|

"Millet burunlarından getirecek"

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) binasında düzenlenen Dünya Gümrük Günü kutlama programında, piyasalardaki dalgalanmaların sona ereceğini söylerken, " 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'cüler ve bölücüler kardeş oldular. "Türkiye ekonomisi kötü olacak" diyerek himmet diye topladıkları paraları lobi şirketlerine aktarıyorlar. Burunlarından millet getirecek" dedi.

Yeni Şafak
14:34 - 26/01/2017 Perşembe
Güncelleme: 16:20 - 26/01/2017 Perşembe
Yeni Şafak

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) binasında düzenlenen Dünya Gümrük Günü kutlama programında açıklamalarda bulundu.



Başbakan'ın açıklamasından öne çıkan başlıklar şöyle:



Gümrük konusunun ne kadar önemli olduğunu geçen yıl gördük. Cumhuriyet tarihinin en büyük kaçakçılığını önledik. Gümrük kapıları dünya ile buluştuğumuz noktalardır. Bu noktalardaki sıkıntılar itibarımızı bozar. Taşımacılığı para kazancı olarak görürsek bilmeden ayağımıza sıkmış oluruz. Küresel ticaretin daraldığı ortamda amaç karşılıklı ticaretin artırılması. Gümrüklerde, malın sermayenin insanların serbestçe hareket etmesini sağlamak hedef olmalı. 4 özgürlüğe bütün dünyanın ihtiyacı var. Malların, hizmetin, insanların ve sermayenin serbest dolaşımı. Bu evrensel insan hakkıdır. Bu hakkın tahakkuk etmesi şarttır. Duvarlar örerek, dünyadaki huzursuzluğun önüne geçemeyiz. Bunun yolu adil olmaktır. Güçlü olmak adil olmaktır, insanlık normlarına uygun hareket etmek, gücünü güçsüzler karşısında kötüye kullanmamaktan geçiyor. Bunun için bölgemizde yaşanan savaşlarda Türkiye'nin ortaya koyduğu fedakarlığı, 3 milyon insana bağrını açtığı dikkate alınırsa bu noktada gelişmiş dünya ülkelerinin konuşmaktan fazla katkısı olmadığını görebiliriz. Tüm dünyanın bölgemizde yaşanan drama daha duyarlı olmasını bekliyoruz. Dünyada 55 milyon mülteci var. Bölgesel ve küresel problemleri çözmek ülkelerin birinci sorumluluğudur. Türkiye bu anlamda sadece mültecileri misafir etmiyor, aynı zamanda Suriye'de devam eden savaşın sona ermesi için büyük insiyatifler alıyor. Ortaya koyduğumuz tutum bir çözümünde başlangıcı olmuştur. Bundan sonraki adım BM bünyesinde diğer paydaşlarında devreye girmesi ile Suriye'de çözümün sürekli hale gelmesi en büyük hedefimizdir



Türkiye her alanda kalkınmasını hızla sürdürüyor. Şirket kurma kolaylığı konusunda dünyanın 14. ülkesi haline geldik. Ticaret yapana da, vatandaşa da kolaylık.



"Manuel kontroller tarihe karışıyor"

Ticaretin tek yolu var, kalitedir. Bunun dışındakiler çıkmaz yoldur. Belge lazım, "Sen bunu Tebriz'den al" demek zulüm veya "Ankara'dan al" demek zulümdür. Biz oturalım buradaki dolaylı engelleri kaldıralım, ticaretin gelişmesini esas alalım. Araçlarla para kazanma yoluna gitmeyelim, zaman kaybına sebebiyet vermeyelim. Bilgi paylaşımı, bürokrasinin azaltılmasının amacı gümrüklerdeki zaman kaybını ortadan kaldırmak. 143 faal gümrüğümüz var. Şehir içinde gümrükleme alanları var, 143 büyük bir sayı. Her türlü işlemi yavaş yavaş yapılıyor. Kara limanları yapılmaya başlandı. Deniz limanları yetmiyor. Limandakinin aynısı karada da yapılıyor. Kazan'da bir lojistik merkezini geçtiğimiz yıl açtık. Eskişehir'de var, Erzurum'da var... Taşımacılıktan lojistiğe geçen bir süreci yaşıyoruz. Limanlarda manuel kontroller tarihe karışıyor. Her konteynerda bir bilgi var. Tüm bunların amacı zaman kazanmak. Burada daha çok yolumuz var. Alışkanlıkları değiştirmek kolay değil. Önemli olan zihniyetin değişmesi. Zihniyet değişmeden, hiçbir değişimin başarılı olma şansı yok. Bilgi toplumuna geçiş için daha çok gayret etmeliyiz. Belirli bir yaş üstü kesim bilgi toplumu olmakta zorlanıyor. Orta ve genç kuşak bilgi toplumun tam ortasında. Türkiye genç nüfusun olduğu bir ülke. Biz de Avrupa ortalamasını yakaladık. Bilgisayar kullanımından anlıyoruz bunu da. Çekte karekodu yaptık. Söz namustur. Çek yazdım, altına imza attıysan gereğini yapacaksın. 316 kişi, Anayasa değişikliğine imza attık, oyumuzu da "Evet" olarak verdik. Karekodlu çek, yanlış uygulamaları büyük oranda ortadan kaldıracak. Taşınır rehni Kanunu'nu çıkardık. KOBİ'lerde teminat sorunu en büyük sorun. Taşınır malların, teminata konu olması çok büyük bir rahatlık. Bazı bankalar bunu anlamamış, ne yazık ki biri de kamu bankası. "Bu teminat olur mu?" diye binbir mazeret. Kanun çıktıysa, uygulayacaksınız. Bunun lamı cimi yok. Uygulamazsanız irade gereği neyse yapar. Bu arada, Bulgaristan sınırında bir şikayet var. Bizim tarafta kuyruklar oluşuyormuş. Dinlenme alanı istiyorlar. Rıfat Bey oradaki yeri genişletelim. Arsa, yer ne istiyorsanız verelim.



"Türkiye çağ atladı"

"Dolar kurunda dalgalanma var. Ben aldığımda dolar şuydu, aradaki farkı getir"... Şu kepazeliğe bak, milleti yaşatmak varken bir tekme de ben vurayım. Bunlar geçici şeyler. Dünya piyasalarındaki dalgalanmalar sona erecek. Türkiye'nin ekonomik göstergeleri, bize benzer ülkelerin birçoğundan daha iyi durumda. 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'cüler ve bölücüler kardeş oldular, Türkiye'yi kötülemek için mücadele ettiler. "Türkiye ekonomisi kötü olacak" diye himmet diye topladıkları paraları lobi şirketlerine aktarıyorlar. Burunlarından millet getirecek. Gümrükleme alanında Türkiye 15 yılda çağ atladı. Daha yapacak işimiz var, bitmedi. Ticareti kolaylaştıracağız. Satarken daha kararlı olacağız, alırken biraz nazlı olacağız.



Anayasa değişikliği konusu

Anayasa değişikliğinde de ellerinden geleni yaptılar. Ama Meclis iradesi galip geldi, "Biz milletin iradesine karşı çıkamayız, millet kararını versin" diyerek vekil olarak görevlerini yaptılar. Uzlaşma kültürünü en iyi şekilde ortaya koyan MHP'ye teşekkür ediyorum. Bu bir sorun. Bu sorun, 2007'de ortaya çıktı. 27 Nisan elektronik muhtırası geldi. "Cumhurbaşkanlığı seçimine karışmayın" dediler. Biz de "İşinize bakın" dedik, derslerini verdik. CHP'yi önlerine aldılar, Meclis'te 367 icadı çıkardılar. Bizim memlekette buna "Tilki fıstığı" denir. "367 oy olmadan Cumhurbaşkanı seçilmez" dediler. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hep sorun etmişler. "Siz ufak işlere bakın ama Cumhurbaşkanlığı seçimi sizi aşar. Vatandaşın dediği olmaz" dediler. 119 turda Cumhurbaşkanı seçememiş Türkiye. 5,5 ay Cumhurbaşkanı seçimi yok. Ya darbe sebebi olmuş ya darbeden sonra olmuş. 2007'de de aynı şeyi yapmaya kalktılar. "Millete gidiyoruz, millet ne derse o olacak" dedik. Millet, "Cumhurbaşkanı'nı ben seçeceğim" dedi. Kararı verdi, 10 Ağustos 2014'te ilk defa millet Cumhurbaşkanı'nı, Recep Tayyip Erdoğan'ı seçti. Şimdi yaptığımız da yarım kalan işi tamamlamak. "Türkiye elden gidiyor" bunlara millet gülüp geçiyor. Millet, kararını verdi, "Benim seçtiğim Cumhurbaşkanı'na ülkeyi yönetme yetkisi veriyorum" dedi. Aynı sandıkta iki zarf olacak. Birinde Cumhurbaşkanı, diğerinde o ilin vekili olacak. 2 sandık arasında kesintisiz, güçlü iktidar olacak. Vatandaşa verdiği sözler yerine gelecek. Bundan kime zarar var? Güçlü bir ülkenin sağlayacağı faydaları düşünün. Her 4 yılda bir seçim olacak. Cumhurbaşkanlığı sistemi ekonominin daha hızlı büyümesi, bürokrasinin azalması, ülkenin birliğinin bekasının, kardeşliğinin ilelebet sağlanması demek. "Meclis zayıflıyor" diyorlar, kim demiş? Bakalım zayıflıyor mu, zayıflamıyor mu? Bu CHP'yi Allah ıslah etsin, bu kadar ilgisizler. Meclis'in yasaları yapmak ve hükümeti denetlemek gibi iki görevi var. İktidar partisi kanun tasarısı veriyordu, kanunlar çıkıyordu diğerleri çıkmıyordu. Bir tane muhalefet partisi kanun teklifi verip de çıkan var mı? Yok. Cumhurbaşkanı, hükümet kanun teklifi veremiyor. Sadece bütçe teklifi veriliyor. Diğerleri milletvekilleri tarafından yapılacak. Van'ın derdi, Antalya'nın konuları konuşulacak, uzlaşma olacak ve kanunlar çıkacak. Hükümetin yönlendirmesiyle değil. Hükümetin kanuna ihtiyacı varsa, rica edecek. Yasama güçlenecek, milletvekili daha da güçlenecek. Denetim... CHP, "Denetim zayıflıyor" diyor. Okumadıkları oradan belli. Genel görüşme, yazılı soru, Meclis soruşturması devam ediyor, Bakanlar gelip Meclis'e bilgi verecek. Bunların hepsinden daha önemlisi, vatandaşımız bilsin, mevcut sistemde Cumhurbaşkanı'nı yargılamak imkansız. Yetkiler gani, sorumluluk mafi. Yetki kullanıyorsan, sorumluluk da olacak. Vatan'a ihanetten suçlanabilir, Meclis'teki vekil sayısının yüzde 75'inin oluru lazım. Ne kadar zor olduğunu anlayın. 4 vekilden 3'ü "Olur" diyecek. Parti aleyhte oy kullanacak demek. Şimdi ne oluyor? Cumhurbaşkanı, bakanları, yardımcıları her suçtan dolayı suçlanabilecek, Meclis'te soruşturma yapılabilecek. Soruşturma komisyonları kurulacak, yüce Divan'a gönderilip gönderilmemesine yüzde 66 çoğunlukla karar verilecek. Cumhurbaşkanı'nı, bakanlarını sorgulayabilen bir parlamentoya geliyoruz. "Parlamento zayıflıyor" diyen bunu bilsin. Parlamento bütçe konusunda tam yetkili. Bu sistemde burada mevcut sistemin olumsuzlukları gözden geçirildi. Krizlere çözüm üretilemiyor. Uzlaşma kültürü gelişmiyor. Bu sistemde bu iki husus olacak. Karşılıklı seçim yenileme olacak. Mesela Cumhurbaşkanı, milletvekili oluşumunu beğenmedi. Seçim kararı aldı. Kendi seçime giderken, Meclis de seçime gidiyor. Vatandaş, "Uzlaşın, konuşun, anlaşın" diyor. Millet, cevabı sandıkta verir. Bu millet her türlü yanlışı düzelterek geldi. Bürokrasi yanlış yapar, millet düzeltir. Milletin terazisi altın terazisinden daha hassas. Milletin iradesi dışındaki hiçbir iradenin çıkış yolu yok. Yargıdaki ayrıcalıklar da kalkıyor. Sivil- askeri yargı kalktı. Yargı birleşiyor. Kimse elbisesine göre yargılanmıyor. Önemli rütbe alanlar farklı yargılanacak. Cumhurbaşkanı, vekil farklı diğerleri farklı yargılanacak. Sivil mahkemelerde yargılanacak herkes. Bu yapılan değişiklik 2007'de Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesinin tamamlanmasıdır. İşi rejim değişikliğine götürmek safsatadır. Türkiye Cumhuriyeti, Büyük Önder Atatürk tarafından 1923'te kurulmuş ve rejim tartışması o tarihte sona ermiştir. Türkiye Cumhuriyeti bölünmez bütündür, başşehri Ankara'dır. Bunun üzerine kimse siyaset yapmasın. Bu iş bu kadar açık ve nettir. Aziz milletimiz nasıl 15 Temmuz'da ülkeyi karanlıktan kurtarmışsa, önümüzdeki halk oylamasında da Türkiye'de statükoculara, değişime karşı direnenlere gereken cevabı sandıkta "Evet" diyerek son görevini de yapacaktır. Bize düşen vatandaşa sürekli iş çıkarma değil. Bize düşen hizmetleri artırmaktır.


#Binali Yıldırım
#Dünya Gümrük Günü
7 yıl önce