|

Erbil'e akan sermaye binalardan anlaşılıyor

Modern alış-veriş merkezini gezdiren tercümanımız “İşte Kuzey Irak'ın yeni yüzü” diyor. Sermaye akışını gösteren yapılar yeni Kürt elit tabakasının oluşumunu haber veriyor.

Erbil
00:00 - 5/12/2007 Çarşamba
Güncelleme: 23:41 - 4/12/2007 Salı
Yeni Şafak
Erbil'e akan sermaye binalardan anlaşılıyor
Erbil'e akan sermaye binalardan anlaşılıyor

Erbil'e gelen biri burada karşılaştığı savaştan uzak hava karşısında şaşırabilir. Yükselen dev inşaatlar, nispeten tüketim mallarıyla dolu vitrinler, dünyaca ünlü markalar... Erbil çarşısı ise geleneksel Ortadoğu görüntüsü almak isteyenleri hayal kırıklığına uğratmayacak devinimde... Geleneksel Kürt giysileri içinde erkekler, çoğunlukla çarşaflı kadınlar pek de abartılı olmayan dükkanlarda alışveriş yapıyor.


SEÇKİNLER İKTİDARA YAKIN

Çarşının hemen dışında yeni tamamlanan modern alış-veriş merkezini gezdiren tercümanımız “İşte Kuzey Irak'ın yeni yüzü” diyor gururla... Erbil gibi bir şehir için çok büyük ve lüks alışveriş merkezinin olduğu blok halindeki mimari doku içinde hemen fark ediliyor. Önemli miktarda sermaye akışını gösteren bu yapılar aynı zamanda yeni Kürt elit tabakasının oluşumunu haber veriyor.

Yer yer şantiye görünümü veren canlılığın arkasında oluşan Kürt seçkinlerinin siyasal iktidarın yakın çevresinde oluştuğunu söylemeye gerek yok. Halkın ekonomik durumuna karşın her anlamda güçlenen bir avuç seçkin uzun vadede siyasal tabloyu zorlayacak gelişmelere yol açabilir.

Bu durumda muhtemel rakip olarak Kürdistan İslami Hareket Partisi gibi oluşumların yükselişe geçtiklerinin işaretleri son seçimlerde kendini gösterdi. Terörle mücadele adına İslamcı oluşumlara göz açtırılmamasının böylesi bir gerekçesi de var.

Günlük hayatta “özgürlük ortamı” hissediliyor. Farklı siyasi partiler dini etnik kimlikleriyle siyaset yapabiliyor. Farklı dillerde eğitim imkanı sunulmuş. Örneğin Türkmenlerin Kürt yönetimi altındaki Erbil'de ondan fazla okulu var. Bazı Türkmenler, bu okulların ne kadar perişan durumda olduğundan ve eğitim kalitesinin düşüklüğünden, eğitim dilinin ise göstermelik olduğundan şikayetçiler.


Türkmen Cephesi'ne bir sorumuz var

Fazıl Mirani, valilik yapmış çok iyi İngilizce bilen ve KDP içinde siyasi akıl olarak gösterilen biri, aşiretten olmamasına rağmen parti içinde ikinci adam olarak çok güçlü. Selahaddin'deki KDP Genel Merkezi'nde yaptığımız görüşmede yer yer Türkçe konuşurken seçtiği kelimelerle siyasetçi kıvraklığını gösterdi.

“Buradaki yapıyı Türkiye'ye uygulamak istemiyoruz, Türkiye de burayı belirlememeli. 1991'e kadar Türkiye ile çok iyi ilişkilerimiz vardı. Rahmetli Özal'la, Demirel'le çok iyi görüşüyorduk. Ama şimdi bunlarla konuşmayız diyorlar. Türkler bizim kardeşimiz. Ne Türkiye ne de Kürtler başka yere gidecek değil. Tekrar birbi-rimizle görüşelim istiyoruz”.

Mirani, söz Türkmenlerden açılınca telaşeli bir üslupta konuştu.“Türkmen Cephesi'ne bir sorumuz var. 1991'den önce Türkmenlerin Irak'tan ayrı talepleri, kendi dillerinde eğitimleri var mıydı? Türkmenler bir araya gelirler, bölgeleri olursa kurucu vatandaş olurlar, vali yardımcılığı gibi hakları olur.”

Bu arada Türkmen Cephesi'nin en önemli itirazlarından biri, Kürt yönetiminin Türkmenlerin yaşadığı Türkmeneli'ni coğrafi bir bütünlük olarak kabul etmemesi...

Türkiye'nin Türkmen politikasını da eleştiren Mirani; “Bu sorun Türkmenlerle değil Türkiye ile ilgilidir. Türkmen Cephesi Türk ordusunun istihbaratı gibi çalışıyor. Yarın ordu Kürtlerle ilişki kurun derse ilişkiye geçerler. Müslüman ve bu coğrafyanın mağduru bir halkız. Irak Kürdistanı'nda bu noktaya gelinceye kadar çok aşamalardan geçtik. Dünyanın hiçbir yerinde Kürtler ve Türkmenler Erbil'de olduğu kadar rahat değildir.”

Iraktan ayrılma konusunda görüştüğümüz tüm yöneticiler “isteseydik ayrılırdık ama bu şartlarda ayrılmanın kendilerine yarar getirmeyeceğini” ileri sürüyor. “Şartların uygun olmaması söylemi” karşı taraf için sürekli kuşkuyu besleyen bir söylem.

“Biz aptal değiliz küçük parça olarak ayrılırsak komşu ülkelerin nufuz alanına gireriz. Neden küçülelim? Irak'la bütünleşmek bizim çıkarımıza, eski Sovyet ülkeleri gibi olmak istemiyoruz” (Azerbaycan örneğini veriyor).


Türkler bize siyaseti öğretsin

Erbil Valisi Nevzat Hadi, KDPnin atadığı bir Kürt yönetici. “Binlerce kilometre uzaktan gelip hem müdahale ediyorlar hem aramızı açıyorlar. Keşke bunlara gerek kalmadan Saddam'a karşı Türkiye bize destek verseydi. Türkler Osmanlı zamanından beri dünyayı idare etmiş bir millet. Bir avuç Kürdü mü idare edemiyor? Bize siyaseti, devlet idaresini öğretmelerini bekleriz. Türkiye tüm Kürtlere PKK'lı gözüyle bakmamalı. Türkiye'de bazı çevreler Türkmenleri adeta provokatör olarak kullanmak istiyor.”


İsimler de savaşı çağrıştırıyor

Kuzey Iraklı Heriç, savaş ortamından bıktığını belirterek şunları söylüyor: “1965 doğumluyum. Ben kendimi bildim bileli savaştayız. Bıktık bu savaş ortamından. Bakın benim adım bile savaşı çağrıştırıyor. İsmimi Heriç yani hücum koymuşlar. Hatta Heriç mi koyalım yoksa Hemin mi, yani sükunet, koyalım diye tartışmış ailem. Sonunda Heriç ismini layık görmüşler. İnanın biz Kürtler artık kimseyle savaşmak istemiyoruz.”




YARIN: Türkiye'nin Kuzey Irak'taki uzantıları


16 yıl önce