|

Ortak ses: Barış

Murak Aksoy
00:00 - 27/06/2010 Sunday
Güncelleme: 03:06 - 27/06/2010 Sunday
Yeni Şafak
Ortak ses: Barış
Ortak ses: Barış

AK Parti'nin tüm siyasi riskleri de alarak başlattığı Demokratik Açılım hamlesi son dönemde şiddetin artmasıyla yeniden tartışılmaya başlandı. Ancak bu tartışmalar ilk zamanlardakinin aksine tüm kesimlerin büyük çoğunluğunun yüksek sesle 'barış'ı dillendirmesine yol açtı. Türkiye'nin şiddet sarmalından çıkmasını isteyen kesimler, daha cesur adımlarla Demokratik Açılım'ın başarıya ulaşacağında hem fikir oldu. Sadece ülkenin batısından değil doğusundan da yükselen 'barış' sesleri çözüm konusundaki umudu daha da artırıyor. Özellikle sivil toplum kuruluşlarının PKK'nın koşulsuz olarak silah bırakmasını istemesi, şiddetin çözümü imkansız kıldığı noktasında birleşmesi önemli bir aşama. Açılım konusunda uzmanlar ise AK Parti'nin inisiyatifi ele almasını, bu aşamadan sonra geri dönüş olamayacağını, sert askeri tedbirlerin süreci baltalayacağı görüşünde birleşiyor. Kürtlerin büyük çoğunluğunun çözüm istediği konusunda birleşen uzmanlar, BDP'nin tavrını netleştirmesi gerektiğini belirtiyor. Gelinen noktada, aklın ön plana çıkarılması, yeni bir anayasa, daha fazla demokrasi, incitici söylemlerden vazgeçilmesi, daha fazla cesaret, ötekileştirmeme, sürece tüm kesimleri katabilmek çözüm barış için şart. Şiddetin iyice arttığı şu dönemde herkes artık ortak bir ses olarak 'barış' diyor...


Denenmemiş senaryo gerekli


Bugüne kadar PKK'nın şiddetle yok edilemediğine dikkati çeken SETA Vakfı Araştırmacısı Hatem Ete, bundan sonra denenmemiş olanı denemek gerektiğini ifade etti.

Ne oldu da şiddet birden yükseldi?

Şiddet, Türkiye'nin PKK'yı dışlayarak doğrudan Kürtlerle konuşması, Kürtlerin sorununu çözmeye çalışırken PKK'nın aracılığını reddetmesi dolayısıyla tekrar başladı.

Açılım süreci niye PKK'da böyle bir algıya yol açtı?

Aslında, açılım sürecinin iki yönü var: Kürt sorununu çözme ve PKK'yı silahsızlandırma. Kürt sorunu için demokratikleşme, üstelik sadece Kürtlere hasredilmeyecek genel bir demokratikleşme hamlesi, önemli sonuçlar alır. Silahsızlanma meselesinde, PKK devletten beklediği güvenceleri alamayınca, tasfiye korkusu yaşadı. “Bu süreç yol alacaksa, benim geleceğimi de konuşalım. Aksi takdirde, demokratikleşme hamlelerinize izin vermem. Bir şiddet sarmalına sizi sokarım.” diyor.

PKK nasıl silahsızlandırılır?

Açılım süreci, PKK'nın geleceğine dair gerçekçi bir senaryoyu gündemine almak zorunda. Ya çatışarak ve yok ederek ya da silah bırakmaya razı ederek. Çatışmanın 25 yıllık faturası önümüzde duruyor. Dolayısıyla çatışmanın sonuç üretmeyeceği açık. Henüz denenmemiş senaryo, PKK'yı razı ederek silahsızlanmayı gerçekleştirmek. Buradaki zorluk 30 yıllık yaşanmışlıklar ve bu yaşanmışlıkların ürettiği psikolojik bagajlar.

AK Parti'nin bu süreçteki rolü?

AK Parti, iç ve dış koşulları değerlendirerek bir yıl önce doğru, cesur ve ezber bozacak bir hamle yaptı. Süreçteki duraklamaya ise AK Parti'nin yalnız bırakılması neden oldu.


Eski Devlet Bakanı Hasan Celal Güzel, milli birlik projesi olarak adlandırdığı demokratik açılımın, biraz daha cesaretli adımlarla başarılı olacağını söyledi. Güzel, kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliğine dikkati çekti.

Demokratik açılım devam etmeli mi?

Demokratik açılımı hep destekledim şimdi de destekliyorum. Demokratik açılım, PKK için yapılan bir girişim değil. Demokratik açılım milli birlik projesidir. Devletin halkı muhatap aldığı bir açılımdır. Elbette açılım devam etmelidir. Aslında ABD bu konuda isteksiz davranmasa, biz de biraz daha cesaretli olsak ben PKK'nın çok rahatlıkla silah bırakabileceğini, etkisiz hale getirileceğini düşünüyorum. Bu konuda geniş sınır ötesi harekata girilmesi gerekir. Böyle birkaç kilometre ile olmaz. Mutlaka 30 kilometrede güvenlik alanı oluşturulmalıdır. Mücadeleyi Türkiye topraklarında değil bu 30 kilometrelik alandaki tampon bölgede yapmamız gerekir.

Şiddet neyi hedefliyor?

Bütün bu hareketlerin hedefi Erdoğan'ın baştan indirilmesi, etkisiz hale getirilmesi, kaos ortamı yaratmak ve dış politikada yükselen Türkiye'nin önüne set çekilmesidir. Bunun Türkiye'nin düşmanları açık açık yapıyorlar.

25 yıldır terörle mücadele neden sonuç vermedi? Karakollar mı, askerler mi, istihbarat mı sorunlu?

Karakolların terörle mücadelede yeterli olmadığı bu süreç içinde daha net biçimde ortaya çıktı. Bunlar hızla takviye edilmelidir. Hem İnşat ve yapı bakımından hem de silah teçhizat personel bakımından yetersiz olduğu görülmektedir.

İkinci olarak normal askerlik görevini yapan kişilerin terörde kullanılmaması gerekir. Mutlaka belirli yaşa gelmiş tecrübe kazanmış profesyonel uzman personelin kullanılması gerekir. Aksi takdirde, şehit sayısı artmış oluyor mücadelede zaafa uğruyor. Özellikle asker kullanılacaksa profesyonel komandoların kullanılması gerekir.

İstihbarat konusunda eskiden beri Türkiye'de bir koordinasyonsuzluk var bu genel bir problem. Milli İstihbarat Teşkilatı ile Emniyet istihbarat ve Jandarma istihbaratı arasında bir koordinasyon eksikliği, görev alanları çatışması var. Bunun mutlaka giderilmesi ve bir eşgüdüm sağlanması zorunludur.


Türkiye'nin zor bir süreçten geçtiğini söyleyen MÜSİAD Diyarbakır Şube Başkanı Vahdettin Bahadır, siyasilerin dil ve üsluplarının ayrıştırıcı değil, birleştirici olması gerektiğini söyledi.

Şiddetin durması için somut önerileriniz nedir?

Burada bir siyasetin normalleşmesi için yapılması gerekenler bir de Meclisin yapması gereken hukuki düzenlemeler söz konusudur.

Siyasi olarak yapılması gerek;

Cumhurbaşkanı siyasi inisiyatif almalı ve tüm siyasal kanalların açık tutulmasını sağlamalıdır.

Hükümet siyasi inisiyatif almalıdır.

Bu aşamada tüm siyasal partiler söylem ve üslubunda dikkatli davranmalıdır. Kullanılan dil kuşatıcı ve barışçı bir dil kullanmaya dikkat edilmelidir.

Türkiye'nin gücüne ve Türkiye içinde çözüme inanan herkesin diyalog kanallarını açık tutmalıdır.

AK Parti'nin bölge milletvekilleri demokratik çözüm konusunda inisiyatif almalıdır.

Meclisin hukuki olarak yapması gerekenler ise;

Taş atan çocuklar meselesi çözülmelidir.

Yer isimleri konusunda adım atılmalıdır.


ODTÜ Öğretim Üyesi İhsan Dağı, artan şiddetin nedeninin demokratikleşme olduğunu söyleyerek, demokratikleşme PKK'nın tabanını daralttığı için tasfiye edildiğini düşünüyor ve şiddetle ben varım mesajı vermek istiyor.

Şiddet neden arttı ve nasıl biter?

Şiddetin sona ermesi ya PKK'ya yönelebilecek tabanı kurutmak ki, bunun yolu demokratikleşmeden geçiyor. İkincisi ise PKK'yı ikna etmek.

Bakın bütün deneyimler bize şunu gösteriyor, bu tür sorunların çözüm süreci aynı zamanda şiddetin arttığı dönemler olmuştur. Ve çözüm şiddetle birlikte var olmuştur. Türkiye'de şiddet artıyor çünkü çözüm süreci başladı. Ve çözüm sürecinde PKK kendini tavsiye edileceğini düşündüğü için şiddete başvurarak var olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.

Çözüm sürecinde olduğumuz için mi şiddet arttı?

Evet. Çünkü Türkiye demokratikleşiyor ve demokratikleşme PKK'nın tabanının dönüştürüyor ve PKK tabansızlaşıyor. Bakın bugün PKK dar bir Kürt tabanına sıkıştı. Kürtler farklı siyasal eğilimlerde kendilerini edebiliyorlar. Bu açıdan şu gerçeği görmemiz gerekiyor, bu süreçte bütün demokratikleşme adımları PKK'yı rahatsız eder ve PKK saldırganlaşabilir. Bu yüzden demokratik açılım içi doldurulmalı ve yola devam edilmelidir. Son olarak şunu söyleyeyim, çözüm sürecinde şiddet bitmez. Demokratikleşme adımları ile birlikte sürer şiddetin tabanı yok edildikçe şiddet biter. Yani çözümü şiddet ortamında bulacağız. Şiddet var diye demokrasiden vazgeçmeyeceğiz.


Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz, sorunun siyasal aktörleri (BDP ve AK Parti) arasında demokratik diyalog kurulmasının önemli olduğunu söyledi. Tahmaz, “Kürt hareketinin tasfiye ediliyoruz algısının değişmesi gerek. Gençleri ölme ve öldürme ikileminden çıkarmak gerek. Şiddeti devre dışına itecek demokratik siyasetin önü açılmalıdır” dedi

Şiddet neden arttı ve hedefi ne?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir, şiddete dayalı çözüm arayışının haklı hiçbir gerekçesi olamaz. Ölme ve öldürme ikilemi içinde sorunun çözümüne katkı sunmak mümkün değildir. Şiddetin tarihi Kürt sorununun tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. 30 yıllık savaş dönemine baktığımızda şiddetin bir hak arama yöntemi olmaktan çıkması için fırsatların değerlendirilememesi ne yazık ki, şiddetin yeniden devreye sokulmasına yol açtı.

PKK nasıl silah bırakır?

Teslim olun, pişmanlık beyan edin ile olamayacağını 30 yıllık deneyimin bize öğretmiş olması gerekiyor. 19 Ekim 2009'da gelen barış grubu, silahsızlanmanın nasıl olacağını ve nasıl olmayacağını gösterdi.

Peki AK Parti ve BDP ne yapmalı?

Kürt sorununun çözüm zemini parlamentodur. Çözümün aktörleri de bu iki siyasi partidir. Bu iki parti arasında güven sorununun olduğunu bir an bile olsun unutmamak gerekir. Bu nedenle her iki parti arasında güçlü bir diyaloga ve işbirliğine ihtiyaç vardır. Bu nedenle bu iki parti rakip parti durumundan çıkmalıdır. AK Parti, siyasal iradesini berraklaştırmalıdır.



Türkiye Çözümü Tartışıyor dizi yazısının dünkü bölümünde sehven, BDP MYK üyesi Ayhan Bilgen'in fotoğrafı yerine İHD'nin eski başkanlarından Yusuf Alataş'ın fotoğrafı kullanılmıştır. Hem Ayhan Bilgen hem de Yusuf Alataş'tan özür dileriz.



14 years ago