|

Biri hariç bütün çocuklar büyür

Alper Canıgüz'ün son romanı 'Alper Kamu Cehennem Çiçeği', dünyanın en küçük dedektifi Alper Kamu'nun yeni maceralarını anlatıyor. Dokuz yıl aradan sonra karşımıza yine beş yaşında çıkan Kamu, en olgun çağında bir cinayeti daha çözerek kalplerimizdeki yerini pekiştiriyor.

Arzu Şahin
00:00 - 14/11/2013 Perşembe
Güncelleme: 17:21 - 14/11/2013 Perşembe
Yeni Şafak
Biri hariç bütün çocuklar büyür
Biri hariç bütün çocuklar büyür

Bazı çocuklar vardır büyükler arkalarından şöyle fısıldarlar 'büyümüş de küçülmüş sanki'. Emin olun ki bunu söyleyenler Alper Kamu ile henüz tanışmamış olanlar. Beş yaşında boyundan büyük işlere dadanan, söylediği afili cümleler ile okuru yerinden zıplatan Alper Kamu 'büyüyüp de küçülmenin' kitabını yazmış bir dedektif. 'Oğullar ve Rencide Ruhlar' ile hayatımıza giren dünyanın en küçük dedektifi Alper Kamu maceralarına 'Alper Kamu Cehennem Çiçeği' ile April Yayınları'ndan devam ediyor. Hem de aradan dokuz yıl geçmesine rağmen ne boy atıyor ne de onu hizaya sokacak sistemin içine giriyor.

'Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar' cümlesiyle başlayan macerasında 'Bilirsiniz, insanlar doğar, ölür ve sonra büyür' diyerek yol alıyor. Yazarı Alper Canıgüz belki de Kamu'yu çürümemesi için en olgun çağında tutup büyümesine engel oluyor.

KAMU: GÖSTERİŞLİ BİR YALAN

Tipik bir annenin ve tipik olmayan bir babanın tek çocuğu olarak hayata gözlerini açan Alper Kamu, kendi yaşıtlarıyla iletişim kurabilmek için çocuk numarası yapmak zorunda kalıyor. Büyüklerle ilişkisi ise sonunda hep ünlem bırakan cümlelerle sürüyor. Amcasının ölümü ile başlayan yeni macerada onu bir cinayetin çözülmesine götüren olaylar mahallelerine Ümit'in taşınması ile başlıyor. Ümit'in kardeşi Mehmet'in ölümü ve ardından bir ailenin bütün kirli çamaşırlarının ortaya dökülmesi Alper Kamu'nun sıkıcı hayatını aydınlatan bir maceraya dönüşüyor. Amcasının gençlik aşkı zannettiğimiz Adalet'in hikayesi ise sır cinayete paralel olarak ilerliyor. Bir çocuğun ölümünü, kırık bir aşk hikayesinin perde arkasını ve adaletle olan ilişkimizi anlatan roman, aile denen yapının içinde barındırdığı farklı halleri göstermesi bakımından da oldukça başarılı. Kitabın sonunda 'çözülmüş bir sırrın üzüntüsü'nü yaşayan küçük kahramanımız 'Pazarlığa açık değilse ruhum, Şeytan beş para vermeyeceğindendir; çünkü ben Alper Kamu, gösterişli bir yalan, insanlığın kara yazgısına vurulmuş lanetli bir mühürden başka bir şey değilim' diyor.

Alper Kamu'nun dünyasında misket oynayan, ödevlerini yapmayan, çete savaşına giren çocuklar, işe giden, temizlik yapan, barbunya pişiren, pikniğe çıkan, muhabbet sofralarının etrafında buluşan yetişkinler var. O ise kendindeki tuhaflığı başkalarına ya açıklamak ya da farketmesinler diye susmak zorunda kalan bir ucube ruh olarak yaşamaya çalışıyor. Buhranlı dönemlerinde divanın altına girip el lambasını yakarak varoluşsal sorunlarla boğuşan, ölmek için daha ne kadar yaşaması gerektiğini hesaplayan Kamu, kendindeki farklılığı açıklarken de oldukça fiyakalı cümleler kuruyor: 'İşin aslı şu; Bebekken radyoaktif bir entelektüel tarafından ısırılmışım. Sonra da bu hale gelmişim'

BÜYÜMEYEN TEK ÇOCUK

Zweig, İsmet Özel, Melville okuyan Alper Kamu'yu bu dünyada anlayan yegane kişi babasıdır. Devlet dairesinin tozunu yutan, oğlunu olduğu gibi kabul eden, hayat denen trajedinin baş kahramanı olan babanın Kamu'ya anlattığı 'Karanfil kızın hikayesi' hem cinayetin çözülmesini sağlıyor hem de mutlu sonla bitmeyen bir masal olarak okuru derinden etkiliyor. Kamu finalde yine söyleyeceğini söyleyip nanik yaparak aramızdan ayrılıyor. Bir dahaki macerada onu yeniden görmek isteyen okur şu cümleleri okurken Kamu'yu özlemeye çoktan başlıyor 'Bütün aşklar küllenir, bütün babalar ölür, bütün hikayeler biter. Birinin yıkıntıların nöbetini tutması gerekir; işte o yüzden, biri hariç bütün çocuklar büyür.'

Edebiyatımızdaki anti kahramanların en küçüğü ünvanına sahip Alper Kamu, hep aynı hikayeleri anlatan sıradan romanlardan sıkılmış okurlar için yeni ve sıradışı bir kapı aralıyor. Alaycı, çok bilmiş ve söz cambazı Kamu, okuru varlığına inandırmakla kalmıyor şu soruyu da sorduruyor 'Ben beş yaşındayken ne yapıyordum?'

EN İYİLER LİSTESİNDE

Alper Canıgüz, 'Alper Kamu Cehennem Çiçeği'nde diğer romanlarındaki dili ve üslubu koruyarak edebiyatımızda yeni bir türün habercisi olmaya devam ediyor. Yazar, verdiği bir röportajda kitabın türü için 'pedo-kriminolojik kara komedi' diyor. İsmi ne olursa olsun Canıgüz külliyatı edebiyatımızda daha önce görmediğimiz bir tarzı ve ifade ediş biçimini yansıtıyor. Kahkahalarla ağlatan ve hıçkırıklarla güldüren kitapların yazarı olarak anılmayı isteyen Canıgüz, Almanya'da yayınlanan ve 'Dünya Edebiyatının En İyileri' listesine giren ilk Türk yazar olma ünvanını da taşıyor. Listede Nobel ödüllü yazar Mo Yan'ı geride bırakan Alper Canıgüz Türkiye'de hak ettiği ilgiyi yeterince görüyor mu bilinmez ama romanlarını okuyan herkeste bağımlılık yaptığı kesin. Almanların edebi zevkleri konusunda oldukça önemli bir ipucu veren listeyi gördükten sonra Canıgüz'ün daha önce yayınlanan 'Tatlı Rüyalar', 'Gizli Ajans' ve 'Oğullar ve Rencide Ruhlar' kitaplarını da bir solukta okuyacağınızı düşünüyorum. Zira hepsi birbirinden eğlenceli ve yer yer hüzünlü bu romanlar yeni dönem Türk edebiyatının mihenk taşlarını oluşturuyor. 'Tatlı Rüyalar'ı benden okumak için alan bir arkadaşımın söyledikleri ile bitirmek istiyorum 'Kitabı yavaş yavaş okuyorum. O kadar güzel ki biterse artık ne okuyacağımı bilmiyorum'

Kitabın künyesi:

Alper Kamu Cehennem Çiçeği

Alper Canıgüz

April Yayınları

2013

221 sayfa

10 yıl önce