|

İtalya'da tasfiye askeri arşive girilerek başladı

Son günlerde yaşadıklarımız için İtalya benzetmesi çok haksız sayılmaz. Bugüne kadar, yaşanan olayların benzerliği öne çıktı. Bundan sonrada sivil savcıların Kozmik Oda'ya girişiyle benzerlik kurulabilir. Çünkü İtalya'da Gladio'yu bitiren süreç Savcı Felice Casson'un askeri arşive girişi ve bulduğu belge ile başladı.

KARANLIK ORDU GLADİO -2 / MURAT AKSOY
00:00 - 2/01/2010 السبت
Güncelleme: 22:14 - 1/01/2010 الجمعة
Yeni Şafak
İtalya'da tasfiye askeri arşive  girilerek başladı
İtalya'da tasfiye askeri arşive girilerek başladı

İtalya Gladio ile hesaplaşmaya 1960'ların sonunda başladı. Ancak ilk girişim başarısız oldu. BBC'nin 1991'de yayınladığı “Gladio Operasyonu” belgeselinde Tora Tora darbe girişiminde aktif rol alan Albay Amos Spiazzi şunları söylüyordu; “1974'te tutuklandım ve kendimi utanç verici bir durumda buldum. Savcı beni ısrarla sorguluyordu. Bana göre, söz konusu olan ulusal güvenlikti. Ben ve üstlerim, bu savcı ile aynı sistemdendik. O halde, savcıya bazı şeyleri söylemem mümkün müydü? Hayır, çünkü askeri gizlilik buna engeldi”.

Soruşturmayı yapan savcı Giovanni Tamburino, eline geçirdiği ipuçlardan bir yeraltı ordusunun varlığını anladı. Bu belgeler, 1965-77 yıllarında faaliyet gösteren Savunma İstihbaratı Teşkilatı (Servizio Informazioni Difesa-SID) içerisinde bir “derin yapı” olduğunu ortaya koyuyordu. Savcı Tamburino, 1974'te SID'in başında bulunan eski NATO Güvenlik Bürosu Şefi Vito Miceli'nin tutuklanmasını isteyince ortalık karıştı. Spiazzi'nin bildiklerini açıklamak için Miceli'den izin istemesi ve Miceli'nin mahkemenin önünde 'sus' işareti yapmasından sonra yeniden sorgulanan Miceli, devlete hizmet ettiğini ve sadece üstlerinin emirlerini yerine getirdiğini söyledi. Miceli, 1978'de suçsuz bulunarak serbest bırakıldı. Tora Tora darbe girişimine karışmakla suçlanan, diğer 145 zanlıdan yalnız 46'sı hüküm giydi ancak hepsi de temyizde beraat etti. Vito Miceli, neo-faşist İtalyan Sosyal Hareketi - Ulusal Sağ (Movimento Sociale Italiano-Destra Nazionale) adayı olarak senatör seçilmesi gibi örnekler, Gladyatörlerin tasfiyesinin söz konusu olmadığını gösterdi. Belki bu dava başka türlü sonuçlansa İtalya kanlı bir dönemi önleyecekti ama olmadı.

İTALYA'NIN KURŞUN YILLARI

İtalya tarihinde Kurşun Yılları (Anni di piombo) olarak anılan şiddet döneminin tek hedefi vardı: Kominist Parti'yi iktidardan uzak tutmak. 1969'da Milano'daki Ulusal Ziraat Bankası merkezinin de bulunduğu Fontana Meydanı'nda gerçekleşen patlamada 17 kişi öldü, 88 kişi yaralandı. Aynı gün, Roma ve Milano'da üç bomba daha patladı, bir bomba da patlamadan ele geçirildi. Fontana Meydanı olayı, “tansiyon stratejisi”nin ilk adımıydı. Hedef, halkın korkutulması ve yönlendirilmesiydi. Bu strateji çerçevesinde İtalya'da 1968-1984 döneminde 140 eylem gerçekleşti. Fontana Meydanı bombalaması, anarşist görüşteki işçi Giuseppe Pinelli ve anarşist, dansçı ve yazar Pietro Valpreda'nın üzerine yıkıldı. Pinelli, gözlatında tutulduğu karakolun penceresinden 'düşüp' ölmesi, yazar Dario Fo'nun “Bir Anarşist'in Kaza Sonucu Ölümü” adlı tiyatro oyununa ilham verdi. Valpreda ise, üç yıl mahkemeye çıkmayı bekleyerek tutuklu kaldı ve toplam 16 yılını hapiste geçirdi. Sonunda suçsuz bulunarak serbest bırakıldı. Eylemi gerçekleştiren gerçek failler, Yeni Düzen (Ordine Nuovo) isimli neo-faşist bir örgütün elemanlarıydı. 1972'de suçlanan üç örgüt üyesinin davası yıllarca sürdü. 1979'da mahkumiyet kararları verildiyse de, sadece birkaç yıl hapis yatıp çıktılar. Sonradan çok önemli ifadeler veren örgüt üyesi Vincenzo Vinciguerra, bu bombalamanın, askerlerin sıkıyönetim ilan etmesine yol açacak olayları tetiklemek amacıyla düzenlendiğini belirtti.

1972'de ilk siyasi cinayet olarak anılan polis Luigi Calabresi'nin öldürülmesiyle kanlı olaylar artmaya başladı. 1972'de Peteano'da bir bombalamada üç polis öldürüldü. 1972'de İçişleri Bakanı Mariano Rumor'a karşı bombalı saldırı düzenlendi. 1974'te Italicus treni bombalandı ve 12 kişi öldü, 105 kişi yaralandı. Gene aynı yıl Brescia kentindeki Loggia Meydanı'nda çöp bidonuna konan bombanın patlamasıyla 8 kişi öldü, 90 kişi yaralandı. İtalya tarihine damgasını vuran eylemse, 2 Ağustos 1980'deki Bolonya Katliamı oldu. 85 kişi öldü, 200 kişi yaralandı. Yıllarca süren davada, 1995'te İtalyan Anayasa Mahkemesi, neo-faşist teröristlerle beraber, soruşturmaya engel olmaya çalışmaktan karanlık mason P2'nin Başkanı Licio Gelli ve bazı gizli servis üyelerini de suçlu buldu.

VE TEMİZLİK BAŞLIYOR

İtalya'da Gladio'yu çökerten soruşturmalar savcı Felice Casson'un Verona'da bir çöplükte bulunan askeri kaynaklı C-4 bombalarını araştırmasıyla başladı. 1972'de Peteano Köyü'nde patlayan bir bombanın üç jandarmanın ölümüne neden olduğu olayı Casson, 1984'te yeniden araştırmaya başladı. Casson, adli soruşturmanın eksik yapıldığını, Marco Morin isimli bir emniyet görevlisi patlayıcı uzmanının yalan ifade verdiği ve kullanılan bombanın sadece askerlerde bulunduğunu ortaya koydu. Casson, delilleri takip ederek eylemin taşeronu Yeni Düzen adlı neo-faşist örgütün üyesi Vincenzo Vinciguerra'ya ulaştı. Vinciguerra yakalandı ve konuşmayı kabul etti.

Anlattığına göre, patlama askeri istihbarat tarafından planlanmış ve kendisinin olayı organize edip düzenlemesinin ertesinde, kaçabilmesi için neredeyse tüm İtalyan devleti seferber olmuştu. Saldırıların atfedildiği Kızl Tugaylar gibi sol örgütler, üniversite öğrencilerinin kurduğu, askeri eğitimi olmayan ve aslında ses getirecek eylemler gerçekleştirme potansiyeli olmayan gruplardı. Zaten, 1970'in sonuna kadar hemen hepsi üyeleri ele geçirilmişti.

ARŞİVLERE GİRMEK KOLAY OLMADI

Devletin birebir destek verdiği faşist terör örgütlerinin üyelerinden biri, “Evet beni kullandılar. En üst düzeyden başlayan bir emir-komuta zinciri içinde piyon olarak kullanıldığımı biliyordum. Ama ben de bu arada ülkeyi sarsan eylemler yaparak kendi savaşımı gerçekleştirdim” demişti.

1990 yazında İtalyan savcı Felice Casson, askeri gizli istihbarat servisi olan Askeri Güvenlik İstihbarat Servisi'nin (Servizio Informazioni Sicurezza Militare- SISMI) arşivlerinde araştırma yaparken Gladio'nun varlığını ve hâlâ faal olduğunu, resmi yazışmalarla doğrulayan belgelere ulaştı. SISMI, daha önce, Savunma İstihbaratı Servisi (Servizio Informazione Difesa-SID) ve Silahlı Kuvvetler İstihbarat Servisi (Servizio Informazioni Forze Armate - SIFAR) adlarıyla faaliyet göstermişti.

Casson'un binbir güçlükle ve uzun yıllar mücadele vererek girebildiği askeri arşivlerde bulduğu belgelerden biri, 1 Haziran 1959 tarihliydi. “SIFAR Özel Kuvvetleri ve Gladio Operasyonu” başlıklı bu belge, 'çok gizli' ibaresi taşıyordu. Belgede, İtalyan Savunma Bakanlığı, Gladio'nun ne olduğunu, ne konularda faaliyet gösterdiğini açıklıyordu. Belgenin en ilgi çeken yanı, olası bir Sovyet işgalinin yanısıra, İtalyan Kominist Partisi'nin iktidara gelmesinin engellenmesi ve gücünün kısıtlanmasını da Gladio'nun görevlerinden biri olarak saymasıydı. “Ulusun içerisinde bulunduğu olağanüstü koşullar” nedeniyle Gladio'nun görevlerini, SIFAR içindeki R Ofisi'nin SAD bölümünün kendisine verdiği talimatlarla gerçekleştirecekti. Görevleri gerçekleştirmek için kullanılacak yöntemlerse, gayrinizami savaş ve gizli operasyonlardı.

Casson'un yapması gereken, İtalyan Senatosu'nu belgelerin varlığından haberdar etmekti. O dönemde Senatör Libero Gaultieri başkanlığındaki özel bir araştırma komitesi İtalya'daki terör olaylarını araştırıyordu. Bu komite, 2 Ağustos 1990'da, Başbakan Giulio Andreotti'ye 60 gün içerisinde askeri istihbarat teşkilatı içerisinde yer alan, “paralel ve esrarengiz” bir yapıya sahip olan, ülkedeki siyasete sürekli müdahale eden bir örgütün varlığından parlamentoyu biligilendirmesini istedi.

İTALYA MECLİSİ'NDE GLADİO TARTIŞMALARI

Ertesi gün Başbakan Andreotti, Senato önünde Komisyon'a ve Casson'a araştırmalarında her türlü yardımı yapacağı sözünü verdi. Savunma Bakanlığı'ndan 'gizli ordu' konusunda ayrıntılı bir rapor hazırlamalarını talep ettiğini de belirtti. 24 Ekim 1990'da, Savunma Bakanlığı'nın 10 sayfalık raporu hazırdı. “Sözde Paralel SID: Gladio Vakası” adlı bir raporu Senato'ya sunan Andreotti, bu esnada Soğuk Savaş boyunca İtalya'da Gladio adlı bir gizli ordunun aktif olduğunu ve bu ordunun hâlâ görevli sayıldığını açıkladı. Andreotti bu esnada, Gladio'nun tüm Avrupa ülkelerinde faaliyet gösterdiğini ve göstermekte olduğunu, NATO'nun da bu yapılanmaların komutasını elinde bulundurduğunu da ifşa etti. Andreotti, Gladio'nun faaliyet ettiği ülkelerin hükümet başkanlarının Soğuk Savaş boyunca bu gizli ordunun varlığından haberdar olduğunun altını da çizdi.

Sosyalistler'den eski başbakan Bettino Craxi, Gladio'nun varlığından kesinlikle haberi olmadığını söyleyerek Andreotti'yi yalanladı. Ancak, başbakanlığı döneminde Gladio'ya ilişkin bir belgeyi imzaladığı ortaya çıkınca bunun doğru olmadığı anlaşıldı. O zaman Senato Başkanı olan eski başbakan, Cumhuriyetçi Parti'den Giovvani Spadolini, bu konuda hiçbir şey “hatırlamadığını” ifade etti.

Andreotti'nin sözlerini doğrulayan tek eski başbakan, dönemin Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga oldu. Cossiga, Gladio'nun eskiden bir üyesi olduğunu, bundan da gurur ve mutluluk duyduğunu sözlerine ekledi. Bu açıklama üzerine, Cossiga'nın dokunulmazlığının kaldırılarak “vatana hıyanetten” yargılanması çağrısında bulunuldu. Senato'ya ifade vermeyi reddeden Cossiga, sonunda 1992'de, döneminin bitmesine üç ay kala istifa etti.



SONUÇSUZ KALAN BİR DARBE GİRİŞİMİ: TORA TORA

1968'de sol partiler yeniden başarı kazanınca 1970'te Tora Tora adıyla yeni bir darbe planı yürürlüğe kondu. Bu plana göre, siyasetçilerin önemli bir kısmı bir anda tutuklanacak ve Savunma Bakanlığı işgal edilecekti. İşçi sınıfının yoğun ve siyasi olarak güçlü olduğu yerlerde olası tepkileri bastırmak için hazırlıklar da yapıldı. Ancak, darbenin gerçekleştirileceği saatlerde, 8 Aralık 1970'te plan son anda durduruldu. Öyle ki, ellerinden kelepçelerle radyo-televizyon merkezlerine yürütülen askeri mangalara zor ulaşıldı ve “dur” emri verilebildi. 1990'larda ifadesi alınan İtalyan mafya patronlarından bazıları, darbeden son anda vazgeçilmesinin nedenini Sovyetler'in plandan haberdar olmasını ileri sürdü. Gladio yapılanmasıyla ilgili soruları cevaplamak zorunda kalan üst düzey yetkililer, suçu hep ABD ve NATO'nun üzerine attı. “Onlar emretti, biz yaptık” deyip işin içinden çıktılar. Ancak, ABD'nin bazı görevlilerin Gladio'yu desteklemesine rağmen, bazı Demokrat ve hatta Cumhuriyetçi senatörlerle, gazeteciler ve bazı siviller, bu tarz operasyonları sert biçimde sorguladı ve eleştirdi. 1975-76 döneminde CIA ve FBI'in yasadışı faaliyetlerini araştıran Demokrat Partili Otis Pike'ın başkanlığını yaptığı komite, Gladio'ya uzanan bazı ipuçlarına ulaştı. Örneğin, Roma Büyükelçisi Graham Martin kanalıyla İtalya'nın Hıristiyan Demokratlar Partisi'ne rüşvetler, bağışlar ve başka kanallarla milyon dolarları bulan para aktarımı yapılmıştı. 1963-1970 arası iki kez darbe girişimi atlatan İtalya, 1970'lerden sonra ise sürekli suikastler, bombalamalar yani Kurşun Yıllar'ı yaşayacaktı.


Aldo Moro'nun öldürülmesi

1978'de eski başbakan, Hristiyan Demokrat Partisi (DC) eski lideri Aldo Moro Roma'da kaçırıldı. O zamana kadar, aşırı solcu Kızıl Tugaylar (Brigate Ross) örgütünün birçok üyesi ve tüm liderleri yakalanmıştı. Moro'yu kaçıranların İkinci Kızıl Tugaylar olduğu açıklandı. Moro'nun cesedi, 55 gün sonra bir arabada bulundu. Moro'nun hedef seçilmesi çok ilginçtir. Çünkü, Moro eski bir Gladio kurucusu olmaktan, solun da saygı duyduğu, ılımlı ve demokrasi yanlısı bir siyasetçiye dönüşmüştü. Yani Gladiocular arasında bir kopuşu, insanların değişip farklılaşabileceğini simgeliyordu. İkincisi, Moro'yu öldürerek Kızıl Tugaylar, en büyük cezayı Komünist Parti'ye verdiler. Bu parti'nin oyları düştü ve bir daha iktidara gelemediler. Bu nedenle Kızıl Tugaylar'a, bazı Komünist Partililer “Hata yapan yoldaşlar” demiştir. 1979'da Kızıl Tugaylar'ın fikir babası olmakla suçlanan ve örgütle bağlantısı kanıtlanamayan Marksist filozof Antonio Negri, 1979'da Moro cinayeti ile tutuklandı. Ancak, bir yıl sonra beraat etti. Buna rağmen Negri, yıllarca hapiste kaldı.


Toplumsal tepkiler Gladio'yu bitirdi

İtalya'da siyasi fırtınanın patlak verdiği 24 Ekim 1990 günü, NATO'nun Belçika'daki merkezinde Gladio'nun varlığı teyit edilebilen son toplantısı yapıldı. Ekim 1990'da Senato'da açıklanan rapor kısa bir süre sonra basına sızdı. La Stampa gazetesi, rapor hakkında “siyasi kavgada bir alet olarak kullanılmak üzere gizli bir ordu kurulması ve bu ordunun yıllarca perde arkasından bir savaş yürütmesine göz yumulması hiçbir mantıkla açıklanamaz” yorumunu yapmıştı. Aynı günlerde, Komünist Parti tarafından Roma'nın merkezinde düzenlenen bir yürüyüş düzenlenmiş ve yürüyüşe katılan yüzbinlerce insan “Gerçeği Talep Ediyoruz” sloganını kullanmıştı.

Gerçeğin ne olduğunu öğrenmek için sonraki aylarda bir yandan savcılar ve senatörler, bir yandan da gazeteciler müthiş hummalı bir çalışma yürüttü. Il Gazzettino muhabirlerinin, bir istihbarat üzerine bir kilisenin bahçesinde kazı yapmaya başlaması ve burada saklı silahlar bulması gibi çarpıcı olaylar da yaşandı. Bu arada, İtalyan askeri gizli servisinin başında olan Amiral Fulvio Martini, binbir bahane ile Senato'nun talep ettiği belgeleri teslim etmiyor, soruşturmanın aksaması için elinden geleni ardına koymuyordu. Buna rağmen, Senato Komisyonu 1994'e kadar elinden geldiğince delil topladı. Sonunda 370 sayfalık bir raporu kamuoyuna sundular. Raporda, ülkenin yaklaşık 40 yıldır “bir cephe gibi” yaşadığı söyleniyordu. Komisyon, “40 yıllık bu dönemi şekillendiren gerilimin elbette sosyal ve dolayısıyla iç kaynakları vardır. Ne var ki, bu tip gerilimlerin bu kadar uzun süreli olarak yaşanması ve bu denli trajik boyutlara taşınması, gerçeklerin ortaya çıkmasının defaatle engellenmesi, eğer iç siyasi düzene istenildiği gibi yön verilmesi için bazı yerli ve yabancı mihraklar tarafından bu denli büyük çaba gösterilmeseydi mümkün olamazdı” diyordu. Ancak Komisyon, bu iç ve dış mihrakların kimler olduğunu ve hangi olayların arkasında olduğunu detaylandırmıyordu. Komitedeki sosyalist ve komünist senatörlerle, sağcılar farklı tavırlar alıyor ve bu nedenle gerçekler gene karanlıkta kalıyordu. 1995'te sosyalist Giovanni Pelegrini başkanlığında yeni bir Senato Araştırma Komisyon kuruldu. Bu Komisyon Haziran 2000'e kadar çalışmaya devam etti. Bu tarihte 326 sayfalık yeni bir rapor Senato'ya sunuldu. Bu son raporda, “Gladio'nun, CIA, İtalyan askeri gizli servisi ve İtalyan sağcı teröristlerle beraber “iç düşmanlara” karşı savaş yürütüldüğü kaydediliyordu. Komite, İtalyan tarihine damga vuran katliamlar, bombalamalar, suikastler, askeri manevralar, İtalya devletinin içerisindeki isimler tarafından, kimi zaman Amerikan istihbaratı bağlantılı bazı adamların desteğiyle veya bilgisi dahilinde gerçekleştirimiştir” diyerek faaliyetlerini noktaladı.




٪d سنوات قبل
default-profile-img