|

Bir misyonerin gözünden Bursa

Sevil Kuzu
00:00 - 6/11/2009 Cuma
Güncelleme: 23:03 - 5/11/2009 Perşembe
Yeni Şafak
Bir misyonerin gözünden Bursa
Bir misyonerin gözünden Bursa

19yy.'ın ikinci yarısında Bursa'da yürüttüğü misyonerlik faaliyetleri sonucunda Bursa Protestan Kilisesi'ni kuran Alman asıllı Amerikan misyoneri Benjamin Schneider'in eşi Eliza Cheney Abbott Schneider'ın Bursa'da kaldığı süre boyunca yazdığı 28 mektup Dergah Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. İlk kez 1846 yılında basılan ve daha önce Türkçeleştirilmeyen mektuplar, dönemin misyonerlik faaliyetlerini merak edenler için önemli bilgiler içeriyor. Eliza Cheney Abbott Schenider, mektupları Alman Protestan Kilisesi'ne hitaben kaleme almış. Schneider mektuplarına başlamadan önce şu sözlere yer veriyor: “Bu mektuplar insanların zihinlerini misyonerlik davası ve özellikle de buradaki istasyon hakkında aydınlatacak olursa, bu en büyük arzumun gerçekleşmesinden duyacağım mutluluk yüce kurtarıcımız Hz. İsa'nın yoluna adanacaktır. Hepimiz biliyoruz ki, İman yolunda bir bardak soğuk su bile veren ödülsüz kalmayacaktır”

Öncelikle okuyucular mektuplardaki eleştirel dile şimdiden hazırlıklı olmalılar. Çünkü Bursa'yı coğrafi konumundan, nüfusu, maden suları, kaplıcalarına kadar inceleyen yazar, Türk'ü, Ermeni'si ve Rum'uyla Bursa'da yaşayan tüm halkın gelenek-göreneğini, dini inancını ve sosyal hayatını da baştan aşağı sorguluyor. Örneğin, bir mektupta Schenider, Orhan Sultan'ın naaşının bulunduğu yerdeki duvarlardan bir tanesinde hac şeklinde bir mermer olduğunu anlatırken, bunun mucizevi bir şekilde Hıristiyanlığın simgesi olarak sürekli belireceğini söylüyor. Aynı mektupta, İslam dininden yanlış ve ruhani olmayan bir din olarak söz ederken, camilerde yapılan ibadetler ise 'mazkaralık' olarak adlandırılıyor. Bu yüzden kullanılan bu dil, zaman zaman rahatsız edici olsa da, Bursa Mektupları Amerika ve Avrupa kaynaklı misyonerlik faaliyetleri anlamak açısından yararlanılabilecek önemli bir kaynak.

Yazar, bir diğer mektubunda Sultan Abdülmecid'in Bursa'ya gelişinin kendisinde uyandırdığı şaşkınlık duygusunu anlatıyor. Şehirde yapılan düzenlemeler, bir ay öncesinden başlayan hazırlıklar ve yaşanan heyecan çok dikkat çekmiş olmalı ki, Schneider şu sözlerle devam etmiş anlatmaya;”Sultanın teşrif edeceği gün binlerce insan sokaklara dizildi. Sultanın geçeceği beş kilometrelik yolun üzerindeki evlere doluşanlar pencerelere üşüştüler. Bu insanların arasında kalmaya başladığımızdan bu yana böylesine bir heyecana tanık olmamıştık.”

Kitapta yer alan farklı tespitlerden birisi de, Amerikan toplumunun ve Bursa'da yaşayan Türk, Ermeni, Rum halklarının sosyal hayatlarının karşılaştırıldığı mektup. Schneider burada madde madde, Amerikan toplumu ve diğer toplumları karşılaştırmış. Mesela Türk toplumunda eşine, büyüğüne hizmet kölelikten değil, saygıdan kaynaklanır. Schneider, hukuki açıdan kadın-erkek eşitliğini yüzyıllar öncesinden bu şekilde yorumlayarak, kadının hizmet eden olmasını bir çeşit kölelik olarak adlandırmış.

14 yıl önce