|

Başsavcıyı tanık olarak istedi

İkinci 'ergenekon' davasının tutuklu sanıklarından Adil Serdar Saçan, 2001'de Tuncay Güney'in mülakatı üzerine yapılan proje çalışmasına ilişkin, "Dönemin DGM Başsavcısının tanık olarak dinlenmesini istiyorum' dedi.

Aa
00:00 - 12/01/2010 Tuesday
Güncelleme: 20:36 - 12/01/2010 Tuesday
Yeni Şafak
Başsavcıyı tanık olarak istedi
Başsavcıyı tanık olarak istedi

İkinci 'Ergenekon' davasının tutuklu sanıklarından eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, 2001'de Tuncay Güney'in mülakatı üzerine yapılan proje çalışmasına ilişkin, 'Dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ile yardımcım Ahmet İhtiyaroğlu en ince ayrıntısına kadar görüştü. Dönemin DGM Başsavcısının tanık olarak dinlenmesini istiyorum' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Saçan'ın çapraz sorgusu öncesi söz alan avukatı Hüseyin Ersöz, müvekkiline aramalarda ele geçirilen dört CD ile ilgili soru sorulmaması gerektiğini söyledi.

Ersöz, daha sonra kürsüye gelerek, bir CD'nin iki defa yazılabilir olduğunu ve yeni bir belgenin CD'ye yazılabileceğini belirterek, 'Teknolojinin gelişmesi karşısında dijital ortamda hazırlanmış CD ve DVD, imajları alınmadan aslında delil olarak kabul edilemez' dedi.

Daha sonra Cumhuriyet savcıları tarafından Saçan'ın çapraz sorgusuna başlandı.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, 'Tuncay Güney ile ilgili soruşturmayı kapatmadığınızı ve böyle bir yetkinizin olmadığını söylüyorsunuz. Müdür olduğunuz dönemde binlerce operasyon yaptığınızdan bahsettiniz. Bu operasyonlar için savcılıktan izin alınıyor. Her aldığınız izin yazısını İstihbarat Şubesine gönderiyor muydunuz?' sorusuna Saçan, her aldığı izni göndermediğini, Tuncay Güney'i İstihbarat Şubesinin daha önceden takip ettiğini ve dinleme kararını da bu şubenin aldırdığını belirtti. Saçan, 'Tuncay Güney, önce Asayiş Şube tarafından alınıyor. Şube, 'change oto' ile ilgili işlem yaparken Veli Küçük'le bağlantısı görülüyor ve bana gönderiliyor. Mesela Haluk Kırcı'nın yakalanması olayı da böyledir. İstihbarat takip etmiştir, bize söylemiştir. Biz öyle almışızdır' diye konuştu.


-'AYKUT CENGİZ ENGİN TANIK OLARAK DİNLENMELİ'-

Savcı Pekgüzel'in, 'Siz 'mafyayla mücadele ettim' diyorsunuz. Burada ele geçen belgeler var, Ümit Oğuztan ve Tuncay Güney'den. Siz, bu konunun ne kadar önemli olduğunu görüp neden bu konuya öncelik vermediniz?' sorusunu da Saçan, 'Sorunun muhatabı Cumhuriyet savcısıdır, ben değilim. Ön soruşturma iznini Başsavcı verdi. Muzaffer Yalçın bu soruların muhatabıdır. Başsavcı, Yalçın'ı soruşturmanın amiri olarak atıyor. Ben tabii ki istihbarata yazı yazdığımı DGM'nin başsavcısına bildirmiştim' diye yanıtladı.

Pekgüzel'in, 'Savcı beye ilettiğiniz dosyada Ergenekon'la ilgili doküman var mıydı?' sorusuna da Saçan, 'Evet vardı' karşılığını verdi.

Savcı Pekgüzel'in, 'Dokümanın içeriğinden Başsavcıya bilgi verdiniz mi?' sorusu üzerine Saçan, 'Dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ile yardımcım Ahmet İhtiyaroğlu en ince ayrıntısına kadar görüştü. Dönemin DGM Başsavcısının tanık olarak dinlenmesini istiyorum' diye konuştu.

Pekgüzel'in, 'Tuncay Güney'in ifadesini kamerayla kaydettiğinizi söylediniz. Güney bunları kendi rızasıyla mı anlattı? Kamera kaydı için imza aldınız mı? Haklarını hatırlattınız mı?' sorusuna karşılık da Saçan, kameranın zaten bulunduğunu, ancak şube müdürü olduğu için imza attırma işini kendisi yapmadığından hatırlamadığını anlatarak, 'Haklarını tabii ki hatırlattık. Açıp bakılabilir, avukat istememiş. İstihbarat Şube Müdürlüğü daha önce görüşme yapmış zaten. Siz Tuncay Güney'i televizyonda haham kılığıyla görünce adam zannediyorsunuz. Hemen anlatmaya başladı zaten, dövmeye falan gerek yok. 'Höt' deseniz her şeyi anlatıyor. Ben sorgusuna girmedim zaten, girseydim daha farklı olurdu. Daha çok soru sorar, zorlardım' şeklinde konuştu.

Pekgüzel'in, eski İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Ayhan Mimaroğlu ile yaptığı bir telefon konuşmasını sorması üzerine Saçan, adliyeye sevk ettiği Tuncay Güney'in tutuklandığını kaydederek, şöyle devam etti:

'Organize Suçlarla Şube Müdürü, adam tutuklandıktan sonra yargıca müdahale edebilir mi? Adamın pasaportu savcılık emanetine gider tutuklanınca. Tuncay Güney, 'Adil Serdar Saçan pasaportumu da verdi, beni gönderdi' diyor. Böyle bir şey olabilir mi? 'Ergenekon TSK'dır, Hüseyin Kıvrıkoğlu örgüt lideridir' dedi. Bunu çözmek terör ve istihbarat şubelerinin işidir, Organize'nin değil. Dosyayı İstihbarat Şubeye gönderdim. 'Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?' dedim. Burada bir ihmal ve kasıt var. O kastı da emniyet içerisindeki grup yapıyor. Burada görevi savsaklayan, bizim üzerimize yıkan İstihbarat Şubedir.'


-'PEKER-KÜÇÜK İLİŞKİSİNİ 1998'DEN BERİ BİLİYORUM'-

Savcı Pekgüzel'in, 'Sedat Peker ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük arasındaki ilişkiyi biliyor muydunuz?' sorusu üzerine Saçan, 1998'den beri bildiğini ifade ederek, 'Sedat Peker'i bu alemde Veli Küçük adam yaptı. Biz bu bağlantıyı 1998'den beri araştırdık, bulamadık. Telefon dinleme o dönemde çok zayıftı. Dinleme kararı alıyorduk, ertesi gün Sedat Peker telefon numarasını değiştiriyordu. Söylenti var, ama biz adli polisiz, söylenti üzerine bir şey yapılamaz. Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da 'Bir çalışma grubu kuracağım' dedi. Eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Niyazi Palabıyık başkanlığında, Peker ve Küçük ile ilgili çalışma başlattık. Peker'in bütün şirketleri incelendi. Elimden gelen her şeyi yaptım, bir bağlantı bulamadık' diye konuştu.

Pekgüzel'in, 'Ümit Oğuztan ve Tuncay Güney'i hiç görmediğinizi söylüyorsunuz. Oğuztan ise mahkemedeki ifadesinde sizi gördüğünü beyan etti. Ne diyorsunuz?' şeklindeki sorusuna da Saçan, 'Siz kendi aldığınız ifadeye itibar etmiyor musunuz? 'Adil Serdar Saçan size işkence etti mi?' diye soruyorsunuz, Oğuztan da 'Hayır, bana kesinlikle işkence yapılmadı' diyor' karşılığını verdi.

Saçan, Pekgüzel'in, 'Behiç Gürcihan'ı 'Mete' olarak tanıyorum diyorsunuz. Doğru mu? Gürcihan'a belge verdiniz mi?' sorusuna karşılık da 'Gaffur Aksu paşayı ziyarete gittiğimde yanında oturuyordu. 'Bak dedi, bu arkadaş gazeteci'. O da 'Ben Mete' dedi. Ben kendisini 'Mete' olarak tanırım. Ben Behiç Gürcihan'a hiçbir belge vermedim' diye konuştu.

Pekgüzel'in, 'Veli Küçük ile Güler Kömürcü bağlantısını biliyor musunuz?' sorusuna da Saçan, 'Kelebek Operasyonu yapılmıştı. Güler Kömürcü ile Sedat Peker'in kasetleri ortaya çıktı. Ben de Güler'i aradım. 'Başka kimi tanıyorsun?' dedim. 'Veli Küçük'ü de tanırım, seni pek sevmiyor' dedi. 'Ben de onu sevmem' dedim' yanıtını verdi.

Savcı Pekgüzel'in, 'Üsküdar'daki Kuvayi Milliye Derneğinin yemeğine katıldınız mı, kimler vardı?' şeklindeki sorusu üzerine de Saçan, 'Ben polisim. Bana bu soruları sorarken dikkatli olun. Kötü niyet sezdiğim için söylüyorum. Resmi bir yemekti. Üsküdar İlçe Emniyet Müdürlüğüne kimlerin geldiğini sorarsanız, size söylerler. Ben gittiğimde Oktay Yıldırım ve Bekir Öztürk'ü gördüm. Onların yanında oturdum. Sıkıldım, 10 dakika durdum çıktım. Oradaki polislere de sorabilirsiniz' diye konuştu.

Davanın tutuklu sanıklarından Emcet Olcaytu'yu tanıyıp tanımadığı sorulan Saçan, 2006 ya da 2007'de tanıştığı Olcaytu'nun Aydınlık dergisinde çalıştığını ve avukat olduğunu söylediğini, iki defa kendisiyle röportaj yaptığını, bir kez de Ulusal Kanal'da beraber programa çıktıklarını belirtti.


"GÜNEY'E İLİŞKİN SES KAYDINDAN HABERİM YOK"

İkinci 'Ergenekon' davasının tutuklu sanıklarından Adil Serdar Saçan, MİT'ten gelen CD'ler içerisinden çıkan Tuncay Güney'e işkence yapıldığına ilişkin ses kaydından haberi olmadığını söyledi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada çapraz sorgusuna devam edilen Saçan, savcı Nihat Taşkın'ın, 'Tuncay Güney ile mülakat yapmak yerine neden ifadesi alınarak tutanağa geçirilmedi?' şeklindeki sorusu üzerine, mülakatta sorulan sorulardan bilgisi olmadığını, Güney'e yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu ve İstihbarat Şubesinde görevli Hakan Ünsal Yalçın'ın sorular yönelttiğini kaydetti.

Saçan, 'Mülakatın altında imzası olursa adliyeye sevk etmek zorundayım. Şahsın ifadesi alınacak, sonra altına imza atılacak. O zaman ön çalışma olmaz, resmi bir şey olur. Operasyona başlamak zorundasınız. Konuyla ilgili araştırma yapılıyordu. Bilgi, belge elde etmeye çalışıyorduk' dedi.

Tuncay Güney'in Susurluk ile ilgili söylediklerinin bilinen şeyler olduğunu dile getiren Saçan, 'Sedat Peker ve Veli Küçük arasındaki irtibatı ispat edemedik. Siz edebildiniz mi? Adam telefonda konuşmuyor, birlikte gezmiyor, birlikte adam öldürmüyor. 2003'te Oğuz Korukır'a Peker'in adamı olarak işlem yaptık, ama Küçük ile Peker ilişkisini ispatlayamadık' diye konuştu.

Saçan, Güney'in mülakatını hiç okumadığını da kaydetti.

Güney'in gözaltına alınmasının ardından yapılan operasyonda ele geçen belgeler üzerine İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığından ön çalışma izni aldıklarını hatırlatan Saçan, İstihbarat Şubesinin ise bu çalışmaya ilişkin hiçbir şey yapmadığını, Veli Küçük'ü bile dinlemediğini söyledi.


-'GÜNEY'E İŞKENCE YAPILDIĞI BELİRTİLEN SES KAYDINI MİT'E GÖNDERMEDİM'-

Taşkın'ın, '2001'de Tuncay Güney'de bulunan 7 koli evrak, Ergenekon, Lobi, mafya belgeleri, Güney'in Veli Küçük'ün koltuğundaki fotoğraflarından, notlardan savcıya bilgi verilseydi, belki savcı daha farklı karar verirdi. Veli Küçük'ün evinde yapılan aramada Güney'de bulunan evrakların aynısı bulundu. Veli Küçük'ün evinde arama yapılsaydı...' şeklindeki sözleri üzerine Saçan, bunların ön çalışmayı yürüten savcı Muzaffer Yalçın ile İstihbarat Şubesine sorulması gerektiğini kaydetti.

Savcı Taşkın'ın, 'Burada sizin çalışma izni almak ve İstihbarat Şubeye bilgi vermekten başka bir şey yapmadığınız sorgulanıyor' demesi üzerine Saçan, 'Burada bir tek Saçan mı var bu dosyayı kapatacak? Yardımcımın, savcının, emniyet müdürünün ifadesini aldınız mı? Küçük'ü takip etmek lazım. Benim birimimin takip mekanizması yok. Bunu İstihbarat Şube yapıyor' şeklinde konuştu.

Saçan, Taşkın'ın, 'Güney'in görüntülü mülakatı dışında MİT'ten gelen ses kaydında işkence yapıldığına ilişkin kuşkular nedeniyle mahkeme suç duyurusuna bulundu. Siz bundan haberdar mısınız?' sorusuna karşılık da bu ses kaydından haberi olmadığını, mülakattan önce yapılan resmi bir kayıt bulunmadığını, bunun sadece imzasız bir ihbar mektubuyla ortaya çıktığını söyledi.

Taşkın'ın, 'Çalışmalarınızı Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT'e gönderdiniz mi?' sorusuna Saçan, 'İçinde işkence olduğu iddia edilen ses kaydını ben MİT'e niye göndereyim? Bunun MİT'e gittiği tarihte ön çalışma devam ediyordu' yanıtını verdi.

Saçan, Organize Şubesinden ayrılırken telefonunda 800 kişinin numarasının bulunuğunu, her gün 20 tane eksilmeye başladığını, dava sürecinde de 10 numara kaldığını ve kimsenin telefonlarına çıkmadığını anlattı.

Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de kardeşinin bile telefonuna çıkmadığını söyledi.


-HAKİMİN SORULARINA YANIT-

Saçan, üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin soruları üzerine de proje çalışmasının ardından soruşturma açılmadığı için Tuncay Güney'den elde edilen belgelerin adli emanette yer almadığını ifade etti.

Güney'in mülakatına katılmadığını ifade eden Saçan, ancak mülakat CD'lerinin bir örneğini kendisinin de aldığını kaydetti.

O tarihte birçok çalışmaları olduğunu, 100 personelle İstanbul'a baktıklarını ifade eden Saçan, projeli çalışma konusunda bir ihmalleri olabileceğini, ancak bunda kasıt olmadığını söyledi.

Saçan, Güney'den elde edilen belgelerin önemli bölümünü İstihbarat Şubeye gönderdiklerini, ancak bu belgelerin geri gelmediğini belirtti.

Başkan Şengün'ün, 'Sizin şubeye bırakın belgeleri, bunlarla ilgili çalışmalar yapıp, üzerine bir şey koyarak göndermesi lazım. Yanlışlık yok mu?' sorusu üzerine Saçan, 'Yanlışlık İstihbarat Şubede' dedi.

Saçan, 'İstihbarat Şubede Fethullahçılar var' diye çalışma izni aldıktan sonra, başka konularla ilgili olsa bile bu birimden kendilerine tek bir belgenin gönderilmediğini savundu.

Başkan Şengün'ün, 'Emniyetin çalışması bu kadar keyfi mi? Böyle bir şey olur mu?' şeklindeki sorusu üzerine de Saçan, 'O tarihte bu oldu. Bana bunu yaptılar. Yaptığımız her işi savcıya bildirdik' şeklinde konuştu.

Duruşma Saçan'ın çapraz sorgusuyla devam ediyor.


14 years ago