|

Koalisyon kâbusuna ilaç Başkanlık Sistemi

Türkiye''de Demokrat Parti''nin tek başına iktidar olduğu 1950-60 arası dönem, Adalet Partisi''nin 1965-71 dönemi, Anavatan Partisi''nin 1983-89 dönemi ve 2002''den sonraki AK Parti iktidarında ülke ekonomik anlamda büyüdü Bu tablo güçlü bir iktidarın ülkede siyasi ve ekonomik istikrarı sağlayabildiğini gösteriyor. Türkiye''ye enerji kaybettiren koalisyon dönemleri gözönüne alındığında ''parlamenter rejim'' yerine Başkanlık çözümü daha da anlamlı hale geliyor

Cem Küçük
00:00 - 6/01/2013 Pazar
Güncelleme: 00:29 - 6/01/2013 Pazar
Yeni Şafak
Koalisyon kâbusuna ilaç Başkanlık Sistemi
Koalisyon kâbusuna ilaç Başkanlık Sistemi

Temsili demokrasinin üç çeşit uygulanma biçimi var. Parlamenter sistem, başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi. Türkiye bir İngiliz modeli olan parlamenter sistemi uyguluyor. Her sistemin olduğu gibi parlamenter sistemin seçim sonuçlarında ortaya çıkan çeşitli arızaları var. Koalisyonların kurulması, baraj sistemi olması bunlardan bazıları. Örneğin yüzde 5 baraj sisteminin olduğu yerde yüzde 2 ya da 3 alan partilerin Meclise girememesi, temsil edilememesi ister istemez bazı sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Her ülkenin kendine ait belirli yapısal özellikleri var. İngiltere kendi yapısına uygun olan parlamenter sistemi uygularken, ABD kurulduğu günden bu yana Başkanlık Sistemi''yle yola devam ediyor. Fransa ise yarı başkanlık sisteminin kendisi için uygun olduğunu düşünüyor.

Türkiye''de Turgut Özal''dan beri başkanlık sistemi tartışması yapılıyor. Özal''ın daha başbakanken Türkiye için en uygun modelin başkanlık sistemi olduğunu söylediği biliniyor. Süleyman Demirel, Tansu Çiller gibi siyasiler de 1990''larda benzer görüşleri dile getirmişlerdi. Şimdilerde Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlık sistemi üzerinde duruyor ve ''Bunu düşünelim'' diyerek meselenin etraflıca tartışılmasına zemin hazırlıyor.

Başbakanın bu çıkışına belirli kesimler de ülkenin tek adam tarafından yönetileceği ve demokrasinin zedeleneceğini iddiasıyla karşı çıkıyorlar. O zaman akla şu soru geliyor: Başkanlık sistemi gerçekten tek adam yönetimi mi? ABD''ye bakarsak hayır, bazı Latin Amerika ülkelerine göre evet.

Bu yazı dizisinde Başkanlık sisteminin ne olduğunu, tartışılan yönlerini ve dünyadaki uygulamalarını inceleyeceğiz. Nasıl bir model olduğuna da siz karar vereceksiniz.

Güçlü iktidarlar hep kazandırdı

Türkiye, çok partili hayata geçtiği 1946 yılından bu yana ekonomik, sosyal, siyasi çeşitli sıkıntılar yaşadı. Bu sıkıntılar tek partinin iktidar kurduğu dönemlerde daha belirgin oldu. Demokrat Parti''nin tek başına iktidar olduğu 1950-60 arası dönem, Adalet Partisi''nin 1965-71 dönemi, Anavatan Partisi''nin 1983-89 dönemi ve 2002''den sonra iktidara gelen AK Parti iktidarın Türkiye ekonomik anlamda büyüdü.

Ekonomik anlamdaki büyüme siyasi, askeri, eğitim ve sosyal meselelerde de önemli yol alınmasını sağladı. Elbette ki bu dönemlerde her şey gülük gülistanlık olmadı ama koalisyon dönemleriyle kıyaslanınca aradaki uçurum net bir şekilde görülür.

1970-80 arası, 1991-2002 arasında Türkiye''de hep koalisyonlar vardı. Koalisyonların biri kuruluyor, diğeri bozluyordu. Siyasi istikrasızlık almış başını gitmişti. Parlamenter sistemin en büyük açmazı bu koalisyonlardı. 2010 yılında İngiltere''deki seçimlerde hiçbir parti tek başına hükümet kuracak oyu alamadığı için koalisyon kurulmuştu. İngiltere gibi parlamenter sistemin atası bir ülke bile ''acaba başka hükümet biçimleri olabilir mi'' sorusunu günlerce tartışmıştı. Parlamenter sistemin koalisyon riski taşıması dışında, yasama ve yürütme organlarının birbirine geçmesi sonucu kuvvetler ayrılığı prensibini ortadan kaldırdığı da ana eleştiri noktası olarak göze çarpıyor.

Başkanlık sistemi 1787 tarihli Amerika Birleşik Devletleri Anayasası''nın kabul ettiği bir hükümet biçimidir. ABD''nin kurucu babaları olan John Adams, Benjamin Franklin, Alexander Hamilton, John Jay, Thomas Jafferson, James Madison ve George Washinton''ın 1787 yılında Philedelpia''da toplanıp uzun müzakereler sonucu üzerinde anlaştıkları bir sistemdir.

BAŞKANLIK NASIL ORTAYA ÇIKTI?

1776 yılında Kurucu Babalar Bağımsızlık Bildirgesi''ni kabul ettiler. Kendi ülkeleri için İngiliz Parlamentosu''ndan ziyade yeni bir model üzerinde anlaşmaya vardılar ve tek yapılı yasama erkini oluşturan Konfederasyon Maddeleri (Articles of Confederation) üzerinde anlaşmaya vardılar. Daha sonra on üç koloni ikinci Kongre''ye yeni bir isim verdiler: Konfederasyon Kongresi (Congress of the Confederation).1787''de bunun yerini Anayasal Konvansiyon (Constitutional Convention) aldı. Anayasal Konvansiyon yeni bir hükümet biçimi seçmekle yetkilendirildi ve delegeler bu iş için George Washington''u seçtiler. Ortaya Amerika Birleşik Devletleri Anayasa''sı ve haliyle Başkanlık sistemi çıktı.

YASAMA VE YÜRÜTME APAYRI

Yasama, yürütme ve yargı organları arasında kesin bir ayrıma ve dengeye dayanan, yasama ve yargı organlarının demokratik denetimi içinde, yürütmenin iktidar olanaklarını genişleten bir hükümet sistemidir.

Başkanlık sisteminde yasama ve yürütme kuvvetleri birbirinden mutlak bir şekilde ayrılmış iki organa verilmiştir. Bu organlar karşılıklı olarak birbirinden, gerek kaynak bakımından, gerek varlıklarını sürdürme bakımından bağımsızdır. Yani yasama ve yürütme organları ayrı ayrı seçilir ve seçildikten sonra da birbirlerinin varlıklarına son veremezler. Bu organların anayasal sistem içinde güçleri de birbirine eşit veya az çok dengelidir. Hükümet üyeleri başkan tarafından seçilir ve azledilir. Başkan hükümet üyelerinin düşüncelerine uymak zorunda değildir. Hükümet üyeleri yasama organı içinden Başkan tarafından seçilebilir ancak seçildikten sonra yasama organı üyeliklerini sürdüremezler.

Temel soru işaretleri

Başkanlık sistemine yönelik çeşitli eleştiriler varS ve bunların belli başlı noktaları şöyle:

Otoriter rejime olan eğilim: Bazı siyaset bilimciler başkanlık sisteminin anayasal olarak istikrarlı olmadığını söyler. Fred Riggs gibi bazı siyaset bilimcilere göre başkanlık sistemine geçmeye çalışan hemen hemen her ülkede bu sistem otoriter rejime dönüşmüştür.

Kuvvetler ayrılığı: Başkanlık sisteminde başkan ve yasama meclisi iki paralel yapı şeklinde çalışır. Siyaset bilimciler bu durumun istenmeyen siyasi çıkmazlara neden olacağını ve başkan ve yasama meclisinin birbirlerini suçlamalarına sebep olacağını söylerler. Devlet başkanı veya meclis karşılıklı olarak birbirlerini suçlayarak mesuliyetten kaçabilirler.

Liderlik değişiminde engeller: Devlet başkanı görev süresi dolmadan görevinden alınamaz. Bu konuda Juan Linz şöyle demiştir: ''Başkanlık sisteminde tehlike görev süresinin esnek olmamasıdır. Bu süre boyunca kazananlar ve kaybedenler çok net bir şekilde belirlenir ve kaybedenler 4-5 yıl yönetime en ufak bir müdahaleleri olmadan beklemek zorundadır.''

Ülkelerin siyasi geleneklerine göre farklılıklar: Bazı uzmanlara göre başkanlık sisteminin tamamen kendisine özgü şartları olan ABD dışında istikrarlı bir demokrasi yarattığı görülmemektedir.

Hem yasamada hem yürütmede aynı kişi olmaz

qHollandalı ünlü siyaset bilimci Arendt Lijpart, Başkanlık sistemini asli ve tali özellikleri olmak üzere ikiye ayırıyor:

''Başkanlık''ın asli özellikleri

a) Yürütme organı tek kişiliktir

b) Başkan, halk tarafından belli bir süre için seçilir. Bu süre hiçbir biçimde parlamento tarafından kısaltılamaz ve fesh edilemez.

c) Başkan, yasamanın güvenine dayanmaz.

''Başkanlık''ın tali özellikleri

a) Başkan yasama organını feshedemez.

b) Aynı kişi hem yürütmede, hem yasamada görev alamaz.

c) Başkan, yasama organının çalışmasına katılamaz.

Özel çoğunluk vetoyu aşabilir

Başkanlık sisteminin iyi işlemesi için gerekli olduğu ileri sürülen koşullar da vardır. Onlar da şöyle sıralanabilir:

Başkanın yasama organını feshetme yetkisi olmamalıdır.

Başkana yasaları veto edebilme hakkı tanınmalıdır. Başkanın vetosu da yasama organının özel çoğunluğu tarafından aşılabilmelidir. Örneğin 3/5 veya 2/3 gibi.

Başkan yasama organının üyesi olmamalıdır.

Diğerlerine göre 4 temel avantajı var

Başkanlık sisteminin diğerlerine göre dört ana avantajı var:

Doğrudan yetki: Başkanlık sisteminde başkan doğrudan halk tarafından seçilir. Bazılarına göre bu; devlet başkanının gücünü dolaylı yollardan göreve getirilen liderlere kıyasla daha meşru kılar. ABD''de devlet başkanı halk oylamasından hemen sonra toplanan Seçiciler Kurulu tarafından seçilir.

Kuvvetler ayrılığı: Başkanlık sisteminde başkanlık ve yasama meclisi iki paralel yapı olarak işlev görür. Bu sistemin destekçilerine göre; böylelikle her iki birim birbirini karşılıklı olarak denetleyerek suistimalin ve makamın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur.

Hızlı karar mekanizması: Güçlü yetkilerle donatılmış bir başkan değişiklikleri ivedilikle işleme koyar. Bazılarına göre kuvvetler ayrılığı, sistemi yavaşlatır.

İstikrar: Sabit bir görev süresi olan devlet başkanı her an değişebilecek bir başbakana kıyasla daha istikrarlı bir ortam temin edebilir.

Gelenek yoksa otoriterleşme riski mevcut

Başkanlık sistemine yönelik çeşitli eleştiriler şu başlıklarda toplanabilir:

Başkanlık sistemi daha çok iki partili sistemlerde yaşanıyor. Çok partili düzende ise istikrarsızlığa yol açabilir.

Başkan ve parlamento (Kongre) arasında farklı siyasal eğilimlerin çoğunluğu oluşturduğu durumlarda meşruiyet krizine yol açabilir.

Siyasal iktidarın tek elde toplanması demokratik geleneklerin olmadığı ülkelerde ''tek adamlık'' ile sonuçlanabilir.

''Kazanan her şeyi kazanır kaybeden her şeyi kaybeder'' ilkesinden ötürü muhalefet, yasadışı yollara itilebilir.

Yürütmenin mutlak hakimiyeti oluşabilir ve demokratik teamüllere sahip olmayan bir ülkede başkanın partisinin çoğunluğundan oluşan yasama, yürütmeye tabi olarak hareket edebilir.

Kaynakça

Lijpart, Arendt; Electoral Systems and Party Systems: A Study of Twenty-Seven Democracies, 1945-1990. Oxford University Press, 1994.

Kuzu, Burhan; Her Yönü ile Başkanlık Sistemi, BKY (Babıali Kültür Yayıncılığı), 2011

Gözler, Kemal; Anayasa Hukukuna Giriş, Bursa Ekin Kitabevi Yayınları, 2004

Nelson, Dana D. (2008). Bad for Democracy: How the Presidency Undermines the Power of the People. University of Minnesota Press.

Sirota, David (August 22, 2008). ''Why cult of presidency is bad for democracy''. San Francisco Chronicle.

11 yıl önce