|

EMASYA hakkında herşey

1997'de İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında imzalanan gizli protokolün iki amacı vardı. İlki İslami kesimi kontrol edebilmek, ikincisi terörle mücadelede fiili bir olağanüstü hal yaratmak

Murat Aksoy
00:00 - 25/01/2010 Pazartesi
Güncelleme: 21:43 - 24/01/2010 Pazar
Yeni Şafak
EMASYA hakkında herşey
EMASYA hakkında herşey
Olağanüstü halin olağanlaştırılması ve EMASYA Protokolü

Taraf Gazetesi tarafından ortaya çıkarılan Balyoz Güvenlik Harekât Planı, Türk güvenlik sistemi içinde bir yara gibi duran Emniyet Asayiş Yardımlaşma (EMASYA) Protokolü'nü yeniden gündeme getirdi. Kadere bakın ki, bu darbe planında imzası bulunan dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, 7 Temmuz 1997'de imzalanarak yürürlüğe giren EMASYA Protokolü'nde imzası bulunan komutan. Yine aynı Çetin Doğan 28 Şubat sonrasında kurulan Batı Çalışma Grubu'nun başında olan komutan. Balyoz Güvenlik Harekât Planı'nın ortaya çıkmasından sonra Çetin Doğan, bu planların EMASYA Protokolü'ne uygun olduğunu söylerken; 5-7 Mart 2003'de Selimiye Kışlası'nda yapılan toplantı için; “Yapacağımız güvenlik harekatının klasik bir EMASYA harekatı olmayacağını bütün arkadaşlarım burada yaptıkları takdimlerle ortaya koydular” dediği ortaya çıktı. Genelkurmay planları reddetmeyerek, bunlara senaryo dedi.

Türkiye'de EMASYA konusunda parça parça bilgilere sahip. Bunda protokolün gizliliği kadar, güvenlik sektörünün sivil denetimden uzak olmasının da payı var. Gazetimizin yazarı Ali Bayramoğlu konuyu ilk defa gündeme getirdi. Protokolün sadece basit bir gizli düzenlemeden ibaret olmadığını ve siyasi sistemin içeriden askerileşmesinin de aracı olduğuna yazılarında işaret etti. Yine TESEV tarafından 2009'da ikincisi yayınlanan Güvenlik Almanağı'nda bu konu başka yönleriyle de ele alındı.

İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişlerinin 2005 yılında hazırladığı raporda “İç güvenlikten birinci derecede sorumlu olan İçişleri Bakanlığı bir tarafa bırakılarak, hükümeti bilgilendirmek görevini bile üstlenen Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde İç Güvenlik Harekât Merkezi kurulmuş olmasının İçişleri Bakanlığı'nın tamamen dışlanmasından başka bir şey olmadığı” ifade edilerek, EMASYA Protokolü'nün kanuna aykırı olması nedeniyle İçişleri Bakanlığı'nın “Birden Fazla İli İçine Alan Olaylarda Valilerin Askeri Birliklerden Yardım İstemesine İlişkin Esasları” düzenleyen taslak bir metin hazırladığı ve 4 Mart 2005'te Genelkurmay'a gönderildiği, Genelkurmay'ın cevabında ise terör olaylarındaki yükseliş öne sürülerek yürürlükteki protokolün değiştirilmesinin istenmediği ve güncellenmeye ihtiyaç duyulması halinde bunun, Genelkurmay Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nca oluşturulacak bir çalışma grubu tarafından yapılabileceğini belirtti. Gizlilik nedeniyle bilmediğimiz bu güncellemenin 6 Temmuz 2005'de yapıldığı tahmin ediliyor. İlginçtir bu tarihten itibaren toplumsal gerilim yaratan olaylarda belli bir artış hemen göze çarpıyor. Bu süreci Genelkurmay Başkanlığı'nın 6 Temmuz 2006 tarihinde “MD: 117-1 TSK Birliklerinin Emniyet, Asayiş ve Yardımlaşma (EMASYA) Görevlerinde Kullanılmasına İlişkin Planlama Direktifi (EMASYA Direktifi)” Jandarma dahil Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ilgili birlikleri ile Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Valilikler, İl Emniyet Müdürlükleri ve sivil makamlara da gönderilmesi izlemiştir.

Peki gerçekten EMASYA Protokolü ne? Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu? Yasal mı? Ne gibi faaliyetler bu protokole uyduruldu? Dizimizde bu sorulara cevap arayacağız. Bu yazı dizisi Mülkiye Başmüfettişleri'inden Ahmet Faruk Güneş'in TESEV tarafından 2009'da yayınlanan Almanak 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Denetim adlı çalışmasındaki “Askerin Kolluk Gücü Olarak Kullanılması ve EMASYA” başlıklı makalesinin küçük katkılarla özeti olacaktır. Bu vesile TESEV ve Güneş'e teşekkür ediyorum.



* * *



Modern devletlerde güvenlik meselesinin iki yönü vardır. İlki ülkenin dış güvenliğini sağlayan ordu, ikincisi ise iç güvenliği sağlayan emniyet güçleri. İki güç arasında karşılaşılan sorunlara bağlı olarak işbölümü ve yardımlaşma mümkündür ve bunlar yasal prosedürlere bağlı olarak gerçekleşir. Yine demokratik devletlerde her iki güç de sivil siyasal güçlere bağlıdır. Onlar tarafından denetlenirler.

Özellikle olağanüstü durumlarda ülke içindeki asayişin sağlanması konusunda dış güvenlik kuvvetlerinden yardım istenmesi konusu sadece Türkiye için değil, birçok ülke için söz konusu olan bir durumdur. Ve bunun nasıl yapılacağına dair yasal düzenlemeler söz konusudur. Askerin kolluk gücü olarak kullanılmasının yasal dayanağında; ne kadar askerin, hangi şartlarda, ne süre ile nerede, kimin sorumluluğunda görev yapacağı açık biçimde düzenlenir. Ve bu kurullar uluslararası literatürde şu şekilde ifade edilmiştir;


  • EMASYA: Üç anlam, üç işlev

  • 14 yıl önce