|

Sıkılı yumrukları Obama açamadı

Göreve yeni başladığı zaman İslam dünyasına “Karşılıklı çıkarlarımız var, yumruğunuzu açın elinizi sıkacağız. Yeni bir çağ başlatmaya kararlıyız” diyen Barack Obama'nın İslam dünyasına verdiği umut yerini yavaş yavaş umutsuzluğa terkediyor.

Ali Akel
00:00 - 11/01/2010 Pazartesi
Güncelleme: 23:50 - 10/01/2010 Pazar
Yeni Şafak
Sıkılı yumrukları Obama açamadı
Sıkılı yumrukları Obama açamadı

En sıcak konularda bile “cool” bir tavır sergileyen Barack Obama'nın adı epeydir Mr. Cool'a çıkarılmış durumda. Afganistan'a 30 bin asker daha gönderme kararını üç ayı bulan uzun bir incelemeden sonra almıştı Mr. Cool. Bir yıl önce 20 Ocak'ta tarihe geçen görkemli bir törenle Beyaz Saray'daki koltuğuna oturan Barack Obama geride bıraktığımız bir yılda ne içerde ne dışarda çok parlak bir performans sergileyebilmiş değil. Beklenenden daha kısa bir sürede fazlasıyla kan kaybettiğini söylemek bile mümkün. Göreve geldiği gün Amerikalıların yüzde 46'sının güçlü bir şekilde başkanlığını desteklediği Obama, Rasmussen şirketinin günlük izleme raporlarında bir yılda neredeyse yüzde 17 puan kaybetti. Geçtiğimiz Cumartesi günü itibariyle Obama'nın gerektiği şekilde performans gösterdiğine inanan Amerikalının oranı yüzde 26'ya düşmüş durumdaydı. Sadece “terörle mücadele”den dolayı oy kan kaybediyor değil Obama, sağlık reformu, ekonomik kriz, hatta çevre ve iklim değişikliği konularında bile kan kaybediyor.

YEMEN'DE SIKILAN YUMRUKLAR

Obama'nın yemin töreni konuşmasında İslam dünyasına “Karşılıklı çıkarlarımız var, yumruğunuzu açın elinizi sıkacağız. Yeni bir çağ başlatmaya kararlıyız” diyerek, İslam dünyasına verdiği umut da yerini yavaş yavaş umutsuzluğa terk ediyor. Irak'ta göreceli bir takım gelişmeler sağlanmasına rağmen, İsrail-Filistin ve Suriye barışının sağlanması konusunda somut bir mesafe henüz alınabilmiş değil. Hamas ve Hizbullah gibi dışlanan grupların yönetimlere “katılması/kazanılması” noktasında gözle görünen bir şey yok ortada.

Washington'da kısaca AF-PAK olarak dillendirilen Afganistan ve Pakistan konusunda izlenecek yöntemler ve stratejiler konusunda da Beyaz Saray yönetimi daralmış durumda. Washington'da, El Kaide ve Taliban'a karşı “askeri çözüm tek çözüm mü?” şeklinde soruların sorulmasına rağmen, bunun dışında ne tür strateji ve çözüm yöntemlerinin izlenmesi gerektiğine dair bir yol haritası da ufukta görünmüyor.

'TİTREK' BİR POLİTİKA İZLİYOR

Noel günü yaşanan uçağı havaya uçurma girişiminden sonra Washington yönetiminin yürürlüğe koyduğu politikalar ve Yemen için dillendirilen “yeni bir işgal mi?” soruları, Müslüman dünyada yumrukların bir kez daha sıkılmasına neden oluyor. Obama'nın tüm sorumluluğu şimdilik üstüne alması, soğukkanlı ve her adımı hesap ederek atması, oldukça dikkatli bir dil kullanarak hiçbir şekilde Müslümanları rencide edecek bir söz etmemesi İslam dünyasında yumrukların sıkılmasına engel olmasına yetmiyor, yetmeyecek.

İç ve dış politikada “titrek” politikalar izleyen Washington yönetimi iki konu üzerinde pozisyonunu korumaya devam ediyor. Birincisi, İran'ın nükleer silahlanma konusunun “diyalog ve diplomasi” ile çözülmesi. İkincisi ise Guantanamo'nun kapatılması. Güvenlik zirvesi sonrası yaptığı açıklamada, Guantanamo'dan Yemen'e transferlerin şimdilik olmayacağını söyleyen Obama, şunu söyleme ihtiyacı da duydu:

“Yanlış anlaşılmasın. Ulusal güvenlik çıkarlarımızı zedeleyen ve El Kaide'ye kazanç sağlayan bir araç olan Guantanamo hapishanesini Amerikan halkını emin ve güvende kılmak için kapatacağız.”

20 Ocak 2009'da iyi bir başlangıç yapmıştı Barack Obama. Dünyaya aşıladığı değişim umudu kısa dönemde kendisine Nobel Barış Ödülü ile geri dönmüştü. Bakalım barış ödülünün altına dizili olan dinamitlerin fitilini Mr. Cool patlamadan söndürebilecek mi?


Ortadoğu'da istikrarsızlık dünya için büyük tehlike

Ömer Faruk Abdulmuttalib'in uçağı havaya uçurma girişimini bir kenarda tutacak olursak, Noel tatili Amerikalılar'ın tam da istedikleri gibi “Beyaz bir Noel” tatili oldu. 20 Aralık'tan bu yana ülkenin büyük bir bölümü karın beyaz örtüsü altında. Dışarda her ne kadar dondurucu bir soğuk varsa da Noel tatili sonrası Washington salonları iyice ısınmayı başladı. Beyaz Saray mesaiye güvenlik zirvesi ile başladı.

Yabancı Basın Merkezi'nde hemen hergün Afganistan ve Pakistan ile ilgili bir toplantı oluyor. Beyaz Saray, Dışişleri ve Savunma Bakanlığı- (Pentagon)'nın basın brifing salonları sürekli sıcak. Washignton'ın olmazsa olmazları think-tank kuruluşlarının salonları da erkenden ısınmaya başladı. Washington'da da bir merkezi olan Türkiye'nin tek düşünce kuruluşu SETA-DC, merkezin direktörü Nuh Yılmaz'ın moderatörlüğünü yaptığı, konuşmacı olarak Joshua Walker, tartışmacı olarak Ömer Taşpınar'ın katıldığı Türkiye'nin değişen dina- mikleri konusunu masaya yatırdı.

İRAN'A SALDIRMASI TEHLİKELİ

Brookings Enstitüsü açılışını Afganistan ve Pakistan Özel Temsilcisi Richard Holbrooke ile yaptı. Washington Enstitüsü'nün (WINEP) konuğu ise ABD Genelkurmay Başkanı Mike Mullen idi. 2010'un ilk toplantıları olması nedeniyle her üç kuruluşun (bunlar tabi birer gün arayla sadece izlebildiklerimiz) salonları da tıklım tıklımdı. Konuşmasında genel geçer şeyler söyledi Mullen. Ta ki konuşmasının sonunda gelen bir soruya kadar. Diyalog ve diplomasi işlemezse İran konusu ne olacak? Mullen soruya ne cevap verdi? Aynen yazalım, kayıtlara geçsin:

“Tahran bir süredir nükleer silah geliştirmeye yönelik stratejik amacı olan bir yolda. Bu sonuç, potansiyel olarak son derece istikrar bozucu. Diğer taraftan İran'a saldırmanın da son derece istikrar bozucu bir sonucu olur. Her iki senaryonun da istenmeyen sonuçları olur. Dünyanın o bölümü daha da istikrarsız hale gelebilir, bu da dünya için tehlikeli bir sonuçtur. Sadece ABD'nin değil bütün uluslararası toplumun bu iki sonucun ortaya çıkmasını engellemeye odaklanması çok önemlidir.”


Obama'nın Usame Bin Ladin'i kim?

Northwest Havayolları'na ait 253 sefer sayılı uçağa yapılan bombalı saldırı girişiminin ardından ABD televizlonlarının ekranlarına “Next Osama?” sorusu altına yazılı olduğu halde sürekli bir portre getirildi. Yemen'de yaşadığı ve Arap Yarımadası'nın 'Üsame'si olarak sunulan kişi Anwar Al-Awlaki'nin sonraki Üsame olup olmayacağı işleniyordu haberlerde. Obama'nın 'Üsame'si olmaya namzet bu kişiyi burada kayıtlara geçirmekte fayda var.

Yemenli bir ailenin çocuğu olarak 1971 Amerika (New Mexico) doğumlu. Amerika'da tarım üzerine eğitim gören babası 1978'de Yemen'e dönünce Tarım Bakanı olarak görev alıyor. Anwar Al-Awlaki inşaat mühen-disliği okuyor, insan kaynakları konusunda George Washington Üniversitesi'nde doktora çalışması yapıyor.

Amerika'da birçok yerde imamlık yapıyor. 2002 yılına kadar Amerika'da yaşıyor. 11 Eylül saldırısında yer alan en az iki kişi ile ilişkisi olduğu iddia ediliyor. Ve ABD'den ayrılmadan önce bu tarihe kadar Arlington, Falls Church'te bir camide imamlık yapıyor, vaaz veriyor.

Awlaki'nin adı Binbaşı Nidal Malik Hasan'ın 5 Kasım 2009'da Teksas'taki Fort Hood Askeri Üssü'nde 13 askeri öldürmesi üzerine gündeme geldi. Awlaki, kendisiyle yapılan röportajlarda Hasan'ı böyle bir eylem yapmaya yönlendirdiği iddialarını reddetti. Ama Hasan'ı yaptığından dolayı kınayan Müslüman grupları da kınadı.

Son olarak Ömer Faruk Abdulmuttalib olayı ile adı tekrar gündeme gelmeye başladı. Abdulmuttalib'in Yemen'de Al-Awlaki ile görüştüğü ve olayın arkasında Awlaki'nin olabileceği ileri sürülüyor. Yemen'de yapılan saldırılarda Awlaki'nin öldüğü haberleri gazetelere yansıdı ama kardeşi yaşadığını söyledi.

Cami cemaatinden Awlaki'yi tanıyanlarla yapılan röportajlarda bir vatandaşın söylediklerini buraya not düşmekte fayda var: “Amerika doğumlu, yakışıklı… İngilizce'yi bir Amerikalı gibi aksanız konuşuyor, Arap olması hasebiyle Arapça'yı da bir Arap gibi konuşuyor…”




14 yıl önce