|

İki yılın sonunda bir milyon mülteci

Suriye''deki iç savaş iki yılını doldurdu. Dünyanın görmezden geldiği dram geride en az 70 bin ölü, 1 milyondan fazla mülteci, 100 binden fazla kayıp, 400 bine yakın tutuklu ve 5 milyon evsiz bıraktı.

Murat Aksoy
00:00 - 17/03/2013 Pazar
Güncelleme: 23:26 - 16/03/2013 Cumartesi
Yeni Şafak
İki yılın sonunda bir milyon mülteci
İki yılın sonunda bir milyon mülteci

Suriye''de isyanın üzerinden iki yıl geçti. Karşımızda tüm dünyanın izlediği bir insanlık dramı var. Bu kısa yazı dizisinde iki yılın kısa bir resmini sunacağız.

Bir ucu Filistin''de başlayıp Doğu Akdeniz kıyısını boylu boyunca geçtikten sonra Türkiye''nin güneyinden kıvrılan ve Irak''ın Kuzeydoğusu''ndan Güneyi''ne, Basra Körfezi''ndeki ikinci ucuna kavuşan ''Bereketli Hilâl''in ortasındaki bölge, eski adıyla Bilad-ı Şam, şimdiki ismiyle Suriye iki yıldır kan ve gözyaşı ile çalkalanıyor. Arap Baharı''nın son durağında 24 aydır amansız bir mücadele veriliyor. 20 milyonluk Suriye halkı ölüm kusan devasa bir savaş makinesine karşı sabırla direniyor, bir tür ''kurtuluş savaşı'' veriyor. Bugüne kadar hiçe sayılan iradesini, cesaretini ve hamiyetini en üst seviyede kullanarak Yeni Suriye''yi inşa etmede belirleyici olmak, yeni nesillere adil, müreffeh bir devlet ve onurlu bir hayat imkânı miras bırakmak istiyor.

Baskıcı Baas rejimi ise durup duraksamadan kendi insanını, şehirlerini ve tarihini bombalıyor. Bir ülke, bir medeniyet insanlığın gözleri önünde ölüyor. Küresel ve bölgesel güçler akan kanı durduramıyorlar! Bir kısmı umursamıyor bile! İnsani trajedi ise her geçen gün artıyor. Devrimin ikinci yıl dönümünde Suriye''nin mazlum ve mağrur halkı her şeye rağmen geleceğe ümitle bakıyor. En güvendikleri komşuları Türkiye, Suriye''de olan biteni anlamaya, anlamlandırmaya, dost ve kardeş Suriyelilere destek olmaya çalışıyor.

Umit ederiz Suriye''de silahlar bir an evvel susar ve medeniyetlerin kadim merkezi yeniden bir barış ve huzur beldesi olur.

İki sene önce 15 Mart''ta Suriye''de Eesed Rejimi''ne karşı ayaklandı. Suriyeliler bugüne ''Gazap Günü'' dediler. 6 Mart 2011 tarihinde Mısır''daki Mübarek karşıtı gösterilerden etkilenen yaşları 9-15 arasında aynı aileden çocuklar Der''a''da duvarlara Esed aleyhine yazılar yazdıkları için tutuklandılar. Çocuklar işkenceden geçirildi, ikisi öldü, bazıları sakat kaldı. Protestolar başladı ve gittikçe Suriye''nin tüm şehirlerine yayıldı. Önceleri ''Halk rejimin değişmesini istiyor!'' sloganları atılırken, Esed rejiminin gösterileri silahla bastırmak istemesi ve kan akıtması üzerine, meydanlar, ''Halk rejimin düşmesini istiyor!'' sloganlarıyla doldu.

Esed, 28 Nisan''da ilk defa Der''a''da tankları kullandı. 4 Temmuz''da ise Hama''ya, tank ve buldozerlerle harekât başlatıldı. 29 Temmuz 2011''de Hür Suriye Ordusu (HSO) kuruldu. İki yılın ardından, en az 70 bin ölü, çevre ülkelerde 1 milyondan fazla mülteci, 100 binden fazla kayıp, 400 bine yakın tutuklu ve ülke içinde 5 milyon (nüfusun dörtte biri) muhtaç, muhacir veya mülteci Suriyeli bulunuyor.

SON DURUM NEDİR?

Baas rejiminin yapısından dolayı muhalefet tecrübesi hemen hiç olmayan Suriyeliler, süreç içerisinde muhalif yapıları bir araya getirmek ve ''saha'' ile ''masa''yı aynı dili konuşur kılmak için pek çok teşebbüste bulundu. 8-12 Kasım 2012''de Doha''da gerçekleştirilen ve tüm muhalif kesimlerin katıldığı toplantı sonucunda Suriye Devrimi ve Muhalif Güçleri Ulusal Koalisyonu (SUKO) kuruldu ve Ahmed Muaz El-Hatib koalisyonun başkanı seçildi. Sahada kazanılanları masada kaybetmemek üzere her geçen gün gittikçe güçlenen, tanınan, meşrulaşan bu yapı sayesinde bugün Suriyeliler gelecek inşasını daha emniyetle düşünebiliyorlar.

Bugünlerde geçici hükümeti ilan etmeye hazırlanan SUKO''nun bu ittifakı 8 Aralık 2012''de HSO''nun Yüksek Müşterek Askeri Komuta Konseyi''ni kurmalarıyla daha da güçlenmiştir. Genelkurmay Başkanı olarak da Dr. Selim İdris seçilmiştir. Suriye devrimi veya muhalif yapılanma gerek askeri gerekse siyasi ve diplomatik anlamda bugün son iki yılın en güçlü ve uyumlu dönemindedir. Suriye''nin % 70''inde kara hâkimiyetini tamamen kaybeden Esed rejimi için bu durum siyaseten iflas demektir.

EKONOMİ İFLAS ETTİ

Ülke ekonomisinin yıkıma uğradığı Suriye''de bugün enflasyon % 40''ı aşmış, Suriye Lirası 2011''den bu yana % 51 değer kaybına uğramıştır. Rejimin devrimin başında 17 milyar dolar olan nakit rezervleri bugün 4-5 milyar dolar civarındadır. Petrol, bütçenin dörtte birini ve ülke ihracatının % 40''ını oluşturmaktadır (yıllık 5 milyar dolar). Ancak devrim sonrası duran bu para akışı, İran''ın doğrudan finans yardımlarıyla karşılanmaktadır.

MÜLTECİLER YARDIM BEKLİYOR!

Krizin siyasi boyutunun karmaşıklığından büyük oranda görmezden gelinen, gündeme alınmayan insani boyutu ise felaket boyutundadır. Türkiye devlet olarak tüm imkânlarını seferber edip Suriyeli mültecilere kucak açtı. İnsani yardım kuruluşları ve STK''lar başlarda oldukça pasif dursalar da özellikle kışın hemen başında ciddi bir hamle yaparak Suriye''nin içine insani yardım ulaştırmak için ittifakla hareket ettiler. ''Kış Geldi.. Suriye İçin Bir Ekmek Bir Battaniye'' kampanyası Türkiye''de ve 20''ye yakın ülkede başlatıldı ve 30 Mart''a kadar da devam edecek.

Bununla birlikte mültecileri barındıran diğer ülkelerin (Lübnan, Ürdün, Irak) Esed rejimine taraftar olmaları, Suriyelilerin o ülkelerde ikinci bir dram yaşamalarına sebep oldu. Suriye içinde ise insani trajedi daha da vahim: Ülke nüfusunun dörtte biri yardıma muhtaç. Önümüzdeki haftalarda şayet kriz sona ermezse veya insani yardım koridorları (merhamet yolları) açılmazsa yaşanabilecekleri telafi etmek iyice güçleşecek. Kışın soğukla ve açlıkla mücadele eden Suriyeliler şimdi de sıcak ve hastalıklara savaşacak.

Ölenlerin sayısı 200 binden fazla

Gelinen nokta itibarıyla Suriye meselesi Türkiye için çok boyutlu bir problem halini almıştır. Olayların ilk başladığı günlerde gerekli adımların atılmasının önüne bahane olarak konulan birçok risk, risk olmaktan çıkmış sıcak birer gündem maddesi olarak karşımızda durmaktadır.

Suriye''de ''başarısız bir devlet'' senaryosu gerçekleşse de gerçekleşmese de kısa vadede Türkiye''yi bekleyen en büyük risk Türkiye''de bulunan ve barınma merkezlerinde kaydı olmayan Suriyeli savaş mağdurlarıdır. Savaş mağduru insanlara sahip çıkmakla Türkiye çok ulvi bir hizmet ortaya koymaktadır ancak buna paralel olarak ihtiyatı elden bırakmadan kimi noktalarda daha gerçekçi olmak ve kapsamlı planlar hazırlamak gerekiyor.

Türkiye bütün bunlarla uğraşırken olan, çok ciddi sıkıntılarla mücadele etmek durumunda kalan Suriye halkına oluyor. Sadece bir örnek bile durumun vahametini ortaya koymaya yetiyor. Suriye''de bugüne kadar kayıt altına alınmış ölü sayısı 90 bin civarında. Bu noktada unutulmaması gereken bu rakamın sadece kayıt altına alınmış kayıpları gösterdiği gerçeğidir. Ancak olanlara şahit olmuş ya da bizzat dâhil olmuş onlarca farklı grup ve kesimden Suriyeli ile yaptığım mülakatlarda bir kişinin bile toplam ölü sayısı ile ilgili olarak 200 bin rakamının altında bir rakamı telaffuz etmemesi çok şey anlatıyor olsa gerek.

Halk adil bir yönetim istiyor

Suriye Milli Meclis Başkan Yardımcısı Muhammed Tayfur:

Farklı toplumsal kesimlerin ve yapıların katılımıyla gerçekleştirilen barışçıl gösteriler Suriye''deki ikinci yılını doldurdu. Bu barışçıl gösterilere ve taleplere kanlı şekilde cevap vererek katliam işleyen mücrim Esed rejimi gitmelidir. Bu suçlar karşılıksız kalmamalıdır.

Başından itibaren Suriye halkı adil, medeni, çok çeşitli ve demokratik bir devlet istedi. Suriye halkının ve devrimin başından beri her şekilde yanında olan, davasını destekleyen Türkiye hükümetine, sivil toplum kuruluşlarına ve halkına en derin teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Çatışmalar durmalı

BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres:

Suriye''de ikinci yılını doldurmak üzere olan bir trajik durumla karşı karşıyayız. Çatışmaları durdurmanın tam zamanı olduğunu düşünüyoruz. Sorun herhangi bir insani yardımla çözülemez. Çözüm sadece siyasi olabilir. Bu siyasi sorumluluğu taşıyanların trajediyi bitirmesi için ellerinden gelen her şeyi yapması gerektiğini söylemekteyiz.

Türkiye''de ne kadar mülteci var
  • Bugün itibariyle Türkiye''de 185.205 Suriye vatandaşı bulunmaktadır.
  • AFAD tarafından Hatay''da 5, Şanlıurfa''da 2, Gaziantep''te 3, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman ve Adana''da 1''er olmak üzere toplam 14 çadırkent ile Kilis, Şanlıurfa ve Gaziantep''te 1''er olmak üzere toplam 3 adet konteynerkent kurulmuştur.
  • Bugün itibariyle; Hatay''da 14.355, Gaziantep''te 32.033, Kilis''te 13.544, Şanlıurfa''da 85.546 (41.064''ü Ceylanpınar, 32.512''si Akçakale çadırkentlerinde, 11.970''i Harran kökenli konteynerkentinde), Kahramanmaraş''ta 16.624, Osmaniye''de 7.941, Adıyaman''da 9.968 ve Adana''da 4.868 kişi barındırılmaktadır.
  • 262 hasta ve yaralı, 64 refakatçi hastanede bulunmaktadır.
  • Hastanedekilerle birlikte barınma merkezlerinde toplam 185.205 Suriye vatandaşı bulunmaktadır.
    Dayanışma Platformu Suriye için eylemde

    Suriye Devrimi''nin ikinci yıl dönümünde kamuoyu duyarlılığını artırmak ve Suriye''deki krize dur demek için 15-22 Mart arasında tüm Türkiye''de Suriye Haftası adı altında etkinlikler düzenlenecek. Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu''nu kuran sivil toplum kuruluşları icra edilecek programlarla Suriye''de yaşananların doğru anlaşılmasını ve yardım duyarlılığını artırmayı hedefliyor.

    Yarın: Uluslararası sistemin iflası BM''nin, Arap Birliği''nin tavrı
  • 11 yıl önce