|

Milli savunma bedeli kriptolu ölüm

2000'li yıllar, kriptolu ölümlere sahne oldu. 'Süper Vali' Recep Yazıcıoğlu'nun ardından Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili kripto çalışması yapan 3 TÜBİTAK görevlisi şaibeli trafik kazasında hayatını kaybetti. Ardından savunma sanayiini millileştirme projelerinde görev alan ASELSAN mühendislerinin cinayet kokan intihar haberleri ardarda geldi.

Faruk Kalkan ve
00:00 - 19/02/2013 Salı
Güncelleme: 23:52 - 18/02/2013 Pazartesi
Yeni Şafak
Milli savunma bedeli kriptolu ölüm
Milli savunma bedeli kriptolu ölüm

14 Temmuz 2004 akşamı Çanakkale-Gelibolu yolu üzerinde adi bir vakaymış gibi görünen bir trafik kazası meydana geldi. Bu kazada üç kişi hayatını kaybetti. Sezer Soysal yönetimindeki resmi plakalı, TÜBİTAK'a ait minibüs, saman yüklü arka ışıkları yanmayan traktöre arkadan çarpmıştı. Ne var ki minibüsün içindeki kişiler ve görevleri düşünüldüğünde bunun 'şüpheli' bir kaza olacağı su götürmez

bir gerçek. Bu kazada ölen üç kişi TÜBİTAK'ta ulusal güvenlikle ilgili stratejik bir görev yapan gizli görevli bir yüzbaşı ile iki mühendisti. Üstelik ölenlerden biri MHP'li eski Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu'nun damadıydı.

2. DARBE MERCEDES'TEN

Peki kaza nasıl olmuştu? Söylenenlere göre yolun soluna savrulan minibüs ikinci darbeyi fren yapmaya fırsat bulamayan Mercedes'ten yemişti. 32 yaşındaki Yüzbaşı Yücel Kenter ile

31 yaşındaki mühendis M. Ercan Kuruoğlu olay yerinde hayatını kaybederken, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan diğer TÜBİTAK görevlisi 54 yaşındaki Mustafa Aktekin tüm çabalara rağmen kurtarılamayacaktı.

SAVCIDAN ÖNCE KONTROL

Kazayı ilk gören ve yetkililere haber veren köylülerdi. Ancak savcının olay mahalline gelmesinden önce biri ya da birileri kazanın olduğu yere çoktan gelmişlerdi. Bu kişi ya da kişiler TÜBİTAK'a ait minibüse bakmışlar ve hemen olay yerinden uzaklaşmışlardı. Olay yerine önceden gelen bu kişi ya da kişilerin kim olduğu, nasıl ortada kaybolduğu hâlâ muamma.

Gizli güvenlik şifreleri üzerinde çalışıyorlardı

Kazada hayatını kaybeden üç kişi Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili kriptolar yani gizli şifreler üzerinde çalışıyordu. Üç kişilik ekip yeni geliştirilen askeri bir cihazı denemek için Çanakkale'ye gitmişti. Askeri görevli Yücel Kenter muhabere yüzbaşı rütbesini taşırken, Kuruoğlu ile Aytekin ise TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü'nde çalışıyorlardı. Bu enstitü ulusal güvenliği ilgilendiren gizlilik dereceli bilgilerin korunması hususunda Türk Silahlı Kuvvetleri ve Dışişleri Bakanlığı'na destek veriyor.

Ailelerine bile bilgi vermiyorlardı

TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü'nde çalışan uzmanlar yaptıkları işlerle ilgili ailelerine bile bilgi vermiyorlar. Daha da ilginci bu kazadan sonra ASELSAN mühendislerinin tuhaf ölümleri başlayacaktı. Birbiri ardına gelen bu ölümler hala aydınlatılamadı. Başka ülkelerin gizli servisleri ya da içerideki bir yapı ülkenin en ufak hamlesini bile karşılar. Ne yapıp edip işin ehli insanlarımızı susturmayı başarıyorlar.

ASELSAN'da 'intihar' cinayetler

7 Ağustos 2006'da ASELSAN'da çalışan makine mühendisi Hüseyin Başbilen'in otomobili, Ankara Pursaklar Ayancık yolu üzerinde bulundu. Başbilen, şoför koltuğunda kanlar içinde yatıyordu. Arabanın ön sağ koltuğunda, genç mühendisin yazdığı intihar mektubu ve alyansı bulundu. Jandarmanın tutanağına göre, maktulün sol bileği iki santimetre, boynunun sol tarafı iki santimetre falçatayla kesilmişti. Ölüm sebebi olarak kan kaybı gösteriliyordu. Jandarma, otomobilin içinde yaptığı aramada Başbilen'in çantasını da buldu. Çantada, Başbilen'in üzerinde çalıştığı milli tank projesiyle ilgili sunumların olması gerekiyordu. Ama bu dosyalar bulunamadı.

ŞAİBELİ ÖLÜMLER

ASELSAN'da bir süre çalıştıktan sonra görevinden ayrılan Halim Ünsem Ünal'ın cesedi, 17 Ocak 2007'de Ankara'da Eymür Gölü kenarında bulundu. Otopsi raporuna göre Ünal, kafasına sıkılan tek kurşunla ölmüştü. Ünal'ın ölümünden 9 gün sonra ASELSAN mühendislerinden Evrim Yançeken Ankara Batıkent'te oturduğu binanın arkasında ölü bulundu. 26 yaşındaki Yançeken, oturduğu apartmanın 7. katından atlamıştı. Geriye 'Artık dayanamıyorum. Psikolojim çok bozuldu. İntiharımdan kimse sorumlu değil' yazılı bir intihar mektubu kaldı.

Uçak tanıma sistemini millileştirdiler

Hüseyin Başbilen, Halim Ünsem Ünal ve Evrim Yançeken, şifre çözmede uzman mühendislerdi. Uçak tanıma sistemlerinin 'millileştirilmesi' ve ABD güdümlü elektronik sistemlerinin kontrol dışı bırakılması çalışmalarını yürütmüşlerdi. İntihar ettikleri ileri sürülen bu mühendisler, 6 ay gibi kısa bir sürede,uçak tanıma sisteminin hâkimiyetini Türkiye lehine çevirmeyi başardığı gibi ABD'nin uydu sinyalleriyle savaş araçlarını saf dışı bırakma sistemini de çökertti.

Oktay solaktı ama kurşun izi sağdaydı

25 Şubat 2009 tarihinde Ankara Dikmen'de Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Dairesi Başkanı Behçet Oktay'ın kafasına tek kurşun sıkarak intihar ettiği söylendi. Peki ama Oktay niçin intihar etmişti? Söylenenlere göre Oktay'ın Ergenekon davası sanıklarından Özel Harekat Dairesi eski başkanvekili İbrahim Şahin'in gözaltına alınmasından sonra, Şahin'le ilişkili olduğu yönünde iddialar vardı. Oktay görevden ayrılmak istediğini söylemiş, ama bu isteği kabul görmemişti. Daha sonra bu intiharla ilgili başka gelişmeler de çıktı. Olay anında Oktay'ın yanında bulunan Halil Kesici'nin sanık olarak yargılandığı davada Şengül Oktay eşinin planlı şekilde öldürüldüğünü iddia etti.

SON YEMEKTE BAŞKALDIRDI

Eşinin olay gecesi eski bir emniyet amiri, bir kumarhane sahibi ve bir tefeci ile yemek yediğini anlatan Oktay, 'Bu yemek ortamında eşim başkaldırdı. Çok şey biliyordu. Olayın olduğu gece, eşimin dairesindeki kasası açıldı' dedi. Oktay, 'Eşim solaktır ve görevi gereği silahını hep sol eliyle kullanırdı. Nasıl oluyor da intihar eden bir kişi, sağ eliyle başına sıkar? Bu mümkün değil' diye konuştu.

Süper Vali'nin ölümü de karanlıkta

Recep Yazıcıoğlu devletin ve hatta milletin görmeye alışkın olmadığı valilerdendi. Halka tepeden bakan, hakir gören, yok sayan bürokratlardan değildi. Yeri gelir rafting yapar, yeri gelir yer sofrasında peynir ekmek yerdi. Adı 'Süper Vali'ydi. Kalıpları aşmış, statükoya boyun eğmemişti. Ancak kaderi kötü bitti. 2 Eylül 2003'te Eskişehir-Ankara yolunda geçirdiği trafik kazası sonrası bitkisel hayata girdi ve 8 Eylül'de vefat etti. Aşırı hızla giden şoförün geç fark ettiği trafik ışıklarında durabilmek için fren yaptığı; ancak kontrolü kaybederek istinat duvarına çarptığı söylendi. Haldun Tellioğlu olay yerinde, Yazıcıoğlu ise hastanede hayatını kaybetmişti. Şoförünse burnu bile kanamamıştı. Ve bu kazanın da üzeri örtüldü.


11 yıl önce