model öneriyor. Dünyadaki ekonomik sistemden haberi olmadan oturup koca bir Kürdistan mıntıkası için ekonomik model önerebiliyor. Hiçbir realitesi olmayan, uygulanabilirliği olmayan tamamen hayal ürünü olan şeyler.”

30 YIL ÖNCESİNİN TARTIŞMASI

Çalıştayda kendilerini 30 yıl öncesinin tartışmalarının içinde bulduklarını söyleyen Ensarioğlu, çalıştayda genel kanının Kürdistan için özerk modelin Türkiye'de kabul görmeyeceği ve doğru bulmadıkları olduğunu belirtti.

YASA GEÇSEYDİ TALEPLER SÜRMEZDİ

AK Parti'nin 2004 yılında Meclis'e sunduğu “Kamu Yönetimi Reform Tasarısı”nın dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmeseydi, bu taleplerin devam etmeyeceğini dile getiren Ensarioğlu, yasa geçtikten sonra içeriğindeki varsa eksikliklerin daha kolay giderileceğini ifade etti.


Kendi yanlışlarından tartışarak dönebilirler

Galip Ensarioğlu, bu modellerin doğruluğu ya da yanlışlığının ancak tartışılarak anlaşılabileceğini belirterek, bu metni hazırlayanların kendilerinin yanlışlarını da ancak tartışarak düzeltebileceklerini dile getirdi.

SAKAT BİR METİN

Vurgulanan ekonomik modeli çok gerçekçi bulmadıklarını kaydeden Ensarioğlu, "Hiç ticaret yapmamış insanlar oturup ekonomik model öneriyorlar bir bölge için. Bu sakat bir şey. Ekonomik model öneriyorsanız, ekonomiyi bilen insanlarla işi yapmanız lazım. Bu metni hazırlayanların, hiçbir ekonomik faaliyet yürütmediği ve ekonomiden de çok fazla anlamadığı anlaşılıyor. Sadece kendi ideolojik tarzda bir ekonomik model yaklaşımı sergilemişler. Dünyada kabul görmeyen, dünyanın tükettiği tartışmalar çerçevesinde" dedi. Özerklik veya federasyon birçok demokratik ülkede uygulandığını ve olumlu sonuçlar verdiğini dile getiren Ensarioğlu, "Kendi kafanızdan ideolojik bir model hazırlarsanız bu doğru değil" dedi.

BDP'nin geçen yılki demokratik özerklik kapsamında hazırladığı metnin daha gerçekçi olduğunu belirten Ensarioğlu, "Daha uygulanabilir bir metindi. Keşke onu geliştirebilseydiler. Onun üzerinden bir tartışma yürütseydiler daha farklı bir yere varılabilirdi" dedi.

GÜL'ÜN ZİYARETİ ÖNEMLİ

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ilerleyen günlerde gerçekleştireceği Diyarbakır ziyaretini önemsediklerini de dile getiren Ensarioğlu şöyle konuştu: "Cumhurbaşkanı Gül'ün, siyasi çekişmelerin kızıştığı, tansiyonun yükseldiği noktalarda uzlaştırıcı, birleştirici tansiyonu düşürücü bir rolü vardır. Böyle bir süreçte kendisinin söyleyeceği her şey değerlidir. Bunu Diyarbakır'dan söylemeleri çok daha değerlidir."


Keşke 30 yıl önce tartışılsaydı

Mazlum-Der eski Genel Başkanı Ayhan Bilgen, demokratik özerklik konusunu Türkiye'nin içinde bulunduğu çatışma ortamından çıkabilmesi için bir arayış olarak değerlendirdi. Tartışmanın zamanlamasına ilişkin eleştirilere tepki gösteren Bilgen şöyle konuştu: “Dünyanın hiçbir yerinde insanlık tarihinin hiçbir döneminde talepler bir toplumsal basınç olarak gelişmedikçe statüko ve egemen irade bu yönde bir tercih kullanmamıştır. Ne zaman ki artık bastırılamaz bir basınç oluşmuşsa o zaman adım atılmıştır. Dolayısıyla bence geç kalınmış. Belki 20-30 yıl önce tartışılamadığı için ya da 50 yıl önce tartışılamadığı için on binlerce insanımızı kaybettiğimiz bir sorundan bahsediyor. Türkiye'nin bunları konuşamadığı için 1950'lerde 30'larda gündeme gelmiş şeyler bunlar zamanında konuşulmadığı için inkarla bastırılarak ertelendiği için bu kadar tahribatı büyük ve sancılı bir süreç yaşıyoruz.”


Demokratik özerklik metni her açıdan sakat

MÜSİAD Diyarbakır eski Genel Başkanı Vahdettin Bahadır da, Türkiye'de birikmiş ve sıkıntıya yol açmış ne kadar sorun varsa bütün sorunların çok büyük bir açık yüreklilikle ve kelimeleri gizlemeden, gizli pusulara yatmadan çok hür ve özgür bir ortamda tartışılması gerektiğini vurguladı. "Çok büyük bir şeffaflık içerisinde tartışmadan gerçeğe nasıl ulaşabiliriz ki?" diye soran Bahadır, bununla beraber demokratik özerklik konusunda hazırlanan taslak metnin hem içerik hem de üslup açısından son derece sakat olduğunu ve Türkiye'nin değerlerine kuşatıcı bir gözle bakmadığını dile getirdi.

MUHALİF KÜRTLERE ABA ALTINDAN SOPA

Bahadır, "Herhangi bir şekilde ideolojilerden, sağ ve sol kavramlarından haberi olan, bir parça tarih okumuş herkes biliyor ki, 1900'lü yılların başında Leninist, Maocu zihniyetin bütün kodlarını, kavramlarını ve fikirlerini o metinde bulabiliyorsunuz. O metin mahiyet olarak Kürtler için de Türkler için de kuşatıcı bir özgürlük vaat etmiyor. Sadece Kürtlerin bütün muhalif kesimlerine aba altından sopa gösteriyor" diye konuştu.

DEMİR YUMRUKLA EZMEK DEMEK

Bahadır, metnin aslında şu manaya geldiğini ifade ediyor: "Ben gücümü toplayacağım, öyle bir örgütlenmenin içine gireceğim. Bunu dayatarak alacağım. Aldıktan sonra da sosyalist, Leninist, Stalinist ve o zihniyeti paylaşmayan hiçbir Kürte de hayat hakkı tanımayacağım. Hepsini köyden kasabadan, ilçeden ve şehirden temsilcilerim ile, demir yumruğumla bir potada eriteceğim. Onlara hiçbir hayat hakkı tanımayacağım."

KÜRTLER ASLA KABUL ETMEZ

Hazırlanan taslak metnin Kürtlerin ezici çoğunluğu tarafından hiçbir şekilde kabul edilmeyeceğinin altını çizen Bahadır, "Zamanlaması da doğru değil, içeriği de, üslubu da doğru değil. Pek çok yanlışı kendi içinde barındıran bir metindir" dedi. Sorunların bütün yönleriyle konuşulmasını ve tartışılmasını isteyen Bahadır, ancak bunun topluma tekabül eden bir gerçekliğinin olması ve toplumun gerçekleriyle örtüşmesi gerekliliği üzerinde durdu.

HEDEFLERİ KAOS ÇIKARMAK

Bahadır, hazırlanan bu taslak metnin tek amacının olduğunu belirterek onu da şöyle anlattı:

"Bir şekilde uçları, radikalleri sivrilterek Batı'da MHP'yi barajın üstüne çekmek, doğuda da BDP'nin ve onların yan kollarının duygularını sivriltmek ve Türkiye'nin orta yerinde bir kaos üretmek bu kaos üzerinden AK Parti'yi köşeye sıkıştırmak. AK Parti'yi zor durumda bırakmak. Bugün yegane nedeni AK Parti'yi bütün yönleriyle zor durumda bırakmaktır, köşeye sıkıştırmaktır."

TÜM SİVRİ UÇLAR BU OYUNUN İÇİNDE

Bütün sivri uçlar bu oyunun içinde olduğunu kaydeden Bahadır, "Fırat'ın doğu yakasında bulunan Ergenekon'dan batı yakasındaki Ergenekon'a kadar bütün karanlık çetelerin örgütler gruplar derin devletin kirli insanları, kirli emelleri hepsi bu işin içindedir" diye konuştu.


Makul çözümler bulmalı

Avukat Ömer Serdar Kaplan, “Kürtleri de Türkleri de çok fazla rencide etmeyecek makul çözümler aramanın, böyle çıtayı çok yükseltecek uç noktalara taşıyacak önerilerden çok daha sağlıklı ve kalıcı olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Merkezi yönetimin bazı yetkilerinin yerel yönetimlere devretmesi gerektiğinin altını çizen Kaplan, “Ankara bu merkezci yapısıyla Türkiye'yi taşıyamıyor” dedi.


13 yıl önce