|

Mahalle baskısı istismarı örtüyor

İstismar vakalarına her gün bir yenisi daha eklenirken çocukların küçük yaşta başlarına gelen olaylar tüyler ürpertiyor. Zanlılar kurbanlarının hayatlarını karartmakla kalmıyor, tehdit ve şiddet yoluyla yaşanan kötü olayı, şantaj olarak kullanıyor. İstismara uğrayan çocuklar bir de mahalle baskısı nedeniyle yardım alamayıp normal yaşama dönemezken süreçte en büyük görev yine ailelere düşüyor.

Aybike Eroğlu
00:00 - 6/05/2014 Salı
Güncelleme: 22:09 - 5/05/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
Mahalle baskısı istismarı örtüyor
Mahalle baskısı istismarı örtüyor

Ülkemizde birbiri ardına yaşanan çocuk istismarlar, geleneksel aile yapısının büyük ölçüde bozulmasına neden oluyor. Yargıya taşınan pek çok istismar vakası, hem çocuk hem de aile için eski hayata virgül atıp, yeni gerçekliklerle yaşamaya zorluyor. İstismar edilen çocuk, yaşadığı kötülüğü ilk önce kimseye anlatamıyor. Daha sonraki süreçte aile bireylerinden birine, 'sır' niteliğinde paylaşımda bulunuyor. Aile bireyinin verdiği her olumsuz tepki, çocuğun normalleşme sürecine taş koyuyor. Destek veren ailenin çocukları daha kısa sürede normalleşirken, yaşanan trajedinin atlatılmasında en büyük sorumluluk yine aileye düşüyor.

BABAM BENİMLE HİÇ KONUŞMADI

Balıkesir'de yaşayan ortaöğretim öğrencisi D.Z , öz kuzeni tarafından üç yıl süreyle hem fiziksel hem de cinsel şiddete maruz kaldığını anlattı. Aile çevresinden korktuğu için maruz kaldığı şiddeti uzun bir süre hiçbir yakınıyla paylaşamadığını belirten D.Z, yaşananlar ortaya çıktığı zaman ailesinden de olumsuz tepki aldığını ifade etti. Ailesinin kendisine destek olup, içinde bulunduğu kötü ortamdan kurtaracağını düşündüğünü kaydeden D.Z, 'Yaşadıklarımı ilk önce anneme anlattım. Günlerce ağladı. Aradan günler geçti. Yaşadıklarımı abime ve babama anlattık. Abim yaşananlardan beni sorumlu tuttu günlerce dayak yedim. Babam ise benimle bir daha hiç konuşmadı' diye konuştu.

İFTİRA ATTIĞIMI ZANNETTİLER

Ailesinin istismar eden kişiyle hiçbir şekilde kötü diyaloga girmediğini dile getiren D.Z, 'Günlerce yediğim dayak nedeniyle ayakta duramaz hale gelmiştim. Hiçbir arkadaşımla görüşmeme izin vermediler. Ailem başka bir kişiyle aramda bir münasebet olduğunu, kuzenime iftira attığımı düşünüyordu. En çok da doğruyu anlatmadığımı düşündükleri için tekmelediler. Ben doğru söylüyorum dedikçe bir tekme daha yedim' şeklinde konuştu. Olay nedeniyle yaşadığı mahalle baskısının dayanılmaz hale geldiğini anlatan D.Z, 'Üç kere evden kaçtım her seferinde döve döve beni eve geri getirdiler. Psikolojimin ciddi manada bozuldu, bir süre annemin gizli saklı girişimleriyle tedavi oldum. Bu olay nedeniyle aileme olan kızgınlığım geçti, onları artık anlıyorum. Sadece babamı affedemiyorum ve artık ben de bana inanıp sahip çıkmadığı için onunla konuşmuyorum' şeklinde konuştu.

Olayı duyanların tavırları değişti

Yine yakın bir akrabasının cinsel istismarına maruz kaldığını anlatan erkek çocuğu O.Y uzun süre içinde bulunduğu psikolojiden kurtulamadığını belirtti. İstismara uğradığı dönemde altı yaşında olduğunu anlatan O.Y, 'İstismar senelerce sürdü. Ben küçüktüm ve bu durumu idrak edemiyordum. Yaşananların kötü olduğunu hissettiğim zaman babama anlattım. Babam daha sonra o kişiyi öldürdü. Yıllarca hapis yattı. Hayata karşı hem babasız hem de güvensizdim' dedi. Babası o kişiyi öldürdükten sonra olayın aile faciasına dönüştüğünü anlatan O.Y, 'Artık hem çevremizdeki insanlar hem de akrabalarım yaşadıklarımı öğrenmişti. İnsanların bana olan tavırları da yüzde yüz değişti. Eskiden abi dediğim insanların da olay ortaya çıktıktan sonra istismarına maruz kaldım' diye konuştu.

O GÜNLER HEP AKLIMDA

Şu an 25 yaşında olan O.Y, 'Annemin ve babamın benimle ilgili hayalleri vardı. Ancak ben aradan yıllar geçmesine rağmen o psikolojiden kurtulamadım. Eğer bu olay duyulduğunda insanların bana karşı olan tavırları sahiplenici ve destek niteliğinde olsaydı, ben de normal hayata dönebilirdim belki.' şeklinde anlattı.

Beni suçlarlar diye korktum sustum

Adana'da yaşayan 23 yaşındaki P.F de yakın akrabası tarafından istismar edilen çocuklardan biri. Tamı tamına 8 yıl boyunca istismar edildiğini anlatan P.F, diğer akrabalarından korktuğu için sesini çıkaramadığını söyledi. 'Hep insanlar beni suçlar diye korktum' diyen P.F, yaşananların annesinin fark etmesiyle ortaya çıktığını belirtti. P.F, 'Annemin yaşadıklarımı anlattığı günü hiç unutamıyorum. Evin orta yerine çöküp saatlerce ağladık. Bana hem sarılıyor hem itiyordu. Duygularımız allak bullak olmuştu' dedi.

HER ŞEHİRDE FARKLI İSİM

Kendini o an çok suçlu hissettiğini anlatan P.F, 'Beni istismar eden kişi, aile baskısına dayanamayıp kendini astı. Ben de o öldükten sonra kendimde güç bulup doktora gidebildim. ' diye anlattı. Kız çocuğu olmanın bu toplumda çok zor olduğunu vurgulayan P.F, 'Ben yaşadıklarım ortaya çıktıktan sonra 3 kez şehir değiştirdim. Gittiğim her yerde farklı bir isimle çağırıldım. Arkadaşlar edindim, geçmişten bahsederken hep sustum. Bana sürekli hiçbir şey anlatmıyorsun diyorlardı. Anlatacak ne vardı ki.' diye konuştu.

BABAM BIRAKIP GİTTİ

'İstismar edilen çocukların geçmişi yoktur, bir de biri size ayrıntılı şeyler anlatmıyorsa üstüne gitmeyin' diyen P.F, tedavim tamamlandı sayılır. Artık geceleri krizlere girerek uyanmıyorum ve dolu dolu gözyaşı da dökmüyorum. Çünkü kendimi bildim bileli hep ağladım sanırım artık onu beceremiyorum. Bundan sonra yaşamıma devam etmek için uğraşıyorum. Dışarıdan liseyi okuyorum. Annem bana çok destek oldu, babam ise bırakıp gitti. Annemi seviyorum ve aslında biraz da onun için yaşıyorum. Babamı ise affedemiyorum. Umarım mutludur.' açıklamalarında bulundu.

Zaman aşımı yok

Çocuklara yönelik işlenen suçun cezayı ağırlaştırıcı neden sayıldığını belirten Avukat Derya Yanık, 'TCK'ya göre çocukların istismarı insanlığa karşı işlenmiş suç sayılıyor. İnsanlığa yönelik işlenen suçlarda zaman aşımı olmadığı için, olayın faili ne zaman yakalanırsa yakalansın, yargılanır ve cezalandırılır' dedi. Son günlerde çocuk istismarcılarının idam ile cezalandırılmasının, verilen cezaların vicdanlarda yeterli karşılığını bulmamasıyla alakalı olduğunu anlatan Yanık, 'Çocukların kasten, canavarca hisle, işkenceyle ya da cinsel istismar sonucu öldürülmeleri halinde idam cezasının uygulanması hususunun ciddiyetle tartışılması gerektiği kanaatindeyim' diye konuştu.

Esas olan cezaların uygulanmasıdır

Türk hukukunda istismarlara verilen ceza miktarlarının yeterli olduğunu belirten Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Dr. Pınar Memiş Kartal, cezaların uygulanmasının önemli olduğunu söyledi. TCK'da yer alan düzenlemenin 'sarkıntılık' boyutunu ela aldığını belirten Kartal, bu tip bir eylemin yaptırımı üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası olduğunu söyledi. Fail bir çocuğa sarkıntılık yaparsa erteleme imkânı olmaksızın eylemin niteliğine göre mahkeme tarafından kendisine üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilebileceğini belirten Kartal, 'Bu ağır bir yaptırımdır. Eylemin nitelikli hali ise daha ağır bir yaptırımla karşılanmakta; sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmektedir' diye konuştu.

Merkezlere gidin!

İstismara uğrayan çocuklar üniversite bünyesinde kurulan Çocuk Koruma Merkezleri'nde tedavi edilebiliyor. Bugün, Ankara - Gazi, Kayseri - Erciyes, İstanbul - Marmara, Sivas - Cumhuriyet, Kocaeli, Adana - Çukurova, Mersin ve Trabzon - Karadeniz Teknik Üniversiteleri bünyelerinde olmak üzere toplam sekiz Çocuk Koruma Merkezi var. Üniversite hastanelerinde oluşturulan özel birimler aracılığıyla şiddet mağduru çocukların yeniden normal bir yaşama dönmelerine yardımcı olmaya yönelik tanı, tedavi, raporlama, koruma ve izlem çalışmaları yapıyor. ÇOKMED'in desteği ile önümüzdeki beş yıl içerisinde 10 üniversitede daha Çocuk Koruma Merkezi kurulması hedefleniyor.

Çocuklarınıza acil numaraları öğretin

- Çocuklarla konuşurken korkutmayın. Kendine güvenlerini sağlayarak olumlu bir şekilde iletişim kurun.

- Çocuklarla konuşmak için doğru zaman beklemek yerine yemek masasında otururken günlük aktiviteleri yaptığınız zamanlarda konuşmayı deneyin

- Çocuktan korktuğu ya da kendini rahatsız hissettiği durumlarda yardım isteyebileceği en az 2 yetişkin belirlemelerini isteyin.

- İsim, adres, telefon numarası gibi kendini belli eden fotoğraflar gibi belirleyici bilgileri internette paylaşmaması gerektiğini anlatın.

- Size cep telefonunuzdan ya da iş yerinizden nasıl ulaşabileceklerini öğretin.

- Çocuklara 155 Polis İmdat gibi önemli telefon numaralarının nasıl ve ne zaman kullanmaları gerektiğini öğretin.

Bakanlık en yüksek ceza için çalışıyor

Kadına yönelik şiddet ve çocukların cinsel istismarına ilişkin davalarda mağdurları savunan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bin 901 kadın ve çocuğun davalarına müdahil oldu. Bakanlık, 1997- 2014 yılları arasında çocuklara karşı işlenen suçlarla ilgili bin 736, kadınlara karşı işlenen suçlar nedeniyle de 165 davaya müdahillik yaptı. Bakanlık avukatlarının girdiği davalarda sanıklara müebbet hapis cezası verilirken çocuklarla ilgili 615 dava, kadınlarla ilgili 92 dava hala devam ediyor.

MÜEBBETE MAHKUM OLDULAR

Bakanlığın müdahil olduğu çocuk davaları içerisinde Kars'ta kaçırılan ve vahşice öldürüldüğü ortaya çıkan 9 yaşındaki Mert Aydın, Siirt'in Pervari ilçesinde 11 yaşında görücü usulüyle evlendirilen ve evinde ölü bulunan Kader Erten yer alıyor. Bunlarla birlikte Bakanlık, Siirt' te ilköğretim okulu öğrencisi 4 kıza tecavüz eden 35 sanığın davası, Gölcük'te 13 yaşında 29 kişinin tecavüzüne uğrayan Ö.Y., Mardin'de 2002 yılında 13 yaşındayken 24 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç. davalarına da müdahil oldu. Bakanlık sadece çocuk davalarıa değil, kadın cinayeti davalarının da birçoğuna müdahil oluyor. Bakanlığın müdahil olup takip ettiği davaların bir çoğunda sanıklar müebbet hapse mahkûm oldu.

-BİTTİ-
10 yıl önce