|

Borges'in Evinde karanlıklar içinde

Ülkemizde daha çok 'Kitabın Tarihi' ve 'Geceleyin Kütüphane' adlı eserleriyle tanınan ünlü Arjantinli yazar Alberto Manguel, 4 yıl boyunca kendisine kitap okuduğu Jorge Luis Borges'e dair izlenimlerini Borges'in Evinde adlı bir kitapta topladı.

Halil Solak
00:00 - 13/01/2014 Pazartesi
Güncelleme: 16:09 - 13/01/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
Borges'in Evinde karanlıklar içinde
Borges'in Evinde karanlıklar içinde

Babasının diplomatik görevinden dolayı çok fazla seyahat etmek zorunda kalan küçük bir çocuğun kitap açlığını gidermek dadısının himmetine kalmıştı. Dadısının bir işi var mıydı, yorgun muydu, müsait miydi, ruh hali uygun muydu vesaire, vesaire… Bunun gibi sorunları ancak okuma yazma öğrendiğinde aşacaktı. Aştı da! Önce heveslerine bağlı olarak okudu okudu, ancak yazmayı hiç düşünmedi. Yazılmış bunca harikulade kitap varken, kendisinin yazmasına ne gerek vardı ki? Ama önce okuldan verilen kompozisyon ödevleriyle, yine okulda sahnelenmek üzere yazdığı birkaç küçük oyunla 'yazı dünyası'na atılmıştı bile.

Kısa süre sonra yazmanın yorucu ve sıkıntılı bir iş olduğu kanaatine varan Alberto Manguel 'okur rolünü benimseyip rahat rahat arkasına yaslandı'. Kitaplarla ilişkisini başka bir boyutta sürdürmeye karar verdi ve Arjantin'de, Buenos Aires'te okuldan sonraki boş zamanlarında bir kitapçıda çalışmaya başladı. Manguel'in ilk gençlik yıllarında çalıştığı bu kitapçı dükkânına uğrayanlar arasında zamanın pek çok ünlü yazarının yanında hikâyeleriyle dünya edebiyatına damgasını vurmuş, 'Borgesvâri' yazımın babası Jorge Luis Borges de vardı. Akşamüstleri Arjantin Milli Kütüphanesi'ndeki işinden çıkıp buraya gelen Borges dükkânın devamlı müşterilerinden biriydi. Bir gün Manguel'e akşam vakitleri kendisine kitap okumaya gelip gelemeyeceğini sordu ve olumlu cevap aldı. İşte 'Borges'in Evinde' 1964'ten 1968'e kadar sürecek olan okuma saatleri böylece başlamış oldu.

BİR ÇİFT KÜÇÜK GÖZ

Borges'in bu davetinin sebebini tahmin edebilirsiniz sanırım: Onun okumak için bir çift göze ihtiyacı vardı ve 16 yaşındaki küçük kitapsever ona 'göz' olmuştu. Gözlerini kaybettikten sonra fedakâr annesi -hayatı boyunca sadece Borges'in evliliği dolayısıyla 3 yıl ayrı kalmışlardı-onun her işinde yardımcısı ve sadık bir okuyucusu olmuştu ama elbette ki yaşlandıkça yorgun düşüyordu. Bu yüzden Borges'e kitap okuyan pek çok insan vardı.

Kendisine ailesinden miras olan bu kalıtsal hastalık yüzünden 1927'den 1955'e kadar 8 göz ameliyatı geçirmişti. Ancak bir gün gözlerini kaybedeceğini biliyordu. Çünkü büyükannesi ve babasıyla aynı kaderi paylaşıyordu. Onların kör olduğuna şahit olan Borges'inkisi sadece uzaktan gelen bir felakete adım adım yaklaşmaktan başka bir şey değildi. Gözleri hiçbir zaman iyi olmadı; ancak 1955 yılında görme yetisini tamamen kaybetti. Aynı yıl 'Tanrı'nın ironisi' dediği bir hadise gerçekleşti: Borges, ülkesindeki yeni yönetim tarafından Arjantin Milli Kütüphanesi'ne müdür olarak atandı. 1937'den itibaren Buenos Aires Belediye Kütüphanesi'nde 9 yıl çalışan Borges, haksız yere işinden olmuştu. Bu bir nevi iade-i itibar sayılabilirdi. Ama küçük yaştan itibaren babasının kütüphanesindeki kitaplardan istifade eden, 6 yaşında yazar olmak istediğini söyleyen, Cervantes tarzında bir hikâye kaleme alan ve ömrü boyunca okumaktan başka bir şey bilmeyen Borges şimdi 800 bin kitaplık bir kütüphanenin müdürüydü ve kendisine 'kitaplar ve geceler birlikte bağışlanmıştı'.

Başlarda sadece büyük harfli kitapları okuyabildiğini, sonra yalnızca kapak sayfasını veya kitap sırtındaki yazıları okuyabildiğini, ardından da neredeyse hiçbir şey okuyamaz olduğunu söyleyen Borges, 'yavaşça çöken bir alacakaranlık ki benim için bilhassa üzüntü verici değildi'diyerek gözlerini nasıl azala azala kaybettiğini anlatıyordu.

BİR YAZARA KİTAP OKUMAK

Manguel, 4 yıl boyunca haftanın 3-4 günü gideceği evin kapısını ilk kez çalıp kapı açıldığında Borges'in kalın perdenin arkasında, gri takımıyla, beyaz yakası ve sarı çizgili kravatıyla ayaklarını hafifçe yere sürükleyerek kendisine geldiğini söyledikten sonra karşılaşma anını şöyle anlatıyor: 'Sağ elini uzatıp, aklı başka yerdeymiş gibi gevşek bir tutuşla elimi sıkıp buyur ediyor. Başka formalite yok. Dönüp oturma odasına giriyor ve kapıya bakan kanepeye dik bir şekilde oturuyor. Onun sağındaki koltuğa da ben oturuyorum; 'Ee, bu akşam Kipling okuyalım mı?' diye soruyor.'

Manguel, Borges'e kitap okuduğu 4 sene süresince pek sık tekrarlanacağı üzere çoğunlukla Kipling'in öykülerini, Stevenson'un denemelerini ister, geceler boyu okurdu. Okunanlar karşısında Borges, zekice yorumlarını genç kitapsever ile paylaşır, yazarların nasıl çalıştıklarını metinler üzerinden ince eleyip sık dokuyarak adeta 'bir saat ustası gibi, aşk dolu bir yoğunlukla' incelerdi. Alberto Manguel'in bu büyük ustaya dair yaptığı gözlemlerden pek çoğu içinde en şaşırtıcı olanı yaşlı kütüphaneciyle kitapları arasındaki ilişki: Kimi zaman Borges, bir kitapçı rafında elini bir kitabın kapağında gezdirdikten sonra sanki sihirli bir sesin yardımıyla -fizyoloji yasalarına aykırı bir şekilde- kitabın adını söylüyordu.

Uzun süre devam eden okumaların sonunda Manguel, 1968'de son kez Borges'e Henry James'in 'Neşeli Köşe' adlı öyküsünü okudu ve aradan geçen uzun yıllar sonunda 1985'te -yani ölümünden bir yıl önce- Paris'te bir otelde karşılaştılar. Borges ona ölümden ve sevdiği şehirlerden bahsetti, arkasından da hemen ekledi: 'Anlamadığım bir dilde ölmek istemiyorum.' Öyle de oldu. Borges, çok sevdiği şehirlerden biri olan Cenevre'de ve anladığı bir dilde hayata veda etmişti. Ona hastanede, Almanca konuşan bir hemşirenin okuduğu son kitap, Novalis'in Heinrich von Ofterdingen adlı eseriydi ve Borges bu kitabı ilk kez, I. Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine ailesiyle gittiği, ortaöğrenimini tamamladığı ve Fransızca ile Almancayı öğrendiği gençlik yıllarında, Cenevre'de okumuştu.

Kaleme aldığı hikâyelerde fantastikle mitolojiyi, hayal ile gerçeği ustaca harmanlayan Borges'in bir büyücü olduğunu kabul edersek, zamanımızın büyük deneme ustası Alberto Manguel'in 12 yaşındayken yazmaya başlayıp bitiremediği oyunlardan birinin adının Büyücünün Çırağı olması sizce bir tesadüf sayılır mı?

Kitabın Künyesi:

Borges'in Evinde

Alberto Manguel

Çev. Cem Aktaş

YKY

2013

68 sayfa

10 yıl önce
default-profile-img