Emniyet içindeki telekulak ve casusluk çetesine yönelik yürütülen soruşturmalarda kimliği ortaya çıkarılamayan ancak tüm kumpas girişimlerinde parmağı olan 'meçhûl' şüpheliler araştırılıyor. MİT TIR'larının durdurulması, Adana'da yargı mensuplarının dinlenilmesi ve son olarak da İstanbul Emniyeti'ndeki yargı ve casusluk çetesinin eylemlerinin odak noktası hep 'meç-hûl şüpheliler'de kesişiyor.
Suriye'deki Türkmenlere yardım taşıyan TIR'lara yapılan baskın öncesi, konvoyda görevli MİT mensuplarının kimliği ve kullandıkları telefon numaraları 'Murat' isimli meçhûl bir şüpheli tarafından Ankara Jandarma İstihbarat görevlilerine bildirilmişti. Soruşturmaya ilişkin iddianamede 'Murat' adlı şüphelinin 'casusluk faaliyeti yürüttüğü' belirtilmişti.
Bu isim, sevkiyatta görevli bir MİT mensubunun kullandığı ancak MİT görevlisinin eşi üzerine kayıtlı telefon numarasını dahi biliyordu.
Adana'da paralel yapılanmaya yönelik ikinci dava telekulak skandallarına yönelik. 10 polise yönelik açılan telekulak davasında üst düzey Emniyet müdürleri de sanık sıfatında. Emniyet ve yargı mensuplarının sahte isim ve uydurma suçlamalarla dinlendiğinin tespit edilmesiyle açılan bu davada da kimliği meçhûl karanlık şahıslar gündeme geldi. Soruşturma aşamasında savcıya ifade veren Adana Emniyet İstihbarat Şubesi'nde görevli bir polis, 'Dinlenecek kişilerin bilgileri istihbarat şube müdürüne gelirdi, biz de dinlerdik. Ancak kimin gönderdiğini bilmiyorum, bu kişilerin savcı-hakim olduğu belli değildi' demişti.
Adana İstihbaratı'nda görevli polis asıl sorumluluk sahasının Ankara olduğunu da işaret etmişti. Sanık polis, Ankara Emniyet İstihbarat Dairesi karar takip sistemi üzerinden numara sorgusu yapıldığı ve onay gelmesi durumunda dinleme işlemi yapıldığını vurguladı. Benzer bir durum İstanbul Emniyeti'ndeki yasadışı oluşuma yönelik yürütülen soruşturma aşamasında da yaşandı. Telekulak skandalını araştıran mülkiye müfettişleri, Mayıs 2013'te Emniyet istihbarat Dairesi'nin tüm teknik takip arşivinin ve log kayıtlarının imha edildiğini ortaya çıkardı. İmha skandalını ilk olarak Yeni Şafak kamuoyuna duyurdu.
İstihbarat Dairesi sistemindeki imhayla Türkiye genelinde binlerce yasadışı dinlemeye onay veren isimlerin kimliği de meçhûl kalmış oldu. Şu ana kadar soruşturma kapsamında 31 polis tutuklanıp cezaevine gönderilirken skandallarda baş sorumluluğu olan isimlerin kimliğinin özenle gizlendiği anlaşılıyor. Şimdi idare ve yargı tüm komplolarda başı çeken ancak kimliği öğrenilemeyen bu şüphelilerin peşine düştü.
İçişleri Bakanlığı müfettişleri konuyla ilgili soruşturma başlattı. Araştırmalar Emniyet İstihbarat Dairesi'nde yoğunlaştığı öğrenildi. 'Paralel yapı'ya yönelik soruşturmaları yürüten İstanbul ve Adana Cumhuriyet Başsavcılıkları da yasadışı eylemleri organize eden meçhul şüpheliyi bulmak için soruşturmaları derinleştirdi.
Emniyet İstihbarat Dairesi'nin 2008 yılında yayımladığı tamimde, dinleme kararı almak isteyen birimlerin hedef numarayı önce Karar Takip Sistemi'ne işleyip alınan onayın ardından hakim kararı için mahkemeye müracaat etmesi gerektiği vurgulanıyor. Daire onayı almak isteyen birimler de mevzuata göre müdahale talep ettikleri iletişim aracına ait bütün bilgileri sisteme girmek zorunda. Bu bilgiler arasında hedef kişinin telefon ile TC kimlik numaraları, isim-soyisim ve suçlandığı örgüt gibi detaylar da yeralıyor. Fakat sistemin bu denli sıkı oluşu, pratikte paralel yapının yasadışı dinlemelerini önleyemedi. Emniyet İstihbarat Dairesi'nin dinlemelere verdiği onaylar binlerce kişinin konuşmalarının kaydedilmesine zemin hazırladı.
