|

General Lorenzo'nun sabotaj kampları

Türkiye geçtiğimiz yılın son günlerinde gözlerini şimdi adı Seferberlik Tetkik Kurulu (STK) olan Özel Harekât Komutanlığı'nın Kozmik Odası'ndan çıkacaklara dikti. Bu aramalar doğal olarak Türkiye'de kontrgerillayı yeniden gündeme getirdi. Tabii ki Gladio'yu da... İşte kısaca Gladio'nun tarihi

Murat Aksoy
00:00 - 1/01/2010 Cuma
Güncelleme: 22:14 - 31/12/2009 Perşembe
Yeni Şafak
General Lorenzo'nun sabotaj kampları
General Lorenzo'nun sabotaj kampları

Türkiye 2007 yılından bu yana Ergenekon Davası ile geçmişin karanlık yüzüyle hesaplaşmaya çalışırken, çok yakın zamana sığan başka karanlık planlarla da karşılaştı. AK Parti ve Fetullah Gülen'i Bitirme Planı, Kafes Eylem Planı bunlardan bazıları. Ancak hiç biri Emniyet'e gelen bir ihbar kadar etkili olmadı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast şüphesiyle başlayan soruşturma bir zamanların Özel Harekât Komutanlığı şimdinin Seferberlik Tetkik Kurulu'na kadar ulaştı. Adı daha önce Özel Harekât Komutanlığı olan birim nasıl ve neden kuruldu, Türkiye'de neler yaptı? Bu ve benzer sorulara cevap bulabilmek için diğer Avrupa ülkelerindeki muadillerine bakmakta fayda var. Çünkü Türkiye eğer kontrgerillayı tasfiye edecekse başka ülkelerin deneyimlerinden faydalanmasında fayda var. Soğuk Savaş döneminin sona ermesinden sonra Avrupa'da birçok ülke geçmişle hesaplaşmaya girdi. Bu hesaplaşmanın adresi ise devlet içinde gizli yapılanma olan Gladio'ydu. 1990 yılında Avrupa Parlamentosu'nda Yeşiller Grubu'ndan İtalyan milletvekili Enrico Falqui konuşmasında, “Eğer, biri açık ve demokratik, diğeri gizli kapaklı ve gerici iki devletle birden yaşadığımız fikrini yok edemezsek, gelecek diye birşey olmayacak. Bu nedenle, geçtiğimiz yıllarda Avrupa Topluluğu'nun üye ülkelerinde kaç Gladio şebekesi oluştu, bu şebekeler nasıl yapılandı, bu soruları yanıtlamamız gerekli” dedi ve Parlamento 22 Kasım 1990'da, Gladio yapılanmalarını şiddetle kınama kararı aldı. Bu kararı, gizli örgütlerin nitelikleri, yapıları, amaçları ve bu tip yeraltı yapılanmaları ve bunlardan kopan muhalif hiziplere ilişkin tüm diğer ayrıntıların soruşturulması çağrısı izledi. Aradan geçen 20 yılda Avrupa genelinde Gladio tam olarak bitirimiş değil. Bugün hâlâ bazı ülkeler içinde varlıklarını sürdürüyorlar. Bu dizi Gladio'nun doğuşunu başta İtalya olmak üzere Avrupa ülkelerindeki faaliyetlerini ve tasfiye süreçlerini kısaca hatırlatmaya ve Türkiye için bir yol haritasının ipuçlarını sunmaya çalışacak.


* * *

Gladio, Latince 'gladius' kelimesinden geliyor. 'Hançer, kılıç benzeri keskin silahlar' anlamını taşıyor. Bu, NATO'nun İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Varşova Paktı ülkelerinin Batı Avrupa'ya karşı olası bir saldırısına karşı geliştirdiği 'karanlık/gizli ordulara' verilen isim. Gladio, sadece İtalya'daki NATO'ya bağlı gizli birimlere, 'Gladio Operasyonu' ise Avrupa genelinde oluşturulan tüm gizli ordulara verilen genel bir ad oldu.

Gladio Operasyonu, ilk defa 1948'de, NATO kurulmadan önce müttefik ülkeler arasında oluşturulan Batı Birliği'nin Gizli Komitesi (Clandestine Committee of the Western Union - CCWU) olarak ortaya çıktı. 1949'da NATO kuruldu. 1951'de, CCWU, NATO'nun içinde Gizli Planlama Komitesi (Clandestine Planning Committee - CPC) adı verilen bir daireye dönüştürüldü. CPC, Fransa'da Avrupa Müttefikler Yüksek Merkezi (Supreme Headquarters Allied Powers Europe - SHAPE) tarafından yönetiliyordu. 1957'de CPC'ye paralel olarak, Müttefik Gizli Komitesi (Allied Clandestine Committee - ACC) kuruldu. ACC'nin görevi, Gladio şebekelerinin yönetmeliklerini hazırlamak, gizli faaliyetler yürütebilme kapasitelerini arttırmaktı. Bu amaçla, ABD ve İngiltere'de üsler kuruldu. Almanya, Belçika, Danimarka, Fransa, İspanya, İtalya, Hollanda, Lüksemburg, Norveç, Portekiz ve Yunanistan'da olduğu Türkiye'de de Gladio'nun yapılanmasında ACC etkili oldu. Tüm NATO ülkelerinin içinde yer aldığı Gladio operasyonunun esas unsuru, Avrupa devletlerinin orduları ve askeri istihbarat servisleriydi.

PARAMİLİTER MANGALAR VE TOPRAĞA GÖMÜLÜ SİLAHLAR

Gladio operasyonu çerçevesinde, Avrupa genelinde, paramiliter mangalar oluşturuldu, gerçek bir savaş olsa orduların yanısıra savaşacak paramiliter güçlerin başlatacağı direniş hareketleri için toprağın altına silahlar gömüldü, kaçış rotaları hazırlandı. Askeri eğitim alan Gladio milisleri, barış zamanı oluşturdukları gizli hücreler sayesinde, bir savaş halinde, düşman tarafından kontrol edilen topraklarda sabotaj ve suikastler gibi faaliyetleri yürütebilecekti. Gladio'nun temel ayağı askerlerdi. Ancak sivillerin desteği olmadan, he-deflenen yapılanma oluşturulamazdı. Bazı ülke-lerde Gladio o kadar büyüdü ki, tüm devlet düzenine hükmedecek kadar güçlendi.

GLADIO'NUN ANAYURDU İTALYA

Türkiye'de ne zaman Gladio gündeme gelse akla ilk gelen ülke İtalya olur. Son bir hafa içinde yaşadıklarımız gene İtalya'da yaşananlara benzetildi. Yaşananlara bakılırsa bu haksız bir benzetme değil. O halde şimdi Gladio'nun İtalya hikayesine bakabiliriz.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, ABD yönetimi, İtalya'da Mussolini'nin faşist yönetimine karşı beraber savaştıkları komünist direnişçilere karşı tavır aldılar. İtalya'daki Amerikalı resmi görevliler, daha önce savaşmakta oldukları aşırı sağ ve faşist kökenlilerle işbirliğine gittiler. 1949'da NATO'nun kurulması, İtalya'nın kurucu üyeler arasında yer almasıyla beraber Hıristiyan Demokratlar (Democrazia Cristiana -DC) bünyesinde filizlen-meye başlayan Gladio yapılanması, giderek resmi hale geldi. İtalyan Savunma Bakanlığı'na bağlı olan Silahlı Kuvvetler İstihbarat Servisi (Servizio Informazioni Forze Armate -SIFAR) General Giovanni Carlo yönetiminde, Gladio'yu teşkilatlandırmaya başladı.

Carlo'nun ardından SIFAR Başkanı olan General Giovanni De Lorenzo, Gladio üyelerinin eğitileceği bir kamp kurdu. Sardunya Adası'nda yüksek duvarlarla çevrelenen, kendine ait ufak bir limanı olan, denizaltı eğitimi verilen, uçak ile helikopter pistleri ve yeraltı sığınakları bulunan bu okula Sabotajcıların Eğitim Merkezi (Centro Adestramento Guastatori) adı verildi. Burada, 'Gladyatörlere' askeri ve ideolojik eğitim ve-rilmesinin yanı sıra özellikle patlayıcı eğitimleri veriliyordu. 1990'larda Gladio'yu ortaya çıkaran soruşturmalar sırasında sorgulanan bir Gladio eğitmeni, 'Gladyatörler'in adaya gizlice camları karartılmış uçaklarla getirildiklerini anlattı.

TANSİYON STRATEJİSİ

İtalya'da Gladio'nun kendini hissettirdiği döneme damgasını vuran, “tansiyon stratejisi” (strategia della tensione) oldu. Buna göre, ülke genelinde kamuoyunu etkilemek için aslı olmayan bilgiler yayılacak ve terör eylemleri yapılacaktı. Bunlardan doğan korku/nefret hisleri ve sürekli propaganda yoluyla kamuoyu yönlendirilecekti. Gladio konusunda araştırmacı Daniele Ganser, “Bu taktik, bombalamaların gerçekleştirilmesi ve bu tip eylemlerin başkalarına atfedilmesini öngörür. 'Tansiyon' kavramıyla, duygusal tansiyon, korkuların yaratılması kastedilmektedir. 'Strateji' sözcüğüyleyse, kitlelerin belli bir gruba karşı korkusunun beslenmesi ifade ediliyor” diyor. 1963'teki seçim sonuçlarından rahasız olan Gladio, bu stretejinin ilk adımı olarak “Piano Solo” adını verdiği darbe planını devreye soktu.


Propaganda Due (P2): Masonik Kuklacılar

P2 adıyla anılan bir Mason Locası olan Propaganda Due, 1976-1981 arası faaliyet gösteren yasadışı bir gruptur. 1976'ya kadar yasal bir Mason Locası olan P2, Mussolini'nin kara gömleklilileriden olan faşist kökenli banker Licio Gelli'nin başına geçmesiyle yasal kaydı silindi ve loca, 'derin faaliyetlere' daldı. 1970'lerde eski İtalyan asilzadelerinin bir zamanlar üyesi olduğu P2'yi yeniden aktive edip, ABD ve Hıristiyan Demokratlar'dan da gizli olarak bir 'çekim' merkezi haline getirdi. Mali konularda araştırmalar yapılırken polis, Gelli'nin villasını bastı ve burada yaklaşık 1000 isimden oluşan P2 üye listesi bulundu. Bu listeye göre P2 üyeleri arasında bakanlar, parlamenterler, askerler, istihbaratçılar, akademisyenler, yargıçlar, avukatlar, gazeteciler, televizyoncular ve işadamları bulunuyordu. Listede adı olan isimlerden birisi de bugün İtalya Başbakanı olan Silvio Berlusconi'ydi.

Gelli'nin evinde yapılan aramalarda bulunun belgeler arasında, “Demokratik Yeniden Doğum Planı” adlı bir 'darbe' projesi de bulundu. Gelli'nin amacı, İtalya'yı P2'ye sadık ve otoriter bir düzeni savunan yeni bir demokratik eksene oturtmaktı. Bu amaçla, P2 kendi ekonomik ve siyasi elitini yaratacak ve adım adım kamuoyunu ele geçirecekti. İtalya'yı kana bulayan bir sürü olayda P2'nin kilit rol aldığı öne sürüldü. Bunların arasında Başbakan Aldo Moro'nun öldürülmesi ve 1980 Bolonya Katliamı da vardı. P2'nin Gladio yapısı içinde olduğu söylense de, bazı gazeteci üyelerinin ABD'yi İtalya'daki tüm yasadışı hareketlerden sorumlu tutan haberler yaptıkları gözleniyordu. Örneğin ülkenin önde gelen araştırmacı gazetecilerinden Carmine Pecorelli, eski Başbakan Aldo Moro suikastini CIA'nın işaretiyle Gladio'nun işlediğini yazmıştı. Pecorelli 1979 yılında bir suikaste kurban gitti.


Postmodern darbe 'Piano Solo'

General De Lorenzo, askeri istihbarat örgütü başkanı Renzo Rocca tarafından kumanda edilen Gladio birimlerinin gerçekleştirdiği eylemlerle 'tansiyonu' yükseltti. Gladio hücreleri, Hıristiyan Demokratlar'ın parti merkezlerini ve bazı yerel gazeteleri bombalamaya başladı ve bunların, komünist ve sosyalistler tarafından gerçekleştirildiği iddia edildi. Bu eylemlerin hedefi hükümetti. Ancak başarılı olamadılar. Bunun üzerine, İtalya'da 1995'te yayınlanan Senato Raporu'nda belirtildiği üzere, De Lorenzo, 1964'te “Gladyatörlerin, kendi işareti üzerine radyo ve televizyon kaynaklarının da arasında bulunduğu tüm önemli haberleşme merkezleri, sol partilerin merkezleri, sol görüşteki gazetelerin bürolarını işgal etmesine yönelik” bir plan yaptı. Gladio'nun gizli askerlerini acımasız ve kararlı davranmaları yolunda da uyaran De Lorenzo, darbe ertesinde Sardunya'daki gizli Gladio merkezinde hapsedilecek bini aşkın sol görüşlü kimseyi de listeledi. Bunun yanısıra, İtalya'nın önde gelen yüzbinlerce insanı hakkında dosyalar tutulmaya başlandı. Hemen her siyasetçi, önemli işadamı ve 'medyatik' tüm şahsiyetler izleniyordu. Başbakanlık ise sürekli dinleniyordu. Aynı yılın Haziran ayında, De Lorenzo, İtalyan polis güçleri Carabieneri'nin 150 kuruluş yıldönümü vesilesiyle, Roma'da tanklarla boy gösterisi yaptı. Kendisi de Gladio'nun kurucularından olan Başbakan Aldo Moro, kendisini alaşağı etmeye çalışan De Lorenzo ile gizlice buluştu. Bu buluşmada Moro, tansiyonun düşürülmesi karşılığında kabinedeki sert sosyalistleri daha ılımlı isimlerle değiştirmeye razı oldu. Bu sayede, Gladyatörler sessiz sedasız tekrar yeraltına çekildi. Bu operasyon yıllar sonra İtalya'nın postmodern darbesi olan 'Piano Solo' adıyla tarihe geçecekti.


Rosa dei Venti (Rüzgar Gülü)

Tora Tora Darbe Girişimi'nin tüm sorumlusu ilan edilen ve yıllarca tutuklu kalan Amos Spiazzi İtalya'da Gladio'nun içindeki gizli başka bir yapılanmanın var olduğunu söyledi: Rosa dei Venti (Rüzgar Gülü). Bu örgüt, NATO'ya bağlı gizli ordulardan farklı bir yapıydı. Rüzgar Gülü'nün üyeleri, Gladio'nun diğer üyelerinin aksine, ABD ve NATO'ya sempati duymayan “aşırı milliyetçi” ve “ulusalcı”lardan oluşuyordu. Dışarıdan bakıldığında gündelik yaşamda şüpheleri kesinlikle üzerlerine çekmeyecek hayatlar süren bu kişilerin, ulusal çıkar olarak gördükleri hedefler uğruna herşeyi yapabilecek, herşeyi göze alabilecek derecede fanatik ve sadık karakterde olmasına özen gösteriliyordu. Rüzgar Gülü'nün üyeleri, askerler arasından özel olarak seçiliyordu. Emekli olduktan sonra da örgütle ilişkileri sürüyor ve her türlü operasyana hazır bekliyorlardı.




14 yıl önce
default-profile-img