|

Biri yalan söylüyor, ama kim?

00:00 - 2/01/2010 Cumartesi
Güncelleme: 11:47 - 2/01/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
Biri yalan söylüyor, ama kim?
Biri yalan söylüyor, ama kim?

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Ali Bayramoğlu, bugünkü köşe yazısında, Biri yalan söylüyor, ama kim? diye soruyor.


İŞTE BAYRAMOĞLU'NUN YAZISI:


Biri yalan söylüyor, ama kim?

İnkâr, yeni yılın muhtemelen sık, en sık başvurulan silahı olacak. Yıl sonu böyle kapandı.


Önce Genelkurmay Başkanlığı, ardından Jandarma Genel Komutanlığı bünyelerinde hiçbir zaman JİTEM diye bir yapı olmadığı açıkladılar.


Ordunun itibarını yerle bir eden bu tür açıklamalardır. Bu tür her açıklama çok geçmeden gerçekler ve belgelerle çok sert bir şekilde yanıtlanmakta ve yalanlanmaktadır. Üstelik söz konusu JİTEM olunca yeni belge ve bulgulara dahi gerek olmadığını tüm kamuoyu bilmektedir.


İnternet'te herhangi bir arama motoruna JİTEM yazarsanız, karşınıza ordu mahreçle onlarca belge çıkmaktadır. İtiraflar üzerine bulunan kemikler davalara neden olmuştur. Güney Doğu'da JİTEM etrafında ciddi delil ve bulgularla 6 dava sürmektedir.


Ancak madem JİTEM tartışılıyor ve kimileri inkâra devam ediyor, küçük bir hatırlatma yapmakta fayda var.


Bir raporu hatırlayalım…


Şu sözlerle başlıyor:


“Bu rapor Sayın Başbakan'ın 13.08.1997 tarih, TEFTİŞ. M:139 sayılı onaylarına istinaden hazırlanmıştır. Mezkûr onaydan da anlaşılacağı üzere Sn. Başbakan'ın konuyla ilgili şifahi talimatları, sonra da yazılı emirleri alınmıştır…


Rapor sadece Başbakanlık makamına bilgi sunmak ve önerilerde bulunmak üzere hazırlanmıştır…


Ve raporun bizi ilgilendiren JANDARMA bölümünü birlikte okuyalım:


“Doğu ve Güneydoğu Anadolu Asayiş Kolordusunun kontrolündedir…


Bölgede cereyan eden olayları da jandarmadan bağımsız bir şekilde ele almanın mümkün olmadığı bir gerçektir. Susurluk olayı bir trafik kazası olmadığı, Ankara merkezli bir dizi oluşturduğu cihetle karışıklığın had safhada olduğu OHAL yöresi ve yörede bulunan görevlilerin dikkate alınmaması ciddi bir eksiklik olurdu.


Jandarma Genel Komutanlığı reddetse de JİTEM'in varlığı unutulabilir bir gerçek değildir.


JİTEM kaldırılmış, tasfiye edilmiş, personeli başka birimlerde görevlendirilmiş, evrakları arşive gönderilmiş olabilir.


Ama JİTEM'de görev yapan pek çok görevli hayattadır.


Ayrıca JİTEM'in mevcudiyeti bir kusur da oluşturmamaktadır. Aslında JİTEM bir ihtiyaçtan doğmuştur.


Korucular ve itirafçılar, PKK ile mücadelede ilk dönemde güvenlik kuvvetlerine büyük kolaylıklar sağlayarak etkili görev yapmışlardır. Bu durum güvenlik kuvvetlerinin sempatisini arttırmıştır.


Özel Timler'in kırsal kesimde yetkili, etkili ve serbestçe hareket edebilmeleri giderek görev dışı davranışlara yönelmelerini ve içlerinde suç işleyenleri hoşgörü ile karşılama eğilimlerini artırmıştır.


Özel timlerin sevk ve idaresini koordine etmek için Jandarma içinde JİTEM olarak adlandırılan gurubun faaliyete geçirildiği görülmüştür.


JİTEM bölgede etkili çalışmalar yapmıştır. Bunların çoğundan da mahalli Jandarma birliklerinin dahi haberi olmamıştır. Zaman içinde, JİTEM bünyesinde görev alan sivil ve askeri şahısların faaliyetleri yörede dikkati çeker hale gelmiştir. Bünyesinde çok miktarda korucu ve itirafçı bulunması sebebiyle ferdi suç oranı yükselmiştir.


Bölgeden zaman içinde ayrılan bu unsurlar, faaliyetlerine uygun ortamlarda devam etmişlerdir…”


Evet birisi yalan söylüyor, yalan söyleyerek suç işliyor, kendisini, ülkesini ve demokrasiyi yıpratıyor…


Ama kim?


NOT: JİTEM konusunda ilginç bilgeler edinmek, JİTEM ile Özel Kuvvetler Komutanlığı arasındaki ilişkileri anlamak isteyenler için, gazeteci Nevzat Çiçek'in “Abdülkadir Aygan anlatıyor Gerçek Cellât Kim” adlı kitabını okumalarını özellikle salık veririz.


14 yıl önce