|

Adalara ve tarihî mîrasına dair

Gustave Schlumberger, Adalar merkezinde hem dramatik süreçlerle trajik sonlara, hem de zengin tabiat tasvirleriyle yaşanan hayata yer vermiş. Adaları gezip göreceklere, buraların mazisinden de haberdar olmaları gerektiğini hatırlatmak gerek

İhsan Deniz
00:00 - 4/04/2007 Çarşamba
Güncelleme: 18:08 - 6/06/2007 Çarşamba
Yeni Şafak
Adalara ve tarihî mîrasına dair
Adalara ve tarihî mîrasına dair

İlkbahar ve yaz mevsimine kavuşulduğunda, İstanbulluların eskiden beri akın ettiği ayrıcalıklı yerlerin başında gelen Adalar için yazılmış ilginç bir kitap "İstanbul Adaları". Daha önce "Prens Adaları" ismiyle de basılan kitabın yazarı Gustave Schlumberger (1844-1929), Bizans arkeolojisine merakı dolayısıyla çeşitli zaman dilimlerinde İstanbul'da bulunmuş ve Ahmet Vefik Paşa, Osman Hamdi Bey, İzzet Paşa ve Mithat Paşa gibi dönemin ileri gelen sîmalarıyla tanışmış bir gezgin-yazar. Bizans ve Lâtin-Doğu incelemelerine katkı sağlayan hacimli eserler ortaya koyan ve ortaya attığı tezlerle Hıristiyan dünyasında tartışmalar yaratan Schlumberg'in yaptığı araştırmalar, Hıristiyan baronların kutsal topraklara sadece dinî adanmışlık hissiyle yöneldikleri şeklindeki kimi efsaneleri sarsmış.

1884'deki İstanbul gezisi esnasında derleyip toparladığı gerek tarih, gerek tabiat ve gerekse gündelik yaşantı biçimleriyle alâkalı notlardan oluşan "İstanbul Adaları", bir taraftan adaların tarihî geçmişini anlatması, diğer taraftan yaklaşık 125 yıl önceki İstanbul'a ve İstanbul ahâlisine dönük gözlemlerin ifade bulması bakımından önemli bir kaynaktır. Kınalı, Burgaz, Heybeli ve Büyük Ada'nın o yıllardaki konumu, demografik yapısı, iklim özellikleri, bitki örtüsü, yapılaşma çeşitliliği ve doğal güzelliklerini sıralarken, karşı sahildeki yerleşim bölgelerinden ve dokusundan da söz eden yazar; kitaba esas ağırlığını, Adalar'ın tarih içindeki rolü ve gelişimiyle ilgili bilgilerle kazandırmış. Bu arada Yassı Ada ve Sivri Ada'yı anlatmayı da ihmal etmemiş.

Adalar'ın tarihi, Bizans tarihinin seyriyle yakından alâkalı. Zira, Adalar, Bizans döneminde sürgüne gönderilen ve buralardaki manastır ve zindanlarda çoğu zaman sefil bir hayat sürerek, işkence gören ve ölümlerini bekleyen imparatorlar, kral, kraliçe ve prensleriyle de meşhur. Bizans tahtı için dönen entrikaları, iktidara talip olanların karakterleriyle kendi aralarındaki kavgaları, ihanetleri, kanlı ihtilâlleri, dönem savaşlarını ilginç ayrıntılarıyla kaleme alan Schlumberger, Adalar merkezinde hem dramatik süreçlerle trajik sonlara, hem de zengin tabiat tasvirleriyle yaşanan hayata yer vermiş. Kendi payıma, Adalar'ı gezip göreceklere, buraların hayli zengin mâzîsinden de haberdâr olmaları gerektiği konusunu hatırlatmak isterim. Gustave Schlumberger'in "İstanbul Adaları" başlıklı kitabını yeniden Türkçe'ye kazandıran çevirmenin ismiyle karşılaşmadım. Bu eksikliği Kesit Yayınları'nın dikkatine sunmakta fayda var!


2006'YA TUTULAN MERCEK

Son birkaç yıldır iyice hareketlenen yıllık çalışmaları, onca tartışma ve polemik konusuna yol açmasına rağmen, tüm bir yılı topluca gözler önüne sermesi, şiiri, şiirin sorunlarını ve şiiri etkileyen çeşitli unsurları bir kez daha gündeme getirmesi bağlamındaki işlevselliği dolayısıyla yeni yılın aranan/beklenen faaliyetleri arasındaki önemini koruyor.

Bu yıl da çeşitli isimlerin hazırladığı yıllıklar yayınlanmaya başladı. Bunlardan biri de, bu yıl üçüncü cildi yayınlanan "Şiir Defteri-2007" başlıklı çalışma. Daha önce olduğu gibi Şeref Bilsel-Cenk Gündoğdu ikilisinin imzasını taşıyan yıllık, dolaşımda olan dergilerden hareketle Türk şiirinin içinde bulunduğu durumu gözler önüne sermeyi amaçlıyor ve bu bağlamda, bünyesinde, 1914 doğumlu Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan 1986 doğumlu Bengü Özsoy'a yanılmıyorsam tam 147 şairden seçilen şiirleri biraraya getiriyor.

Yıllık, "2006 yılı poetik ortamı için soruşturma" başlığı altında 15 şair ve eleştirmene yıl içi gelişmeler noktasındaki değerlendirmelerini ifade etme imkânı vermiş. Geçen yılla karşılaştırıldığında, sayının artması ve isimlerin çeşitlendirilmesi yıllık adına olumlu bir gelişme sayılacağı gibi, söz konusu tutum, okurlara, daha fazla ve farklı algı biçimlerinin şiire ve poetik iklime dair gözlem ve izlenimlerini peş peşe bulma şansı da sağlıyor. Öte yandan, "Seçici kurul için soruşturma" başlıklı bölümde, 4 seçici kurul üyesine, yıllık için seçtikleri şiirleri hangi kıstaslara göre ve nasıl bir yöntemle seçtikleri, günümüz şiirinden umut taşıyıp taşımadıkları, seçilen şiirlerin nitelik ve nicelik ilişkisi vs. soruluyor. "Şiir Defteri-2007"nin bir başka köşesi, dergiler.. Burada, Türkiye'de yayınlanan irili-ufaklı tam 77 (kültür-sanat-edebiyat-şiir) derginin yıl içindeki genel atmosferleri, öne çıkan imzaları, hassasiyet alanlarıyla performanslarını içeren vurgular mevcut.

Yıl boyunca basılan şiir kitapları, poetik kitaplar ve çeviri kitaplar için yapılan değerlendirmelerin yanı sıra, 2006 yılının elektronik ortamı ve fanzin yayıncılığı ile ilk kitabını yayınlayan şairlerle ilgili bölümler de yıllığa renk, çeşitlilik ve özellik katan çalışmalardan.. Son bir not: "Şiir Defteri-2007", şiirimizin yaşayan en yaşlı ustası Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya ithaf edilmiş.


17 yıl önce