|

''Anne'' müjdesi

101 günlük esaretin ardından istihbarat birimlerinin operasyonuyla Musul''dan Türkiye''ye getirilen konsolosluk görevlileri aileleriyle hasret gideriyor. Günün en ilginç gelişmesi, 8 aylıkken kaçırılan Eda bebeğin kabus dolu günlerin bitmesiyle konuşmaya başlaması oldu. Eda bebek, dün ilk kez ''anne'' dedi

Çetiner Çetin
00:00 - 22/09/2014 Pazartesi
Güncelleme: 00:14 - 22/09/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
''Anne'' müjdesi
''Anne'' müjdesi

Musul''da 101 günlük esaretin ne anlama geldiğini bilemeyecek kadar küçüktü Ela bebek... Ailesiyle birlikte rehin alındığında daha 8 aylıktı. Rehin tutuldukları evlerde yoğun güvenlik önlemleri nedeniyle cama dahi yaklaştırılmıyordu. Tatlılığıyla IŞİD üyelerinin bile gönlünü kazanmıştı. Eli kanlı örgüt üyeleri bile, konsolosluk görevlilerinin alıkonulduğu 3,5 ay süresince Ela bebeği el üstünde tuttu. Rehine krizinin sembolü haline gelen Ela, Musul''da bir kez hastalanmış ve kendisi için özel doktorlar getirilmişti. 101 gün boyunca camları kapalı, perdeleri çekili odalarda güneşi görmeden büyüyen Ela, Türkiye''ye döndüğü gün anne-babasına ikinci bayramı yaşattı: Ela ilk kez ''anne'' dedi.

''MUTLU MUYUZ?''

Ela bebek, 11 ay önce dünyaya geldiğinde konsolosluk görevlisi babası Emin Ercan, eşi Sümeyye Ercan''a ''Mutlu muyuz?'' diye sormuştu. Aradan geçen 11 ayın ardından Ela''nın ''anne'' diye seslenmesi üzerine birbirine sarılan Ercan çifti, bir kez daha kendi kendilerine ''Mutlu muyuz?'' diye sordu. Onca sıkıntı ve psikolojik baskıyı geride bırakan çift, çocuklarına sarıldı ve vatan topraklarında ''Mutluyuz'' diye haykırdı.

ÖLÜM KORKUSU GEÇMEDİ

Önceki gün Musul-Telafer-Tel Abyad-Akçakale hattından önce Urfa''ya getirilen, ardından Ankara''ya Başbakan Davutoğlu''nun özel uçağı ile gelen 46 rehine arasındaki iki aileden biri Ercan ailesi idi. Urfa''ya geldiklerine hâlâ inanamadıklarını ve her an öldürülebilecekleri endişesinden kurtulamadıklarını belirten aile, kahvaltı masasına oturuncaya kadar üzerlerindeki korkunun geçmediğini kaydetti. Yola çıktıklarında Türkiye''ye kavuşabileceğine dair içinde çok fazla umut olmadığını anlatan Emin Ercan, Akçakale Gümrük Kapısı''nı gördüğünde her şeyin değiştiğini ifade etti. Ercan o anları şöyle anlattı:

YENİDEN DOĞMUŞ GİBİ

''Gecenin bir vakti Tel Abyad''taydık, tam da karşımızda Akçakale Gümrüğü duruyordu. Önce inanamadık. Şaşırdım. 1 saat beklettiler, artık içim içimi yiyordu. ''Ya vermezlerse, ya vazgeçerlerse ne yaparız'' diye düşünüyordum. Aslında en çok da eşim Sümeyye ve Ela''ya bakıp onlar için direncimi hep yüksek tutuyordum. Araçlar köprüden bizi aldığında ise hâlâ ''bizi arkamızdan vurabilirler mi'' diye düşünüyordum. Endişeleniyordum. Urfa''ya gelene kadar da bu korkuyu içimde yaşadım. Urfa''da dinlenip alilerimizi aradığımızda artık dünyaya yeniden gelmiş gibiydim. Musul''dan itibaren 12 saat boyunca ben ve eşim, Ela''ya sımsıkı sarılmıştık... Eşim hemen Kahramanmaraş-Afşin''deki annesini aradı. Ben o kadar yorgundum ki, ''aileme artık ülkesine döndü deyin'' dedim.''

Liderlerimizin sıcaklığı

Türkiye''ye getirildikten sonra ilk geceyi Kırşehir''deki babaevinde geçiren Emin-Sümeyye çifti, gece boyunca hiç uyuyamadıklarını ifade etti. Ela bebeğin uyurkenki huzurlu halini seyrettiklerini kaydeden baba Emin Ercan, şöyle konuştu: ''Aslında Urfa''ya gelinceye kadar 3 gün süre ile hiç uyumamıştım. Ama Ankara''ya, ardından baba ocağı Kırşehir''e geldiğimde de bu sefer geldiğime inanamadım ve çocuğuma eşime sarılarak dua edip durdum. Uykusuz geçen gecenin ardından eşim ve Ela''yı alıp sayın Cumhurbaşkanımızın daveti için Ankara''ya geldim. Başbakanımız Davutoğlu beni ailemi ve Ela''yı çok sıcak karşıladı. Rehine konumundayken televizyondan açıklamaları takip ediyorduk. Bir televizyon kanalından öbürüne geçiyorduk. Ve bizim gelmemiz için ellerinden gelen gayreti gösteren liderlerimizin sıcaklığını rehine iken bile hissediyorduk'' diye konuştu.

Her şeyi verdiler sigara yasaktı

Musul''da kaçırılanlardan konsolosluk görevlisi Emin Ercan, ''Kahvaltı masasında ilk istediğim şey tabii ki diğer arkadaşlarım gibi ''sigara'' oldu. IŞİD her türlü isteğimizi karşılıyordu ancak sigara örgüt tarafından yasaklandığı için temin edilmiyordu. Hemen oradaki memur arkadaşlar sigara paketlerini masaya koydular'' dedi. Ankara''ya kalkış için uçağa bindiklerinde heyecan içinde olduklarını anlatan Ercan, ''101 gün birarada olduğumuz arkadaşlarımızın gözlerinden bu anlaşılıyordu. Uçağın tekeleri yere temas ettiği an hiçbirimiz anosu falan dinlemeden cam kenarına koştuk ve uçağın küçücük camında ailelerimizi aramaya başladık. İşte o an bir denizaltının içindeki küçük tüpten bakar gibi hissettim ve hemen hemen tüm arkadaşlarımız o küçük camdan dünyayı, ailelerini tek tek seçiyordu ve hepimiz dik durmak için birbirimize söz vermiştik. Kolay değildi, rehine hayatı ve öncesi de dahil toplamda 9 ay boyunca ailelerimizi görmemiştik...'' sözleriyle yaşadıklarını anlattı.


10 yıl önce