|

Antep, kıpkırmızı ve yemyeşili akla getirir

Antep'in tarihsel süreç içinde kültürüyle, sosyal kimliği ve coğrafyasıyla ele alındığı, Ta Ezelden Taşkındır... Antep, yaz için önerilebilecek keyifli bir kent okuması

Harun Karaburç
00:00 - 13/07/2011 Çarşamba
Güncelleme: 21:39 - 12/07/2011 Salı
Yeni Şafak
Antep, kıpkırmızı ve yemyeşili akla getirir
Antep, kıpkırmızı ve yemyeşili akla getirir

Her şehrin bir hikâyesi vardır. Bu hikâyeyi şehrin içinde yaşayan kahramanlar yazar. Geçmişten günümüze kadar geçen sürede şehirler ve içinde yaşayan insanlar değiştikçe o şehrin hikâyesi de çeşitlenir, zenginleşir. Şimdi karşımızda hikayesi zenginleşen ve hakkında yazılan kitapların bollaştığı bir şehir duruyor: Gaziantep.

Gaziantep hakkında bu kadar çok araştırılıp yazılmasının sebebi ne olabilir acaba? Mehmet Nuri Gültekin kısaca şöyle cevaplıyor bu soruyu: Böyle olmasının şüphesiz çok farklı nedenleri var. Her kent kendine özgüdür ama bu özgünlüğe fazlasıyla sahip yerlerden biridir Antep. Bu anlamda Antep'in kültürel ve tarihsel geçmişine bakmakta yarar olduğunu söyleyebiliriz. Bu noktada gözlerimizi Antep'in tarihsel süreç içinde kültürüyle, sosyal kimliğiyle, coğrafyasıyla ele alındığı Mehmet Nuri Gültekin'in derlediği Ta Ezelden Taşkındır… Antep isimli kitaba çeviriyoruz. İletişim Yayınları tarafından bu yıl içinde okurla buluşturulan kitap, keyifli bir kent okuması sunuyor.

İdeolojik gücüyle adından söz ettiren kent

“Antep'in cumhuriyet öncesine kadar Osmanlı mülkündeki görece ikincil konumu, imparatorluğun sıradan bir taşrası olma vaziyeti, 1920'li yıllardan itibaren hızla değişmeye başlar. Değişen sadece merkez tarafından algılanma, değerlendirme hali değildir; insandan kentsel mekâna değin her hayat nüvesi inanılması güç dönüşümler gösterdi, göstermeye devam ediyor. Karşımızda, 1920'li, 30'lu yılların sıradan bir küçük hudut şehri yerine sadece kendi lokal iktisadi varlığıyla değil, ideolojik-söylemsel gücüyle de kendinden söz ettiren bir kent, kültür veya kimlik durmaktadır.” diyor yazar Mehmet Nuri Gültekin. Görüldüğü üzere Gaziantep dendiğinde salt bir şehir gelmiyor akla. Antep'i tek bir şehir tanımına sığdırmak kâfi gözükmüyor. Antep'e sadece kebap, baklava, fıstık gözüyle bakılmasının Antep'i anlama noktasında büyük bir eksiklik yaratacağını yine yazarın kendi ifadelerinden okuyoruz. Hızlı bir ekonomik büyümeyle zenginleşen Antep, göç unsurunun beraberinde getirdiği bir takım sorunlarla da yüzleşmektedir. Gültekin'in bu kitap ile yaptığı Antep anlatımı son derece objektif bir bakış açısı sunuyor.

Orhan Kemal'in gözünden Antep

Kitabın 'Anılar, izlenimler…' bölümünde Orhan Kemal ve Ahmet Ümit'in Antep'e dair yazdıkları ufak hatıraları yer alıyor. “Antep denince aklıma kırmızı, yeşil, fıstık ve kahramanlıktan başka, belki de onlardan çok, üzüm gelir. Ne zaman, nerede üzüm gördümse, kafamda Antebin ince kabuklu, parmak büyüklüğündeki siyah üzümü canlandı. Neden bilmem, üzeri dumanlı siyah Antep İstanbul'a gelmez. Pekmez gibi tatlıdır. Bir salkımını yemek, yiyebilmek meseledir. Kesilirsiniz. Şire sizi tıkar. Bir salkım Antep üzümü, çeyrek somun, bir parça da peynir, yıllar yılı ortaokul öğretmenlerimizin şaşmaz gıdası olmuştu.” diyen Orhan Kemal için kırmızı ve yeşilin yeri apayrı. Orhan Kemal: “Ama ne yalan söyleyeyim. Antep dendi mi, aklıma yalnız ve yalnız kıpkırmızıyla yemyeşil geliyor.” Burada kırmızı toprağı, yeşil bitki örtüsünü temsil ediyor.

Kitapta Mustafa S. Akpolat, Leslie Pierce, Suavi Aydın, Ayşe Seda Yüksel, Emin Baki Adaş gibi yazarların Antep hakkında yazdığı dikkat çekici metinler de yer alıyor. “Anılar, izlenimler”, “Geçmiş zamanlardan bugüne”, “Göç, sermaye, siyaset”, “Emek, kadınlar ve çocuklar” ve “Futbol, yemek, sivil toplum” olmak üzere beş bölümden oluşan kitabın son bölümünde Antep'in nefis yemeklerinden seçme tarifler bulunuyor. Kitaba eklenen cumhuriyet dönemi ve sonrasına ait fotoğraflar da Antep'in tarihi ve kültürel varlıklarını gözler önüne seriyor.

13 yıl önce
default-profile-img