|

Kemal Sunal'ın "İnatçı" filmi gerçek oldu

Kemal Sunal'ın "İnatçı" filmi gerçek oldu.

İha
00:00 - 30/06/2011 Perşembe
Güncelleme: 11:46 - 30/06/2011 Perşembe
Yeni Şafak
Kemal Sunal'ın "İnatçı" filmi gerçek oldu
Kemal Sunal'ın "İnatçı" filmi gerçek oldu

Adana'da özel bir hastane, 'ruhsat' sorununu çözebilmek için hastanenin hemen arkasında yer alan 350 metrekarelik evi satın almak istedi. Ancak aile yadigarı olan evini satmak istemeyen emekli öğretmen, kendisine yapılan teklifleri de kabul etmedi. Ev sahibinin inadı tuttu ve evin değeriyse yapılan tekliflerle birlikte 10 yılda 4 milyon TL'ye ulaştı. Hastane yönetimi evi almak için teklif üstüne teklif yaparken, Asiye Arusoğlu ise buna yanaşmıyor

ve yanaşmadığı gibi de evini yıkıp anaokul yapmak istiyor.


EVİN DEĞERİ 10 YILDA 4 MİLYON TL'YE ULAŞTI

Her şey bundan yaklaşık 10 yıl önce başladı. Atatürk Caddesi üzerinde yer alan özel bir hastanenin bulunduğu binanın, 'ruhsat' sorununu çözebilmek için hastanenin hemen arkasında yer alan ve emekli öğretmen Asiye Arusoğlu'na (57) ait olan 350 metrekarelik evi satın alarak, burayı da hastanenin arazine dahil etmek istedi. Ancak Arusoğlu, buna karşı çıktı ve aile yadigarı olan yaklaşık 100 yıllık evini satmak istemedi. Kendisine yapılan teklifleri kabul etmeyen Arusoğlu, evini satmamak için adeta inat etti. Arusoğlu'nun bu inadı, evin değerinin artmasını sağladı ve 10 yılda yapılan tekliflerle birlikte evin değeri 4 milyon TL'ye ulaştı. Evin değerinin çok üzerindeki bu teklifi de hiç düşünmeden 'Hayır' cevabını veren Arusoğlu, satış konusuna sıcak bakmadığını ve böylesi bir düşüncesinin de olmadığını dile getirdi.


"EVİMİ YIKIP YOL YAPARAK BİNAYA RUHSAT ALMAYA ÇALIŞIYORLAR"

İHA muhabirine konuşan Arusoğlu, hastanenin yer aldığı binanın yapımı noktasında merkez ilçe Seyhan Belediyesi'nden, 10 kat için 1994 yılında imar ruhsatı alındığını, ancak binanın İmar Kanunu'na aykırı olarak 10 kat yerine, 3 kat yer altına 20 kat da yol seviyesinin üzerine olacak şekilde inşa edildiğini öne sürdü. Arusoğlu, "Hastanenin arkasında yer alan 'Acil Servis'in önündeki 10 metrelik yolu fiilen işgal ederek hastaneye dahil ederken, çevredeki diğer arsaları da bir bir satın alıp bunları

birleştirdiler. Şimdi de benim arsam üzerinden geçecek şekilde 7 metrelik bir yaya yolu yaparak, bu binaya ruhsat almaya çalışıyorlar. Ancak bu duruma razı olmadım ve konuyu yargıya taşıdım. Adana 1. İdare Mahkemesi beni haklı buldu, Danıştay da bu kararı onayladı. Ancak buna rağmen gerek Büyükşehir Belediyesi, gerekse de Seyhan Belediyesi alınan mahkeme kararına uymadı, uymadıkları gibi de yine aynı şekilde imar planı değişikliği için meclisten karar çıkarttı. Buna da itiraz ettim ve açtığım davayı kazandım. Ortaya bir mahkeme kararı olmasına rağmen, bu karar hala uygulanmıyor" dedi.


"10 YILDIR BU KONUYLA UĞRAŞIYORUM ÖMRÜMÜ BUNA ADADIM"

"Ben evimi satmak istemiyorum. Parayla pulla da işim yok" diyen Asiye Arusoğlu, 10 yıllık zaman diliminde evini satması için kendisine 4 milyon TL'ye kadar teklif yapıldığını ancak bunu kabul etmeyi hiçbir zaman düşünmediğini belirtti. Arusoğlu, "Bana 4 milyon değil, 10 milyon TL verseler de ben evimi satmak istemiyorum. Kanunlara aykırı olarak binanın yapılmasına kim izin verdiyse, bu binayı da yine onlar yasal bir statüye getirsinler. Benim evimin üzerinden yol geçirerek, binayı yasallaştırmaya

çalışmasınlar. Buradan belediye yetkililerine sesleniyorum; ortada 3 ayrı mahkeme kararı var, hukukun üstünlüğü olduğu dile getirilen bir ülkede eğer mahkeme kararı uygulanmıyorsa böyle gayrimeşru iş yapanların kanunu mu geçerli olacak? 10 yıldır bu konuyla uğraşıyorum ve ömrümü bu konuya adadım" diye konuştu.


"EVİMİ YIKIP YERİNE ANAOKUL YAPIP BAŞINA GEÇECEĞİM"

Kendisinin emekli öğretmen olduğunu hatırlatan Arusoğlu, 'açgözlülük' yapmadığını ve paraya da ihtiyacı olmadığını belirterek, konuşmasını da şöyle sürdürdü; "Benim milletin malında mülkünde gözüm yok. Kendi malımı korumak, onunla idare etmek istiyorum. Benim parayla çok fazla işim de yok. Evimi satmayacağım, satmayacağım gibi de yıkıp yerine anaokul yapacağım. Çünkü ben bir emekli öğretmenim. Bu kutsal mesleğimi bu şekilde sürdürmek istiyorum. Çocukları ve eğitimi çok seviyorum, kendimi bu alanda geliştirip faydalı işler yapmak istiyorum. Yine söylüyorum; evimi hiçbir şekilde satmayacağım. Hukukun üstünlüğünün olduğu inanılan bir ülkede hukukun hakim kılınmasını istiyorum. Bundan sonraki süreçte hakkımı aramaya devam edeceğim" ifadesini kullandı.


"İŞİ YOKUŞA SÜRÜP BİZDEN PARA KOPARTMAYA ÇALIŞIYOR"

Öte yandan, iddiaların odağındaki isim olan işadamı Bülent Özülkü, konuyla ilgili olarak yapmış olduğu açıklamada kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmedi. Hastane olarak Adana'da yaklaşık 2 bin kişi iş imkanı sağladıklarını ve saygın bir kurum olarak öne çıktıklarını dile getiren Özülkü, "Hastanemizin hemen arkasında yer alan bina ne yazık ki bölgeye yakışmıyor. Burayı satın alıp, hastanemizi genişletip daha fazla kişiye istihdam oluşturmak istedik. Ancak evin sahibiyle bu konuda anlaşamadık.

Yıllardır işi yokuşa sürüyor. Asılsız iddialarla kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. 'Bülent Özülkü ismini nasıl yıpratırım da daha fazla para alırım' hesabı yapıyorlar. Evin sahibi bizden 5 milyon TL para istedi ancak bizim bunu vermemiz mümkün değil. Bu paranın üçte biri fiyatını almaya kabul ederse, evi hemen satın alırız. Sorunu çözmek istiyoruz ama buna ayak diretiyorlar" dedi. Bu arada sorunun çözümü noktasında Arusoğlu'nun, BİMER üzerinden yapmış olduğu başvurusu doğrultusunda Adana Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve İl Emniyet Müdürlüğü'nün de devreye girmesine rağmen henüz sonuç alınmadığı öğrenildi.


1988 YAPIMI FİLM ADANA'DA GERÇEK OLDU

Adana'da yaşanan bu olay, 1988 yılındai de yine aynı şekilde imar planı değişikliğia yapılan ve Kemal Sunal'ın başrolünü oynadığı; 'İnatçı' adlı filmi akıllara getirdi. Filmin konusuysa şöyle:

"Baraj projesinde kamulaştırmaya gidilecektir. Sarıkavak ve Uzunkavak köyleri bu kamulaştırılacak alana girmektedir. Sözde bu durum gizliliğini korumalıyken komisyonda görevli olan biri bu bilgiyi bir holdinge satar ve o holdingdeki biride oradan duyduğu bilgiyi başka bir holdinge satar. Böylece iki holding köylülerin yerlerini ucuz fiyata alıp sonradan devlete pahalıya satma niyetiyle sarı ve uzun kavak köylerinin yollarını tutarlar. Bu arada bu köylerden birinde inatçılığı ile bilinen Bayram (Kemal

Sunal) vardır. Bayram diğer köyün ağasının kızına aşıktır, kız da ona aşıktır. Ancak ağa olan babası, kızını Bayram'a vermemektedir ama o çok inatçıdır ve her ayın ilk cumasında annesiyle kız istemeye giderler, ağa kızını yine vermez hatta sertçe davranır bunun üzerine Bayram, ağaya bundan sonra; 'Ben kızını istemeye gelmeyeceğim sen gelip beni isteyeceksin' diye kehanette bulunacaktır. Holding temsilcileri gelir ve her biri bir ağa ve muhtarla anlaşır köylünün mallarını ucuza kapatmaya çalışırlar bu arada

birbiriyle yarışırlar başkalarını kandırabilseler de Bayram'ı kandıramazlar ve ağa yavaş yavaş Bayram'ın kehanetine yaklaşmaktadır".


13 yıl önce