Devletin en mahrem operasyonunu dinleyip montajlayan ve internet ortamında yayan paralel terör örgütü, Türkiye Cumhuriyeti'ni açıkça hedef aldığını gözler önüne serdi. Suriye'de başta Esed rejimi olmak üzere hangi karanlık odağa hizmet ettiği belli olmayan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün sınırlarımız dışındaki vatan toprağı Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik tehditlerine karşı yapılacak operasyonu konuşmak için biraraya gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun dinlenmesi büyük tepkilere neden oldu.
Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik tehditleri bertaraf etmek için biraraya gelen devlet yetkililerin en mahrem toplantılarının dinlenmiş olması, paralel yapının casusluk ve hainlik yaptığının en açık delili olarak kayda geçti. 17 Aralık darbe girişiminin ardından paralel yapıya yapılan onca müdahaleye rağmen, Dışişleri Bakanlığı'nda 19 Mart'tan sonra yapıldığı tahmin edilen bu toplantının dinlenmiş olması, bu terör örgütünün hâlâ aktif olduğunu ortaya koydu.
Bu kadar mahrem bir toplantıyı dinleme cesaretini gösteren paralel yapının bunu kendi imkanlarıyla yapmasının mümkün olmadığına dikkati çeken uzmanlar, bunun ancak çok güçlü bir istihbarat örgütünün desteği ile yapılabileceğine vurgu yaptı. Hükümeti İran'a yakınlıkla eleştiren paralel yapının, İran'ın Suriye politikasına hizmet edecek böyle bir dinlemeye teşebbüs etmesi de kaydadeğer bulundu. Türkiye düşmanlığını her türlü emelin üstünde tutan şebeke, ülkeye zarar veren tüm düşman istihbarat birimleriyle işbirliği içinde olduğunu kanıtladı.
Devletin bu kadar mahrem birimlerini dinleme imkanı olan paralel örgütün hangi görüşmeleri dinleyip kimlere servis ettiği merak ediliyor. Çetenin, sözkonusu toplantıda Suriyeli Türkmenlerin güvenliği ile ilgili alınan kararları ya da IŞİD'in Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik saldırısına ilişkin karşı operasyon kararlarını Esed rejimi başta olmak üzere kimlere servis ettiği araştırılıyor.
Türkiye'nin sınırları dışındaki tek toprağı olan Suriye'deki Süleyman Şah Türbesi'ne olası bir saldırı karşısında stratejilerini görüşen devlet adamlarının konuşmalarının sızdırılması casusluk olarak nitelendirildi. Sızdırmayı yapanların vatana ihanet ile yargılanması gerektiğinin altını çizen uzmanlar, devlet sırlarının ifşa edenlerin en ağır şekilde cezalandırılmaları gerektiğini vurguladı.
Devletin içine sızmış şebekenin yabancı istihbarat örgütleriyle işbirliği halinde hükümete yönelik düzenlediği komplolar, sosyal medyadaki bazı isimlerde yine heyecan uyandırdı. 17 ve 25 Aralık operasyonlarının ardından 'yolsuzluk' kılıfıyla Başbakan Erdoğan'ı itibarsızlaştırma gayretine girişmiş Ceyda Karan, Can Dündar ve Koray Çalışkan gibi 'gazeteci'lerin 'çete'den yana tavır alan mesajları dikkat çekti. İşadamı Ali Ağaoğlu'nun parasıyla Dubai tatili yaptığı ortaya çıkan Savcı Zekeriya Öz, devletin en mahrem toplantısına ilişkin casus kaydın yayınlanmasının ardından Twitter'da mesaj yayınlamakta gecikmedi. Aralarında Mehmet Baransu, Emre Uslu ve Yavuz Semerci'nin de olduğu birçok isim de, gizli toplantının illegal şekilde kaydedilmesini savunur pozisyonda, 'hükümetin seçim öncesi Suriye ile savaş çıkarmaya çalıştığını' iddia etti.
Devlet sırlarının ifşa edildiği paylaşım sitelerinin engellemesini eleştiren batılı ülkeler, söz konusu kendi güvenlikleri olunca şahin kesildi. İngiltere belge yayınlayan Guardian'ın hard disklerini imha etti. ABD ise köstebekleri vatana ihanetle yargılanıyor