|

Latin Amerika''nın yükselişi

Doğal kaynak bakımından dünyanın en zengin bölgelerinden biri olan Latin Amerika, 21. Yüzyıl'da kaostan kurtulup yeniden dünya sahnesinde yer almaya başladı. Ekonomik, sosyal ve siyasal yükselişe geçen Brezilya, Kolombiya, Peru, Ekvador, Meksika, Şili, Arjantin'de milyonlarca insan yoksulluk sınırından yukarıya çıktı.

Hasan Türk
00:00 - 4/11/2013 Pazartesi
Güncelleme: 21:35 - 3/11/2013 Pazar
Yeni Şafak
Latin Amerika''nın yükselişi
Latin Amerika''nın yükselişi
Latin Amerika coğrafi olarak bize uzak olsa da birçok yönden ortak özelliklerimiz var. Bölge ne yazık ki uzunca bir zaman istikrasız bir görüntü çizdi. Ancak son on yıldır başta Arjantin ve Brazilya olmak üzere birçok ülke silkindi ve yepyeni kalkınma programlarıyla yeniden dünya sahnesinde yerlerini aldılar. Bugün başladığımız yazı dizimiz Latin Amerika'nın siyasal ve ekonomik hayatı kadar sosyal yaşamı ve tarihsel backgroundlarını da masaya yatırıyor. Yazı dizisini Kolombiya'nın Pontificia Bolivariana Üniversitesi'nde yüksek lisans yapan ve Autonoma Latin Amerika ve Medellin Üniversiteleri'nde Uluslararası İlişkiler dersi veren Hasan Türk hazırladı. Kolombiya'da yaşayan Hasan Türk'ün bilgileri sadece teorik düzlemde değil aynı zamanda bire bir tecrübeleri de yansıtıyor. (Cem Küçük)

Ülkemizde Latin Amerika denince akla gelenler kısaca şöyle denebilir: bir yandan Brezilya karnavalları, hareketli Latin dansları ve müziği, tropikal iklimi, amazonları, futbolu, renkli ve neşeli halkı ve kültürü. Diğer yandan askeri darbelerin sık yaşandığı, muz cumhuriyetlerinin bulunduğu ve siyasi edebiyatta çok kullanılan Amerika Birleşik Devletlerinin Arka Bahçesi - Patio Solar- tabiri akla gelir. Kıta 1492 yılında ünlü kaşif Kristof Kolomb tarafında yanlışlıkla keşfedildi, Kolomb Hindistan yerine yanlışlıkla Amerika Kıtası'na geldi.

ESKİ MEDENİYETLER YOK OLDU

İspanyol ve Portekiz Krallıkları kıtaya geldiğinde ABD topraklarında Kızılderililer yaşıyordu. Orta ve güneyde ise ünlü Maya, Aztek ve Inka medeniyetleri bulunuyordu. Fakat İspanyol ve Portekizliler güçlü ordularıyla geldiklerinde 25-30 yıl gibi kısa bir sürede asırlık bu medeniyetleri ortadan kaldırdı, milyonlarca insanı katletti. Kıtanın altın, gümüş ve diğer değerli madenlerini Avrupa'ya taşıdılar. Afrika'dan milyonlarca insanı köle olarak çalışmaları için getirdiler.

İLK BAĞIMSIZ ÜLKE EKVADOR

Zamanla bu yeni kıtada, Latin Amerika'da doğup, büyüyen, İspanya ve Portekiz'le bağı kesilen yeni nesiller Fransız Devrimi'nden de etkilenerek bağımsızlık savaşları vermeye başladılar. Bu yeni nesiller arasında en önemli isimler kuşkusuz, bağımsızlık fikrini getiren Francisco de Miranda ve bölgeye bağımsızlığı getiren Simon Bolivar, Arjantin'li Jose de San Martin vardı. 1800'li yıllardan itibaren Simon Bolivar liderliğinde, özellikle şimdiki Venezuela, Kolombiya, Peru ve Ekvador ülkelerinde küçük çaplı başkaldırmalar yaşanmaya başlandı. İlk bağımsızlığa kavuşan ülke 1809'da Ekvator oldu. Daha sonra 1810'da Venezuela, Arjantin ve Kolombiya, en son bağımsızlığa kavuşan ülke ise 1902 yılında ABD'nin de yardımıyla Küba oldu. Portekiz Krallığı sömürüsünde bulunan Brezilya ise 1822 yılında bağımsızlığına kavuştu.

SÖMÜRGECİ DEVLET: ABD

21. Yüzyıl'da Latin Amerika'da sömürgecilik yeni modern haliyle devam ediyor. Bu bölgenin yeni sömürgeci devleti ise -Destino Manifiesto- Açık Kader (Manifest Destiny) ideolojisine sahip Amerika Birleşik Devletleri. Aslında Amerikalılar 1823 yılında - doctrina Monroe - Monreo Doktrin'iyle bölgeye olan ilgisini açık şekilde ortaya koymuş, Avrupa'ya net bir şekilde 'Amerika kıtası, Amerikalılarındır' diyerek, bütün kıtanın kendilerine ait olduğunu açıkça ilan etmişti. 1903 yılında ABD ilk hedefine ulaşarak ekonomik, kültürel, askeri ve coğrafi konudan çok stratejik bir konumda olan Panama'yı Kolombiya'dan 25 milyon dolar gibi cuzi bir miktara satın aldı. ABD'nin II. Dünya Savaşı'ndan sonra, bölgeye bakışı tamamıyla Patio Solar, yani Arka Bahçe oldu.

ABD darbeleri destekliyor

ABD, Soğuk Savaş döneminde, Latin Amerika ve Karayip (Orta Amerika) ülkelerinde onlarca askeri darbeye bazen açık, bazen ise gizli bir şekilde destek verdi.Darbeyi yapan asker ve komutanların çoğu Güvenlik İşbirliği Batı Yarımküre Enstitüsü'nde eğitim görmüştü. Enstitü 38 yıl boyunca 23 Latin ülkesinden 60.000'e yakın üst düzey polis ve asker burada eğitim almıştır. Kısaca bu okuldan mezun olup daha sonra kendi ülkelerine döndüklerinde 10'u Cumhurbaşkanlığına, 38'i Savunma Bakanlığı'na, 71 Genelkurmay Başkanlığı'na kadar gelmiştir. Halen Latin Amerika üst rütbeli askerler, bu enstitüde eğitim almaya devam etmektedir. 2012 yılında CIA, eski Başkan Nixon dönemindeki bazı dosyaları halka açtığında, ABD başkanının açık bir şekilde Şilili diktatör Pinochet'e yardım ettiği de ortaya çıktı.

Türkiye ve 'el Turcolar'

Ülkemizin bölgeyle siyasi ilişkilerine bakıldığında, 1850'li yıllardan itibaren Osmanlı Devleti zamanında başladığını göreceğiz. Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan itibaren de Arjantin, Meksika, Şili ve Brezilya gibi ülkelerle siyasi ilişkilerimizin devam ettiği görülüyor, ama siyasi ve ekonomik alanda son yıllara kadar güçlü bir ilişkimiz olmadı. Latinler el turco tabirini bir buçuk asırdır kullanıyorlar, fakat bu tabirde kullanılan el turco'lar biz değiliz. Bu terimi bölgeye getiren Suriye ve Lübnanlı göçmenler. Ülkemizin bütün bölgeyle olan ticari ilişkisi 6 milyar doları geçmiyor.

GELECEĞİ ÇOK PARLAK

Latin Amerika doğal kaynaklarıyla, genç dinamik nüfusuyla, dünyadaki savaş bölgelerinden uzaklığıyla, Atlas ve Pasifik Okyanuslarının diğer bölgelerdeki yaşanan savaşlardan ve siyasi çalkalanmalardan bölgeyi korumasıyla ve özellikle yeni nesil gençlerin uyanıp siyasette daha aktif bir rol alma isteklerinden dolayı, bölgenin önümüzdeki yüzyılda geleceği rahatlıkla çok parlak diyebiliriz.

Soğuk savaş sonrası dönem

Soğuk Savaş döneminden sonra bölge ülkelerini üç guruba ayırabiliriz. Birinci gurup ülkeler, Soğuk Savaş döneminden uyanmış ve kendi dış politikalarını realpolitik felsefesine ve kendi çıkarlarına göre dizayn eden, ama diğer taraftan ABD'yi de karşısına almak istemeyen ülkelerdi. Brezilya, Arjantin ve Şili gibi... İkinci grup ülkeler, Soğuk Savaş döneminden uyanamayan ve hala dış politikalarını ona göre ayarlayanlardı. Kolombiya, Panama, Paraguay, Meksika bu grubun içinde. Üçüncü gurup ise, Soğuk Savaş döneminden uyanan, kendi dış politikalarını kendi çıkarlarına göre ayarlayan Venezuela'lı Hugo Chavez'in kurmuş olduğu 21. Yüzyıl sosyalizm ideolojisine göre dizayn eden ülkeler. Bu guruptakiler Venezuela, Nikaragua, Bolivya, Ekvator ve Küba. ABD, 2001 yılında terörizme karşı toplu savaş başlattığında, özellikle siyasi ve askeri enerjisini Orta Doğu'ya yöneltti. Bölgeyle ekonomik ilişkiler devam etmesine rağmen, siyasi ve diplomatik ilişkileri zayıfladı ve bu unutmanın sonucunda da yukarıdaki üçüncü guruptaki ülkeler ortaya çıktı. Latin Amerika, özellikle Soğuk Savaş döneminden sonra istikrarlı hükümetlerin başa gelmesiyle güçlenmeye başladı.

YARIN: Orta Amerika'da neler yaşanıyor?
10 yıl önce