|

Yükselen iki yıldız Arjantin ve Brezilya

Arjantin ve Brezilya Latin Amerika''nın büyüyen ekonomisiyle tüm dünyanın dikkatini üstlerine çeken iki ülkesi. ABD tarafından desteklenen darbelerle on yıllarca uğraşan bu iki Latin devleti, bulundukları bölgenin liderliğini ele geçirirken, küresel siyasette de yer alarak, geleceği belirlemeye çalışan iki önemli aktör olmaya çalıyor.

Hasan Türk
00:00 - 6/11/2013 Çarşamba
Güncelleme: 22:35 - 5/11/2013 Salı
Yeni Şafak
Yükselen iki yıldız Arjantin ve Brezilya
Yükselen iki yıldız Arjantin ve Brezilya

Arjantin, Latin Amerika''nın yüzölçümü bakımından Brezilya''dan sonra en büyük ikinci ve nüfus bakımından Brezilya, Meksika ve Kolombiya''dan sonra bölgenin dördüncü büyük ülkesi. Arjantin denince ilk akla gelenler kuşkusuz futbol, tango müziği, İngiltere ile ihtilaflı Malvinas -Falkland Adaları ve diğer bölgedeki ülkeler gibi askeri darbe ve rejimleri.

LATİN DEĞİL AVRUPA KÜLTÜRÜ

Arjantin devleti İspanyollardan ayrıldığında coğrafi ve stratejik konumlarından faydalanarak güçlü bir devlet sistemi ve düzenli bir ordu kurdu. 1900 yıllarda Arjantin dünyanın en gelişmiş ve zengin ülkelerinden biriydi. Hatta I. Dünya Savaşı dönemlerinde Avrupa ve Ortadoğu''dan ABD ve Avustralya''dan sonra en çok göç alan ülkelerden biri Arjantin olmuştur. Hükümet, o dönemlerde resmi kurumlarda çalışmak için personel aradığında yerli vatandaş bulmak için sorun yaşıyordu. Arjantin''in özellikle yabancılara karşı açık bir politika uygulaması Buenos Aires şehrini büyük bir metropol yaptı. Ama Arjantin halkının yarısından fazlasının Avrupa, Ortadoğu kökenli olması Arjantinlileri diğer Latin ülkelerinden daha üstün ve kültürlü olduğu hissini verdi. Bu yüzden Latinlerin çoğu Arjantinlileri Latin değil Avrupalı sayarlar.

ASKERİ DARBEYLE GEÇEN 53 YILLIK KARANLIK DÖNEM

Arjantin, I. Dünya Savaşı''na girildiğinde dünyanın ilk üç ekonomisinden biriydi. Bu durum ABD''yi her geçen gün daha da rahatsız ediyordu. Bu yüzden Arjantin''de çoğu ABD destekli 6 askeri darbe yaşandı. Askeri rejimler toplam 25 yıl boyunca Arjantin''i gaddar bir şekilde yönetti. Haliyle 1930''dan 1983''e kadar geçen 53 yıllık karanlık dönem Arjantin siyasetini ve ekonomisini geriletti ve dünyadan uzaklaştırdı.

KRİZDE HER ŞEYİ İSRAİL VE AMERİKALILAR ALDI

Arjantin 2001-2002 yılları arasında çok büyük bir ekonomik kriz yaşadı. Bu ekonomik kriz fakirliğe fazla alışık olmayan halkı çok zor durumlarda bıraktı. Arjantin''in zenginleri ülkedeki paralarını çekerek ve çoğu mal varlığını satarak vatanlarından ayrıldılar. Bu krizli yılları çok iyi hatırlıyorum, o dönemlerde Buenos Aires şehrinde yaşıyordum. Arjantinlilerin sattığı malları genellikle Amerikan, İngiliz, İspanyol ve İsrailli zenginler aldı. Krizden sonra 2003 yılında başa gelen Neston Kirchner 2007 yılına kadar ülke ekonomisini canlandırdı. 2007''de Nestor Kirchner''in eşi Cristina Kirchner geldi.

KIRCHNER HÜKÜMETİNE YOLUSUZLUK SUÇLAMALARI

Fakat Cristina Kirchner hükümeti yolsuzluk yaptığına dair haberlerle sürekli eleştiri alıyor. Arjantin ekonomisine baktığımızda bölgedeki Brezilya ve Meksika ekonomisinden sonra en büyük ekonomi. Arjantin özellikle tarım alanında çok başarılı ve güçlü. Biyo yakıtında dünya genelinde beşinci ve yedek parça üretiminde Brezilya ve Meksika''dan sonra bölgede üçüncü büyük üretici. Bölgedeki yabancı turist alan ülkeler sıralamasında Meksika, Brezilya ve Peru''dan sonra gelir.

Ülkeyi baştan aşağı değiştirdi

Brezilya''da 2002 başkanlık seçimlerinde sol ideolojiye sahip Luis Ignacio de Silva seçimleri kazanarak başkanlık koltuğuna oturdu. Lula sol düşünceli olmasına rağmen pragmatik davranarak Brezilya ekonomisini daha da canlandırdı ve özellikle yapmış olduğu sosyal programlarla görevde bulunduğu müddetçe 40-50 milyon insanı alt sınıftan orta sınıfa taşıdı. Lula de Silva başkanlık dönemini bitirdiğinde halkı karşısında popülerliği yüzde 85''in üzerindeydi. Halkın kendisine olan bu sevgisi siyasi arkadaşı olan Dilma Rousseff''i başkanlık koltuğuna getirtti.

Gelişmenin nedeni kendine has politika

Brezilya''yı diğer bölge ülkeleriyle karşılaştırdığımızda her şeyiyle tamamen farklı bir ülke göreceğiz. En temelde Brezilya, Portekiz Krallığı tarafından sömürüldü, diğer ülkeler ise İspanyol Krallığı. Brezilya''nın Portekiz Krallığı''ndan ayrıldığında kıtada tek krallık olarak bağımsızlığına kavuşması bu ülkenin siyasi liderlerinin ve halkının daha geniş, daha büyük, daha küresel düşünmelerine sebep oldu. Eski cumhurbaşkanı Lula de Silva zamanından beri Brezilya her yıl BM genel toplantısında Güvenlik Konseyi''nin değişmesini istiyor. Bu konseyde daimi bir koltuk istemesi, ülkenin ne kadar güçlendiğini gösteriyor. Brezilya Soğuk Savaş döneminde diğer bölge ülkeleri gibi askeri darbelerden nasibini aldı. Ülke 1964 - 1984 yılları arasında askeri rejimler tarafından yönetildi. Fakat 1985 yılından itibaren siviller tekrar yönetime geldi. Brezilya askeri rejimlerden sonra tekrar ekonomisiyle güçlü bir devlet olarak ortaya çıkmasını 1994-2002 yılları arasında cumhurbaşkanlığı yapan Fernando Henrique Cardoso''ya borçlu.

İTİRAZLARA RAĞMEN İRAN, TÜRKİYE VE ÇİN''LE DOSTLUK

Brezilya son yıllarda yapmış olduğu ekonomik gelişmesini aslında kendine özgün dış politikasına borçlu. Brezilya Soğuk Savaş şokunu üzerinden atmış bir ülke. Kimle dost olup kimle düşman olacağına ABD''ye göre değil kendi çıkarına göre düzenliyor. Son yıllarda yapmış olduğu siyasi ve ekonomik atılımlarla bunu herkese gösterdi. Mesela Brezilya devletinin en büyük ticari ortağı Çin devleti. İran nükleer meselesinde ABD''nin itirazlarına rağmen Türkiye''yle birlikte İran''ın da nükleer enerjiye sahip olma hakkını savundu. Lula de Silva başkanlık döneminde İsrail ve Filistin''i aynı program altında ziyaret etti. Hatta Yaser Arafat''ın anıt mezarını ziyaret etti. Hem İran''la dost hem de Israil''le.

''ABD DİNLEMENİN SONUÇLARINI ÖDEYECEK''

Son yıllarda dünyayı sarsan tele kulak skandalında ABD istihbaratının Avrupa ve Latin Amerika liderlerini dinlenmesinden çok rahatsız olan Brezilyalı Dilma Roussef, Alman meslektaşı Angela Merkel''le birlikte BM kuruluna taşımak istiyor. Hatta Dilma de Roussef ABD istihbaratının ülkesini de dinlediğini öğrendiğinde ABD''ye önceden düzenlediği resmi ziyaretini iptal etti. Ayrıca geçen haftalarda Brezilya hükümetinin bazı bölgelerde petrol çıkarma ihalesini sadece Fransız ve Çinli firmalara vermesi, tele kulaktan duymuş olduğu rahatsızlığı göstermesi bakımından önemliydi. Bu ihalede ABD''li firmalar da vardı, fakat Dilma Rousseff o firmalara ihaleyi vermedi. Brezilya hükümeti ABD istihbaratının yapmış olduğu bu hatayı Obama''ya pahalıya ödeteceği çok açık. Bu durum ABD''nin Brezilya siyasi ve ekonomik ilişkilerini derin bir şekilde zedeleyecek gibi görünüyor.

2050''de en büyük 4. Ekonomi

Arjantin''in bölgedeki eşi Brezilya, BRICS gibi güçlü bir ekonomik kulübe üye. BRICS dünya nüfusunun yüzde 40''nı ve şu anki ekonomisiyle dünya ekonomisinin yüzde 25''ni temsil ediyor. Bazı analizcilere göre Brezilya 2050 yılında Çin, ABD, Hindistan''dan sonra dünya ekonomisinde dördüncü sırada olacak. Brezilya Latin Amerika''da tek askeri endüstrisi olan ülke. Ayrıca Embraer gibi sivil ve askeri uçak yapan bir şirkete sahip. Brezilya 35 milyar dolarlık yıllık savunma harcamalarıyla bölgedeki en güçlü orduya sahip. Latin Amerika''nın yıllık savunma harcamalarının yüzde 45''i sadece Brezilya''ya ait. Bu da ülkeyi hem bölgede hem de dünya geleninde güçlü bir aktör yapıyor. Hugo Chavez ve eski devlet başkanı Lula bölgede NATO gibi güçlü bir askeri organizasyonu kurmak istemişlerdi. Şu an gerçekleşmemiş olsa da Brezilya''nın liderliğinde bu birliği kurmak zor olmayacak.

Müslüman nüfuslu ABD karşıtı ülke

Arjantin, Brezilya''dan sonra en çok Arap ve Müslüman nüfusunun olduğu bir ülke. Ayrıca Yahudi ve Ermeni nüfusu bayağı yüksek durumda. Arjantin devletiyle Türkiye''nin ilk ilişkileri 1909 yılında başladı ve günümüze kadar kesintisiz devam etti. Arjantin devleti Brezilya gibi Soğuk Savaş döneminin bittiğini hızlı fark etti ve dış politikasını kendi çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etti. Ülke Mercosur Ekonomik Birliği''ne üye ve 2012 yılında 755 milyar dolarlık gayri safi milli hasılasıyla ekonomisi ilk yirmiye giriyor. 19 bin dolarla Şili''den sonra en yüksek kişi başı gelire sahip. Bilindiği üzere Avrupa''nın I. Dünya Savaşı''yla uğraştığı dönemde, Arjantin güçlü bir devlet olarak ortaya çıktı. ABD ise desteklediği darbelerle Latin rakibini elemiş oldu. Bu sebeple Arjantin halkı Latin Amerika halkları arasında en çok Anti-Amerikancı halk olarak bilinir. Bu anti-Amerikancılığın tek sebebi ABD''nin askeri rejimlere destek vermesi değildi. Diğer sebep de Arjantin''in Falkland-Malvinas Adalarını İngilizlerden tekrar almak için başlattığı savaşta ABD''nin İngilizlere yardım etmesidir.


10 yıl önce