|

Ordu darbeyle siyasetin merkezine oturdu

Üzerinden geçen 29 yıla rağmen kanayan bir yaradır 12 Eylül. Hesaplaşılamayan, yargılanamayan bir darbe. Dizimizin bugünkü bölümümde 12 Eylül'ün mağdurları var. Onlara 12 Eylül'ün ne anlama geldiğini, hayatlarındaki etkilerini ve nasıl hesaplaşacağımızı sorduk.

12 Eylül'Den Çıkış Yolu
00:00 - 13/09/2009 Pazar
Güncelleme: 03:44 - 13/09/2009 Pazar
Yeni Şafak
Ordu darbeyle  siyasetin merkezine oturdu
Ordu darbeyle siyasetin merkezine oturdu

12 Eylül darbesiyle kurumsa1 olarak en fazla mücadale edenlerin başında 78'liller Girişimi geliyor. Bugüne kadar Anayasanın geçici 15. maddesinin kaldırılarak darbecilerin yargılanması için kampanyalar düzenleyen 78'liler Girişimi'nin sözcüsü Celalettin Can, Türkiye'nin hâlâ bir darbe ortamında olduğunu ve ordunun darbe ile siyasetin merkezine oturduğunu söyledi. İşte Can'ın sorularımıza cevapları.

12 Eylül nasıl tanımlıyorsunuz?

12 Eylül, 1980 öncesinin ilerleyen, politikleşen toplumunu, kendi kabuğuna döndüren bir darbedir. Her ne kadar demokrasinin varlığından sözedilse bile, ordu darbeyi yapıp kışlasına dönmemiştir. 12 Eylül anayasası ile bu darbe rejimi kalıcılaştırılmıştır.

TOPLUM TRİBÜNE YOLLANMIŞTIR

12 Eylül öncesi ve sonrasının siyasal ideolojik açıdan kıyaslamak mümkün mü?

12 Eylül darbesi Türkiye için bir milattır. Darbe öncesi ve sonrası arasında ciddi farklar vardır, adeta iki dünya söz konusudur. 12 Eylül öncesi Türkiyesi'nde, yurttaşlarımızın, kendi iradesini eline aldığı politikleştiği bir toplum söz konusuydu. 12 Eylül, bu değerlere ve beraberce ayağa kalkan topluma yani iradesini eline alan topluma dönük bir operasyondu. Ve netice olarak tribünden sahaya inen bir toplumu tekrardan tribüne ydllamıştır. Üstelikte son derece pasifize ederek.

12 EYLÜL HÂLÂ SÜRÜYOR

Ortaya çıkan Ergenekon gerçekleri ile şu göründü; 12 Eylül hâlâ sürüyor. Dolayısı ile 12 Eylül deyince aklıma asker geliyor, darbe geliyor. pasaport verilemediğinden dolayı yurtdışına gidip tedavi olamayıp ölen insanlar geliyor. Kanun önünde herkes eşittir ibaresine rağmen, darbecilere dava açmamızı engelleyen 15. madde geliyor. Kısacası Türkiyenin kaybedilen ve çalınan geleceği geliyor aklıma.

12 Eylül'le nasıl hesaplaşacağız?

12 Eylül'ün izlerini temizleyerek ilerleyebilirız. Bu ülkede hiçbirşey yapılmadıysa bile toplumda ki eski ve yeni arasındaki ilişkiyi kopardı 12 Eylül. 70-60 lı yıllara dek uzanan ve 12 Eylül'ü dekapsayan bir hesaplaşma süreci başlatmak gerekir.

Mekanizması ne olacak?

Öncelikle Meclis bünyesinde 12 Eylül gerçeklerini araştırmak için Adalet Komisyonu kurulması gerekir. Şayet gerçekten darbecilerin yargılanmasını istiyorsak ve bunları yargılarken benim darbecim iyidir, senin darbecin kötüdür tartışmasını yapmak istemiyorsak ve darbeye kategorik olarak karşı çıkıyuorsak bu gerçekleri araştırma adalet komisyonu kurulmalıdır. Bu komisyon bu hesaplaşma sürecini başlatabilir.


12 Eylül'ün hayatınızdaki yeri nedir?

12 Eylül darbesi yüzünden 2 yılım kayboldu. 6 ay cezaevinde yattım, 1,5 yıl kaçak dolaştım. 12 Eylül meşruiyetine kendi yarattığı şiddetle sağlamış kanlı bir dikta dönemidir.

12 Eylül nasıl bir toplumsal atmosfer bıaktı geriye?

12 Eylül toplum üzerinde kurduğu baskı ile kutuplaşmayı değil siyaseti yok etti. Apolitik bir nesil yarattı. Bu toplum a politik olmanın yanında edilgen bir toplumdur.

Bu darbecilerle hesaplaşma nasıl olmalıdır?

Bu darbeyi yapanlarla ilgili mutlaka idam cezası geri getirilmelidir. Bu darbeyi yapıp ölenlerin ise mezarlarından çıkarılıp yargılanıp asılarak hesaplaşılmalıdır.


12 Eylül'le nerede karşılaştınız?

Ben darbe öncesinde Mamak Cezaevi'nde tutuklu yatıyordum. Bir sabah kalktığımızda askerler koğuşları bastı. Darbe olduğunu söyleyerek bizi dışarı çıkardılar, ayrı olan sağcı solcu koğuşlarını birleştirdiler. Mamak Askeri Cezaevi 12 Eylül darbesinin merkezi üssüydü. İstenmeyen muhalif görünen örgütlerin mensupları toplanıyordu ve her biri üzerinde işkenceler yapılıyordu. Belli başlı işkence evleri vardı. Her bir örgüt için ayrı evler vardı, orada tutukluları çözmeye çalışıyorlardı. Götürür işkence yapılır, geri getirilirdi. Geri gelemeyenler intihar etmiş denilirdi. Cehennemi bir cezaevi hayatıydı.

DEVLET TANRISAL BİR MAKAMA OTURTULDU

12 Eylül öncesi ve sonrasını kıyaslayabilir misiniz?

12 Eylül darbesi öncesinde büyükşehirlerde yaşanan, insanlar dışarı çıkamaz hale getiren olayların, planlı, kasıtlı oluşturulduğu kanaatindeyim. Bir darbe yapmak için bunların olması gerekiyordu. Ortamın olgunlaşması gerekiyordu. 12 Eylül'ün en önemli etkilerinden biri, o dönemden bu yana Türkiye halkı depolitize oldu. Politikadan uzaklaşma, devletin işine karışmama, içine çekilme sözkonusu oldu. 12 Eylül toplumun üzerinden buldozer gibi geçince bu iyice arttı. Bu süreçte devlet tanrısal bir makama oturtularak, 'onun hikmetinden sual olunmaz, biz küçük işlerimize bakalım' denilerek, Türk halkı iyice sindirildi.

Peki ya hesaplaşma...

12 Eylül'ün hesabının sorulması lazım. Anayasayı silah zoruyla değiştirmek için bir kalkışma oluyor darbe, askerler tarafından yapılması bir şeyi değiştirmiyor. Millet hakimiyetine tamamen ters. Hukuk herkese eşitse, şu anda 12 Eylül darbesini yapanların yakalanıp, yargılanıp müebbet hapse çarptırılmaları gerekir. Anayasa'da koruyucu maddeler var şu anda, yargılanamazlar diye. Önce anayasayı değiştirmek gerekiyor. 12 Eylül'ün izlerini temizlemek için bir hukuk devrimi yapılması gerekiyor.


ERDAL EREN (17)

14 Aralık 1980'de idam edildi.
NECDET ADALI (20)

8 Ekim 1980'de idam edildi.

SERDAR SOYERGİN (20)

25 Ekim 1980'de idam edildi.

NECATİ VARDAR (22)

13 Mart 1982'de idam edildi.
AHMET SANER (22)

26 Haziran 1981'de idam edildi.
MUSTAFA ÖZENÇ (22)

21 Ağustos 1981'de idam edildi
VEYSEL GÜNEY (23)

11 Haziran 1981'de idam edildi.
KADİR TANDOĞAN (23)

16 Haziran 1981'de idam edildi.
RAMAZAN YUKARIGÖZ (23)

30 Ocak 1983'te idam edildi.
ERDOĞAN YAZGAN (23)

30 Ocak 1983'te idam edildi.
İ.ETHEM COŞKUN (23)

13 Mart 1982'de idam edildi.
SEYİT KONUK (26)

13 Mart 1982'de idam edildi.
ALİ AKTAŞ (27)

23 Ocak 1983'te idam edildi.
HIDIR ASLAN (26)

25 Ekim 1984'de idam edildi.







15 yıl önce