|

Batı Suriye'de dünyayı oyaladı!

Suriye'de iç savaşın başladığı günden bu yana olayları önleyici herhangi bir adım atmayan Batı, düzenlediği toplantılar ve yayımladığı raporlarla dünyayı oyaladı. Vahşetin boyutu soykırım derecesine tırmanırken, Türkiye yoğun çabaları sonucu ateşkes ve tahliye anlaşmalarında somut adımlar atılmasını kısa sürede sağladı.

Yeni Şafak
16:34 - 15/12/2016 Perşembe
Güncelleme: 17:19 - 15/12/2016 Perşembe
Yeni Şafak
Suriye iç savaşının başlamasından sonra muhaliflere destek açıklaması yapan Batılı ülklerin liderleri daha sonraki dönemde muhalifleri yalnız bıraktı. Obama döneminde hem ABD hem de diğer Batılı ülkeler  Suriye'de yaşanan krizin daha  da derinleşmesine neden oldu.
Suriye iç savaşının başlamasından sonra muhaliflere destek açıklaması yapan Batılı ülklerin liderleri daha sonraki dönemde muhalifleri yalnız bıraktı. Obama döneminde hem ABD hem de diğer Batılı ülkeler Suriye'de yaşanan krizin daha da derinleşmesine neden oldu.

Esed rejimi ve Suriye'deki aktörlerin sivillere yönelik saldırıları son yıllarda tüm dünyanın dikkatini çekti. Göç krizi ile Avrupa'nın da gündemine giren Suriye'deki iç savaş için Batı sözde kritik adımlar attı. Uluslararası alanda dile getirilen söylemlerle liderler ve yetkililer, Suriye'deki katliamların son bulması için çağrılarda bulundu. Avrupa ve ABD'nin ikiyüzlülüğüyle tarihe geçecek süreci 2011'den bu yana derledik.



2011'de başladı

Batılı ülkeler Suriye'de yaşanan halk gösterilerinden sonra muhalifleri desteklemeye dönük adımlar atmaya başladı. Esed rejimine karşı muhaliflere destek açıklaması yapan ve kısa bir süre içerisinde kurulan Suriye Halkının Dostları Grubu üzerinden muhalifleri desteklemeye başlayan Batı, ilerleyen süreçte ise muhalifleri ortada bıraktı.







Suriye iç savaşının başladığı 2011 yılında 'Esed rejimi gitmeli' tezini işleyen Batılı ülkeler Suriye muhalefetini Suriye'nin meşru temsilcisi ilan etti. Esed rejiminin halkına dönük zulmünün bitirilmesi için çaba gösteren Türkiye ise bu dönemde Esed'e reform yapma çağrıları yaptı. Batılı ülkeler Mayıs 2011'de Esed rejimine yönelik ekonomik ve askeri yaptırımlar uygulamaya başlarken, rejimin meşruiyetinin kalmadığını da ilk açıklayan kesim oldu.



  1. Obama'nın tavrı
  2. Obama yönetimi, Esed'i istifaya davet ederken, Batılı ülkelerden de peşi sıra muhaliflere destek açıklaması geldi. Esed rejiminin acımasız saldırıları karşısında ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyelilerin demokrasi ve reform talepleri karşısında Türkiye'de kapılarını açarak muhalifleri desteklemeye başladı.
  3. Obama ve Batılı ülkeler Suriyeli muhaliflere doğrudan destek vermeye başladı. Esed'in saldırılarına karşı Körfez ülkeleri de benzer bir yöntemi benimsedi. Obama ve Batılı ülkeler, bu dönemde gelen müdahale çağrılarına karşılık sessiz kalsa da kimyasal silahların kullanımını 'kırmızı çizgi' olarak ilan etti. Esed rejimini sert bir dille uyaran Obama kimyasal silahların kullanılması halinde Suriye'ye müdahale edileceğinin de sinyalini verdi.

Kofi Annan görüştü

Batılı ülkeler bu dönemde muhalifleri destekler gibi görünürken, Paris ve Cenevre'de yapılan görüşmelerde muhalif gruplarla yoğun görüşmeler gerçekleştirdi. BM, kriz karşısında etkisiz kalsa da eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın öncülüğünde krizin çözümü için hem muhaliflerle hem de Esed rejimi ile görüşmeler başlattı.



Ancak, Batının muhaliflere dönük destek açıklamaları zamanla azalmaya başladı. Obama yönetimi 'kırmızı çizgi' olarak ilan ettiği kimyasal silahların kullanılması karşısında tepkisiz kaldı ve Rusya'nın önerisi ile Esed ile anlaşma yoluna gitti. Bu adım, Batının muhaliflere yönelik ilk ciddi darbesi oldu. Batının muhaliflere desteği de bu dönemden sonra zayıfladı.



Batı muhalifleri böldü

2013'te Mısır'da yaşanan darbe karşısında cuntacılardan yana tavır takınan Batılı ülkelerin, derinleşen Suriye krizine de bakışları değişti. Müslüman Kardeşleri dışlayan Batılı ülkeler, Suriye'deki muhaliflerin içerisinde yer alan grupları da sınıflandırmaya başladı. 'Ilımlı muhalefet' ve 'radikal gruplar' ayrımına giden Batının bu dönmedeki en önemli nedeni DEAŞ ve Nusra Cephesi olarak öne çıktı. Bu durum en çok muhalifleri etkiledi. Batılı ülkeler bu dönemden sonra muhalifleri de 'terör örgütleri' ile yakın göstermeye ve özdeşleştirmeye başladı. Kısa süre sonra DEAŞ'ın saldırıları ile yoğunlaşması da bu yöndeki algıyı daha da derinleştirdi. Batı, Suriye'de seküler grup-İslamcı grup söylemine yer vererek 'radikalizm' üzerinden muhalifleri dışlamaya başladı.



PYD'yi sahaya sürdü

Muhaliflerin durumunu DEAŞ tehdidi ile birlikte ele almaya başlayan Batılı güçler, Esed'in iktidarda kalması konusundaki politikalarında da değişikliğe gitmeye başladı. Suriye'de muhalifleri destekler gibi görünen Batı ve özellikle ABD, 'eğit-donat' programı ile örgütlü muhalifleri eğiteceklerini açıkladı. Türkiye'nin Esed rejiminin muhalif ve sivillere yönelik saldırılarına karşı 'güvenli bölge' ve 'uçuşa yasak bölge' taleplerini kabul etmeyen ABD, buna karşı 'eğit-donat' projesini yeni bir araç olarak öne çıkardı. Ancak eğit-donat programında yaşanan başarısızlığa bir de DEAŞ'ın artan tehdidi eklendiğinde Batı, farklı bir politika izlemeye başladı.



Terör örgütü DEAŞ'a karşı bir diğer terör örgütü PKK/PYD'yi sahaya süren Batılı ülkeler, muhalifleri ise desteklemekten geri durmaya başladı. 'Seküler ve organize olabilen bir güç" olarak tanımladıkları terör örgütü PKK/PYD'yi silahlandırmaya başlayan Batı, muhaliflere olan yardımını ise kesti. 2014 sonrası, Batılı ülkelerin muhaliflere bakışı değişirken, destekleri de söylemden öteye geçemedi.



Başarısız zirveler

2012 yılından 2016'ya dek Cenevre'de iki kez zirve düzenlenmiş ve ikisi de başarısız olmuştu. Bu kapsamda 2016'da Cenevre Suriye barış görüşmeleri gerçekleştirildi. Avrupa'nın olumlu bir hava estirerek gerçekleştirdiği organizasyon boyunca Suriye'nin içinde bulunduğu duruma ilişkin herhangi bir adım atılmadı.



  1. BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'nın bazı söylemleri:
  2. -Belki de şimdi siyasi görüşmelere tekrar başlamanın tam zamanı.
  3. -Başarısız olma ihtimalimiz var.
  4. -Bu bölge için yönetim şeklinin ne olacağına dair Halep'in doğu ve batısında yaşayan halkla irtibata geçmemiz gerek.
  5. -Ülkede çatışmalar dünden bu yana önemli oranda azaldığı.
  6. -Bombardımanlar bugüne kadar olduğu gibi sürerse Noel'e kadar Doğu Halep diye bir yerin kalmamasından endişe duyuyorum.
  7. -Suriye müzakerelerinin yeniden başlayabilmesi için bu ateşkes bir fırsat olabilir.

Muhalifleri sadece dinlediler

BM'nin Suriye Özel Temsilcisi Stefan De Mistura, 1 Şubat'ta Suriyeli muhaliflerin oluşturduğu Yüksek Müzakere Konseyi ile Cenevre'deki Birleşmiş Milletler ofisinde buluşması ile görüşmelerin resmen başladığını duyurdu. Yüksek Müzakere Konseyi Sözcüsü Salim Muslat da görüşmede, '2254 sayılı BM'nin kararı; kuşatmaların sona erdirilmesi, sivillere yönelik bombardımanın durdurulması ve tutukluların serbest bırakılması' konularının ele alındığını ifade etti. Muhaliflerin paylaştığı bilgiler ışığında adım atması beklenen BM'nin somut bir faaliyeti ortaya koymadığı görüldü.




  1. Siyaha bürünen Eyfel her şeyi anlatıyor
  2. Avrupa ülkelerinin yıllarca Suriye'yi görmezden gelmesi ve sadece göçmen krizine karşı hamlelerde bulunması net bir şekilde gözlenirken, dün Paris'te yaşananlar ikiyüzlü tutumu açıkladı. Fransa'nın başkenti Paris'in simgesi haline gelen Eyfel Kulesi, Halep'in doğusunda kuşatma altındaki halk ile dayanışma amacıyla dün akşam siyaha büründü.


Somut adımları sadece Türkiye atıyor

Halep'te yaşananlar soykırım derecesinde bir vahşet derecesine tırmanırken, Türkiye önceki gün çok net adımlar attı. Sivillerin tahliyesi için koridor açmaya çalışan ve bölgedeki aktör ülkelerin çoğuyla görüşen Türkiye, ateşkes anlaşmasını masaya getirdi. İran'ın yoğun engelleme çalışmalarına rağmen Türkiye'nin yürüttüğü diplomasi sonucunda siviller için güzel haberler geldi.



  1. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rus mevkidaşı Putin'le üç kez görüştü. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, İranlı mevkidaşı Zarif'le bugün 4 defa telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Dün konvoya düzenlenen saldırı sonucu ateşkes sona ererken, sabah saatlerinde yola çıkan konvoy ateş açılması sonucu geri döndü. Türkiye'nin girişimleriyle yeniden başlayan süreç kapsamında ilk kafile yola çıktı.












#Suriye
#Birleşmiş Milletler
#Avrupa
#Halep
7 yıl önce