|

Başbakan tiyatro düşmanı mı?

00:00 - 1/05/2012 Salı
Güncelleme: 19:22 - 1/05/2012 Salı
Yeni Şafak
Başbakan tiyatro düşmanı mı?
Başbakan tiyatro düşmanı mı?

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Salih Tuna bugünkü köşe yazısında Başbakan tiyatro düşmanı mı? başlıklı bir yazı kaleme aldı.


İŞTE O YAZI:


Başbakan tiyatro düşmanı mı?

Mavera Dergisi başta olmak üzere, muhtelif kültür-sanat havzalarında 80'li yıllarda yapılan tartışmalardan hafızama kazınan bir söz vardı:



'Müslüman şiir olmaz, Müslümanların yazdığı şiir olur!'



Son günlerdeki 'muhafazakar sanat' tartışmaları bu sözü çağrıştırdı. (O vakitler 'muhafazakar' yerine 'Müslüman' ifadesi 'tüketiliyordu' ya, bahsi diğer.)



Bizde bir düşünce geleneği oluşmadığı için olsa gerek aynı tartışmaya, üstelik senelerce evvel bıraktığımız yerin bir hayli gerisinden tekrar başladık.



Kemal Sunal filmlerini tekrar tekrar izleme 'zevkiyle', aynı tartışmaya döne döne 'tutulmak' arasında bir bağ var mıdır, bilmiyorum.



Benim bildiğim şudur:



Merhum Cemil Meriç'in ifadesiyle, düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bir ülkede düşünce geleneği zaten oluşmaz.



'Ruhun Malzemeleri' adlı eseriyle 'Müslüman ve sanat' mevzuuna müthiş açılımlar getiren Rasim Özdenören üstadımız, Müslüman bir öykücünün yatak odasına bile girebileceğini söylemişti.



Orada neyi nasıl göreceği önemliydi.



Bir defasında da şöyle demişti: 'Yazıya ulviyetini veya kimliğini yükleyen ele aldığı konu değildir, ele alınan konunun hangi gözle ve hangi dille işlendiğidir.'



Müslüman veya İslamcı roman, şiir, tiyatro falan olmaz; Müslüman'ın veya İslamcının yazdığı roman, şiir, tiyatro olur düşüncesine yol açan estetik kriter budur.



Evet, 'Müslüman sanat' veya 'muhafazakar sanat' olmaz ama Hattat Hacı Arif Bey'in (müzisyen olanıyla karıştırılmasın) Sami Efendi'nin, Mimar Sinan'ın, Itri'nin sanatına ne diyeceğiz?



Hilmi Yavuz (Neşe Düzel'le söyleşisinde) şöyle bir çerçeve sunuyor: 'Muhafazakar sanat, İslam medeniyetinin ürettiği sanattır (...) Muhafazakar sanat, İslam medeniyetinin estetiğidir. İslam, geçmişte büyük bir estetik medeniyet yarattı.'



Gördüğünüz gibi 'muhafazakar sanat olur' diyor ama onun da kriteri tek: Estetik.



Üstadımız mezkur söyleşide, belediyelerin de devletin de tiyatrosu olmamalı diyor.



Haklı.



Sanatı bürokrasi veya devlet sahiplenmemeli.



Sanat doğası gereği bunlardan bağımsızlaşmak zorundadır.



Tiyatro severliğini yakinen bildiğim ('En Son Rıza' dahil bütün oyunlarımızı izlemişti) Sayın Başbakanımız da tiyatroları özelleştirmekten bahsettiği konuşmasında bunu ifade etti.



Dolayısıyla...



'Bayrağı kimlerin taşıması gerektiğini dikte etmeye çalışan bu karanlık güç karşısında kararlıyız.' diyen Orhan Alkaya gibileri de büyük bir zahmetten kurtardı.



Artık 'Karanlık güçlere' karşı direnmenize gerek kalmayacak koçlar!



'Korkuya karşı özgür tiyatro' diyordunuz ya, tastamam özgür olacaksınız, sevinin.



Hayır yani, bayrağı kimlerin taşıması gerektiğini siz söyleyince 'aydınlık düşünce' oluyor, 'muhafazakarlar' söyleyince 'karanlık güç' öyle mi?



Karanlık dediğiniz o 'güçlerin' maaşlı memuru olmak için niye panayır cambazları gibi kırk takla atıyorsunuz peki?



O üsten bakan, o burnundan kıl aldırmayan kibrinizin binde birini bu konuya da teksif etseniz ya!



'Biz ne dersek o olur; siz sadece maaşımızı verin, fazla konuşmayın' yollu rest çeker...



İBB Şehir Tiyatroları'nı 'kurtarılmış mahalleniz' zanneder...



Sizin gibi düşünmeyenleri sanattan tiyatrodan anlamayan 'karanlık güçler' tesmiye ederseniz...



Hodri meydan; kurun 'özgür tiyatro'nuzu.



Kaç gün 'ödeneksiz' tiyatro yapacaksınız görelim.



Görelim de, ellerimizi patlatırcasına alkışlayalım sizi, hadi.

12 yıl önce