Kritik öneme sahip el-Bab ilçesinin Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK)-Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ittifakı tarafından kontrol edilmesi bir yandan DEAŞ'ın Rakka'dan sonra Suriye'deki en önemli kalesini kaybetmesi sonucunu doğuracak, öte yandan ise PYD'nin alternatif terör hattı ve sözde kantonlar arası bağlantı ihtimalini de ortadan kaldıracak.
Halep'e açılan kapı olma özelliğini taşıyan El-Bab'da sağlanacak hakimiyet sayesinde kuşatma altında zor günler geçiren Halep'e Suriyeli muhaliflerin en yakın konumu elde etmelerini de beraberinde getirecek. Bu durum ise Esed rejimi ve müttefiklerini rahatsız ediyor. Yine aynı dönemde İran ve Rusya destekli rejim güçlerinin büyük katliamlarla Halep'in batısında 20'den fazla muhalif bölgeyi işgal etmesi de önemli bir detay olarak dikkat çekiyor.
TSK ve ÖSO'nun müşterek operasyonları ile Suriye'nin kuzeyinde bin 900 kilometrekarelik alan ve 215'ten fazla yerleşim birimi terörden arındırıldı. Operasyonun el-Bab ayağı ise bölgede yerleşen tüm terör örgütleri ve destekçilerini harekete geçirdi. Rejim kanadında, Hizbullah, Hareketi Nuceba, Muhammed Bakır Tugayları ve benzeri İran destekli Şii terör örgütleri güneyde Esed mevzilerine konuşlanırken, doğu ve güneybatı bölgesinde ise ABD destekli terör örgütü PKK-PYD el-Bab operasyonunu tehdit eden unsurlar oldu.
TSK-ÖSO ittifakıyla başlayan el-Bab harekatı sonrasında terör örgütleri PYD ve DEAŞ ile rejim güçleri de Türk askerlerine yönelik eş zamanlı saldırılar başlattı. Aynı günlerde Rejime ait Neyrab Havaalanı'ndan kalkan uçaklar Türk mevzilerini hedef aldı ve Türk tankları, ABD'nin PYD'ye verdiği TOW füzeleri ile vuruldu. Rejim ve Şii ittifak, güneyde Medresetul Müshad ve Kuveyris Havalimanı bölgesinden el-Bab merkeze 7 kilometreye kadar yaklaşırken PYD ise doğuda Münbic hattından el-Bab'a 9 km. mesafeye kadar ilerledi.
- Hedef terör devleti
- PYD'nin stratejisi, TSK ve ÖSO'yu el-Bab'ta etkisizleştirerek geri çekilmesini sağlamak. İkinci aşamada ise Ayn el provokasyonu benzeri olaylarla el-Bab'ı Aynel Arap'a (Kobani) dönüştürmek. Türkiye'de terör eylemlerini tırmandırarak oluşturulmak istenen kaos ortamının arka planında bu hedef yatıyor. PKK-PYD terör örgütü ve destekçilerinin nihai hedefi ise, Münbic, Aynel Arap ve Afrin'e yönelebilecek muhtemel tehlikeyi önleyerek, Türkiye'nin güneyinde kurulması planlanan terör devletini ilan etmek.
Son bir buçuk ayda, DEAŞ'ın bölgede kalan son noktası el-Bab'tan kaçan binlerce sivil ÖSO bölgesine sığındı. Bu sivillerle birlikte önce ÖSO bölgesine sonra da kaçak yollarla aralarında kadınların da yer aldığı 15'ten fazla canlı bomba Türkiye'ye geçti. Yanında 13-14 yaşlarında bir erkek çocuğu ile birlikte sınırı geçen Suriye'nin Dera nüfusuna kayıtlı bir kadının DEAŞ ile bağlantılı intihar bombacılarını yönettiği öğrenildi. Suriye'den geçen DEAŞ mensuplarının Gaziantep'te artan denetim ve kontroller sebebiyle Adana ve Şanlıurfa üzerinden batı şehirlerine gittikleri ortaya çıktı. Son 20 günde 5'i kadın 8 intihar bombacısı Türkiye-Suriye sınır hattında muhalifler tarafından yakalandı.
Suriye PKK'sı PYD ise, kamışlı bölgesinden kaçakçıları kullanarak yüklü miktarda Türkiye'ye patlayıcı sevk etti. Sahte plakalı araçlarla batıya gönderilen patlayıcılar burada tecrübeli militanlara teslim ediliyor. Terör örgütü PYD'ye, 14 Aralık sonrası Türkiye çapında ses getirecek suikast ve bombalı saldırılar yapmaları talimatı verildi. Bunun için de Türkiye içerisinde yapılacak eylemlerle ilgili bomba taşıyıcı, araç temini, istihbarat ağı ve eylem timleri arasında koordinasyon ve emir-komuta zinciri kuruldu.
Terör örgütü PKK'nın gençlik yapılanması YDGH militanları da istihbarat faaliyetlerinde kullanılıyor. Örgütün sahada görev yapacak militanları arasında kadın teröristler önemli yer tutuyor. Aralık ayının ikinci diliminde hız kazandırılması planlanan eylemlerde PYD ve DEAŞ, Türkiye'ye eş zamanlı saldıracak. Bu kapsamda her iki örgütün de 7-8 eylem timi hazırladığı, İstanbul, Ankara, Gaziantep ve Adana'nın öncelikli hedefler arasında olduğu gelen bilgiler arasında.
