|

Kadınların ev işi derdi yok

Sosyal hayatın içinde yer alan Ummanlı kadınların ev işiyle uğraşma ya da yemek yapma gibi dertleri yok. Yemekler daha çok dışarıdan sipariş edilirken, ev işini ise göçmen kadınlar yapıyor. Genellikli 7-8 çocuklu Ummanlı ailelerde kadının en önemli görevi annelik.

Umman Çiçek ve Hançer - 3 / Fatma K. Barbarosoğlu
00:00 - 23/04/2010 Cuma
Güncelleme: 01:32 - 23/04/2010 Cuma
Yeni Şafak
Kadınların ev işi derdi yok
Kadınların ev işi derdi yok

Ummanlı kadınların sosyal hayattaki konumuna tanıklığımız ilkin kaldığımız oteldeki kadın polisler ya da askerlerle başladı. Bizim hava komandocularının kıyafetlerini düşünün. İşte kadın polisler bu kıyafetlerden giymiş. Üzerindeki ceketler dizin hemen üstünde. Başlarında başörtü var.Başörtüsünün üzerinde bandanaya benzeyen bir aksesuar var.

OTEL HİZMETİNİ ASYALILAR YAPIYOR

Otelin lobisinde hizmet eden Hintli ya da Endenozyalı kızların ise başı açık üzerlerindeki kaftanın ve içindeki elbisenin yırtmacı neredeyse belin hemen altında bitiyor.

Umman'da toplu taşıma aracı yok. Kadınlar gayet rahat araba kullanıyorlar. Hatta orada yaşayan Türklerin ifadesine göre dünyanın başka hiçbir yerinde rastlanmayan geri geri park etme becerisine sahip Ummanlı kadınlar.

MARKETE GİTMEK ERKEK İŞİ

Ummanlı kadınlar ne ev işi ne de yemek yapıyorlar. Ev işini göçmenler yapıyor. Ummanlı kadınların sadece çocuklarının annesi olduğu vurgulanıyor. Genellikle 7-8 çocuk sahibi Ummanlı aileler. Yemek yapılmıyor.Yemek genellikle dışarıdan siparişi ediliyor.

Marketlere erkekler gidiyor.Kadınlar gitse bile poşetleri içini doldurmak ya da taşımak ile asla ilgilenmiyorlar.Bu işler erkeklerin görevi.

Genç kuşak arasında çok eşlilik yaygın değil. Ancak özellikle çölde ikiden dörde kadar çok eşlilik devam ediyor.

BAŞÖRTÜLÜ HER İŞTE ÇALIŞABİLİYORLAR

Umman'da kadınlar başörtüleri ile her işi yapabiliyor. Sultan Kabus'un kadınlar için bütün kapıları açmış olmasına rağmen kadınlar çalışmayı değil aile içinde olmayı tercih ediyor.Çünkü çocuklarının annesi olmayı çok önemsiyorlar ve temel eğitimin ancak ailede verileceğine inanıyorlar. Hayatın yavaş ve durgun akışında insanlar mutlu. Körfez ülkelerinde yapılan bir araştırmaya göre en mutlu insanlar Umman'da yaşıyor.


OKUMA YAZMA ORANI DÜŞÜK

Ama nostalji her zamanda ve mekanda tükenmeyen bir hazine olmaya devam ediyor. Mesela Maskat Büyükelçisi Hayri Erol'un sekreteri Zehra Ağca Maskat'a geleli 1,5 yıl olmuş. Caddelerin sakinliğinden hayatın durgunluğundan bahsedeceği zaman kendisinden önce gelenlerin “Esas sen birkaç yıl önce gelecektin. Hayat çok değişti. Çok karmaşıklaştı” dediğinden bahsetti. Kadınların okuma oranı düşük olmakla birlikte genç kuşak, eğitim için yurt dışını tercih edebiliyor.


Giysilerini tütsülerle kokulandırıyorlar

Umman'da yanınızdan geçen insanlar arkalarında mis gibi çiçek koksusu bırakır. Kadınlar abayalarını mis gibi tütsülerle kokulandırır.





Hem tatil yapıyor hem para kazanıyoruz

Onca Tapınç Uğurlu, eşinin görevi nedeniyle bulunduğu Maskat'taki yaşamı, “Trafikte korna çalınmaz, araçlar yayalara yol verir. Hanımlara ve çocuklara saygı çoktur”sözleriyle özetliyor.


Onca Tapınç Uğurlu, Boğaziçi Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra Türkiye'de bir çok alanda çalışmış. Eşinin Umman'a üniversiteye davet edilmesi üzerine yerleştikleri Maskat'ta ikinci üniversitesini okuyan Uğurlu şehirdeki günlük hayatı anlattı.

Umman'da yaşamaya nasıl karar verdiniz?

Altı yıl önce Maskat üzerinden Mombasa'ya hareket ettiğimizde bu şehrin beyaz evleri ve temizliği beni etkilemişti. Uçak yükselirken sanki aşağıda bir masal şehir vardı.Eşime üniversite için teklif geldiğinde kabul etmesini benim için sorun olmadığını söyledim.Ve buraya geldik.İlk andan itibaren,sakinliği,temizliği insanların sıcaklığı, Türklere karşı cana yakın tavırları bizi büyüledi.

İzlenimlerini dinlediğimiz herkes Maskat için masal şehir diyor neden?

Suç oranının az olduğu, günün gecenin herhangi bir saatinde sokakta çantanız kolunuzda rahatça yürüyebileceğiniz bir şehir Maskat. Çantanızı alış-veriş yaptığınız yerde, otomobilinizde bıraksanız bile dönünce yine yerinde bulabiliyorsunuz. Yine otellerin giriş kapılarında güvenlik kapısı ve arama yok. Diğeri de kuyumcular. Vitrinlerinde 22 ve 24 ayar anneannelerimizin dantel örtüleri gibi islenmiş altınların sergilendiği dükkânlara kapıyı açarak giriyorsunuz. Satış görevlisi beğendiğiniz modellerle baş başa bırakıyor, sonra diğer müşteriyle ilgileniyor. İlk şahit olduğumda çok şaşırmıştım.Bunların yanı sıra şehrin mimari dokusu insanı çok etkiliyor.

Yatay bir mimari hakim. Bunun sizin üzerinizdeki etkilerinden bahseder misiniz?

Beyaz veya açık krem rengindeki binalar düğüne giden bir gelin güzelliyle karşılar sizi . Evleri adeta bir deve kervanını andıran tepeler kucaklar . Maskat'ta şehrin bittiği noktada tepelerin başladığına şahit olursunuz. Bir kaldırım arkadaki tepenin eteğiyle bitişiktir. İleride gördünüz beyaz evin arkası bir kayaya, o da bir tepeye yaslanmıştır. Dört yıl önce Maskat'ta daha çok tepe vardı. Onlar yeni yolların yeni binaların altında artık. Şehir hızla gelişiyor, yapılaşıyor, büyüyor ve tüm bunlar insanların hayatını hiç etkilemeden adeta fark ettirilmeyen bir hızla ve sessizlik için yapılıyor.

Karmaşık İstanbul trafiğinden sonra buradaki sakinlik size iyi gelmiş olmalı…

Maskat'ta hayat sakindir, trafik, acele koşuşturmaca yoktur. Korna çalınmaz. İnsanlar birbirlerine trafikte yol verirler. Eğer yaya iseniz, karşıdan karşıya geçmek için sizi beklerken gördükleri anda araçlar durur ve yol verirler. Kadınlara, çocuklara, çocuklu hanımlara anlayış ve saygı çoktur.

Umman nüfusunun üçte birini yabancılar oluşturuyor. Göçmenlerin birbiri ile iletişimi nasıl?

Burada İngilizler, Amerikalılar, Hintliler, Filipinliler, Faslılar, Cezayirliler, Iraklılar, Ürdünlüler, Pakistanlılar var.Farklı kültürler, inançlar, farklı yasamlar birbirlerine saygı bir bicimde huzur ve barış içerisinde yasarlar. Budist ve Hindu tapınaklarına, kiliselere, camilere rastlarsınız. İnsanın olduğu her alanda da ibadet ve abdest alma yerleri mevcuttur.

Biz üç gün boyunca Maskat'ı daha ziyade bir tatil beldesi gibi gördük. Gündelik hayat nasıl?

Evet öyle. Üstelik tatil yaparken çalışıp para kazanıyorsunuz, öğreniminizi yapıp, çocuk yetiştiriyorsunuz. Burada dünyanın her yerinden gelen yabancıların buluştuğu bir yer var. Özellikle dalmaya ilgisi olanların defalarca geldiği bir yer. Maskat bir sahil şehri ve beş yıldızlı otellerin müşterileriyle, halk aynı sahil şeridini paylaşıyor.


Göçmenler içinde Türklerin durumu nasıl?

Türklere karsı sevgi son yıllarda gösterilen Arapça dublajlı Türk dizilerinin etkisiyle arttı. Türk olduğunuzu öğrenen bir Ummanlının söylediği ikinci şey İstanbul ve Nur(Gümüş ). Ihlamurlar Altında, Kurtlar Vadisi, Aliye dizleri de yayınlandı. Gitmeyenlerin çoğu daha şimdiden İstanbul'a aşık ve en yakın zamanda gitmek istiyorlar. Gidenler ise her tatil fırsatında bir daha gidiyorlar ülkemize. Bu dizilerle beraber başka diziler ve Türkiye ile ilgili belgeseller de yayınlansa daha iyi olacağını düşünüyorum. Dizilere sponsor olan firmalar burada satış yapsalar kesinlikle başarılı olurlar. Bu diziler Türk ürünlerinin tanıtımı için çok iyi reklam fırsatı.

Umman'da giyim kuşam nasıl?

Giyim konusunda da farklı kültürlere saygı hakim. Sahilde abayalarını giymiş Ummanlı hanımları eşleriyle çocuklarıyla mangal-piknik yaparken kahvelerini yudumlarken görürsünüz, ayni karede bikini ve mayolarıyla güneşlenen yabancılar da vardır.


-BİTTİ-



14 yıl önce