Genellikle gönüllülerin desteği ile evsiz veya yardıma muhtaç, düşük gelirli ailelere gıda yardımında bulunmak amacıyla hizmet veren ''gıda bankalarının' sayılarındaki hızlı artış, milletvekilleri ve aktivistleri harekete geçirdi. Yemek dağıtım merkezlerinin sayısının artmasıyla birlikte, kesintilerin ve ekonomik sıkıntıların sonuçlarının gözle görülür bir şekilde kendini gösterdiğini ifade eden milletvekilleri, bu merkezlerin yaygınlaşmasının sorumlu vatandaş olunmasından çok refah devletinin yıkılışının göstergesi olduğunu belirtti.
İşçi Partisi milletvekillerinden Anas Sarvar, "Burada, gıda bankalarının yaygınlaşmasının oluşturduğu kaygı üzerine düzenlenen protestoya destek vermek için bulunuyorum. Gıda bankaları, sayıları her gün artan gıda yardımına muhtaç kişilere hizmet vermeye uğraşıyor. Ben bu tabloyu üzücü bir şekilde hükümetin izlediği politikaların sonuçları olarak görüyorum. Gıda bankalarının sayısında geçen yıldan bugüne yüzde 100 artış olduğunu gözlemliyoruz. Gıda bankaları bir yandan sorumluluk alan vatandaş kavramını güçlendiriyor fakat diğer taraftan politik bir başarısızlığa işaret ediyor'' açıklamasında bulundu.
Her gün yenisi açılan gıda bankalarının sayılarındaki artışa dikkat çekmek için düzenlenen protestolara katıldığını belirten Katie Jamieson, "Bu yüzyılda insanların bu şekilde yardıma muhtaç bir durumda kalması izlenen yanlış politikalardan kaynaklanıyor. Kesintiler, insanları en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma getirdi" şeklinde konuştu.
2011 yılı öncesi sayıları 100''ü geçmeyen gıda bankalarının 2011 ile 200''e ulaşması kaygı verici bulunuyor. 2011''de 60 bin kişiyi doyuran gıda bankaları, 2012 sonrası 100 binin üzerinde kişiye gıda ulaştırmaya çalışıyor. Gıda bankalarının verdiği paket içerisinde en az 3 gün yetecek kadar gıda bulunuyor. Pakette; süt, şeker, puding, çorba, meyve suyu, domates, pirinç, makarna, çay, kahve, bisküvi, et veya balık, patates, reçel, gibi ürünler yer alıyor. Paketler evlere teslim edilebildiği gibi gıda bankalarına gidilerek de temin edilebiliyor.
