|

Senin kızın olmak çok güzel baba...

Gazze gönüllüsü Cengiz Songür'ün Mavi Marmara gemisinde şahadet makamına uzanan yolculuğu kızının gizlice cebine koyduğu 'fedakârlık' kokan mektubuyla başladı. Songür, Mavi Marmara gemisi henüz Antalya Limanı'nda hareket etmemişken değiştirdiği pantolonunun cebinde hangi kızının yazdığını bilmediği bir mektup buldu. Mektupta kızı, insani yardım için denize açılacak babasına "Bir yetimin gülümsemesi için, bir annenin gülümsemesi için, seni kaybetmek olsa da git baba. Senin kızın olmak çok güzel baba" diye sesleniyordu.

Murat Palavar
00:00 - 5/06/2010 Cumartesi
Güncelleme: 01:33 - 5/06/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
Senin kızın olmak  çok güzel baba...
Senin kızın olmak çok güzel baba...

İsrail komandolarının kurşunuyla şehit olan Cengiz Songür, yardım konvoyuna İzmir'den katıldı. Mavi Marmara gemisi Gazze'ye insani yardımın yanı sıra yolcuların aileleri tarafından Gazzelilere yazılmış mektupları da taşıyordu. Gemi yolcularıyla dua ve özgürlük dilekleriyle dolu bu mektupları konuşurken Cengiz Songür adlı Gazze gönüllüsünün başından geçen ilginç bir olayı öğrendim. Songür'e ulaşmak için kaldığı 1. kata gittim. Songür'le öğlen yemeği için girdiği sırada karşılaştım. Ardından geminin güvertesinde buluştuk. Elinde sıkıca tuttuğu bir mektup vardı. Gösterirken dahi çok dikkatliydi. Yavaş yavaş 4'e katladığı mektubu açtı. Bu arada diğer elinde tuttuğu pasaporta işaret eden Songür'ün ağzından “Mektubum elimdeki pasaportumdan daha değerli” sözleri döküldü.

HANGİ KIZIM YAZMIŞ BİLMİYORUM

İzmirli Gazze yolcusu, üzerindeki yazıyı merak ettiğim mektubu yeni giydiği pantolonun cebinde bulduğunu söyledi. Mektup, 'Selamün aleyküm baba' diye başlıyordu. Mektubu okumaya başladığım sırada Songür, 6 kızı olduğunu, fakat bu mektubu hangisinin yazdığını bilmediğini dile getirirken bir anda duygusallaştı ve “3 küçük kızımdan biri yazmış olabilir” dedi. Songür'ün duygusallığı mektubu bir kez daha okuduğumuzda iyice arttı. Gözyaşlarını tutamadı.

SADECE ADIN KALSA DA GİT BABA

Songür'ün gözyaşları eşliğinde kızının mektubunu okuduk. Mektup, saatler sonra vahşet işleyecek İsrail'e, hatta tüm dünyaya insanlık dersi verecek ifadelerle doluydu. Babasını kilometrelerce ötedeki yetimler ve anneler için Gazze'ye uğurlayan kızın “Aslında sana söylemek istediğim yüzlerce cümle var” sözleriyle başlayan mektup şöyle devam ediyordu: “Ama Filistin denilince hele ki oraya giden sen olunca kelimeler ağzımda düğümleniyor. Korkuyorum baba. Kardeşlerimin gözündeki hüznü annemin yüzündeki endişeyi gördükçe korkuyorum. Ama sonunda seni kaybetmek de olsa git baba. Bir yetimin gülümsemesi için, bir annenin duası için git baba. Geriye bir tek adın dönse de git baba. Senin kızın olmak çok güzel baba.”

MEKTUP GEMİYİ AĞLATTI

Songür, “Benim için çok önemli” dediği yolculuk boyunca kızının mektubunu cebinde sakladı. Şahadete uzanırken de kızının mektubu cebindeydi. Güvertede okuma fırsatı bulduğum mektup, gemideki herkesi ağlattı. “Kızımın yazdığı her cümle her kelime ve her harf beni etkiledi” diyerek gözyaşlarının sebebini anlatan Songür, mektubun gemide estirdiği havayı şöyle dile getirmişti: “Arkadaşlarıma bile gösteriyorum mektubumu onlar bile duygusallaşıyor ağlıyorlar. O sözlerin o kelimelerin her birine duygulanmamak ağlamamak mümkün değil.”

MEKTUPLA ŞAHADET MAKAMINA UÇTU

Güvertedeki konuşmamız bitince Cengiz Songür'e hem kendisinin hem de mektubunun fotoğrafını çekmek istediğimi söyledim. Songür'ün fotoğrafını çektim. Sıra mektuba gelmişti. Elimi uzattığım anda Songür, mektubu geri çekti. Mektup onun için o kadar önemliydi ki “Footğrafını çektikten sonre geri verecek misin” diye sordu. “Evet” diyerek ikna etmeye çalıştım. İstemeyerek de olsa mektubu elinden bıraktı. Fotoğrafını çektiğim mektubu geri verdim. Songür, cebine koyduğu mektupla bir gün sonra şahadet makamına uçtu.


Fotoğraf çekerken başından vuruldu

İsrail baskınında şehit olan Cevdet Kılıçlar, saldırı sırasında basın merkezinde görevinin başındaydı. İHH'nın internet editörü olan Kılıçlar, son olarak gemide dağıtılan can yelekleri ile basın mensuplarının çalışma fotoğraflarını çekmişti. Bu fotoğrafları tek tek basın mensuplarına mail attı. Kılıçlar ölümünden önce üst güverteye çatışmaların olduğu bölüme geçti ve fotoğraf geçmeye başladı. Tam bu esnada keskin nişancı tarafından başından vurularak şehit oldu. Kılıçlar vurulur vurulmaz yere yığıldı. Sedye ile aşağıya taşındı. Babasının tüm zenginliğine rağmen Almanya'dan göç ederek İstanbul'da mütevazı bir hayat süren Kılıçlar, en büyük sevinç dakikalarını kızının tesettüre girmesiyle yaşadığını ifade etmişti. Kılıçlar “Kızım başını örttüğü gün sabaha kadar mutluluktan uyuyamamıştım” sözlerini anlatmıştı.


Sen beni yaşlı mı zannettin evlat

Mavi Marmara gemisine İsrail askerlerinin düzenlediği baskında hayatını kaybeden 61 yaşındaki İbrahim Bilgen, memleketi Siirt'te 20 bin kişinin katıldığı cenaze töreniyle toprağa verildi. Bilgen, şehit olmadan önce İHH Görevlisi Ahmet Sarıkurt ile son dakikalarında şehit olduğu yerde görev almak için mücade etti. Yaşlı olmasından dolayı görev yapacak kişiler arasında asil listeye yazmayan İHH Görevlisi Ahmet Sarıkurt'a takılmayı ihmal etmedi. Sarıkurt tarafından yedeklere yazılan Bilgen “Sen beni yaşlı mı gördün” diyerek takıldı. Bilgen “Sen gel bakim bir güreşelim de kimin yaşlı olduğu görülsün evlat” dedi. Bunu üzerine Sarıkurt, Bilgen'in yedeklerden çıkartarak nöbet tutacak görev yapacaklar arasına yazdı. Bilgen kendi isteiği ile yazıldığı görev yerinde İsrail askerleri tarafından şehit edildi.



14 yıl önce