|

Akademi'den sonra NLP'den de tam not

"5. Sanattan 5. Kola:Orhan Pamuk" kitabının yazarlarından Pskiyatrist Kaan Arslanoğlu "Bir kitap okudum, hayatım değişti." diyen Pamuk'un Yeni Hayat'ta ve tüm başarı çizgisinde Nöro Linguistik Program'dan kuvvetle etkilendiği görüşünde

00:00 - 5/09/2007 Çarşamba
Güncelleme: 12:56 - 3/10/2007 Çarşamba
Yeni Şafak
Akademi'den sonra NLP'den de tam not
Akademi'den sonra NLP'den de tam not

Geçtiğimiz ay, Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan ilk romancımız Orhan Pamuk ile alakalı iki kitap yayınlandı. Bunlardan ilki Agora Kitaplığı'ndan çıkan "Orhan Pamuk Edebiyatı" isimli kitap. Sabancı Üniversitesi'nde Pamuk'un ödülü alışından hemen sonra yapılan Orhan Pamuk Edebiyatı sempozyumunun tutanaklarından oluşan bu kitapta Hasan Bülent Kahraman, Jale Parla, Sibel Irzık, Münevver Kınalı, Ezgi Taşçıoğlu, Tülay Artan ve Engin Kılıç'ın sunduğu tebliğler var. Bir diğer kitap olan "5. Sanattan 5. Kola: Orhan Pamuk" ise İthaki etiketiyle yayınlandı. Tarih Toplum Kuram dizisinden çıkan bu kitapta Kaan Arslanoğlu, Ergin Yıldızoğlu, Ali Mert ve Nihat Ateş imzası bulunuyor. Pamuk'u ve kitaplarını edebiyat eksenli değerlendirip, başarısını onaylayan “Orhan Pamuk Edebiyatı” kitabının aksine, “5. Sanattan 5. Kola:Orhan Pamuk”un yazarları, Pamuk'un neden ve kimin için yazdığını, hedeflerini ve başarısının sırlarını ortaya koymaya çabalıyor, yazarın başarısını edebiyat dışı etkenlerde arıyor. Biz her iki kitabı da haberimize dahil edip psikiyari uzmanı ve yazar Kaan Arslanoğlu ile bir röportaj yaptık. Arslanoğlu, Orhan Pamuk'un başarısını NLP (Nöro Linguistik Program) bağlamında ele almış. Hedeften başlayarak başarıya giden tüm adımlarını incelenmiş yazarın. Yeni Hayat'a "Bir kitap okudum, hayatım değişti." diye başlayan Pamuk'un, kişiyi başarıya götüren umut ve motivasyon aşılayan “Bu kitabı okuyun, hayatınız değişecek” diye başlayan kişisel gelişim kitaplarından etkilendiğini söylüyor Arslanoğlu. 15. sayfada okuyacağınız Sempozyum notlarında ise Pamuk'un dili kullanma, betimleme ve diğer disiplinlerin verilerini kullanmadaki başarısı var.


BAŞARILIYDI, NOBEL'İ MUTLAKA ALACAKTI

Orhan Pamuk'un çizgisiyle kişisel gelişim kitaplarının önerdiği başarı çizgisi arasındaki koşutluğu ilk ne zaman farkettiniz ve bu kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?

Pamuk Nobel'i almadan önce de çok başarılı bir yazardı. Nobel'i bu yıl almasa birkaç yıl içinde mutlaka alacağını biliyordum. Başarıya götüren bu tutumu Nobel'den önce de incelemek istiyordum. Kaldı ki mesleki açıdan, psikiyatri pratiğimiz için de başarının psikolojisiyle ilgili kitapları izlememiz gerekiyor. NLP ile ilgili bir kitap almıştım. Kitabın ilk cümlesiyle Pamuk'un Yeni Hayat'ının ilk cümlesi birbirinin neredeyse aynıydı. Biri diyor ki ilk cümlede: "Bu kitap hayatınızı değiştirecek!" Pamuk diyor ki: "Bir kitap okudum, hayatım değişti." Pamuk'un Yeni Hayat'ta ve tüm başarı çizgisinde Nöro Linguistik Program'dan kuvvetle etkilendiğini gördüm. O da bu inceleme için motivasyonumu artırdı.

"Sıkıcı ve zor okunur nitelikleri ve bol rastlanır hatalarına rağmen ilgi gören" kitaplar olarak tanımlamışsınız Orhan Pamuk kitaplarını. Bu kitaplar öylesine ilgi görüyor, beğeniliyor ki yazarı sonunda Nobel Edebiyat Ödülü'nü alıyor. Bu mutlak bir başarıdır. Siz bu başarıyı nasıl tanımlıyorsunuz?

Hemen her ülkede kitap piyasasını oluşturan okur kesitleri büyük benzerlikler gösteriyor. Okur tiplerini kabaca birkaç gruba ayırmak mümkün. Bunlardan en kalabalığı Pamuk'un seslendiği kesim. Nihayetinde genel nüfus içinde o kesim de çok küçük bir azınlık, ama piyasa denince o kesimin eğilimleri akla geliyor. İşte o eğilimin temel noktalarını keşfetmek ve ona uygun yazmak. Bunu her ülkeden binlerce yazar deniyor, ama en başarılılarından biri Pamuk.

Felsefi açıdan başarıyı bu başarıdan nasıl ayırıyorsunuz?

Edebiyat özelinde soruyorsanız, gerçekten iyi edebiyatçılar ve güçlü düşünürler piyasanın ne istediğine katiyen bakmazlar. Özgün düşünceleri, buna uygun özgün biçemleri ve yazmakta temel insani bir kaygıları vardır. Piyasa bunu kabul etmezse (ki genellikle etmez) bu onların umurlarında değildir. Böyle bir düzeye gelmek felsefi açıdan gerçek başarıdır. Ama hayatın tüm alanlarına yayarsak, temel ahlaksal, felsefi vs.. duruşun öngördüğü ve erdemlere dayanan başarı geniş yığınlar için önemsizdir. Onlar başarıyı nasıl kazanılırsa kazanılsın ünde, nasıl kazanılırsa kazanılsın parada, mevkide, otoritede ararlar. Birincisi toplumları ilerletir veya toplumların mevcut değerlerini korumalarını sağlar, öbürü toplumları yozlaştırır.


BAZI OKURLAR GİZEM ARIYOR

Pamuk'un çalışkan, çilekeş bir yazar olduğu da ortada yalnız, öyle değil mi?

Odaya kapanıp yazdığını biliyoruz yıllarca.

Çalışmak ve çilekeşlik tek başına ele alındığında olumlu özellikler. Başarı için olmazsa olmaz koşul değil, ama kolaylaştırıcı önemli bir koşul. Hani bilirsiniz hep şu denir: Çok çalışırsan sen de zengin olursun. Başarı için önemli olan çok çalışmak değil, ne doğrultuda çalışacağını bilmek. Dünyada çoğu zenginden çok daha fazla çalıştığı halde yoksulluk içinde yaşayan milyarlarca insan var. Pamuk'tan daha fazla okuyan, çalışan yazarlar da biliyorum. Bazılarının adını bile duymamışsınızdır. Yine de Pamuk'un çalışkanlığı da daha çok bir efsane diye düşünüyorum. İngilizce çevirileri çok az düzeltmeye ihtiyaç duyuyor, Türkçe kitapları yüzlerce tashih gereksiniyor. Demek ki, yazdıktan sonra birkaç kez dikkatli okumuyor.

Transa sokucu kitap ne demek? "Romanlarındaki daha ilk cümle ve aradaki bize anlamsız gelen bazı yinelemeler sakın hipnotik komut olmasınlar? Bu konuda şaka yapmıyorum." diyorsunuz kitapta. Gerçekten hipnotik komutlar almış olabilir miyiz Pamuk'tan?

Pamuk'u siyasi planda destekleyen, ama edebiyatını beğenmeyen önemli bir kesim var. Bu gruptan biriyle konuşurken kitaplarında daha ilk sayfalarda başlayan ve sürekli tekrarlanan bazı basit cümlelerden yakınmıştı. Roman içinde bunların hiçbir işlevi olmadığını söylemişti. Ben de acaba diye düşünmüştüm. Okurların bir kesimi gizem ve okuduğunu anlamama hali arıyor. Böyle cümleler neden dikkati kendine yoğunlaştırma cümleleri olmasın? Okuru bundan bir şey anlamadığı için yazarın büyüklüğünü kabule zorlama cümleleri... Öte yandan son dönem kitapları büyük ölçüde bu havada. Bir şeyler yoğun şekilde anlatılıyor, ama niye anlatılıyor, ayrıca anlatılan ne? Okura iki seçenek bırakıyor Pamuk: Bir, kitabı kaldırıp atmak, satın alanların en az yarısı bunu yapıyor. İki, anlamadığı, anlamsız bulduğu halde önünde secde etmek. İşin tuhafı kitabını kaldırıp atanların bir bölümü de yeri geldiğinde onu beğendiklerini söylüyorlar. Bir edebiyatçı için bundan büyük başarı olabilir mi?

"Büyük ünlü zengin mağazayı tercih ederseniz kalabalıktan ezilebilir, üstelik daha kalitesiz bir ürünü, markasını da satın alarak daha pahalıya elde edersiniz" Buradan ne anlamalıyız? “Enis Batur'un çok satma korkusu yerli yerinde bir korkudur” diyebilir miyiz?

İyi eser muhakkak az satar diye bir kural yok ya da tersinden çok satan kesinlikle kötüdür diye. Şu yüzyıla bakın, insan kalitesine... Mutlak bir şey yok ama, çok satan büyük ihtimalle kötüdür, iyi eser de büyük ihtimalle geniş kesimlerce benimsenmeyecektir. Batur'un haklı kaygısı sanırım bunu işaret ediyor.

Bir yanda uluslararası alanda kültür çevreleri nezdinde itibarlı bir yer edindi Orhan Pamuk. Diğer yanda yaptığı açıklamalar nedeniyle, çok sert eleştirilere maruz kaldı, "Türklüğü alenen aşağılamak" suçundan yargılandı, Nobel ödülünü alıp ülkesine döndüğünde havaalanında sadece birkaç hayranı vardı. Ölüm tehditleri aldı, Hrant Dink cinayetinin ardından bir dönem korumalarla yaşadı... Bir psikiyatri uzmanı olarak bu tabloyu nasıl yorumluyorsunuz? Bu çelişik durum O'nu nasıl etkiliyor? Orhan Pamuk tüm bunları yaşamış olmayı ister miydi?

MAĞDURİYET HAVASI ONA YARIYOR

Tatsız birkaç ayrıntı dışında bana kalırsa isterdi. Şimdi yaşadıklarından memnun, çünkü üne oynuyor, oynadığı oyunu kazandı. Ne var ki üne oynayanlar genellikle tatminsizdir. Pamuk'un da ilk zafer duygularını kaybetmeye başladığını ve doyumsuzluğunun öne çıkmaya yüz tuttuğunu söyleyebilirim. Buradan başka bir şey söyleyeceğim: Bu durum, yani mağduriyet havası ona aslında yarıyor. Medya'da ve edebiyatın medyadaki otoriteleri arasında Pamuk'un geniş ve fanatik bir destekçi kitlesi var. Onlar söz konusu kaba saldırıları örnek göstererek Pamuk'a yönelik her türlü eleştiriyi, ne kadar düzeyli olursa olsun susturmaya çalışıyorlar. Çok basit örneği, bu kitapla Pamuk'u öven Agora Yayınları'ndan çıkan kitap bir hafta arayla çıktı. Karşılaştırın. Biri büyük destek görüyor medyada, bizimkinin üstü örtülüyor. Saf bir iyi niyet taşısam şöyle düşünürdüm: Şimdi bu medyadakiler düşünce özgürlükçüsüler ya, aynı anda iki kitap çıkmış diye sevinirler. Bu iki kitabı karşılaştıran yazılar yazarlar, iki kitabın yazarlarını bir araya getirip tartıştırırlar... Bereket saf değilim, o zaman beklentim artardı. Şimdi bu sizin yaptığınız söyleşi var ya, sıradan bir şey değil. Kıymetini cidden takdir ediyorum.

Bu yaşadıkları yazı hayatına ne yönde etki eder?

Şimdi, "Ben siyasi nedenlerle kazanmadım bu ödülü, edebiyatım da çok güçlüdür" mesajını veren eserler üretmeye çalışacaktır. Ama tek kaygısı bu olursa hem edebi anlamda, hem de piyasa anlamında başarı düzeyi büyük ihtimalle düşecektir.

Türkiye'de bu başarıyı yakalayacak, Pamuk'un izinden giden başka yazarlar var mı?

Hemen Elif Şafak geliyor aklıma. Onun edebi gücü Pamuk'tan bayağı daha fazla. Pazarlamacı yeteneği Pamuk'la kıyaslanabilir mi, evet kıyaslanabilir. Sadece Nobel açısından biraz şanssız, yaşlanmayı bekleyecek.


17 yıl önce