|

Kürtler Türkiye'yi bölgeye bağlayabilir

Kürtler Türkiye'nin bölgedeki temsilcisi olmaya hazır. Sadece Türkmenlere sahip çıkmaya endeksli bir dış politika şu an çökmüş görünüyor. Bu söylem hem Türkiye'nin kendi vatandaşlarını rencide ediyor hem de bölgede önünü tıkıyor

Akif Emre
00:00 - 6/12/2007 Perşembe
Güncelleme: 00:09 - 6/12/2007 Perşembe
Yeni Şafak
Kürtler Türkiye'yi bölgeye bağlayabilir
Kürtler Türkiye'yi bölgeye bağlayabilir

Dünyadaki güç dengelerinin hesaplaşma alanı haline Irak ve özelde Kürt bölgesindeki oluşumu birkaç faktöre indirgeyerek açıklamaya kalkışmak yanlışın en büyüğü olur. Bölgedeki gelişmeler sadece kimlik politikalarından ibaret olmadığı gibi petrole indirgemek de mümkün değil. Erbil-Kerkük hattında yaptığımız görüşmelerde Kürt yöneticilerin yaptıklarından emin ve mutlak haklılık psikolojisi içinde oldukları rahatlıkla gözlemlenebiliyor. Adeta mağduriyet psikolojisinden sonra elde ettikleri kazanımlar söylemlerinin tümünü meşrulaştırdığı izlenimi veriyor. Ne Kürt yöneticiler ne de bölgede yaşayan Kürtler elde ettikleri konumun kaçta kaçının gerçek ve kalıcı olduğunu düşünecek durumda değiller. Kürtlerin Saddam sonrası üzerlerindeki baskıyı kaldıran gelişmelerin reel politik olarak neye karşılık geldiğini kavramaları için zaman gerekiyor. Bu nedenle başta yöneticilerin, kendilerine karşı en küçük eleştiriyi Kürtlere karşı hasmane tavır olarak algıladıklarına tanık olunabiliyor. Bölge yönetimine Kürdistan denilmemesini bile varlıklarına karşı bir tehdit olarak algılayabiliyorlar. Kürt yöneticiler siyaset sosyolojisinin konusu olmayı da aşan bir durumla karşı karşıya olduklarını hala kavramamış görünüyor.

Bu arada Türkiye'nin bölgede iki açmazı var. Bunlardan biri “Türkmen kardeşlerimiz” söylemi diğeri ise PKK siyasetinin bölge siyasetinin tümünü belirliyor olması. Daha doğrusu bu iki konunun Türkiye'yi rehin alacak düzeyde ele alınması. Irakla ilgisini Türkmenlerle sınırlayan ve tüm stratejisini bu söylemle meşrulaştıran Türkiye aynı zamanda her şeyi PKK endeksli hale getirmekle de malul...

Türkiye Kuzey Irak'ta her yerde hissediliyor. Bir kere sokakta bol miktarda Türkçe levha ve konuşmalarla günlük hayatın içinde. Tarihi Erbil Kalesi son zamanlara kadar kale şehir olarak canlı idi ve bu haliyle de geleneksel Türk evinin ilginç örneklerini sunuyor.

Türkiye'yi Kuzey Irak'ta kimlerin temsil ettiğine bir bakalım. Bir kere uzun süredir askeri üs ve buradaki askeri birliği elinde tutuyor. Buradaki söylenti Kuzey Irak'taki üste 1800 kadar Türk askerinin bulunduğu yönünde.

İkinci olarak Erbil ve Süleymaniye'de Türk timleri bulunuyor. Bu timler anlaşma ile görev yapıyor, üniformalı olmasalar da rütbeli askerlerden oluşuyor. PKK faaliyetlerini araştırmakla görevliler.


İTHALATIN YÜZDE 60'I TÜRKİYE'DEN

Türkiye'yi burada temsil eden en etkin varlık işadamları. Burayla ticaret yapan, büyük inşaatları gerçekleştiren firmalar her yerde görülebiliyor. Bunun yanı sıra piyasada bulunan ihtiyaç mallarının büyük kısmı ya Türk malı veya Türkiye üzerinden geliyor. İthalatın en az yüzde 60'ı Türkiye'den. Türk okulları, uzun süredir Türkiye denilince bu kurumlar akla geliyor. Kerkük, Erbil ve Süleymaniye'de toplam 8 okul var. Bozulan Irak mozaiği herhalde bir tek okullarda devam ediyor. Arapların Erbil'e giremediği, Kürt olanların Musul'a gitmekten korktuğu ortamda farklı etnik kökenlilerin bir arada okuyabilmesi bile artık mumla aranır hale geldiği bir ülkede...

ABD'YE İHTİYACIMIZ YOK

Aslında, kimilerinin ismini anmaktan bile korktuğu Kuzey Irak'taki Kürtlerin Türkiye'ye bakışını iyi değerlendirmek gerekir. Başta da belirttiğim gibi bölgede oynanan oyunlar salt duygusallığa emanet edilemeyecek kadar çetrefilli ve bir o kadar da acımasız. Ne var ki bölge dışından gelen müdahaleler ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar sonuçta buranın kalıcı unsurlarıyla iş tutmak zorundalar. Bu noktada tarihi derinlik, kültürel payda daha geniş anlamda ortak medeniyet deneyimi devreye giriyor.

KUCAKLAYICI BİR DİL GEREKİYOR

Sokaktaki Kürtlerin Türkiye'ye bakışını yok sayan bir yaklaşım sergilendiğini daha somut kavrıyorsunuz. Bu anlamda Kürtler Türkiye'nin bölgedeki temsilcisi olmaya hazır. Sadece Türkmenlere sahip çıkmaya endeksli bir dış politika şu an çökmüş görünüyor. Bu söylem hem Türkiye'nin kendi vatandaşlarını rencide ediyor hem de bölgede önünü tıkıyor.

Türkmenler kadar Kürtleri, Arapları kucaklayan bir dil inşa edebilmeliydik. Şu anda bile ortalama bir Iraklı Kürt Türkiye'nin açacağı kucağa koşarak gelmeye hazır. Türkiye Kürtlere kendi temsilcisi olarak yaklaştığı oranda bölgedeki etkinliği şu ankinden çok daha fazla olacaktır. Yanlış politikalar Ortadoğu'nun en eski iki kavminin arasını bulmak için Amerika'dan yardım istemeye itti.


Zor günlerimizde bize yardım ettiniz, halk bunu unutmuyor

Erbil'in önemli dini isimlerden Molla Beşir Kürt yönetiminin Diyanet İşleri Başkanı konumunda. Rahat bir Türkçe ile konuşuyoruz. Din adamı ihtiyacını imam hatip enstitülerinden ve üniversitelerdeki Şeriat fakültelerinden karşıladıklarını belirtiyor. Hutbelerde yönetimin fazla bir müdahalesi olmasa da önemli gelişmelerde bazı talepleri olabiliyor. “Bizimle Türk askeri arasında çatışma olsun istemiyoruz. Türkiye zor günlerimizde bize yardım etti, halk bunu unutmuyor. Büyük devletler, batılılar Irak'ın parçalanmasını istiyor. Irak'ın birliği içinde federasyon olmasını istiyoruz. İşgalden sonra Saddam'ın cinayetlerinden on katı insan öldü. Bu cinayetleri Iraklılar yapamaz.”


Kürt yönetimi gerçekleri görebilmeli

Kuzey Irak bölgenin en güvenli alanı. Bu başarı Kürt yönetimine güven verse de bunun Amerikan desteğine bağlı olduğu biliniyor. Kürt yönetiminin retoriği bir yana bırakıp bölgenin gerçeklerini fark etmeden sağlıklı bir yapı oluşturmaları mümkün değil. Bunun en iyi farkında olan yine de sıradan halk. Amerika'nın kaç kez kendilerini yarı yolda bıraktığını, hatta Kuzey Irak'ta sükunet varsa bunun nedenini bu bölgede Amerikan askerlerinin olmamasına bağlayanlar az değil. Kürtler, bölgedeki sorunların Türkiye'nin Kürt kimliğini tanıması ya da Kürdistan kelimesini kullanmasıyla çözülecek kadar basit olmadığını, Türkiye de kendi kaygıları adına buranın kadim gerçeğini, kültürünü karşısına alarak meseleleri çözemeyeceğini anlaması gerekiyor.


Alfabe Kuzey Irak için yol ayrımı olacak

Kuzey Irak'taki Kürt yönetiminin yönünü nereye doğru çevireceği sorusunun cevabı alfabe meselesinde yatıyor. Irak'ın bütünlüğünü korumak, Kürtlerin İslam kültür birikimiyle bağlarını canlı tutmak konusunda önemli bir karar olarak duruyor. Geçen yıl çıkan haberlere göre aşamalı olarak Latin alfabesine geçme kararı alınmıştı. Bu amaçla bazı okullarda deneme uygulamasına geçildi. Latin harfleri yavaş yavaş yaygınlaştırılsa da hâlâ eğitim alanında Arap alfabesi kullanılmaya devam ediyor. Latin alfabesine geçilmesi konusunu KDP Merkez komitesinden Safin Dizayi'ye sorduğumda, “Bu akademik çevrelerde tartışılıyor. Siyasi olarak değiştirilmesi yönünde bir karar alınmadı” şeklinde cevap verdi. Anlaşılan o ki, niyetleri değiştirme yönünde olsa da pratik kaygılarla ertelenmiş görünüyor. Alfabenin değişmesi Kürtleri sadece Irak'tan koparmakla kalmayacak kendi tarihi, hafızası ve ortak kültürden de koparacak. Kürt yönetiminin bu yönde atacağı adım, Kürtlerin sekülerleştirilerek dönüştürülmesi anlamına gelecek.

- BİTTİ-


16 yıl önce