|

Biraz kuşlardan söz edelim biraz gökten biraz Allah'tan

Gökhan Yılmaz kelimelerle, tamlamalarla, ezberlerle fena işler çeviriyor. Biraz Kuşlar, Azıcık Allah'ta yer alan öykülerin birkaçının ismini verirsek Yılmaz'ın dili nasıl kullandığıyla ilgili bir fikriniz olabilir: Aciz Memuru, Bebekrizantem, Hava Dumuru, Ömürilik Soğanı...

İrem Ertuğrul
00:00 - 19/09/2012 Çarşamba
Güncelleme: 22:04 - 18/09/2012 Salı
Yeni Şafak
Biraz kuşlardan söz edelim  biraz  gökten biraz  A
Biraz kuşlardan söz edelim biraz gökten biraz A

"Her haltı mahfuz" öykülerden bahsedeceğiz. Gökhan Yılmaz'ın ilk kitabı: Biraz Kuşlar Azıcık Allah. YKY'den çıktı. Kitap yirmi üç öyküden oluşuyor.

Öykülerin türü: Durum/ Kesit öyküsü

Öykülerin konusu: Baba (çoğu erkek öykücüde baskın olan konuların başında geliyor malum), anne (annenin yanındayız, babanın karşısında) sevgili (olmayan, özlenen sevgili, ergen stili) acılı/sancılı çocukluk (çocuk gözüyle anlatılan dört buçuk öykü var kitapta)öğretmen (yazarımız öğretmen diyeceğim geliyor, ama önemli değil tabii, en beğendiğim öykü öğretmenli öykülerden biri)dede (bakınız baba) ölüm (bu yaşta bu kadar ölüm) öykücülük (evet, öykü yazmakla ilgili dört öykü) bebek, taşra, doktor... (Etiketlemeyi bitir)

Öykülerin üslubu: Bilinç akışı ağırlıklı mizahi anlatım hâkim.

Öykülerin dili: Uygun kayıt bulunamadı.

Kafanızı allak bullak eden öyküler

Biraz Kuşlar, Azıcık Allah'ta yer alan öykülerin birkaçının ismini verirsek Gökhan Yılmaz'ın dili nasıl kullandığıyla ilgili bir fikriniz olabilir: Aciz Memuru, Bebekrizantem, Hava Dumuru, Ömürilik Soğanı, Kerrat-a Cetveli, Hakkını Delalet.

Gökhan Yılmaz kelimelerle, tamlamalarla, ezberlerle fena işler çeviriyor. Zeminimizi sarsarak yapım aşamasındaki inşaata çeviriyor dili. Bu bina her şekle girebilir. Sonunda çatısı altta, pencereleri içte, kapısı gökyüzünde bir "ucube" mimari mi çıkıyor dersiniz? Benim fikrimi soracak olursanız "ucube" değil "ilginç" derim ve çayımı çekirdeğimi alır terasından "kuşları" seyrederim.

Roland Barthes Metnin Hazzı'nda metinleri ikiye ayırır: "Haz veren metin: memnun eden, dolduran, esenlik veren; kültürün içinden gelen, bağını koparmayan, rahat bir okuma sunan bir metin. Doyuma ulaştıran metin: kaybetme duygusu veren, okurun rahatını kaçıran (belki biraz da iç sıkıntısı yaratan), tarihsel, kültürel ve psikolojik dayanaklarını sarsan, zevklerindeki, değerlerindeki ve anılarındaki kararlılığı bozan, dille arasındaki ilişkiyi krize sürükleyen bir metin." S. 104

Biraz Kuşlar, Azıcık Allah'taki öyküler her iki tanımdan da izler taşıyor. Kafamızı derin meselelerdeki önemli tespitleriyle allak bullak ediyor desem yalan olur ama özellikle kelime oyunları ve göndermelerin zenginliğiyle, (Oğuz Atay'ın paltosunun iç cebinin de etkisiyle) iç sıkıntısını, modern insan bunalımını mizahla kuvvetlendirerek keyifli bir okuma sağlıyor okuruna.

Dil konusunu bir yana bırakıp öykülerdeki karakterlerden bahsetmek istiyorum. Karakterler dememe bakmayın, aslında tek bir karakter seçiliyor tüm öykülerde. Anlatıcı çocuksa hep aynı çocuk, gençlik çağındaysa hep aynı genç, çocuk da bu gencin çocukluğu hatta. Muzip, babasıyla alıp veremediği, annesiyle verip alamadığı olan, sevgiliden yana şanssız, hayattan bahtsız, yabancı mı yabancı bir genç. (Öğretmen diyeceğim de yine, zor tutuyorum kendimi.) Bir kadın anlatıcımız var yegane tek biricik; o da, dilden kaynaklı olabilir(dil konusunu geçmiştik), bahsettiğimiz gençten farksız. Bu bir eleştiri olarak alınabilir. Yahut "öykücülerde sık gözlediğimiz bir durum" olarak da değerlendirilebilir.

Gökhan Yılmaz'ın ilk kitabı biraz kuşlardan, özellikle mavi olanlarından, azıcık da Allah'tan bahsediyor. "Gerisini robensoooonnn ne ben söyliyim."

Biraz Kuşlar, Azıcık Allah

Gökhan Yılmaz

Yapı Kredi Yayınları

Temmuz 2012

152 sayfa


12 yıl önce
default-profile-img