Gizem'i gözünü kapatıp rastgele bıçakladığını söyleyen S.A., "Sonra üzerine benzin döktüm. Kibrit ile ateşe verdiğimde çığlıklar atmaya başladı. Arabanın yanına gittim. Gizem'in çığlıklarını duyunca dayanamadım ağladım" dedi.
Katil zanlısı S.A., Adana 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nde verdiği ifadesinde ölen Gizem Akdeniz'in amcasının torunu olduğunu ve aynı mahallede oturduklarını belirterek, "Evlerimiz çapraz karşı taraftadır. Geçtiğimiz pazar günü annem, babam, ağabeyim ve yengemi piknik için Çobandede'ye bıraktım. Arkadaşıma ait araç ile ailemi pikniğe götürdüm. Eve döndüğümde evde kimse yoktu. Gizem annesi Hatice ve halası Nurten, Sevgi ve Ayşe'ye karşı, özellikle Ayşe'ye karşı kin ve öfkem vardı. Ölen Gizem'in ablası Gamze ile daha önce arkadaşlığımız vardı. Bu arkadaşlığımız bozulmuştu. Ancak bir buçuk sene sonra tekrar görüşmeye başlamıştık, birbirimizi seviyorduk. Bir araya geldikten sonra Gamze ile bir süre arkadaşlığımızı devam ettirdik. Daha sonra ben Gamze'den ayrıldım. Ayrılmamın sebebi halalarının iftiraları, baskıları ayrıca Gamze'nin çok kıskanç olması etkili olmuştu. Bu olaydan 2 yıl önce ben Gamze ile ilişkimize son vermiştik. Fakat içimde o aileye karşı kin ve nefret büyüdü. Gizem olmasa dahi o aileden birilerini öldürecek ya da yaralayacaktım" dedi.
Ailesini piknik alanına götürdükten sonra mahalleye döndüğünü belirten S.A. ifadesinde şunları anlattı:
"Mahalle girişinde Gizem'i ve oyun oynayan çocukları gördüm. Oyun oynayan çocukların yanında durdum. Gizem'i yanıma çağırarak 5 TL kağıt para verdim ve bana kola almasını söyledim. Ben Gizem'i kola almaya gönderdikten sonra evlerinde de kimsenin olmadığını bildiğimden öldürme fikrini düşündüm. Öldürmek için ne yapabileceğimi düşünürken evdeki koli bandı aklıma geldi. Bu arada Gizem'de gelmişti. Gizem'i pikniğe götüreceğimi söyleyerek kandırdım. Aracın arka koltuğuna oturttum. Çocuğu nereye götüreceğimi düşündüm. Sonra Kabasakal Mezarlığı'nın ilerisi aklıma geldi. Oraya gittim. Oraya vardığımda rampalık bir yerine vardı. Yukarı araçla çıktım. Her tarafa baktım uçurum var mı diye. Uçurum görmeyince yolun kenarına geçtim, orası yeşillik alandı. Gizem'e piknik yerine geldiğimizi söyledim. Ailemin nerede olduğunu sordu. Ben de 'az aşağıda' diye cevap verdim. Kendisini kucaklayarak aşağı doğru götürdüm. Bir süre yürüdüm. Çukur gibi bir yer vardı. Burada çocuğu indirdim. Aşağı taraf yeşillik olduğu için Gizem pikniğe geldiğimize sevinmişti. Ailemi görmeyince 'hani neredeler, beni niye buraya getirdin' diye sordu. Rampadan aşağı indik. Ellerini ve ayaklarını bağladım, ağzına da koli bandını yapıştırmıştım. Gözümü kapatarak üzerimdeki bıçak ile ona vurdum. Gizem ayaktaydı, yere düştü. Fakat daha sonra yerden kalktı. Bir iki adım attı ve sonra yine yere düştü. Sonra üzerine benzin döktüm. Benzin dökerken çığlıklar geldi. Kibrit ile ateşe verdiğimde çığlıklar atmaya başladı. Arabanın yanına gittim. 25 dakika bekledim. Gizem'in çığlıklarını duyunca dayanamadım ağladım. Daha sonra geldiğim yoldan Gürselpaşa'ya gittim. Orada yeğenim aldım. Çobandede'ye gittik. Bıçağı üzerimde unutmuşum. Çobandede'de bıçağı bir yere sakladım. Bu sırada yeğenimi Gizem'in ablası Emine aradı. Gizem'in kaybolduğunu söyledi. Biz de mahalleye döndük. Olay öncesinde ve sonrasında Gizem'e cinsel saldırıda bulunmadım."
Bu arada, S.A'nın adliyedeki işlemleri sürerken baro tarafından yapılan çağrıya avukatlar tarafından olumsuz cevap verildiği öğrenildi.
Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, olaydan duyduğu üzüntüyü ifade ederek, "Olay gerek Adana'da gerek ülke çapında gerekse hukukçular arasında infial yaratan bir nitelikte. Adana Barosu'na kayıtlı meslektaşımızdan 41'i, bazıları duruşmada bulunmalarından dolayı bazıları ise olayın vahameti ve ciddiyeti nedeniyle bilerek görevlendirmeyi kabul etmedi. Biz de savcılıkla yaptığımız görüşme sonucunda baro yönetiminde yer alan arkadaşımız Ahmet Faruk Ulaş'ı görevlendirdik" dedi.
