|

Önce sandığa sonra yargıya

Anayasa değişikliğinin halk oylamasında kabul edilmesi durumunda, 12 Eylül darbecilerine yargı yolu açılmış olacak. 12 Eylül mağdurları önce sandığa gidecek ardından ise darbecilerin yargılanması için mahkemeye başvuracaklar.

Hüseyin Likoğlu
00:00 - 29/07/2010 Perşembe
Güncelleme: 23:05 - 28/07/2010 Çarşamba
Yeni Şafak
Önce sandığa sonra yargıya
Önce sandığa sonra yargıya

Anayasa değişikliğinin halk oylamasında kabul edilmesiyle birlikte, başta 12 Eylül darbecileri olmak üzere birçok konu için yargı yolu açılacak. 12 Eylül darbesini yapanlar, yaptıklarından sorumlu tutulmamak için kendilerini anayasal güvenceye aldılar. Darbeciler yaptıkları anayasaya, geçici bir madde koyarak, her türlü icraatlarını yargı denetimi dışında tuttular. Adına geçici denen madde tam 30 yıl Anayasa'da kaldı. 12 Eylül 2010 tarihinde halkoyuna sunulacak anayasa değişikliği ile darbecileri koruyan geçici 15. madde Anayasa'dan çıkartılacak. Halk oylamasında evet çıkması durumunda 12 Eylül yönetimine yargı yolunun açılıp açılmayacağı tartışma konusu oldu. Bazı hukukçular, 12 Eylül darbesinin üzerinden 30 yıl geçtiği için, zaman aşımı olduğunu iddia ederken, bazı hukukçular ise, Anayasa'ya konan geçici 15. madde dolayısıyla zaman aşımının kesintiye uğradığını, dolayısıyla geçici 15. maddenin kalkması halinde, darbecilere yargı yolunun açıldığını dile getiriyorlar.

30 YIL SONRA HASAP GÜNÜ

12 Eylül darbesinin mağdurları, halk oylamasından evet çıkması durumunda, yaşadıklarının hesabını soraacaklar. Zaman aşımı tartışmalarını değerlendiren hukukçular, her halükarda dava açılması gerektiğini dile getirirken, zaman aşımının olup olmadığına, davalar açıldıktan sonra mahkemelerin karar vereceğini belirtiyorlar. Zaman aşımı olsa bile, geçici 15. maddenin kaldırılmasının sembolik bir anlamının olduğunu dile getiren hukukçular, halk oylamasından evet çıkması durumunda Türkiye'de darbe dönemlerinin artık fiilen ve hukuken sona ermiş olacağı düşüncesinde birleştiler. İşte 12 Eylül halk oylaması sonrası olaşacak hukuki durumla ilgili hukukçuların değerlendirmesi:

EVET, YARGI YOLUNU AÇAR

Kırıkkale Üniversite Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Adnan Küçük: “Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesiyle birlikte, 12 Eylül dönemi ile ilgili yargıya başvurma yolu açılmış olacak. Zaman aşımı konusu gündeme gelebilir. Burada olağan bir durum söz konusu değildir. Kişilerin yargıya başvurmasını engelleyen bir hukuki düzenleme var. Yargı yolu açık olmadığı zaman aşımını için işletmek mümkün değildir. Yargı bağışıklığı dediğimiz, hukuk yoluna başvurmayı engelleyen bir durum var. Bu durumu zaman aşımının işlemesine mani olacağını düşünüyorum. Zaman aşımının işleyebilmesi için insanların hukuk yoluna başvurma imkanı olsun ki, zaman aşımı olsun. Başvurma yolu ve imkanı yoksa ve bu hukuk yoluyla ortadan kaldırılmışsa, bu durumda zaman aşımının uygulanmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Halk oylaması sonucunun resmi gazetede yayımlandıktan sonra zaman aşımının başlayacağını düşünüyorum. 12 Eylül mağdurları suç duyurusunda bulunacak. Hem caza hukuku açısında hem de idari durumlar için suç duyuruları yapılacak. Gerek cezai gerekse idari mağduriyetlerin bir şekilde giderileceğini düşünüyorum. Daha önce yargı yoluna başvurmuş ve geçici 15. maddeden dolayı müracaatları geri çevrilmiş kişiler de daha önce hiç başvurmamış gibi yeniden suç duyurusunda bulunabilecekler.”

ZAMAN AŞIMI İŞLEMEZ

Emekli Savcı Reşat Petek: 12 Eylül'de geçici 15. madde kaldırılırsa, yargılamayı engelleyen hüküm kaldırılırsa yargılama engeli ortadan kalkmış olacak. Caza hukukçularının tartıştığı mesele şu: Eğer yargılama izne bağlı veya bir engel var da o engelin şartına bağlı ise, o engel kalktıktan sonra zaman aşımı işler. Milletvekili dokunulmazlığında olduğu gibi, milletvekilleri olduğu dönemde zaman aşımı durur. Dönem sonunda yeniden işlemeye başlar. Bunun gibi 12 Eylül darbesini yapanlar hakkında da anayasal engel olduğu için zaman aşımı süresi zaten başlamamıştır. Dolayısıyla 12 Eylül 210 tarihinde kalkarsa yeniden işlemeye başlar. Kim karar verecek cumhuriyet başsavcılıklarına yapılacak suç duyuruları ve savcıların resen yapacakları olayın soruşturmaya almaları halinde davaya bakacak olan mahkeme bu ikilemi takdir edecektir. Bu konuda yargı bir karar oluşturacak. Şu aşama bunlar yargılanamaz görüşü beyan edilmesi doğru değildir. Geçici 15. maddenin kaldırılması, darbeciler hakkında böyle bir istisna maddesinin kaldırılması, meydana getireceği yangı çok daha önemli. Darbe yapanlar artık kendilerini koruyan maddeleri anayasada göremeyecekler. Bu anlamda sembolik olarak çok önemli.”


Hiçbir şey cezasız kalmaz

12 Eylül darbesinin mağdurları, halk oylamasından evet çıkması durumunda, yaşadıkları acıların hesabını sormak için dava açmaya hazırlanıyor. Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Faruk Bilir: “Geçici 15. Madde zaman aşımını durdurdu. Dolayısıyla zaman aşımı işlemedi ve anayasa değişikliği ile 12 Eylül darbecilerine yargı oylu açılmış olacak. Geçici 15. maddenin kaldırılmasının bir esprisi var. Daha önce yapılan ve suç oluşturan davranışların ele alınmasını gerektiriyor bu değişiklik. Zaman aşımı konusunda iki görüş var. Bazıları yargılama yapılamaz, bazıları zaman aşımının olmadığını düşünüyor ben ikinci düşünceyi savunuyorum. Her ne pahasına olursa olsun geçici 15. maddenin kaldırılmasının sembolik bir anlamının olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra hiçbir şey cezasız kalmayacak. Darbe girişimi de olsa, hükümete karşı işlenen suçlar da olsa, yargılanmış olacak.”


Tüm mağdurlara dava açma hakkı doğar

Hukukçular Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya: “Geçici 15. maddenin kaldırılmasının ardından 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasıyla ilgili zaman aşımı söz konusu olamaz. Zaman aşımında maksat, Toplumun gündeminden düşmüş bir konunun tekrar gündeme getirilmemesidir. Ancak, 12 Eylül yönetiminin yaptıklarıyla ilgili soruşturma imkanı yoktu. Dava açılamazdı. Geçici 15. maddenin kaldırılmasıyla birlikte zaman aşımı işlemeye başladı. Referandumdan sonra tüm mağdurların dava açma hakları doğacak.”


Değişecek bazı maddeler

* 1. Madde: Anayasa'nın 10. maddesinde yapılan değişiklikle kadın, çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için pozitif ayrımcılık getirildi. Bu kesimler için yapılacak düzenlemeler eşitliğe aykırı olduğu iddia edilemez.

* 2. Madde: Anayasa'nın 20. maddesi değiştirilerek kişisel veriler güvence altına alındı. Fişlenme tarihe karışacak. Hakkında fişlenme yapılmış kişiler haklarını mahkemede arayabilecek. Kamuda görev yapmak isteyip de güvenlik soruşturması nedeniyle kamuda görev alamayanlar, haklarındaki bilgileri öğrenebilecek ve şayet haksız bir durum söz konusu ise hakkı mahkemede arayabilecek.

* 3. Madde: Anayasa'nın 23. maddesi değiştirilerek yurtdışına çıkış yasağını sadece mahkeme kararıyla konulması kuralı getirildi. Bir çok vatandaş, ya unutkanlık ya da ihmal nedeniyle farkında olmadan ödemediği vergisi olabilir. Bunun farkında olmayan vatandaş, yurt dışına çıkmak isterken, bu hatırlatılıyor ve yurt dışına çıkmasına izin verilmiyor. Değişikliğin yürürlüğe girmesi durumunda, hiç kimse gümrük kapılarında böyle bir sürprizle karşılaşmayacak. Mükellefe yurt dışına çıkma yasağını sadece mahkeme koyabilecek. Dolayısıyla vatandaş, hakkındaki cezayı gümrük kapısında değil önceden öğrenmiş olacak.

* 4. Madde: Anayasa'nın 41 maddesinde değişiklik yapılarak çocuk hakları Anayasal güvenceye bağlandı. Çocuk istismarı dünyanda olduğu gibi ülkemizde de en önemli konulardan biri. Çocuklar, her alanda istismara açıktır. Bu düzenleme ile çocukların istismardan korunması anayasal taahhüt altına alınmış olacak. Çocuklar, başta aileleri olmak üzere tüm istismar ve şiddete karı korunacaklar.


Hukuk devletiyse eğer mağdurlar haklarını arar

Emekli askerî savcı Faik Tarımcıoğlu: “Geçici 15. madde fiilen olmasaydı, normal hukuk kuralları işleseydi, kanuna göre bir zaman aşımından söz edilebilirdi. Ancak 12 Eylül Anayasası yürürlüğe girdiği anda zaman aşımını kesildi denebilir. Diğer yandan acaba bu bir af kanunu mu? O zaman yürürlükte olan meri hukuk sistemi içerisinde konseyin kabul ettirdiği bir af kanunu mu? Eğer af kanunu ise zaman aşımı olmaz dava da açılmaz. Geçici 15. maddede sadece cezai değil, mali ve idari konularda da dava açılamıyor diye bir ibare var. Bu bütün hukuk sistemini hiçe sayan 'ben yaptım oldu' hukuk mantığı. Diyelim ki bir genel müdür vatandaşın bile bile hakkını hukuku gasp etti. Bu hukuksuzluğu asla ve asla hiç mi kaldırmak mümkün değil. Bir diğer tartışma konusu ise, bu davalar AİHM konusu olur mu?İşte bütün bunlardan dolayı evet çıkarsa bu soruların cevabını madde madde görmüş oluruz. Evet çıkmazsa hukuksuzluklar giderilemez gasp edilmiş haklar iade edilemez. Sembolik de olsa bu maddenin mutlaka kalkması lazım. Bu bir hukuk lekesidir. Ondan sonra belki Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay veya AİHM ictihatlarıyla bu boşluklar doldurulabilir. Benim gönlümden geçen şey evettir. Mazlum ve mağdur olmuş binlerce insan vardır. Eğer bu insanlar hakkını arayamıyorsa ona hukuk devleti denmez.


Asker ve savcılar da yargı yoluna başvuruyor

Halkoyuna sunulan anayasa değişikliği paketi, HSYK ve YAŞ mağdurlarına yargı gitme hakkı getiriyor. Anayasa değişikliği ile YAŞ ve HSYK kararlarına yargı yolu açılacak. Ordudan YAŞ kararlarıyla ihraç edilenlerin kurduğu Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Başkanı Prof. Dr Nevzat Tarhan, anayasa değişikliğinin halk oylamasında kabul edilmesi durumunda, yaşadıkları hukuksuzluğun giderilmesi için yargı yoluna başvuracaklarını ifade etti. YAŞ mağdurlarının bireysel olarak haklarını arayacağını anlatan Tarhan, “Hukukçular dosya hazırladı. Herkes kendi hakkını mağduriyeti arayacak. Yeniden yargılanmak için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne başvuracak arkadaşlar. Mahkeme de gerekli dosyayı isteyecek. Yargılama neticesinde mahkeme göreve iade kararı verebilir. Hukukun verdiği bütün alternatifleri kullanacak arkadaşlarımız. Yargılanmak istiyoruz tezimiz vardı. Askeri İdare Mahkemesi'ne başvuracağız. Hukuksuz bir uygulamaya düzeltilme şansı doğuyor” dedi.

VİCDANI OLAN HERKES DESTEKLER

Eski Bayrampaşa Cezaevi Savcısı ve HSYK mağduru Necati Özdemir, İnsani hukuki ve evrensel normların esas alınarak bir anayasa değişikliğini yapıldığını dile getirerek, “Bize de mutlaka etki edecektir. Ama bizim önceliğimiz ve mağdur olan bütün arkadaşlarımız için söylüyorum. Zaten bu yasaları bizleri barındırmamak için çıkarttılar. Değişiklikler tabi ki biz ide etkileyecek. Ancak biz zaten gerekli makamların nezdinde çalışmalar yapıyoruz. Bütün bunların ötesinde ülkenin önü açacak. Bu ülkede yaşayan insanları adam yerine koyacak, bir yolun açılımı bu anayasa değişikliği, dolayısıyla vicdanı olan herkes bu değişikliği sonuna kadar tüm gücüyle desteklemeli. Benim soruşturmamı yapan Ali Suat Ertosun, benim ne kadar mağdur olduğumu anlatmaya yeterli” dedi.


Anayasa paketinde HSYK'ye de el atıldı

22. Madde: Anayasa'nın 159. maddesi değiştirilerek HSYK'nın üye sayısı 22'e çıkartılırken, HSYK ilk derece hakim ve savcıları arasında üye seçilmesi sistemi getirildi. HSYK'nın mevcut yapısı yıllardır tartışma konusu. 7 üyeden oluşan mevcut HSYK, Danıştay'dan gelen 2 üye, Yargıtay'dan gelen 3 üyenin güdümünde. Bu beş üye Yargıtay ve Danıştay üyelerini seçerken, Yargıtay ve Danıştay üyeleri de HSYK üyelerini seçiyor. Yeni düzenlemeye göre üye sayısı 22'ye çıkarılarak, hem bu kısır döngü kırılacak, hem de birinci sınıf hakim ve savcılar HSYK'ya üye seçerek, yargının tüm kesimleri tam anlamıyla HSYK'da temsil edilmiş olacak. 23. Madde: Anayasa'nın 166. maddesinde değişiklik yapılarak Ekonomik ve Sosyal Konsey Anayasal kurum haline getirildi. 24. Madde: Anayasa'nın geçici 15. maddesi kaldırılarak 12 Eylül darbesini yapanlara yargı yolu açıldı. 12 Eylül darbesini yapanlar, anayasa koydukları geçici 15. madde ile tüm uygulamalarını yargı denetimi dışında bırakmışlardı. Açılan bütün davalar, geçici 15. maddeden dolayı geri çevrilmişti. Bu madde dolayısıyla mağdur olmuş on binlerce insan hakkını hiçbir yerde arayamamıştı.




- BİTTİ -


14 yıl önce