Mısır''ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi''nin askeri darbe ile devrilmesinin üzerinden yaklaşık 11 ay geçti. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ordudan istifa eden darbeci General Abdülfettah Sisi ise beklemediği bir sivil direniş ile karşılaştı. Binlerce Mısırlının Ramazan demeden kurşun yağmuruna tutulduğu meydanlardaki kan izleri henüz silinmemişken toplu idam kararları halkı sindirmek için her yolun kullanılacağını kanıtladı. Müslüman Kardeşler''in siyasi kanadı Özgürlük ve Adalet Partisi eski milletvekili ve Mısır Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Dr. Cemal Hişmet, bir gün içinde 529 idam kararı alan Mısır yargısının çöküşünü, Batı''nın iki yüzlü tutumunu ve Mayıs''ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini Yeni Şafak''a anlattı.Müslüman Kardeşler''in ve siyasi kanadın milli birlik adına her ideoloji ve dinden Mısırlıyı bir araya toplayan yeni bir inisiyatif başlattığını belirten Dr. Hişmet, Müslüman Kardeşler''in mevcut yönetimin meşruiyetini kabul etmediğini, gerçek meşruiyetin ve demokrasinin sağlanacağı ana kadar barışçıl sivil direnişe devam edeceklerini söyledi.
Mahkemelerle ilgili sorun idam kararı değil, bunu nasıl duyurdukları ile ilgili. Şu an keyfi dosyalar oluşturuluyor. Darbe yönetimi dün binlerce insanı meydanlarda silahla öldürdü şimdi mahkeme kararıyla öldürmek istiyor. Mısır''da mahkemeler Sisi''ye bağlı. Sorun idamın gerçekleşip gerçekleşmemesinden ziyade 529 kişinin idamı kararına cüret edebilmesi. Bu Mısır''da hukuk devletinin çöktüğünün resmidir. Polisten savcıya kadar sürece dahil olan herkes bu kanunsuzluğun içinde.
Oy kullanmamanın cezası önceden 500 EGP(150TL) iken 1000EGP (300TL) artı hapis cezasına çevrildi. Anayasa referandumuna katılım çok düşük olduğu için darbe yönetimine meşruiyet sağlamadı. Mısır''da gerginlik giderek tırmanıyor, protestolar artıyor, ekonomik ve mali kriz giderek derinleşiyor. Liberaller de durumdan rahatsız artık.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan''ın ''paralel devlet'' tanımı bize çok uyuyor. Seçilmiş bir hükümete, anayasaya ve başkana rağmen başka bir hükümet var.
Ekonomi bazlı vaat verenlerin işi çok zor. Çünkü Mısır''da ihtiyaç çok, ekonomi çok zayıf. Sokaktaki insan beklemek istemiyor. Dışarıdan gelen yardımlar polise, askere aktarılıyor. Mısırlıların daha fazla bekleyeceğini sanmıyorum. İnsanlar bir an önce cebine para girsin, iş bulsun, sorunlar çözülsün istiyor. Şu an ülkede tüm fabrikalar kapalı, 1 dolarlık bile yabancı yatırım girmedi hala.
Mursi''ye iş yok, para yok, refah yok, ekonomi canlanmıyor diyerek arkasını dönenler onun yalan söylemediğini, ordu tarafından kandırıldığını anladı. Şimdi de halk Sisi''ye karşı pozisyon alıyor. Yukarı Mısır dediğimiz Asvan ve Luksor bölgelerinde Sisi''ye tepki çok büyük. Bu nedenle sert tedbirler alınıyor.
Müslüman Kardeşler''in liderleri ya öldü ya hapiste ya da yurt dışına kaçtı mecburen. Darbe yönetimi devlet memurlarının maaşlarını kesmeye başladı. Tüm İslami okulları kendi bünyelerine geçirdiler ve isimlerini değiştirdiler. Mesela Medine-i Münevvere isimli bir okulun adı 30 Haziran yapıldı. Baskı ve ayrımcılık her türlü şey var.
Sisi darbeden 10 gün önce yaptığı açıklamada ülkenin kaosa, sivil savaşa girmesine, Müslüman-Hristiyan çatışmasına müsaade etmeyeceğiz dedi ama tam aksi oldu. Şu an İhvan''ı baskı ve zulümlerle terörize etmeye çalışıyorlar. Ama silahlı direniş İhvan''ın 80 yıllık retoriğine aykırı. Bizim sembolümüz Rabia ve mahkûmlarımız.
Sokak protestolarına katılımın artması yönetim üzerinde baskı oluşturmaya başladı. Halk yeni süreçte etkin olacaktır. MÜslüman Kardeşler''in (İhvan) siyasi kanadı olan Özgürlük ve Adalet Partisi (FJP) bir girişim başlatıyor. İdeolojisi, dini, etnik kökeni fark etmeksizin, yurt içindeki ve dışındaki tüm Mısırlıların darbeye karşı bir araya gelmesi için çalışıyoruz. İhvan bir adım geride durma kararı aldı. Suça karışmamış ve darbe karşıtı herkesi kucaklayan bir girişim bu. Müslüman Kerdeşler''in destek verdiği bu platform, siyasi bir parti değil. Herhangi bir lideri yok. Meşruiyeti savunan herkesin bulunduğu bir koalisyon cephesi gibi.
Anayasasının 128. maddesi ihlal ediliyor. Seçim gözlemciliği kaldırıldı. Sandıktan çıkan sonuç zarfı mühürlenip merkeze gidiyordu. Şimdi ise sandıkların hepsi bir merkezde toplanacak. Dolayısıyla sandık ne derse desin, her türlü hile mümkün. Anayasaya göre seçimlerin 3 ay süre içinde, 15 Nisan''da tamamlanması gerekiyordu. Dolayısıyla bu seçim 2012 anayasasına göre meşru değil. Sisi''ye meşruiyet tanıması beklenen hiçbir hamle doğru hazırlanmamış aslında. 3 Temmuz 2013 darbesi ile bu hükümetin ortaya koyduğu hiçbir kanun meşru olmadığından seçimleri boykot edeceğiz.
