|

Ayn Hod'ta savaşa uyanmak

Filistin Sabahları, Selahaddin Eyyubi devrinde kurulmuş Ayn Hod köyünün köklü ailelerinden Abdulheja ekseninde, İsrail'in kuruluşu ve Filistinli Arapların yaşadığı drama odaklanıyor

Mehmet Selim Özdemir
00:00 - 18/08/2010 Çarşamba
Güncelleme: 22:57 - 18/08/2010 Çarşamba
Yeni Şafak
Ayn Hod'ta savaşa uyanmak
Ayn Hod'ta savaşa uyanmak

“Kendisiyle şahsen yalnızca bir kez ve çok kısa bir süre karşılaşmış olmama rağmen, Dr. Edward Said bu kitabın oluşumunu hiç de azımsanmayacak bir ölçüde etkilemiştir. Edebiyatta Filistin anlatısının eksikliğinden bahsedip hayıflanmıştı bir keresinde; ben de onun hayal kırıklığını kendi kararlılığıma kattım. O, Filistin davasını olağanüstü bir zekayla, yıkılmaz bir ahlakla ve pek çoğumuza çok değişik şekillerde dokunmayı başaran, sirayet edici bir tutkuyla savundu.”

Susan Abdulhawa; bizde Filistin Sabahları (Mornings in Jenin) adıyla yayımlanan kitabının ortaya çıkarıcı dinamiğini kendi sözleriyle böyle anlatıyor: Bir Filistin anlatısı… Yazarın, zeka, ahlak ve tutkuyu Edward Said'in hatırasına uygun bir şekilde yansıttığını peşinen söylemek gerekir.


Kendi de bir mülteci

Selahaddin Eyyubi devrinde kurulmuş Ayn Hod köyünün köklü Abdulheja ailesinin öyküsü ekseninde, İsrailin kuruluşu ve Filistinlilerin trajedisinin anlatıldığı 1948'den günümüze uzanan bir roman Filistin Sabahları. Toprağın ve insanın “iç içe” yaşadığı bir dünyadan, şiddetin vahşet derecesinde yaşandığı, özgürlüğün acı çekerek hissedilebileceğine inanan yüreklere dönüşmüş insanların var olduğu kapkaranlık bir dünyaya uzanan yolu, adım adım, yaşayarak ve yaşatarak anlatan bir yazar Abdulhawa. Kendi mülteci yaşamının tüm hüznüyle…

Yazarın kılavuzluğunda, Filistin özelinde tüm yakın dönem Ortadoğu tarihinin bir anlatısı olarak da okunabilecek kitabın, insanı yüreğinden yakalayıp elinden düşürmemesine sebep olan özelliği, merkezinde insanın ve sevginin yer alması. Bu sevgi, kitabın adının değişiminden bile izlenebilir. The Scar of David adı altında basılıp hayli zorlu bir serüvenle tekrar yazıldığı dil olan İngilizceye dönebilen kitap, okurumuza Cenin Sabahları adıyla tanıtılsa içeriğine ve yazarın mesajına daha uygun olabilirdi. Fakat ülkemizde de hassasiyetle izlenen bir sorun olması sebebiyle Filistin Sabahları adının seçildiği anlaşılıyor. Türkiye'de pek tanınmayan yazar, anlatımındaki şiirsellikle okurun doğrudan yüreğine hitap etmeyi başarıyor. Aynı zamanda kurgudaki ustalık kitaba akıcılık veriyor. Tabii soluk kesen acıların elverdiği ölçüde… Bir çok bölüme ayrılması sebebiyle hem karakter zenginliği hem de olayların ayrıntıları - farklı karakterlerin dilinden - ustalıkla aktarılıyor. Belirtilmesi gereken bir diğer nokta da yazarın tüm sızıyı yüreğinde taşırken kurduğu empati ve bunu ifade edişi. Abdulhawa, başta değinilen ahlaki hassasiyete uygun davrandığını böylelikle ortaya koyuyor.


Türkçeye hoşgeldin

Eski güzel zamanlar, baş döndüren tabiat ve insanın olduğu her yerde var olan aşk… Aşktan doğan umut ve umudun vücut bulduğu yer olan aile… Sık sık değinilen kavramlar içleri parçalanan insanların dünyalarını ortaya sererken umutlarına da isim oluyor aynı zamanda. Mevlana ve Halil Cibran'ın eşsiz şiirleri eşliğinde.

Başka bir dildeki duyguların yeni bir dile aktarımındaki zorluk, belki de edebiyattın en çetrefilli konularından biri. Usta çevirisi ve kitabın ruhunu yakalayan dili nedniyle Bilge Barhana'yı kutlamak gerek.

İnsanı ve insana dair olanı tarihle ve trajediyle anlatırken umudunu kaybetmeyişiyle yeni kitabını sabırsızlıkla beklememize neden olan bir yazar Abdulhawa. Kendisine yürekten sesleniyoruz: Türkçeye hoşgeldin.



14 yıl önce