|

Müslüman ve Hindu kadınlar bir olduk haklarımızı aradık

Bir kadın organizasyonu yöneticisi olan Ivy Josiah, bir Hindu. Josiah: Hinduyum ama kadınım. Tecavüze uğramadım ama..

Ayşe Böhürler
00:00 - 26/09/2007 Çarşamba
Güncelleme: 01:09 - 26/09/2007 Çarşamba
Yeni Şafak
Müslüman ve Hindu kadınlar bir olduk haklarımızı a
Müslüman ve Hindu kadınlar bir olduk haklarımızı a

Ivy Josiah, WAO (Kadına Yardım Organizasyonu) yöneticisi. 20 senedir Malezya'da kadın hakları için çalışan bu derneğin birçok cesur girişimi bulunuyor. Kadınlara karşı şiddeti bir tabu olmaktan çıkarıp; hükümetin bu konuda koruyucu kanunlar getirmesini sağlamış kadınlar için sığınma evleri açmışlar. Ensest, cinsel taciz, tecavüz gibi konuların konuşulabilir olmasına ciddî ölçüde katkıda bulunmuşlar. Bugün yüzlerce kadın, bu konularda onların açtıkları telefon hatlarına ihbarda bulunuyor. Ivy Josiah, bütün bu konuları ilk ortaya attığında herkesin tepkisini almış. Herkesin “Burası Malezya.

Burada öyle şeyler olmaz; erkekler karılarını dövmez!” veya “Ensest ilişkilerin olduğunu söylemek Malezyalıların itibarını düşürür” itirazlarına rağmen vazgeçmemiş. Bugün ise epeyce bir yol kat etmişler. Ivy Josiah Hindu, ama Müslüman kadınların sorunlarıyla da yakından ilgileniyor. Küçücük bürosunda, kağıtların arasında sürekli çalışıyor. Öyle ki biz röportaj hazırlıklarımızı yaparken bi-zimle konuşmak yerine çalışmayı tercih etti. Kayıt başladığında hiç nefes almadan, cesaretle; çoğu kez tehdit edici ses tonuyla birçok bilgiyi, notlarına bakmadan ortaya serdi.


ÖNCE MÜSLÜMANLARI İKNA ETTİK

Ivy Josia ile yaptığmız uzun sohbette şu görüşlerinin altını çizdik: Dövülmesem de, tecavüze uğramış olmasam da taciz edildim. Ayrımcılığa uğradım. Bir kadın olarak diğer kadınların yaşadıklarına empati duyuyor ve kendinizi yakın hissedebiliyorsunuz. Kadın Yardım Organizasyonu ilk defa 1982'de sığınma evini açtığında herkes “Malezya'da böyle bir sorun olamaz. Malezyalı erkekler karılarını dövmezler” dedi. Biz de “Umarız siz haklı çıkarsınız ve biz sığınma evini kapatırız” dedik. 24 yıl sonra biz yine buradayız. Her geçen gün daha çok kadın ihbarda bulunuyor.

WAO dinî bir dernek değildir. Bu demektir ki dini merkez olarak almıyoruz. Dine inanıyoruz. Bütün dine inanan kadınların da bu yönde teşvik edilmesi gerektiğine inanıyoruz ama biz bir insan hakları derneğiyiz. Temelimiz bu ve dinin insan hakları konusunda insanları bilgilendirmesi gerektiğine inanırız. Ev içi şiddet yasası üzerinde çalışmaya başladığımızda insanların, özellikle geleneksel düşünce yapısına sahip olanların ve ne yazık ki Müslüman otoritelerin de buna karşı çıktığını gördük. Bu yüzden ev içi şiddetin bir suç olduğunu kabul etmenin İslâm'a karşı olmadığını ispatlamak için İslâm Kardeşleri (SIS) grubuyla yakın çalışmak zorunda kaldık.


ERKEK KARISINI DÖVEBİLİR Mİ

SIS derneği “Müslüman Bir Erkek Karısını Dövebilir mi?” adlı çok sansasyonel bir kitap ortaya çıkardı. Bu bize çok yardımcı oldu. Bizimki gibi bir dernekle gidip halkı eğitebildik. Bazıları “Siz gayrimüslimler istediğiniz gibi bir kanuna sahip olabilirsiniz ama Müslüman kadınları rahat bırakın! Bizim kendi şeriat kanunumuz var!” diyordu. Ama kadın dernekleri ve birleşik bir koalisyon olarak, ev içi şiddet konusunda mücadeleye Müslüman kadınlar dahil edilmediği sürece bir milim kımıldamamaya kararlıydık. Dolayısıyla sebat ettik ve ev içi şiddet yasasının bunu kesinlikle bir suç olarak kabul etmesini; bu yasanın Müslüman kadınların da yararlanabileceği bir yasa olmasını sağladık.


KADIN HAREKETİNİ HALK DESTEKLİYOR

Malezya'da çok güçlü bir kadın hareketi var. Özellikle kadına karşı şiddet konusunda. WAO, İslâm Kızkardeşleri (SIS) ve Penang'deki Kadın merkezini de içine alan Kadına Karşı Şiddete Karşı Birleşik Grup adında bir grup var. Hepimiz aynı sayfada ve aynı görüşteyiz. Basında ve devlet içerisinde iyi partnerler sağlamayı başardık ki onlarla çalışabilelim. Tabandan ve devlet kademelerinden gelen itirazlar olsa da, bazıları bizi hiç sevmiyor olsalar da her zaman iyi bir argüman ve açıklama yapabilmişizdir.




Cinsel taciz yasasını patronlar engelliyor

Cinsel taciz, tecavüz kategorisine giriyor. Geçen yıl polise şikâyet edilen 1661 vaka yaşanmış. Kadın grupları cinsel taciz kanunu çıkarmaya çalışıyorlar. Ama işverenlerden çok fazla itiraz geldi. Biz bir sürü kadının davalarında mücadele etmelerine yardım ettik ve bu kişinin, o ofisten gönderilmesini ya da kovulmasını sağladık. Cinsel taciz, çok konuşulmuş bir mesele ama devlet yasal bir önleme hazır değil. Araştırmalar işyerinde çok fazla cinsel taciz olduğunu gösteriyor. Maalesef devlet, “kanun istiyoruz” diyen çalışanları değil işverenleri dinliyor.



Tecavüzü ihbardan çekiniyorlar

2002 yılında çok yüksek oranda tecavüz edip öldürme vakası oldu. Bu konuda çok fazla yayın yapıldı. Kadın yardım dernekleri olarak çok endişelenmiştik. Hemen bir tecavüz şikâyet hattı oluşturduk. Ama bizi aramadılar. Çünkü kadınlar tecavüze uğradıklarında hiç kimseden destek görmüyorlar. Dava açıldığında kişinin bütün özel hayatı gazetelere çıkıyor. Ardından polis sizi sorgudan geçiriyor. Dolayısıyla sanırım kadınlar tecavüzü ihbar etmek için kendilerine güvenmiyorlar. Ev içi şiddette birinci sırayı Hintliler alıyor.


Evlenmemiş anneler

Bu ülkede evlenmemiş ama çocukları olan kadınlar var. Aslına bakarsanız pek çok kadın yardım istemek için bize geldi. Evli olmadıkları hâlde hamile kaldıkları için korkuyorlardı. Aslına bakarsanız otoriteler bu konuda çok iyi davranıyor. Kadınları bebeklerinden vazgeçmek için zorlamıyorlar. Aslında aileler çok merhametliler. Tabii ki Malezya'nın farklı bazı bölgelerinde, kadınların evlenmeden hamile kaldıkları için cezalandırıldığı haberler aldık. Evlenmemiş anneler bu ülkede kolayca kabul edili-yor. Toplum bu konuda çok katı değil.


Çok moderniz, liberaliz ama geleneklerimizi unutmayız

Malezya'da çok modern ve son derece liberal bir şekilde yaşıyoruz. Değişen pek çok şey var Malezya'da. Jenerasyonlar arasında ciddî ölçüde farklar var. Dışarıda, geleneksel kıyafetlerle dolaşan yaşlı kadınlar görürsünüz. Her gün olmasa da, beraber biz de geleneksel kıyafet giyeriz. Bayramlarda hâlâ geleneksel kıyafetlerimizi giyeriz. Nadiren de olsa iş yerinde bu tarz giyinen pek çok kız var; bu kabul gören bir kıyafet. Sadece Malaylar için değil, aynı zamanda Çinliler için de geçerli bu. Onlar da chong xiam kıyafetlerini giyerler. Hintliler sarilerini iş yerinde giyebilirler. Yani bu ülkemizde kabul edilir bir şey. Fakat aynı zamanda kot ve tişört giyinmiş, farklı tarzda konuşan gençler de görebilirsiniz.






Tabuları ekrana taşıyan program

Kartini, Malezya'da gençlere hitap eden çok dinamik bir programın üç sevimli sunucusundan birisi. Programın yapımcılığını Marina Mahatir yapıyor. Farklı din ve kültürden üç genç kız ve Marina Mahatir, Red prodüksiyon şirketiyle beraber bir çok başarılı programa, hatta sinema filmlerine imza atıyorlar. Amaçları, toplumdaki konuşulamayan birçok konuyu ve gençlerin değişimini ekrana yansıtmak. İşledikleri konular arasında ensest ilişkiden çok eşliliğe, askerlikten HIV'e kadar ülkede tabu hâline gelen pek çok başlık var. Şu ana kadar bir çok tabuyu da ekranda yıkmış görünüyorlar. Sevimli, cıvıl cıvıl, cana yakın güzelce bir Malay kızı olan Kartini ile program stüdyolarında buluştuk.


HABERDAR EDEREK UYARIYORUZ

Ben Malezya'da 3R: Relax-Respect-React (rahatla, saygı göster ve tepki ver) adında bir programı sunan Kartini, hararetle anlatıyor: Benimle beraber iki sunucu daha var. Onların adı Rafida ve Salina. Salina Çinli ve Hıristiyan. Ben ve Rafida ise Malay ırkındanız ve Müslüman'ız. Malezya'da pek çok ırktan insan var.

Biz sadece programı sunmuyoruz. Senaryo yazarlığı konusunda mastır yapmış olan Rafida, programın senaryosuna katkıda bulunuyor. Ben ve Salina da program için araştırma yapıyor ve senaryosunu yazıyoruz.

Bizi diğer programlardan farklı kılan şey, çok rahat olmamız. Hedef kitlemizin çok genç insanlar ve yeniyetmeler olduğunu biliyoruz. Yeniyetmeler “Bunu yapamazsın!” şeklindeki nasihat tarzında şeyleri dinlemekten hoşlanmazlar. Zaten belli şeyleri yapamayacaklarını bilirler. Ama onları arkadaşça uyarır ve belli konulardan haberdar edersen bu daha etkili olur. Meselâ biz HIV, AIDS, ev içi şiddet, çevre gibi konuları işliyoruz. Tabii ki son dönemde önemli olan ülkemizle alâkalı askerlik gibi konuları da işliyoruz.


BİZ ŞANSLIYIZ

Bence Malezyalı kadınlar olarak emsallerimizden şanslıyız. Bizim Malezya'da sahip olduğumuz bağımsızlığa ve özgürlüklere sahip olmayan başka ülkeler biliyorum. Resmî olarak Müslüman bir ülke olmamıza rağmen burada pek çok özgürlük var. Hayat tarzımızı belirlemekte ve kıyafetlerimizi seçmekte son derece liberaliz.




Gucci Topshop poşetli başörtülü kızlar

Malezya palmiye ormanlarının çevrelediği ultra modern şehirleri alt yapı ulaşım konusunda diğer Uzakdoğu Asya ülkelerinin çok üstünde yapılanmasıyla örnek bir İslam ülkesi görünümünde. Malakka Boğaz'ının çekiciliğine kapılan Avrupalılardan sırayla Portekizliler, Hollandalılar ve son olarak da İngilizlerin hakimiyetinde kalan Malezya'nın 1957'de “iyi hali” göz önünde bulundurularak bağımsızlığı verilmiş. Müslümanlar ezici çoğunluğu oluşturmasalar da Malezya modern bir İslam ülkesi olma iddiası taşıyor. Milli refah düzeyi, ticari ve siyasi etkinliği ve yüzde 100'e yakın okuma yazma seviyesi ile 50 yılda esaret altındaki 6 asrın açığı kapatılmış. Devletin İslami bakışını şöyle özetliyor: Modern ve görünür olmak...Devletin Müslüman kimliğe vurgusuyla başörtülü Müslüman kadınlar görünür kılınmış. Modernitenin getirdiği şeffaf ve liberal hava, travestileri, fuhşu ve uyuşturucuyu da görünür kılmış. Ev içi şiddet ve aile içi cinsi tacize karşı kampanyalar da görünür şekilde reklam panolarında televizyon reklam filmlerinde yer alıyor. Işıltılı bir alış veriş merkezinin çıkışında bir hayat kadını çalıştığı randevu evine çağıran broşürler dağıtıyor ve ellerinde Gucci Topshop ve Watsons poşet- leri ile başörtülü Malay kızlar onu aşıp taksiye yetişmeye çalışıyorlar.









YARIN: Kadın sorununa Batı etkisi



17 yıl önce